Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

20Eyl/120

CUMHURİYET’İN ALTIN YILLARI… / Mustafa Küpçü

imagesCUMHURİYET’İN ALTIN YILLARI… / Mustafa Küpçü

Geçmişini bilmemek cehalet, bilip de inkar etmek ihanettir!

Birileri, bugünkü varlıklarını borçlu oldukları Mustafa Kemal Atatürk’ü aşağılamanın özel gayreti içindeler! Çünkü, geçmişlerinden gelen “kin” bir zehir gibi ruhlarına işlemiş!

Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 yıl Cumhurbaşkanı olarak ülke yönetiminde söz sahibi olduğu dönemi, bu ülkenin çoğu insanı bilmez. Kimileri de ya bilmezden gelir ya da yalanlarla toplumu aldatır!

İşte, Cumhuriyet’in o “altın yılları” içinde gerçekleşen bazı işler;

26 Ağustos 1924: İş Bankası kuruldu.

10 Ekim 1924: Ankara-Sivas demiryolu inşaatı başladı. ( 20 Kasım’da tamamlandı)

1 Ocak 1925: Gümrük Vergileri uygulanmaya başladı. ( 1995’te AB Gümrük Birliği Anlaşması ile yabancı mallara kapılar açıldı!)

5 Mayıs 1925: Mustafa Kemal, Ankara’da örnek bir çiftliğin kuruluşuna başladı. ( Şimdi bu çiftlik yağmalanıyor!)

13 Eylül 1925: Avrupa’ya yükseköğrenim için öğrenci gönderilmesine karar verildi.

26 Kasım 1926: Alpullu Şeker Fabrikası açıldı.

24 Aralık 1927: Yavuz savaş gemisi onarımında yolsuzluk söylentisi nedeniyle Bahriye Vekili İhsan Bey hakkında Meclis Araştırması başlatıldı. (16 Nisan 1928’de suçlu görülerek cezalandırıldı. Siz, son 10 yıldır, herhangi bir Meclis Araştırması yapıldığını anımsıyor musunuz?)

5 Ocak 1929: Anadolu-Bağdat, Adana-Mersin Demiryolları ve Haydarpaşa Limanı yabancılardan satın alındı. ( Dünya büyük bir ekonomik kriz yaşarken!)

8 Ocak 1933: Birinci 5 Yıllık Plan kabul edildi.

22 Nisan 1933: Türkiye ile Osmanlı Duyun-u Umumiye Hamilleri arasında anlaşma sağlandı, Osmanlı borçları tasfiye edildi. (Şimdiki dış borçlarımızı biliyor musunuz?)

18 Haziran 1933: İzmir Rıhtım Şirketi satın alındı.

27 Nisan 1934: Menemen-Manisa, Basmane-Afyon Demiryolları satın alındı.

18 Aralık 1934: İstanbul Rıhtım, Dok ve Antrepo Şirketi satın alındı.

21 Şubat 1935: İzmir Havagazı Şirketi satın alındı.

9 Nisan 1935: İstanbul Telefon Şirketi satın alındı.

20 Haziran 1935: Aydın Demiryolları satın alındı.

23 Ekim 1935: ETİBANK hizmete girdi.

29 Kasım 1935: Paşabahçe Cam Fabrikası hizmete girdi.

20 Temmuz 1936: MONTRÖ Sözleşmesi imzalandı, Boğazların tüm hukuki hakları Türkiye’ye geçti.

6 Kasım 1936: İzmit Kağıt Fabrikası açıldı.

1 Ocak 1937: Sirkeci-Edirne Demiryolları satın alındı.

3 Nisan 1937: Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nın temeli atıldı.

9 Ekim 1937: Nazilli Bez Fabrikası Atatürk’ün eliyle açıldı.

1 Ocak 1938: Gemlik Suni İpek Fabrikası açıldı.

2 Ocak 1938: Bursa MERİNOS Fabrikası hizmete girdi.

11 Nisan 1938: Üsküdar ve Kadıköy Su Şirketleri satın alındı.

Sadece bunlar mı?

1924’de Gölcük Tersanesi kuruldu.

Aynı yıl, İstanbul-Ankara arasında ilk yolcu uçağı seferleri başladı. Bursa-Karacabey Harası kuruldu. 1925’de Aşar Vergisi kaldırıldı. Eskişehir Cer Atölyeleri kuruldu. 1926’da Kabotaj Kanunu yürürlüğe girdi. Kayseri Uçak ve Motor Fabrikası açıldı. 1933’de SÜMERBANK faaliyete geçti. 1934’de Keçiborlu Kükürt Fabrikası açıldı. Aynı yıl Kayseri fabrikasında üretilen ilk uçağın denemesi yapıldı.

Mustafa Kemal Atatürk döneminde, hem de hiçbir dış borç alınmadan, dünya ekonomik buhran içindeyken yapılanlar bunlar. Hem de Osmanlı borçlarını ödeyerek…

Hani, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın; “Ne komünist ülkeymişiz? Sata sata bitiremedik” dediği ulusal servetler bunlar.

Şimdi, herkes elini vicdanına koysun bir düşünsün; bugün ülkemiz yabancı firmaların işgali altında. Onlar üretip pazarlıyor, biz halk olarak satın alıp onları zengin ediyoruz. Esnafımız hızla yok oluyor, çünkü dört yanımızı yabancı sermayeli AVM’ler sardı! Telekom, Borsamız, Bankalarımız, İçki ve sigara fabrikalarımız, hemen her şey yabancıların elinde… Dışarıdan yüksek faizle “sıcak para” gelmese, memur ve emekli maaşlarını ödeyemeyecek durumdayız…

Bir de bu koşullar altında küresel efendilerin her dediğini yapıyor; Füze Rampası ile İran’ı bile düşman haline getiriyoruz. Müslüman komşularımız Irak ve Suriye ile kavgalıyız.

Ve  halk olarak bizler, “Celladına aşık kurban” misali, inancımızı “siyasal malzeme” yapanların peşine takılmışız!

Yani; “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!”

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.