Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

3Ağu/25Kapalı

Güneş Ülkesi: Mardin – Müzeyyen ÜNAL

20250803_154119

Güneş Ülkesi: Mardin - Müzeyyen ÜNAL

ARTUKOĞULLARINDAN MARDİN MELİKLERİ

Mardin ve çevresinde 1098-1409 yılları arasında beş yüz yıl kadar hüküm süren Artukoğulları Oğuzların Kayı Boyu'ndan bir oymağın beyleridir. Hanedanın atası Eksük Bey, Büyük Selçuklu Devletinin kurulmasına hizmet etmiştir. Artuklar; Melik ünvanını taşıyan bu küçük krallar, Haçlılarla savaşları, sanat ve mimari eserleri koruyuculukları ile tanınırlar. Sökmenler ve İlgaziler olmak üzere iki soyları vardır. Hasan Keyf Melikleri ve Harput Melikleri Sökmenler hanedanındandır. Mardin Melikleri ve Halep Melikleri, İlgaziler hanedanındandır.

Artuklar, 1174'e kadar Selçuklular'a, Eyyubiler'e, 1250'de Memluklar'a, 1260'da İlhanlılar'a, sonra gene Memlukler'e, Timurlular'a sonra da Karakoyunlulara tabi olmuşlardır. Anadolu'nun fethiyle ortaya çıkan ünlü Türkmen hanedanı Artukoğulları XV. asrın ilk yıllarında Fatih'in İstanbul'u fethinden önce tarihe karıştı.

MARDİN MELİKLERİ (1104-1109)

1. Melik Necmü'd-din İl Gaazi b. Artuk (1104-1022)

2. Melik Hüsamü'd-din Timurtaş b. İl Gaazi (1122-1154)

3. Melik Necmü'd-din Alpı I b.Timurtaş (1154-1176)

4. Melik Kutbü'd-din İl Gaazi II b. Alpı (1176-1184)

5. Melik Hüsamü'd-din Yavlak Aslan b. İl Gaazi(1184-1201)

6. Melikü'l Mansur Nasırı'd-dün Artuk Arslan b. İl Gaazi (12011239)

7. Melikü's-Said Necmi'(II) Gaazi I b. Artuk-Arslan (1239-1260)

8. Melikü'l -Muzaffer Ebi'l -Feth Fahri'd-din Kara-aslan b. Gaazi (1260-1292)

9. Melik-Şemşü'd-din Davut I b. Kara-arslan (1292-1294)

10.Melikü'l -Mansur (II) Necmü'd-din (III) Gazi II b. Kara-Arslan (1294-1312)

11. Melikü'l -A'dil İmadi'd-din (Ali Alpı II b.Gaazi (1312-13 gün)

12. Melik'üs - Salih Şemsü'd-din (II) b. Gaazi, 1312- 1363)

13. Melikü'l-Mansur (III) Ahmet I b.Şemsi'd-din(1363-1367)

14. Melikü'a-Salih (II) Mahmud, b Ahmet (1367- 4 ay)

15. Melikü'l -Muzaffer (II) Davut II b. Şemsü'd-din b. Gaazi(1367-1376)

16. Melikü'z -Zahir Mecdi'd-din İsa b. Davut( 1376-1407)

17. Melikü's -Salih Şehabi'd-din Ahmet II b. Davut1407-1409)

DEYRULZAFARAN MANASTIRI

Deyrulzafaran Manastırı Mardin şehrinin 5 km doğusunda büyük bir kompleks yapıdır. Girişleri müzeler gibi biletledir.

Manastır kafesinde safranlı çay veya Süryani kahvesi içip yanında hurmalı Süryani kurabiyesi yenmesi tavsiye edilse de ben hakkımı dondurmadan yana kullandım. Safranlı çay muhtemelen manastırın adındaki safrandan. Deyrulzafaran, "Safran Manastırı" anlamını taşıyor. Giriş Kapısı üzerindeki "Deyrulzafaran Mor Hanonyo Manastırı"n daki Aziz Hananyo kimdi:

Romalıların kale olarak kullandıkları eski "Güneş Tapınağı" üzerinde inşa edilen manastırda, 793 yılından başlayarak büyük tadilat yapan Mardin Metropolitidir. XV. yüz yıla kadar Aziz Hananyo Manastırı adıyla anıldı. Sonra da manastır etrafında bolca yetişen zafaran (safran) bitkisi nedeniyle "Deyrulzafaran" adıyla söylendi.

Deyrulzafaran, sadece bir müze gibi gezilmez. Faaliyetini devam ettirdiği için manastır görevlilerin rehberliğinde gezilir. Üzerinde kurulduğu "Güneş Tapınağı" ilk gezilen bölümlerdendir. Taş merdivenlerle inilen bu bölümde beşik tonozlu uzun bir koridordan geçilerek dizili taş sıralarından tavanı olan salona geçilir. Düz gibi görününen tavan aslında herbiri 2m boyunda, 500 kg ağırlığındaki taşların, bindirme sistemi ile tam ortasına da kilit taşı konulmak suretiyle inşa edilmiştir. Doğuya bakan tek küçük pencereli bu salonda muhtemelen ayinler güneş ışıklarıyla başlardı. Güneye bakan kısımdaki niş muhtemelen kurban sunağı imiş.

Aziz, patrik ve metropolitlerin mezar odası

Güneş Tapınağı merdivenlerinden çıkınca hemen sağda Manastırın en eski bölümlerinden birine girilmiş olunur. Duvarında bir asaya dolanmış yılan figürlerinin olduğu bu kısımda bazı azizlerin kemikleriyle manastırda görev yapan patrik ve metropolitlerin mezarları vardır. Din adamları bu mezarlara iskemlede oturur vaziyette kıyafetleri ile defnedilir. Bir din adamı öldüğünde en eski mezar açılır, kemikler kenara alınır; ölen gene oturur vaziyette defnedilir. Bu lahitlerde toprak yoktur. Patriklik makamı 1932 yılından beri Suriye'nin başkenti Şam'dadır. Türkiye'de Patriklik Makamı olmadığından bu odadaki patriklerin bulunduğu üç mezar açılmayacak. Kapıdan girince soldan ikinci mezar 1969'da vefat eden Mardin Metropoliti Mor Filüksinos Hanna Dolabani'ye aittir. Kapının karşısındaki mezar da, Manastıra adını veren Mor Hanonya'nındır.

CERCİS MURAT KONAĞI

Ermeni Mimar Sarkis Bin Lole tarafından 1888 yılında Tüfekçioğlu ailesi için inşa edildi. Ailenin Mardin'den 1947 yılında ayrılması ile mülkiyeti el değiştirdi. Konağın adı 1956-1977 yılları arasındaki sahibi Murat Dilmener'den (Cercis Murat) gelmektedir 1992-1998 yılları arasında Mardin Turizm İl Kültür Müdürlüğü hizmet binasıydı. 2001 yılından beri Mardinli Ebru Baybara Demir tarafından otantik değerleri korunarak yeni bir anlayışla restoran olarak işletilmektedir.

Akça Koca Platformu üyeleriyle, Mardin'in en ünlü mimarının şahane binasında öğle yemeği yedik. Restoranda duvarlara, tavanlara, mezopotamya manzarasına eksilmeyen dikkat ve beğeni ile baktık. Ama neydi o yemek şovu. Ne kadar anlatsam eksik kalır. Geleneksel devasa tencerede törenle getirilen ana yemek, büyükbakır tepsi üzerinde servis edildi. Ebru Baybara Demir'i yürekten kutluyoruz. Mardin lezzetlerini şık aşçılar ve çalışanlarıyla birlikte yarattıkları eksiksiz tarih atmosferi içinde sundular. Gururla izledik, keyifle yedik. Bir de sürpriz vardı: Beylerin eline bir ibrik ve koluna da havlu verildi. Hanımların önüne de leğenimsi bakır kap verildi. Hanımlar, ellerini eşlerinin döktüğü su ile yıkadı. Uzattığı havlu ile kuruladı. Sembolik sanılmasın baya baya ellerini yıkadılar. Tarih tekrar etmiyordu.

Mardinli Ebru Baybara Demir

Mardinli bir ailenin turizm eğitimi alarak bu işe başlayan kızı Ebru Baybara Demir, bugün dünyanın tanıdığı en iyi aşçılardan, kadın girişimi öncülerindendir. Cercis Murat Konağı ile aynı cadde üzerinden kafe ve hediyelik eşyalar ve paketlenmiş kuru kök, yaprak ve tohumdan yemek lezzetleri satılan bir işyeri daha var. Bir de yöresel tohum kolekksiyonu göze çarpan bu mekanda, seramik Mardin boncuklarının tasarım ve kaliteleri harikaydı.

Yaratıcılıklarını toplumsal faydaya dönüştüren şeflere verilen Basque Dünya Aşçılık Ödülleri'nde iki kez finale kalarak dünyanın en iyi on şefi arasına girdi.

Başta Mardin olmak üzere çevre bölgelerde de kadınların, mültecilerin, yerel çiftçilerin, ve çocukların daha iyi bir sosyal yaşama sahip olması için "Hayatım Yenibahar" örneği gastronomi temelli birçok projeyi hayata geçirdi.

Ona göre "Bir şefin işi tabakta değil, toprakta başlamalı"ydı.

*Kadın mühendislerden kurduğu ekiple Mardin'in en eski en bereketli buğdaylarından Sorgül Tohumu'nun envanterinin çıkarılarak 2 ton bulundu.

*Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü desteği ve 70 kadın çiftçi ile 2 ton Sorgül tohumu 102 dönüm araziye ekildi.

*Sorgül tohumu susuz yetişen buğday türü olarak Türkiye'nin tohum deposu oluşturulma projesi başlatıldı.

Yaşayan Toprak Yerel Tohum, Arı ile Yaşam Devam Ediyor, Ekmek Atölyesi, Halep Sabunları Projesi, Atık Yönetimi, "Ortak Dilimiz Toprak Olsun"Çocuk ve Tarım, Cercis Murat Konağı Mutfak Okulu projelerinin içinde.

Hayatım Yenibahar ve Şükran Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği ile Mezopotamya'nın verimini sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.

Deyrulzaferan Manastırı

Deyrulzafaran Manastırı içindeki "Güneş Mabedi"

Avlu

Şeyh Çabuk Camii XV. YY Akkoyunlular döneminde Hz. Muhammed'e ulaklık eden Şeyh Çabuk adına yaptırılmıştır.

Cercis Murat Konağı

Cercis Murat Konağı

Cercis Konağı'nda

Cercis Konağında

Akça Koca Platformu, Kasımıye Medresesi taç kapısında

Kasımiye Medresesi, Akkoyunlu Hükümdarı Kasım Bey tarafından yaptırılmıştır.

Tarihi kurabiyeci dükkanları

Mardin'e veda

Mardin yokuşları

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.