Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

27Kas/25Kapalı

Gölcüklü iş insanı Volkan Güdeberk hayatını ve anılarını anlattı – Funda KOLUTEK

img-20251126-wa0117-1764166547 (1)

Gölcüklü iş insanı Volkan Güdeberk hayatını ve anılarını anlattı - Funda KOLUTEK

Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin düzenlediği “Yaşayan Tarih Sohbetleri”nin konuğu Volkan Güdeberk, aile köklerinden Dumlupınar Faciası’na, 1999 depreminden iş dünyasındaki çalışmalarına kadar yaşamının dönüm noktalarını anlattı

Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin “Yaşayan Tarih Sohbetleri”nin bu haftaki konuğu, Gölcüklü iş insanı Volkan Güdeberk oldu. Sivil Toplum Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğin moderatörlüğünü Kocaeli Dokümantasyon Merkezi Çalışma Grubu Başkanı Müzeyyen Ünal üstlendi. 1952 doğumlu Güdeberk ailesinden tarihi kayıplara, deprem deneyimlerinden iş dünyasına uzanan yaşam serüvenini samimi bir dille anlattı. Çocukluk anılarından unutamadığı felaketlere, Rotary ve KOSİAD’daki çalışmalarına kadar pek çok başlıkta içten paylaşımlarda bulun Güdeberk hayatına ilişkin tüm bilinen ve bilinmeyenleri katılımcılarla paylaştı.

“DEDEME BABA DERDİM”

Konuşmasına ailesinden söz ederek başlayan Volkan Güdeberk, dedesi motorcu astsubay Sabri Güleberk’in Kasımpaşa’dan Gölcük’e geliş hikâyesini anlattı. Babasını küçük yaşta Dumlupınar Faciasında kaybettiğini belirten Güdeberk, “Dedeme ‘baba’ derdim çünkü gerçek babamı çok erken yaşta kaybetmiştim” dedi. Ailenin Gölcük’e yerleşme sürecini, dedesinin teknik bilgiyle donanmış bir astsubay olduğunu anlattı. Annesiyle babasının tanışma hikâyesini de aktaran Güdeberk, Yavuz Pastanesi’nde buluşarak başlayan ilişkilerinin evliliğe uzandığını söyledi.

“YEDİ YIL FLÖRT ETTİK ÇOK SEVEREK EVLENDİK”

Eşi Ayten Güdeberk ile olan hikâyesini duygusal bir dille paylaşan Güdeberk, “Ayten Hanım’la 7-8 sene flört ettik. Çok severek evlendik, hâlâ da çok seviyorum” dedi. Güdeberk, kızı Simge Güdeberk’in başarılarla dolu eğitim hayatını ve gazetecilik kariyerini de anlattı. Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra Bordeaux’da yüksek gazetecilik eğitimi alan kızının Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli gazetelerde görev yaptığını, ancak özgürce yazamayacağını hissettiği için mesleği bıraktığını söyledi. Simge Güdeberk’in 1999 depremi sonrasında çocuklar için hazırladığı şiir kitabının da olduğunu anlatan Güdeberk, “Kızım, Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Daha sonra Fransa’da, Bordeaux’da yüksek gazetecilik eğitimi aldı. Eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra çeşitli köşe yazıları yazdı; haberler hazırladı. Türkiye’de Sabah’ta ve Habertürk’te çalıştı. Fransa’da da birçok yazısı yayımlanmıştı. Ancak Türkiye’ye döndükten bir süre sonra “Baba, gazetecilik yapmayacağım” dedi. “İstediğimi yazamıyorsam bu işi yapmam” diyerek mesleği bıraktı. En son Karar Gazetesi’nde yazdı. Küçük yaşlarda bir şiir kitabı hazırladı. O kitap, 1999 depreminden sonra yazıldı. Kitaptan elde edilen gelirle, çocuklar için bir yardım kampanyası düzenledik. Toplanan parayla okul yapıldı. Kızım o yıllarda çok küçüktü, ilkokula gidiyordu. Şimdi ise evli.

“DUMLUPINAR FACİASI FİLM OLACAKTI”

Mustafa Uslu Dumlupınar Faciasının filmini yapacaktı. Benimle buluşmak istediler. “Gelin” dedim. Yerli yapım olarak senaryonun tamamı hazırlandı. Senaryo hâlâ bende duruyor. Senaristlerle birlikte çalıştım, hatta büyük kısmını ben hazırladım. Ancak paylaşmamı istemediler; gerçekten çok güzel bir senaryo ortaya çıktı. Film çekim aşamasına gelmişti fakat ülke genelinde yaşanan sorunlar, sinema piyasasının durağanlaşması, bu filmin durdurulmasına neden oldu. Hatta Deniz Kuvvetleri’nden özel izin aldım buradaki denizaltılarla ilgili çekim hazırlıkları yapıldı. Film artık başlamak üzereydi ama süreç yarım kaldı. Bana ne kadar ücret talep edeceğimi sordular. Ancak ben para istemediğimi söyledim. Ben küçük yaştan beri babamı tanımadan, bir buçuk yaşından itibaren aldığım maaşla okudum, büyüdüm. Bu nedenle bir teşekkür niteliğinde, “Bu benim babama teşekkürdür” yazarak senaryonun tüm haklarını onlara bıraktım. Hiçbir talepte bulunmadım. Ancak film çekilmedi ve bu hâlâ içimde bir üzüntüdür. Biz kovboy filmleri ve Amerikan-Vietnam savaşlarıyla büyüdük. Oysa Türkiye’de bundan çok daha güçlü, etkileyici kahramanlık hikâyeleri var. Bizim hayatlarımız bile onların anlattıklarından daha derindir. Bu anlatıların yeni nesillere aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin çok sayıda kahramanlık öyküsü var ve bunlar sinemada çok iyi şekilde işlenebilir. Amerikan filmlerinden çok daha güçlü hikâyelerimiz mevcut” dedi.

“ABİ DEDİĞİMİZ İNSANLARIN TABUTUNU GÖRDÜK”

Konuşmasının bir bölümünde Üsküdar Faciası’na da değinen Güdeberk, “Sekiz yaşındaydım. Haberi duyunca iskeleye koştum. İskeleye indiğimde gördüğüm manzarayı hâlâ unutamam. İnsanlar ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ben ise çok küçüktüm, o anda yaşananları tam olarak kavrayamadım. Ama evimizin önünden on, on beş tane büyük abilerimizin bizim “abi” dediğimiz insanların peş peşe tabutunu gördüğümü hatırlıyorum. Asıl iz bırakan görüntü buydu. Büyük acılar yaşandı Gölcük’te” diyerek çocukluk hafızasına kazınan görüntüleri anlattı.

“DEPREMDE HİÇBİR EŞYANIN ÖNEMİ KALMAMIŞTI”

Büyük felaket olan 17 Ağustos Depremi’ni de detaylarıyla aktaran Güdeberk, evinin tamamen yıkıldığını, buna karşın can kayıplarının yanında hiçbir eşyanın öneminin olmadığını vurguladı. Deprem sırasında İstanbul’da olduğunu belirten Güdeberk, “Yaradana yalvarırım ki, kimse bir daha böyle bir acı yaşamasın. Resmî rakam 28 bindi ama kaybın çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Allah hiç kimseye böyle acılar yaşatmasın. O günleri hatırladıkça hâlâ içim sızlıyor. Benim sadece evim yıkıldı. Gittiğimde gördüğüm manzara karşısında şaşırdım eğer o evi depremden önce ederinden daha ucuza satsaydım üzülürdüm ama yıkıldığını görünce hiçbir üzüntü hissetmedim. Çünkü yaşanan kayıpların yanında eşyanın, evin hiçbir önemi yoktu. Yıllardır birlikte çalıştığımız insanlar vardı; bazıları hayatını kaybetti. Her yerde bir hatıra, her yerde bir acı kaldı geriye” ifadelerini kullandı.

“TANZER BEY İLE  BÜYÜK ÇALIŞMALAR YAPTIK”

Güdeberk, Rotary kulübünün yanı sıra iş dünyasındaki yolculuğunda KOSİAD’ın kuruluş aşamalarında üstlendiği rolleri de anlattı: “Rotary Kulüpte depremde çok iyi şeyler yaptık. Hüseyin Kolaylı, Sabri Yalım, İbrahim Arıcı gibi çok önemli kişilerle birlikteydik. Altındağ’da toplanırdık. Rotary kulüp İzmit’in belli bir zümresiyle tanışmama vesile olmuştur. Hepimiz birbirimizi sever saygı duyar ve hizmetler yapardık” dedi. İzmit iş dünyasında önemli bir yeri olan KOSİAD’ın kuruluş sürecine de değinen Güdeberk, TÜSİAD ile temaslarının ardından İzmit’te benzer bir yapılanmanın kurulması gerektiğinin kendisine iletildiğini anlattı. Ben çok sosyal değildim Tanzer Ünal’ın yanına geldim. Tanzer Beyle tanışmam Rotary’dendi. Onunla oturduk KOSİAD’ı çekirdekten oluşturup çok büyük çalışmalar yaptık. KOSİAD’ın İzmit’te korkunç derecede büyük çalışmaları oldu. En az yirmi büyük çalışmamız oldu. Hepsini sayamam ama gerçekten önemli işlerdi.” Dönemin isimlerini tek tek anarak anılarını yad eden Güdeberk, “Hepsiyle birlikte güzel işler yaptık. Bugün hatırlayınca hâlâ gurur duyuyorum” şeklinde konuştu

img-20251126-wa0112

20251126_141435img-20251126-wa0115

img-20251126-wa0117-1764166547

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.