Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

25Mar/130

Diyarbakır’dan Türkiye adı silindi! – Necati Doğru

nonameDiyarbakır’dan Türkiye adı silindi! - Necati Doğru

Diyarbakır’da önemli, anlamlı, tarihi bir gün yaşadık. Cin şişeden çıkartılmıştı. Dün “cinin bir daha şişeye geri girmeyeceği” ilan edildi. Yeni bir dönem açıldı ve “Vur gerilla vur… Kürdistan’ı kur…” isyanı ile başlatılan kopuşu kurgulayanların zafer günü, Diyarbakır’da Abdullah Öcalan’ın manevi huzurunda yapıldı.

Meydan silme doluydu.

Türkiye adı silinmişti.

Kardeşlik bitirilmişti.

Aynı caminin…

Aynı kıblenin…

Aynı toprağın…

Aynı tasanın…

Aynı kaderin…

Aynı geçmişin…

Aynı bayrağın…

Aynı vatanın…

Aynı kültürün…

İnsanları kopmuştu.

Türk ile Kürt ayrılmıştı.

* * *

Abdullah Öcalan’ın iki milletvekili tarafından okunan; “Ben içinde doğduğum isyanı, doğru kurgulanmış bir savaşla başlattım. Şimdi Kürdistan ve Anadolu tarihine yakışır bir yeni döneme geçiyoruz” diye özetlenecek 5 sayfalık mektubu bittikten sonra gökyüzüne uçurulan zafer balonlarının üstünde; “Diyarbakır’dan Türkiye adı silindi. Bir yeni devlet doğuyor. Bir millet diriliyor” yazıyordu.

Görebilen bu yazıyı okudu.

Göremeyene tiyatro kurulmuştu.

Tiyatroda oynanan oyunun adı da; “Silahlar sussun. Fikirler konuşsun. Silahlı militan, silahını bıraksın sınır dışına çıksın” diye konulmuştu. Bu tiyatroya Türkiye’nin batısında kalanları da inandırmak için şaklabanlar, çığırtkanlar, dejenere yazarlar, beyaz saçlı ajanlar, aktör siyasetçiler ortalığa dökülmüştü.

Tayyip Erdoğan ağzıyla konuşuyor ve inandırmaya çalışıyorlardı:

Silahlar bırakıldı.

Terörist dışarı çıkıyor.

İşte barıştık bitti.

Yaramıza tuz bastık.

40 yıldır akan kan durdu.

Şimdi yaralar sarılacak.

Türk-Kürt yine bir olacak.

Düşünmeye üşenenler bu tip narkozlu cümlelerle oyalanıyordu.

* * *

Meydanda olanlar ortadaydı.

Mektupta söylenen ise açıktı.

Bir kopyası okunmadan önce yurt dışında bulunan Başbakan’a da ulaştırıldığı çok net anlaşılan mektubunda Abdullah Öcalan; “Biz isyana kalktık. Çok ana ağlattık. Başaramadık. Türkiye topraklarını terk ediyoruz “demiyordu.

Anlayana anlatıyordu.

Her an geri geliriz.

Yeniden silaha sarılırız.

Yeniden ananızı ağlatırız.

Şu 4 adımı atın:

1- Abdullah Öcalan’ın hapishaneden çıkıp özgür kalması hazırlıklarını başlatın. Bunu bir yasaya, anayasaya, kitaba, şekle şarta uydurun.

2- Abdullah Öcalan dışarı çıktıktan sonra ona “Bebek Katili- Bölücü Başı” diyemeyeceğinize göre hangi sıfatla anacağınızı belirleyin.

3- PKK’nın silahlı unsurlarının sınırdan çıkıp gitmeleri bu yeni dönemin esası değildir. Bu yeni dönemin esası Murat Karayılan başta olmak üzere Kandil’de bulunan PKK’lıların sınırdan içeriye en kısa zamanda gelebilmeleridir. 40 yılıdır Türk Ordusu ile savaşan bu militanlara yeni hayatlarında ne görevler verileceğini de planlamaya başlayın.

4- Abdullah Öcalan’ın mektubunda dün altı özellikle çizildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin “Tek Bayrak- Tek Vatan-Tek Ulus-Tek Dil- Tek Meclis Paradigması” bittiğine göre Diyarbakır’ın başkent olacağı yeni Kürt Devleti’nin sınırları nereden çizilecek; Erzurum, Erzincan, Gazi Antep, Mersin, Adıyaman, Kars nerenin sınırları içinde sayılacak düşünmeye başlayın.

* * *

Dün tarihi bir gündü. Diyarbakır’da “zafer kazanmışların sevinci” yaşatıldı. Savaşın galipleri Diyarbakır meydanında “Kurucu Önderimiz” dedikleri Abdullah Öcalan’ın zafer konuşmasını alkışladılar.

Savaşın mağlupları Silivri Hapishanesi’nde esir edilmiş, yatıyordu.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.