Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

29Tem/25Kapalı

Irak sınırında tarihi ilçemiz Çukurca (5.gün – Müzeyyen ÜNAL

5

Irak sınırında tarihi ilçemiz Çukurca (5.gün - Müzeyyen ÜNAL

HAKKARİ'NİN YÜKSEKLERDE AÇAN ÇİÇEKLERİNE NUH'UN ŞEHRİ ŞIRNAK'A VE GÜNEŞ ÜLKESİ MARDİN'E  YOLCULUK

29 Haziran - 4 Temmuz 2025

İlk akşam Şemdinli, ikinci akşam Hakkari'de kaldık. Üçüncü akşam Şırnak ta kalmak üzere 1 Temmuz 2025 günü Hakkari merkezi'nden çıktık. Meydan Medresesini ziyeretten sonra son bir kez ardımızda bıraktığımız Hakkari şehrini görmek üzere seyir terasına çıktık. Seyir terası da dağa çıkar gibi. Dağların arasındaki Hakkari mi, yoksa uçurumların en dibinden coşkun akan, kara yoluna yön veren Zap Suyu mu daha muhteşem? Bir aşağı bir yukarı bakmaktan değil de manzaranın ihtişamından başımız döndü. Hakkari Vilayeti turumuzu Irak sınırına çok yakın Çukurca İlçe merkezini ziyaret ederek tamamlayacaktık. Çukurca'nın eski adı Çal.

Yollar çok güzel. Araçlar akıyor. Askeri noktalar var. Şine Köprüsü'nde durmak oradaki dağ yapısının önünde toplu fotoğraf isteğimizi yerel rehberimizle, tur liderimiz Ayşegül Karakadılar'a ilettik. Onlar askerlerle görüşüp onay alınca topluca yasak alana inip, Büyük Zap Nehri'nin üzerindeki köprüye çıktık. Askerlerle sohbet edildi. Dağın ve Zap'ı besleyen bir kolunun katıldığı kısım gerçekten çok güzeldi. Köprü üzerinden ayrılan yoldan aynı zamanda maden sahasına geçiliyormuş. Çinko ve kurşun madenlerinden sözedildi.

Bir zamanlar bu dağlık alanlarda ulaşım çok zordu. Sadece katırlarla çıkılabilen dağ yollarında, yaya olarak seyahat etmek keçi derisinden (kılları dışında) REŞİK adı verilen ayakkabıları giyerek mümkün olabilirdi. Hakkari ile Diyarbakır arasında sık sık gelip giden zaptiyeler veya askerlere silahla karşı koyan, Nasturiler gibi aşiretlerin saldırıları zaman zaman ortalığı karıştırabiliyordu.

ÇUKURCA

Çukurca eteklerindeki verimli köyleri geçtik. Küçük köylerin ip köprülerle bağlantıları şiir gibi. Bir dönem terkedilen kırsaldaki bu tarım alanları yeniden halkı ile buluşmuş, her birine uğrayıp hatır sormak isteğiniz doğuyor. Yol uzun. Zaman az.

Adı çukurca olsa da ilçe merkezini bulmak için hayli yükseğe çıkmamız gerekti. Çukurca bölgesi dağlık ve yoğun ormanlıktır. Köylerin etrafı dışında açık alana nadiren rastlanır.

Dar ekim alanlarında yetişen susamlarının, taş değirmenlerde öğütülen ünlü Çukurca tahini var. İlaçsız olduğu garantili üzümlerinden yaptıkları pekmezle de tanınıyorlar. 4000 endemik bitki tesbit edilmiş. Yaylalarındaki bu kadar çeşit bitki çiçeğinin balı çok meşhur. Balının lezzeti bir yana, şifa kaynağı. Çukurca'da buğday, arpa, mısır, darı gibi tahıllar, nehir kıyılarında da pirinç yetiştirilmektedir. Pamuk ve tütün ekimi iyi sonuç vermektedir.

Bir zamanlar balı da v şarabı da ünlüymüş. Eskidenberi üzüm bağları, meyve ağaçları (dut, nar, badem, şeftali, kayısı, armut, elma) yetiştirilir; dutluklar geniş alanlar kaplarmış. Dikkate değer ipek üretimi yapılırken 19. yüzyı sonlarına doğru her nedense ipekböceği tohumlarının kalitesizliğine bağlanan ipek kalitesindeki düşüş ipekböcekçiliğinin terkedilmesine neden olmuş.

Zap Kadın Kooperatifi

Kadın girişimciler çok başarılılar. Zap Kadın Kooperatifi adıyla üretip, pazarlamasını yapıyorlar. Hakkari ilinin diğer kooperatifleri arasında da dayanışma olduğunu farkedilmekte. Hangisine uğrasak diğerinin markalı ürünlerini pazarlıyorlardı.

ÇUKURCA TARİHİ ANITLARI

Kale Evleri/ Mir Evleri

Çukurca'da şehrin manzarası dağlık araziler kadar eski taş evlerin bulunduğu yüksek bir tepe dikkat çekiyor. Zaten kentin adının yazılı olduğu levhaya sırtınızı verdiğinizde Çukurca yazısı ile birlikte kale evleri ya da taş evler diye adlandıracağımız yapılar dikkat çekiyor. Bu yapılara nasıl bir fonksiyon verilir bilmem ama bu boş görünüşleri Çukurca'nın eski bir yerleşim olduğunun kanıtı.

Emir Şaban Camii

anlatılanlara göre tarihi islamiyet öncesi zamanlara uzanan caminin restorasyondan önceki kitabesinde 635 yılında Emir Şaban tarafından yaptırıldığı yazsa da orijinal kitabesi yok. Kültür Müdürlüğü verilerine göre 22.70 x 19.50 ölçülerinde kareye yakın dikdörtgen planlı. Enine uzanan dört sahınlı.

Mir Evleri'nden öğle yemeği için Azap Restoran'a giderken önce bir kümbet, sonra da minaresi kendinden oldukça uzakta inşa edilmiş bir cami gördük. Cami bildiğimiz yapılara pek de benzemiyordu. Restorasyonu belli ki yeni tamamlanarak hizmete açılmıştı. Pencereleri kemerli, kubbesiz, saç örtülü taş cami. Eski resimlerini gördüm içi de dışı da sıvalıymış. Bu taş esas yapı restorasyonda ortaya çıkmış. Camiye ben girmedim ama girenler iç kısmının da tonozlu ya da kemerli doğu batı doğrultulu yanyana uzun safta durulacak şekilde, kuzey- güney doğrultusunda mesafesi dar iç içe salonları olduğunu anlattılar.

Cami yanındaki çay bahçesinde bize çay ikram yaşlı Çukurcalı'nin anlattığına göre cami İslamiyetten önceki dönemlere ait. İnşası Emir Şaban'a maledilse de onun İslam fetihlerinden sonra kılıç hakkı olarak camiye çevirdiğini anlattı. Öyle ki Hristiyanlık öncesi de olabilir diyor. Kümbet de Emir Şaban'ın türbesi olarak biliniyor. Çukurca'da cami yanındaki kahveden hiç kalkmak İstemedim. Cami'nin içini gören Alaaddin Bey'e çok özendim doğrusu. Yemeğe çok zaman ayırdığımı düşünerek üzüldüm. Minarenin yeni olduğu, buralarda bazı camilerin minarelerinin camiden ayrı mesafe konularak inşa edildiği anlatıldı.

Mar - Sava Manastırı kalıntıları

Büyük Zap kıyısında Nesturilerin Tiyari kabilesinin topraklarının merkezinde yer alan küçük Aşuta kasabası vardı. Yakınında da Mar Sava Manastırı ve kilisesi.

Çukurca tarihi Urartular dönemine uzanır. Abbasiler bu bu küçük yerleşim yerini Mir denilen dini, siyasi, askeri otoritesi olan kişiler tarafından yönetilmişler. Selçuklular döneminde İmadiye Beyliğine, Osmanlı döneminde de Hakkari Beyliği'ne bağlanmış. 1880'de Çal kazası kurularak Van Sancağı'na on yıl sonra da nahiyeye çevrilerek Hakkari Beyliği'ne bağlanmış. I. Dünya Savaşı'nda Ruslar Ruslar ve Nasturiler şehri yakıp yıkmışlar. Lozan'dan sonraki Ankara Andlaşması ile Türkiye sınırları içine alınmıştır.

Zap Sofrası

Çukurca'da, Zap Sofrası adlı restoranda herşey güzeldi de çorba unutulmaz lezzette idi. Buz gibi sularla elinizi yüzünüzü yıkayıp, serin havadar iki taş bina arasında hasırla örtülü yemek ve dinlenme alanı; çevrenin gizemli güzelliğinden bir süre alacak kadar etkileyiciydi.

HAKKARİ YEMEKLERİ

Hakkari'den ayrılmadan et, bulgur, nohut, pirinç, ceviz, yoğurt ve yörenin otları ile yapılan başlıca lezzetli yemeklerden Doğaba ve Kiris'i unutmadan kaydedelim.

Doğaba

Yoğurt, pirinç veya döğülmüş buğday, haşlanmış ve küçük doğranmış kemikli et, yağsız kıyma, pul biber, karabiber, reyhan, kekik, tereyağı, yeteri kadar tuz. Yapılışı: Yoğurdu tencereye koyduktan sonra yavaş yavaş su ilave ederek karıştırın. Ayran kıvamına gelince ateşe koyup kaynayıncaya kadar aralıksız karıştırın. Fokurdamaya başlayınca içine buğday ya da pirinç, haşlanmış eti koyarak pişirin. Diğer yanda kıymanın içine karabiber, kırmızıbiber, reyhan ve tuz koyduktan sonrayoğurup fındık büyüklüğünde köfteler yapın. Kaynamakta olan karışıma köfteleri ilave ettikten sonra bir müddet daha pişirin. Yemek kıvama gelince derin bir kaseye alın. Üzerine kızdırılmış biberli terağı ve kekik dökerek servis edin.

Kiris (Hakkari düğünlerinin yemeği)

Malzeme : kemikli et, kıyma, nohut, soğan, pirinç, tereyağı, ceviziçi, kuru üzüm, kırmızı biber, pul biber, reyhan, salça, sumak, yeteri kadar tuz.

Yapılışı: Nonutu akşamdan ıslatın. Kemikli eti soğanla biraz döndürdükten sonra içine nohut, kuru üzüm, ceviz içi, az miktarda pirinç ilave edin. Öte yandan kıymanın içine pul biber, kırmızı biber, reyhan katarak yoğurun. Ceviz büyüklüğünde yaptığınız bu köfteleri nohutlu karışımın içine atın. Pişmeye yakın sulandırılmış ve süzgeçten geçirilmiş sumak,s alça ve kızdırılmış yağı döktükten sonra biraz daha pişirip ocağı kapatın.

Hakkari Sarması

Haşlanmış tavuk etinin üzerine kaşar peyniri rendelendikten sonra Yufkaya sarılıp fırına verilir. Domates sos ve yoğurtla servis edilir.

Aside Tatlısı

Malzeme : İri döğülmüş ceviziçi, un, tereyağ, şeker, biraz tuz.

Yapılışı: Şekeri suyla karıştırarak şerbet yapın. Diğer tarafta tencereye koyduğunuz yağın içine un ilave ettikten sonra, pembeleşiceye kadar kavurun. İstenilen kıvama gelince içine şerbet, ceviziçi, tuz koyarak karıştırın. Un şerbeti çekip kıvamını bulunca, ocaın altını kapatın. Bir kaşıkla aldığınız cevizli helvanın üzerine tarçın dökebilirsiniz.

***

Hakkari Vilayetinden gezebildiğimiz kadarını görmüş olarak Doğunun en güneyindeki ilçe merkezimiz Çukurca'dan ayrıldık.

Irak sınırına en yakın olduğumuz sınıra paralel uzanan yollardan, Süvarihalil Geçidi gibi yüksek dağ geçitlerinden, Uludere, Şenoba üzerinden Şırnak Vilayet merkezine ulaştık.. Şırnak da Hakkari ve Çukurca gibi bir yamaç şehri idi.

Zap üzerindeki Şine Köprüsü'nde

Beş yıldızlı Şehr-i Nuh oteli'ne yerleştik.

ÇUKURCA mir taş evleri önünde fotoğraf

Çukurca Mir Evleri ve Ayşegül ve Coşkun Karakadılar

Emir Şaban Camii

Alaaddin Bey, Çukurcalılarla sohbette

Emirşaban Camii minaresinin ayrı inşa edildiğini ayrıca, camiin İslamiyetten çok daha önce inşa edildiğinin mimarisinden de anlaşılacağını anlatan Çukurcalı bilge adam.

Emirşaban Camii ve uzakta inşa edilmiş minaresi

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.