Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

21Tem/25Kapalı

Halk Kürsüsü Derneği ve Ramazan Sevinç – Sevcan TAMER

halk-kursusu-dernegi-ve-ramazan-sevinc-687b5340973e1
Halk Kürsüsü Derneği ve Ramazan Sevinç – Sevcan TAMER Temmuz 19, 2025

Kocaeli’de Örnek Bir Toplumsal Duruş

Kent yaşamının karmaşasında, toplumsal fayda için yorulmadan çalışan, bağımsız, ilkeli ve idealist bir sivil toplum hareketi… Hem düşünsel hem de fiili üretimiyle fark yaratan, yerelden evrensele seslenen bir oluşum: Halk Kürsüsü Derneği. Derneğin kurucu başkanı Ramazan Sevinç ile geçmişten bugüne uzanan yolculuğunu, halkla kurduğu güçlü bağı, hayata geçirdiği projeleri ve gelecek vizyonunu konuştuk. Siyasetten sanata, sosyal sorumluluktan kültürel çalışmalara uzanan çok yönlü bir perspektifle yapılan bu samimi söyleşi, sivil toplumun gerçek potansiyeline ışık tutuyor.

Sayın Ramazan Sevinç, bize biraz kendinizden söz eder misiniz?

Ramazan Sevinç, 1969’da Düzce Paşakonağı köyünde gurbetçi bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Öğrenimimi Almanya ve Türkiye’de tamamladım. Balıkesir Turizm İşletme mezunuyum. 26 yıllık profesyonel iş yaşamımda, hızlı tüketilen gıda sektöründe, Türkiye’nin hep ilk 500 şirketinde, orta ve üst düzey yönetici olarak satış-dağıtım birimlerinde çalıştım.

Kocaeli’ye 2011 yılında, bir süt-yoğurt firmasının bölge müdürlüğünü ve satış/dağıtım ağını kurmak üzere Denizli’den geldim. 2019 yılından itibaren, zaten içinde bulunduğum “Halk Kürsüsü” dünyasındaki çalışmalarım iyice yoğunlaştı. Türk kültürü içinde; edebiyat ve sanat ağırlıklı, içinde yaşadığımız topluma karşı sosyal sorumluluk düşünce ve duygularıyla, toplumumuza katma değeri artıracak, çoğaltacak yepyeni projeler ve fiili çalışmalarla yolumuza devam ediyoruz.

Dernekleşmeye neden gerek gördünüz?

Mustafa Kemal Atatürk’ün — bizim söylemimizle “Bozkurt Paşa”nın — kuruluşu daha eski olmasına rağmen ilk kez 1934’te gün yüzüne çıkarttığı, Atatürk’ün bütün ilkelerine, özellikle altı ilkesine tam sadık, bağımsız, bağlantısız, ast-üst ilişkisi ve emir-komuta zinciri olmayan, herkesin kendi evinin önünü süpürerek mahallesini, ilçesini, ilini hedefleyerek çalıştığı bir çalışma mantalitesiyle yapılandırılmış bir halk platformu şeklindeki “Halk Kürsüsü” içinde;

Halkımızın geleceğe dair umutlarını yitirmemesi, geleceğe umutla bakabilmesi adına, 2019 yılı itibarıyla kısmi dernekleşme kararı alındı.

Dernekleştik çünkü insanlarımız, halkımız, geleceğe dair umutlanabilmek için elle tutulur, gözle görülür bir yapı istiyordu. Karşılarında fiziki bir oluşum görmek istiyorlardı. Anlatacaklarımızı, yapmak istediklerimizi Türkiye çapında bir halk platformu şeklinde duyurmak ve gerçekleştirmek adına sınırı geçmek, fiili olarak görünür hâle gelmek gerekiyordu. Bu sürecin ilki Kocaeli’de gerçekleşti.

Derneğinizin adının “Halk Kürsüsü” olmasının özel bir sebebi var mı?

Bu ismi veren biz değiliz, günümüzdeki “Halk Kürsüsü”lüler de değil. Bu ismi bizzat Mustafa Kemal Atatürk, yani Bozkurt Paşa verdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında “Halk Evleri” yapılanmasıyla beraber, fakat tamamen ayrı ve bağımsız olarak “Halk Kürsüsü” yapılanması da başlatılmıştı. Atatürk, yaptığı bütün memleket gezilerinde “Halk Kürsüsü” kurdurur, halkını o kürsüye çıkartarak taleplerini, isteklerini kürsüden dile getirmelerini sağlar, onları doğrudan dinlerdi.

Ancak 1939 sonu, 1940’lı yıllarda, dönemin CHF’si, “Halk Kürsüsü”nü halkın taleplerini ifade ettiği bir yer olmaktan çıkarıp, partinin söylemek istediklerinin aktarıldığı bir kürsüye dönüştürdü. Böyle olunca, “Halk Kürsüsü” zaten resmi bir bağla bağlı olmadığı CHF’den ayrılarak; bağımsız, bağlantısız, ast-üst ilişkisinin ve emir-komuta zincirinin olmadığı, gevşek, yatay ve parçalı bir yapılanma hâlinde, tüm Türkiye’de, illerde, ilçelerde, kasabalarda halkın içinde, herhangi bir prosedüre, derneğe veya vakfa bağlı kalmadan yaşamaya devam etti.

Biz dernekleşirken bunun çok az bir kısmını dernekleştirdik. Dernekleştirdik ama hâlâ içimizde ast-üst ilişkisi yoktur. Yapılan işlerde, projelerde kim daha liyakatli, daha kalifiye ise o kişi o projenin lideri olur. Bu liderlik kalıcı değildir; yalnızca o proje ile sınırlıdır. Aynı anda yürütülen başka bir projede, daha yetkin biri varsa, o kişi lider olur; önceki projede liderlik yapan kişi ise yeni projede sadece çeri, yani işgören olmayı kabullenir. Yapılanmamız bu esnek anlayış üzerine kuruludur.

687b525cee025

Çok yönlü çalışma alanı olan bir STK’nın başkanısınız. İstediğiniz ilgi ve güveni yakaladınız mı?

Evet, çok haklısınız. Çok yönlü çalışmaları olan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Toplumumuza katma değer yaratacak projeler geliştiren, üstelik bunu da kendisine maddi bir getiri sağlamayacak şekilde kurgulayan bir sivil toplum kuruluşu olmamız dolayısıyla, bunu ilk kez duyan ya da öğrenen insanlarda bir şaşkınlık oluşuyor tabii. Çünkü biz, şu anda ülkemizin içinde bulunduğu zor şartlardan ancak Türk’leşerek çıkabileceğimize inanıyor ve bu uğurda çalışıyoruz.

Türk kültürünü, Türk medeniyetini, Türk örf ve âdetlerini, Türk töresini hâkim kılabilirsek, bu zor durumlardan çıkabileceğimizi düşünüyor; bütün projelerimizi, faaliyetlerimizi olduğu gibi günlük yaşantımızı da Türk’e göre yaşamaya çalışıyoruz.

• Tarihsel süreç içinde Türk kadın giysileri defilesi

• Grafik-tasarım alanında sertifikalı 120 kişiye güncel tasarım uygulamaları eğitimi verilmesi ve bu kişilerin 24’üne iş imkânı sağlanması

• Bedensel engelli 12 kursiyere sertifikalı e-ticaret eğitimi verilmesi ve bu kişilerin 4’üne iş imkânı sağlanması

• Kocaeli’de, kamuda da özel sektörde de olmayan tekerlekli sandalye tamir atölyesi kurulumu

• Körlerin dünyasının daha iyi anlaşılabilmesi için üç farklı tiyatro disiplinini birleştirerek perde-ses tiyatrosu yöntemiyle dört ilçede temsiller verilmesi

• “Halk Kürsüsü Web TV” isimli YouTube kanalımızı kurarak halkımızı yüksek teoloji ve yüksek Türkoloji alanlarında 3.400 özgün video ile bilgilendirmek

• Resmî dernek internet sitesinin kurulması; günlük haber akışı ve köşe yazarları ile halkı bilgilendirmek

• Yazılmış ve yayımlanmış kitaplarımız aracılığıyla halkımızı bilgilendirmek

• HK Yayınları’nın kuruluşu sayesinde, kitabını bastırmak isteyen bağımsız yerel yazarların çok uygun şartlarla kitaplarını yayımlayabilmesini sağlamak

• Türkiye’de dört farklı gazetede köşe yazıları yazarak halkımıza bilgi aktarmak

• Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde düzenlenen söyleşilere katılarak halkı bilgilendirmek

• Fethiye Caddesi, Tepecik Mahallesi, Kemal Öz Sokak’ta HK Kültür Evi’mizi açarak; tüm yazar, çizer, şair, medya çalışanı, sanatçı, ressam ve tiyatrocuların huzur ve samimiyet içinde olabileceği bir ortam yaratmak. Tüm Kocaelilileri bekleriz.

• Halk Kürsüsü Derneği olarak HK Türk Müziği Topluluğu’muzun kuruluşunu gerçekleştirmek;

ilk konserini profesyonel dansçıların katkılarıyla efe-zeybek ve vals ile zenginleştirilmiş “Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar ve Türküler” konseri olarak sunmak ve topluluğumuzun çalışmalarına hâlen devam etmesi

• Bu hafta, değerli dostumuz; manyetizma eğitimi kurucusu, eğitmeni ve kişisel yaşam manyetizma enerji koçu olan üyemiz Filiz Çınar Hanım’ın, HK Kültür Evi’mizde ve HK Kişisel Gelişim Atölye’mizde, dostlarımızın kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak söyleşi ve seminerlerine başlamış olması

• 2025 Eylül ayı itibarıyla derneğimiz bünyesinde tiyatro oyunculuk kursu açarak oyuncu yetiştirme faaliyetlerine başlamak gibi, akla ilk gelen faaliyetler içerisindeyiz.

Güven konusunda, insanlarımız bizleri tanıdıktan sonra bir sorun yaşamıyoruz. Ancak bizleri tanıyana kadar, önceki STK’larla ilgili yaşadıkları tecrübeler nedeniyle bazı çekinceleri oluyor tabii. Fakat tanıştıktan sonra bu çekince hemen geçiyor ve insanlarımız bu kez bize kendileri “Nasıl yardımcı olabilirim?” diye soruyorlar.

İlgi görmek konusunda ise yine belirttiğim gibi; bizimle tanışıp faaliyetlerimizi ve yapmak istediklerimizi öğreninceye kadar, bizi “Halk Kürsüsü”nü, kafalarında daha önce tanıdıkları ve deneyimledikleri STK’lar gibi konumlandırdıkları için doğrudan temas etmiyorlar ve fazla ilgi göstermiyorlar. Ancak bizi, neler yaptığımızı ve neyi hedeflediğimizi öğrendikten sonra, “Halk Kürsüsü” fikriyatına ve oluşumlarına büyük bir ilgi gösteriyorlar. Bu ilgi, zaten bizimle olan dostlarımızın ve Halk Kürsüsü’lülerin toplumdaki pozitif duruş farkındalığından gelen güvenle birleşince, daha da üst seviyelere çıkıyor. Ve; hemen bu önümüzdeki hafta gerçekleştireceğimiz, İzmit’te değil, Kocaeli’de değil, Türkiye’de değil, dünyada ilk olacak “41 Çınar 41 Yazar” isimli “Sokakta Kitap Fuarı” projemiz…

Projemizin ana esprisi şu: Daha önce Fransa, Paris’te 4 yazar ile yapılmış olan sokakta kitap imzası faaliyetini biz, 60 yazar ile sokakta kitap fuarı şeklinde gerçekleştiriyor olacağız.

Bir başka önemli özelliği; genelde kitap fuarlarında okuyucular, kitapseverler yazarların bulunduğu yere gider ve buluşma orada gerçekleşir. Bizim fuarımızda ise yazarlarımız, kitaplarla birlikte halkımızın ayağına gidiyor.

Yine başka bir önemli özelliği; fuarın sadece yerel ve bağımsız yazarlara açık olmasıdır. Yani yerel yazarlarımız, kitap fuarlarında büyük yayınevlerinin ve tanınmış ulusal yazarların gölgesinde kalmadan, kendilerini doğrudan ifade edebilecekleri bir ortamda olacaklar.

Tüm Kocaelilileri, kendi kentlerinin yazarlarını, şairlerini desteklemeye, fuara katılmaya davet ediyorum.

Bu projemizde, malzeme ve yer tedariğinde büyük destek sağlayan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin hem STK Daire Başkanlığı’na hem de Kültür Daire Başkanlığı’na ve ayrıca projenin gerçekleşmesi yönünde verdikleri desteklerden dolayı Kocaeli Büyükşehir Kent Konseyi’ne teşekkür etmeden geçemeyeceğim.

Hayata geçirmek istediğiniz ve topluma kazandırmaya kararlı olduğunuz bir hayaliniz var mı?

Olmaz olur mu? Hem de birkaç tane.

Mesela en çok önem verdiğimiz projelerden biri; kent içi trafikte hastaya yetişmeye çalışan ambulanslara, yangına müdahale etmeye giden itfaiye araçlarına, olay yerine ulaşmaya çalışan polis araçlarına — sirenleri çalsa dahi — kavşakta kırmızı ışıkta bekleyen araçların yol vermekte yaşadıkları sorunları tamamen ortadan kaldıracak, siren sesine duyarlı özel trafik lambası yazılımını devreye almak.

Bu sistem, az önce saydığım araçlara trafikte ortalama 2 dakika kazandırdığında, muhtemel ölümleri, yangın zararlarını ne kadar azaltabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Bir başka projemiz de özellikle Kocaeli gibi bir deprem bölgesinde, afet sonrası kurtarma ekiplerinin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirerek daha fazla canın enkaz altından kurtarılmasını sağlayabilecek afet kamyonları projesidir.

Ancak tüm bu projeler büyük finansman gerektiren projeler.

Toplum bilincinde STK’ların gücü yeterli mi?

Şu an için yeterli diyemem!

Ama bunun birkaç nedeni var. Birincisi, halkımız genelde STK yönetimlerini yetersiz ve liyakatsiz görmekte. Ki, aslında halkımızın bu fikre ulaşmasında haklılık payı oluşturan kişiler de mevcut. Çünkü 7 kişi bir araya gelerek çok kolay şekilde dernek kurabiliyor ya da yeterli delege/üye sayısını toparlayarak STK yönetimlerine geçebiliyor. Bu durum halkımızda STK yönetimlerine karşı bir güvensizlik doğurabiliyor. Her önüne gelen 7 kişi STK kuramamalı, yönetime geçememeli.

Bir başka güvensizlik ya da STK’ların güç kaybına neden olan durum da, herhangi bir STK yöneticisinin yeterince tanındığını düşündüğünde burayı bir “atlama tahtası” olarak görüp başka sahalarda, örneğin siyasette prim yapmak üzere hareket edebilmesi. Bu tür durumlar toplumun STK’lara olan güvenini kırmakta, onları örselemektedir.

Ancak tüm bu olumsuzlukların yanında, yaptığı işlerle, yönetim kadrosuyla ve toplumdaki olumlu yansımalarıyla kolektif akıl ve toplu bilinç yaratabilen STK’lar da mevcuttur.

Sonuç olarak devlet, STK’ların yönetimi ve kuruluşları konusunda bazı olmazsa olmaz standartlar belirlemeli, her kişiye onay vermemeli; işini iyi yapan, topluma katma değer sağlayan STK’lara ise projelerini tam olarak gerçekleştirebilmeleri adına daha fazla destek sağlamalıdır.

687b525ce6a95

Siyasete nasıl bakıyorsunuz? Gelecekte siyasi bir atılımınız olacak mı?

Siyasete hiç iyi gözle bakmıyorum.

Türkiye’de siyaset, kamu kaynaklarına ulaşma, onları paylaşma ve şahsi zenginleşme zanaatı olarak yapılmakta. Dolayısıyla şu anda hiçbir partiyle organik bir bağım yok. Bu sistemde, bu düzende olamaz da. Ben herhangi bir partiye karşı değilim; tüm partilerin içinde olduğu bu düzene karşıyım.

Çünkü düzen öyle bir çarkla işliyor ki; velev ki düzene karşı mücadele etmek istiyorsunuz ama bunu düzenin içinde — yani bir partiyle — yapmaya kalktığınızda, yine düzene hizmet edecek şekilde kurgulanmış bir siyasal yapının içinde kalıyorsunuz.

Dürüst kalabilmeniz, halkçı kalabilmeniz, halkın yanında kalabilmeniz bu partili düzende imkânsız. Çünkü hangi partiden olursanız olun, mutlaka partizan olmak zorundasınız.

24 saat boyunca nasıl yaşadığını bilmediğiniz bir kişinin televizyonda yaptığı 20 dakikalık bir konuşma ile peşine takılıyorsunuz. Peki hiç sordunuz mu: Bu kişi günün geri kalan 23 saat 40 dakikasında kimlerle görüşüyor, kimlere ne sözler veriyor, kimlere karşı ne vazifeler yerine getiriyor?

Dolayısıyla, 24 saatinde ne yaptığını bilmediğimiz hiçbir parti ya da partilinin peşine gitmeyeceğiz. Atılımımız olacak mı? Zaten var. Ancak bu atılım şahsi ya da kendi adımıza değil.

Şöyle: Tüm Türkiye’de, millî, milliyetçi, Atatürkçü, bağımsız milletvekilleri, belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri seçilmesi için şimdiden çalışmalar yürütüyoruz. Burada da bazı kıstaslarımız var. Örneğin seçilecek kişilerin 35 yaşından büyük olmaması gibi.

Bir başka çalışmamız da, hâlihazırda var olan en az 8–10 partili millî, milliyetçi, Atatürkçü partiyi; ister ittifak, ister koalisyon, ister amiral gemisi partide toplamak ya da çatı partili eş genel başkanlık sistemleriyle bir araya getirerek ortak ve tek bir ses hâline getirmek.

Ama tabii ki gönlümüzdeki aslan, her yerden 35 yaşını geçmemiş bağımsız adayları desteklemek ve onların seçilmelerini sağlamak.

Okurlarımıza son bir mesajınızı almak isterim.

Bu görüşmenin “son” olduğunu kabul ederek yanıtlıyorum; çünkü Türkler için “son” diye bir şey yoktur. Her defasında yeniden çay koyup başlamak gibi bir öğreti ve disiplin anlayışı vardır Türklerde.

Halk Kürsüsü Derneği, hiçbir zaman Bozkurt Paşa’sının emir, talimat ve vasiyetlerinden ayrılmayacaktır. Her zaman halkının yanında olacaktır. Hiçbir maddi değer, makam veya kişi için duruşunu değiştirmeyecektir. Geçmişte 14 defa halkının iyiliğini gözettiği yolda, toplumun ekseriyetiyle karşı karşıya kalmak pahasına ödün vermemiştir; halkı için doğru bildiği yolda yürümek ilkesinden asla vazgeçmeyecektir.

Okur dostlarımızdan şunu rica ediyoruz: YouTube kanalımızı, internet sitemizi ve Instagram hesabımızı takip eder, abone olurlarsa hem birbirimizi daha yakından tanırız hem de faaliyetlerimizden haberdar olurlar. Böylece belki de kendilerine uygun gördükleri bir projemizde birlikte çalışma imkânı bulabiliriz.

YouTube Kanalımız:

https://www.youtube.com/@HKwebtv4224

İnternet Sitemiz:

www.halkkursusu.net

HK Kültür Evi’mizin Instagram Hesabı:

@hkkulturevi

https://www.instagram.com/hkkulturevi?igsh=bXg1cWsxd3ViNzB4

TİME Kocaeli olarak, bu alanı bize ayırdığınız, bize zamanınızı ayırarak bu görüşmeyi gerçekleştirdiğiniz ve bizleri dinleyerek verdiğiniz değer için; tüm fikirdaş, yoldaş, koldaş, omuzdaş ve kandaş arkadaşlarım adına en kalbi teşekkürlerimizi sunuyorum. Her daim yolunuz açık, başarılarınız daim olsun.

***

Sevgili Başkan Ramazan Sevinç, yolunuz açık olsun.

Bizler, Halk Kürsüsü Derneği üyelerine ve destekçilerine, sizin nezdinizde Time Kocaeli ailesi olarak büyük başarılar diliyoruz.

#halkkürsüsüdernegi #timekocaeli #temmuz

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.