Hüseyin Aygün’ü biraz daha tanımakta fayda var…
BARIŞ YARKADAŞ 16 Ocak 2013 tarihli “Dersimli' Aygün neyi örtmeye çalışıyor?” başlıklı yazısında;
CHP'li olmayan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, misyonunu bir kez daha yerine getirdi. Kendi deyimiyle 'Dersim' Milletvekili olan Aygün, AKP iktidarının siyaseten tıkandığı şu günlerde;süreci CHP'nin aleyhine çevirmeyi bir kez daha başardı. Partili olmadığı için "partili sorumluluğuyla hareket etmeyen" Aygün, AKP'nin çıkış yolu bulamadığı dönemlerde iktidara attığı can simitleriyle dikkat çekiyor.
Farkında mısınız, AKP ne zaman sıkışsa; Öcalan - AKP ilişkisi ne zaman deşifre olsa ve tartışılmaya başlansa, CHP'li olmayan CHP milletvekili hemen iktidarın imdadına yetişiyor. Kendisini eleştirenler ve "Yanlış yapıyorsun, partiye zarar veriyorsun" diyenler ise "ırkçı - faşist - ulusalcı" olmakla itham ediliyor. Böylece, eleştirinin önünün kesilmesi ve Aygün'ün CHP'ye verdiği zararın bilançosunun görülmemesi hedefleniyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse; ben Aygün'ün böyle ''ilkeli'' bir davranış göstermesi ihtimalinin düşük olduğunu biliyorum. Sırf ''Milletvekili'' kimliği alabilmek adına bugüne dek "faşist / ırkçı" diye nitelendirdiği CHP'nin rozetini takan birinin, ilkeli davranmasını beklemek saflık olur...
Hüseyin Aygün, bugüne dek dokusunun uyuşmadığı CHP'de kalmayı hiç istemedi aslında... Aygün'ün, seçildikten sonra istifa etmeyi düşündüğü ancak ''Dersim'' halkının tepkisinden çekindiği için bu kararından vazgeçtiği Kılıçdaroğlu tarafından da biliniyor. Aygün, "istifa" yerine "kendisini attırma yolu"nu tercih ediyor. Bu yüzden, Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'e yönelik hakaret ve suçlamaları sık sık dile getiriyor. Yetmiyor;her 10 Kasım öncesi, Cumhuriyet'in değerlerini hedef alıyor. CHP'den kendisini attırarak "solun kahramanı" olmayı hedefleyen Aygün, bir türlü başarılı olamıyor!
Aygün, kendisini CHP'den attırabildiği taktirde, "Dersim halkının acılarını dile getirdiği için düşüncelerine pranga vurulmuş" bir siyasi kimlik olarak tarihe geçmek istiyor!
Oysa ki; Dersim halkına "Hüseyin Aygün" dediğinizde, kimsenin aklına ''düşünce özgürlüğü savaşçısı" kimliği gelmiyor! Aygün'ün ismi, AİHM'de takip ettiği bir davadan dolayı aldığı 1.5 yıllık hapis cezasıyla anılıyor. O davanın iddianamesine göre, Aygün, müvekkilinin oğlu Hıdır Boğan'ın şikayeti üzerine yargılanıyor ve mahkum ediliyor!
Tuncelili Hıdır Boğan, babasının devlete açtığı tazminat davası sonucu 35 bin TL kazandıklarını tesadüfen öğreniyor.Babası vefat ettikten sonra kesinleşen kararı öğrenen Hıdır Boğan, Avrupa'da yaşayan bir yakınından öğrendiği karar üzerine ailenin bir dönem avukatlığını üstlenmiş olan Hüseyin Aygün'ü arıyor. O dönem avukatlık yapan Aygün'e "Para size çok önce ödenmiş. Üstelik biz size bu konuda vekalet de vermemiştik? Parayı bizim adımıza nasıl tahsil ettiniz?" diye soruyor.
Hıdır Boğan, aynı telefon görüşmesinde "Siz babamın adına öldükten sonra vekalet mi çıkarttınız? Bunu yargıya taşıyacağım" diyor.
Boğan, telefon görüşmesinin hemen ardından soluğu savcılıkta alıyor. AİHM'den 35 bin TL kazandıkları ve Aygün'e parayı tahsil etmesi için vekalet vermediklerini belirten Hıdır Boğan'ın şikayeti kabul ediliyor. Yapılan yargılama sonucu, Hüseyin Aygün, Tunceli'deki bir yerel mahkemece 1.5 yıl hapis cezasına çarptırılıyor."Müvekkillerine bilgi vermemek, güveni suistimal etmek"suçlamasıyla hapis cezası alan Aygün'ün cezası daha sonra paraya çevriliyor. Boğan Ailesi, cezanın paraya çevrilmesine itiraz ediyor ve konu Yargıtay'a taşınıyor. Aygün de karara itiraz ediyor ve Yargıtay'a başvuruyor.
İşte tam bu sırada, Hüseyin Aygün'ün bugüne dek "Faşist / ırkçı" dediği CHP'den milletvekili olması gündeme geliyor. Aygün, vekilliğinin önünün kesilmemesi için, Hıdır Boğan'la yeniden temas kuruyor. Boğan'a "Zararınızı karşılayayım, davayı geri çekin" dese de aile tutumundan vazgeçmiyor. Aynı aile, seçim öncesi CHP'ye zarar gelmesin diye, konuyu kamuoyundan saklıyor. Boğan Ailesi, kamuoyuna açıklama yapmak yerine, hemşehrileri Kılıçdaroğlu'nu bilgilendirmeyi tercih ediyor. Davalık olan konu, Tunceli Milletvekili Kamer Genç'e de aktarılıyor.
Hatta ve hatta; bu sırada Tunceli'de bulunan toplam 28 avukatın 25'i bu durumu bildiği için, Kılıçdaroğlu'na bir mektup yolluyor ve "Aygün'ü vekil yapmayın" diye uyarıyor. Kılıçdaroğlu, buna rağmen, kendisine kim tarafından önerildiği hala muamma olan Hüseyin Aygün'ü TBMM'ye taşıyor.
''Dersim katliamı'' üzerinden kaba solculuk yapan ve "Zaza / Alevi" kimliğini siyaset malzemesi haline getiren Hüseyin Aygün'ün solla ve sol değerlerle bir bağının olmadığı, kullandığı dilden de yaşam biçiminden de görülüyor. Sosyalist ya da sosyal demokratlar, kendilerini hiçbir zaman "etnik ya da dinsel kimlik''le ifade etmezler. Solun önceliği "insan"kavramıdır. Sosyalistler, solcular "ikinci kimlik'' yerine, herkesi birleştiren "insan'' kavramını öne çıkarırlar.
Aygün ise belli ki; bir şeyleri örtmek adına, sürekli olarak "Zaza / Alevi''kimliğini ön planda tutuyor.
…….
GERÇEK GÜNDEM
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.