Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

23Tem/25Kapalı

Yüksekova- Şemdinli (I. Gün) – Müzeyyen ÜNAL

20250722_134733Yüksekova- Şemdinli (I. Gün) - Müzeyyen ÜNAL

29 Haziran - 4 Temmuz 2025

29 Haziran 2025 günü THY'nin 8.00 uçuşu ile İstanbul Havaalanı'ndan kalkan uçağımız 2 saat 25 dakika sonra Hakkari'nin Yüksekova Selahattin Eyyubi Havaalanı'na indi.

Seyahat boyunca bizimle olacak otobüsle kahvaltı için Yüksekova "Demeter Organik Tarım Evi" Kadın Kooperatifi işletmesine ulaştık. Daha ilk günden yöresel kahvaltının bol çeşidi ve lezzetleri ile gözümüzü ve karnımızı doyurduk. Maş fasulyesi, sumak, kareotu, domates, armut, kayısı, dut kurusu paketleri, teneke kutularda bal, raflarda satışa sunulmuş. Seyahatın başında olsak da, "İlk gördüğünü al, sonra karşılaşmayabiliriz" düşüncesiyle ilk yöresesel ürünleri kolumuza takmaya başladık.

Hayvancılık, tarım ve çokça da sınır ticareti yapılmakta olan Yüksekova, Türkiye'nin İran'a iyice yaklaştığı yerdedir. Yaz ortasında buzullarını gördüğümüz yüksek dağlarla çevrili çanak benzeri yapısını geçerek güneydoğu yönündeki Şemdinli ilçesine doğru yola çıktık. Yol boyu yem bitkileri (yonca, korunga, fiğ) ekili ya da yeni biçilmiş ot kümelerinin bulunduğu arazilerin yanından geçtik. Yörede hayvancılık en önemli uğraş. Geniş çayır ve mera alanlarına sahip olan İlçenin ova köylerinin başlıca geçim kaynağı, besi ve süt sığırcılığıdır.

Yüksekova ve Hakkari bölgesi binalarının bol kar ve yağmurura uzun süre maruz kalan çatıları; çinko ya da saç kaplıdır. Dere, çay ve ırmakları çoşkun akar. Derin vadilerin bir yanından geçen yolu, karşı kıyıya çoğu ahşap, ip ve telle inşa edilmiş dar köprüler bağlar. Geçişi sallantılı bu köprüler, hayvan ve yayaların geçişine uygundur. Vasıtalar için de taş köprüler bulunur.

Bol çiçekli yüksek yamaçlara sıralanan arı kovanlarının zaman zaman yolun manzarasına eşlikliği çok keyifli. Ama asıl en değerli olanın hala eski usul karakovan olduğunda ısrar edilir. Tepe noktalarında da belli aralıklarla kalekol yapılarını gözlemledik. Dağ geçitlerinin yüksekliğinin bizim Samanlı Dağlarının en yüksek tepesinden de yüksek olduğunu görünce ağzımız açık kaldı (Haruna Geçidi).

YÜKSEKOVA/GEVER/GEVAZ

Yüksekova'nın eski adı Gever. Tarihi MÖ 7000 yıllarına kadar uzanır. Geveruk vadisinde bu yıllara tarihlenen binden fazla kaya resmi bulunmuştur. Tuşpa'dan Cilo Dağlarına uzanan ordu yolu, Urartu izlerini taşımaktadır. Kanuni döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. I. Dünya Savaşı sırasında işgale uğradığında halk dağlara sığındı. 5 Mayıs 1919 da işgalden kurtarılan Yüksekova 1936'da ilçe oldu.

Bölge eskiden beri hoş kokulu bir cinsinin olduğu tütün üretimi ile ünlü. Vital Cuinet'nin La Turquie D' Asie, Paris 1891'e göre(2/737-741) Hakkari Sancağı'nın kazası Gevaz (Gever)'ın merkez kasabası Diza. Kaymakamın resmi ikametgahı, çeşitli idari hizmetlerin mahkemenin ve dini makamların pasta ve telgrafların, Düyun Umumiye, Gümrük ve Tütün İdaresi kurumlarının sağlık hizmetlerinin kazadaki jandarma ve polis birliklerinin karargahı, Van'ın 180 km güneydoğusunda, Çölemerik'in 70 km doğusunda ve Diza'nın sürekli ticari ilişkiler içinde olduğu Türk İran sınırı'nın 25 km batısında 2133 m yükseklikte küçük bir kasabadır.

***

image001

Yüksekova

Yüksekova'nın yem bitkileri ekilen arazileri

Demeter Organik Tarım Evi'nde Kahvaltı


Gezginler, Yüksekova- Şemdinli yolu üzerinde

NEHRİ

Vital Cuinet'nin La Turquie D' Asie, Paris 1891'e göre(2/742): Şemdinli kazasının baş kasabası Nehri, kaymakamın resmi ikametgahı, vali yardımcısı ve çeşitli hizmetlerin ve Diza garnizonundan Şemdinli kazası hizmeti için daimi olarak ayrılan küçük birliğin merkezi. Nehil nehri üzerinde 1220 m yükseklikte, Van'ın 250 km doğusunda, Türkiye -İran Sınırına 30 km ve İran Urmiye şehrine 90 km uzaklıkta bir kasabadır. Nehri'de Gümrük ve Tütün İdaresi'nin (Reji) şubeleri vardır.

Bağlar Köyü

Kayme Sarayı'ndan Bağlar köyü

NEHRİ / BAĞLAR KÖYÜ ve KAYME SARAYI

Şemdinli karayolunda ilerlerken Zap nehrini besleyen çayları izledik. Bağlar (Nehri) köyüne uğradık. Bağlar Köyündeki çayın etrafı başta ceviz olmak üzere meyve ve başka ağaçlar, yeşil bir koridor oluşturmuş. Çay kahve içilebilecek, yemek yenecek, ya da yanında getirdiklerini bir semaver çay alarak keyifle vakit geçirecekleri alandı. Çeşmelerden içilebildiğini çoktan unuttuğumuzdan, akan buz gibi sular içimizi serinletti. Yazın sıcağında dahi çok sayıda özel araç vardı. Nehri şeyhlerinin mezarlarını ziyaret edenler var. Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı, TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Hakkari İl Özel İdaresi tarafından Hakkari'de İnanç Turizmi alt yapısının güçlendirilmesine yönelik Nehri Bölgesi İnanç Koridoru Projesi yürütülmektedir.

Kayme Sarayı

Nehri Şeyhleri tarafından yaptırılan Kayme Sarayı'nın tarihi çok eski sayılmaz. Bakımsızlıktan harabolan, üst örtüsü ve kat arası tamamen yıkılan saray, restorasyonu tamamlanarak ziyarete açılmış bulunmaktadır. Kayme sarayı duvarlarında Silsile-i aliyyenin tamamına dair bilgiler bulunan levhalar asılıdır. Bu levhalara göre Nehri Köyü'ndeki gelenek, Silsile-i Aliyyenin 30. halkası Seyyid Abdullah Şemdîn-î (ölümü: 1819) ile başladı. Seyyid Taha-i Hakkârî (ölümü: 1853), Seyyid Salih Nehrî (ölümü: 1865), Şeyh Ubeydullah Nehrî (ölümü: 1883), Seyyid Abdülkadir Nehrî ile devam etti... "Silsilei aliyyenin büyükleri hem zamanlarının en büyük ehli sünnet alimi olup hem de en büyük velileriydiler."denmektedir.

Kapıdaki kitabede

"De ki kapılarında hamd vardır.

Oraya emniyet ve selametle giriniz". Diğer Kitabede

"Bu ev girenlere esenlik verir.

Bakanlara 1330 tarihini müjdeler"

ŞEMDİNLİLİ SEYYİD TAHA

Osmanlı Devleti XIX. yüzyıl ortalarında Doğu Anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi buraya asker göndererek fiili hakimiyet kurdu. Ancak 1853'te Ruslar Türklere savaş açınca, Dağıstan'da Şeyh Şamil ile bağlantılı bulunan Şemdinlili Seyyid Taha, düşmana karşı cihat ilan etti. Ölünce kardeşi Şeyh Salih halkı Ruslara karşı savaşa teşvik etti. Fakat Van Valisi Selim Paşa'ya düşman olan Cizre'deki sürgün Şir'i, Ruslar elde ederek isyan çıkarttılar. Yezidi ve Nasturilerle birleşen İzzettin Şir, 1854'te Musul ve Bitlis'e kadar işgal ve yağmada bulundu.

Nehri / Bağlar köyündeki seyidlerin üç katlı Kelat sarayı (Kayme Sarayı duvarındaki fotoğraftan)

KELAT SARAYI

günümüze bir kaç duvar parçasından başka bir şey kalmayan Kelat Sarayı'nın Kayme Sarayı duvarındaki fotoğraftan anlaşıldığına göre kemerli kapı ve pencereli, üç katlı bu taş bina, ahşap cihannüması ile dikkat çekici. Bina, önündeki insanlarla kıyaslandığında tavan yüksekliği ile de saray adına yakışacak plana sahip.

Bağlar köyünde (Nehri) bulunan restorasyonu tamamlanıp ziyarete açılan Kayme Sarayı

Kayme Sarayı giriş katı, yukarı kata da çıkış veren 2. salon

Kayme Sarayı giriş katında bulunan mezar taşları

Çevrede Nasturiler zamanında yapılan kesme taştan Kuçhanis Kilisesi ve Şemdinli Çayı üzerinde 2002 de Kültür Bakanlığı tarafından restore ettilen Osmanlı yapısı bir taşköprü bulunmaktadır.

ŞEMDİNLİ

1. Gün akşam üzeri konaklayacağımız Şemdinli'deki otelimize geldik. Akşam yemeğine kadar kalan zamanda çevreyi dolaşmak fırsatı bulduk. Çay ve kahve çok önemli. Otelde de çay ikramı var ama nedense otelin yanındaki meydanda yaya kaldırım yanına seyyar bir odunlu çay ocağı koymuşlar. Üç beş sehba ve onlara uygun iskemleler. Bu girişimcinin hayli müşterisi olduğunu akşam saatlerinde de izledik.

Şemdinli'de bolca İran ve Seylan çayı tüketiliyor. Bizim ÇAYKUR'un eskiden ürettiği gibi çöplü. Toz değil. Nereden buluyorlar derseniz her yerde satılıyor. Özellikle Caminin altındaki İran Pasajı'nda.

Hayvancılığı kadar sebze meyve üretimine de uygun olan Şemdinli'de tütüncülük önemli. Ülkemizin bu en yüksek, en uc sınır boylarımızın yaylaları dağları yüksek ovaları özel kilima alanları durumunda.

Şemdinli'de yüksek dağların arasında kalan kıymetli tarım arazilerinde eskiden aşiretlerin yetiştirdikleri çoğunlukla İran'a ihraç edilen 500.000 okkadan yaklaşık 600.000 kilodan fazla tütünden bahsedilir. Bölge sakinleri buğday, arpa, mısır, darı, pirinç, pamuk yetiştirir. Armut, elma, erik, kiraz, incir nar ağaçlarıyla dolu bir çok bağ ve meyve bahçesi kurarlar.

Şemdinli, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlılara bağlandı. 1853'de Ruslar Türklere savaş açınca, Dağıstanlı Şeyh Şamil ile Şemdinlili Seyit işbirliği yaptı. Bölge 1914-1917 arasında dört kez Rus işgaline uğradı. Bir süre Van sınırları içinde kalan Şemdinli, 1936 yılında Hakkari'ye bağlandı.

***

Akşam yemeği otelin ve yolun tam karşısında. Çoğumuzun seçimi "Hakkari Sarması"ndan yana oldu. Yarın, 30 Haziran sabahı otelimizden ayrılıp, yüksek Şemdinli'den daha da yükseklerdeki dağlara yolumuz var.

Şemdinli

Şemdinli'nin sembolü ters lale

Şemdinli, ana cadde

Sac örtülü çatılarıyla Şemdinli evleri

Hakkari Sarması

Şemdinli açıkhava odunlu çayocağı

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/25586456/muzeyyen-unal/yuksekova-semdinli-i-gun

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.