Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

20Tem/25Kapalı

Cumalıoğlu Kocaeli’de konuştu: Denizi de, kerizi de, haini de bol bir ülkeyiz…

20250719_155553

19 Temmuz 2025 Cumartesi / Yakan Cumalıoğlu Kocaeli’de konuştu: Denizi de, kerizi de, haini de bol bir ülkeyiz

Kocaeli Aydınlar Ocağı ile Milli Kuruluşlar Birliği’nin düzenlediği programda konuşan Yakan Cumalıoğlu, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın perde arkasını ve tarihi tanıklıklarını anlattı. Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı Cumalıoğlu, “Halk arasında bir söz vardır: ‘Denizi de bol, kerizi de, haini de bol bir ülkeyiz.’ Maalesef bu doğrudur” dedi.

Kocaeli Aydınlar Ocağı ile Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği’nin birlikte organize ettiği “Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 51’inci Yılında Unutulmaması Gerekenler” başlıklı program, dernek üyeleri tarafından yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programın onur konuğu ise Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı, yazar ve Rauf Denktaş’ın eski danışmanı Yakan Cumalıoğlu oldu.

DEMİR: MİSYONUMUZU SÜRDÜRÜYORUZ

Programın açılış konuşmasını yapan Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği Başkanı Yücel Alpay Demir, “Öncelikle şunu söylemek isterim: Kıbrıs’ın 51’nci yılında unutmamamız gereken çok şey var. Yalnızca Kıbrıs değil; Cumhuriyetimizin yüz yılı aşkın tarihinde, bu coğrafyaya geldiğimiz günden bu yana hatırımızda tutmamız gereken birçok değer, olay ve gerçek var. Biz Türk milliyetçileri olarak, yalnızca bu devleti sevmekle kalmıyor; aynı zamanda onun hafızasını da taşıyoruz. Bu sorumlulukla, unutmamamız ve gündemde tutmamız gereken pek çok önemli konu ve hassasiyet olduğunu biliyoruz. İşte bu noktada görev yine Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği’ne ve Aydınlar Ocağı’na düşüyor. Bizler bu misyonumuzu sürdürüyoruz. Devletimizin birliği, milletimizin dirliği ve beraberliği için; kurulduğumuz günden bu yana büyüklerimizden devraldığımız bu kutlu davayı bizden sonraki nesillere aktarmaya kararlıyız” ifadelerini kullanarak konuşmasını noktaladı.

ÖNEMLİ KATKILARI OLDU

Başkan Demir’in ardından kürsüye çıkan Kocaeli Aydınlar Ocağı Dernek Başkanı Prof. Dr. Tahir Serkan Irmak ise, “Bugün çok kıymetli bir konuğumuzu ağırlıyoruz. Sayın Yakan Cumalıoğlu, Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasında ve gelişmesinde büyük emeği, önemli katkıları olan değerli bir isim. 1960’ta Kıbrıs’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından adada yaşanan gelişmeler, karşılaşılan sorunlar, örgütlenme çabaları ve Kıbrıs Türk halkının hayatta kalma mücadelesi gibi pek çok kritik süreçte kendisinin önemli katkıları olmuştur.

“BÜYÜK ROLLER ÜSTLENDİ”

Yönetsel alandan edebiyata, askeri darbelerden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na uzanan süreçte yine çok büyük roller üstlenmiştir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hem kurulmasında hem de bugünlere gelmesinde ciddi emekleri olan bir isimdir. Davetimizi kırmayıp bizlerle birlikte olduğu için kendisine teşekkür ediyorum. Umarım bu söyleşi hepimiz için çok verimli, öğretici ve ufuk açıcı olur. Geçmişte yaşananlardan nasıl dersler çıkarabiliriz? Bu derslerle geleceğe nasıl bir perspektif geliştirebiliriz? Tüm bu sorulara ışık tutacak bir söyleşi olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

CUMALIOĞLU: DENKTAŞ’I ANKARA’DA TANIDIM

Başkanların ardından kürsüye çıkan Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı Yakan Cumalıoğlu, “Saygı ve rahmetle andığım merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, çok yönlü ve renkli bir kişiliğe sahipti. Dava adamıydı. İyi bir hukukçuydu. Gerektiğinde eline silah alıp mücahit arkadaşlarının yanında siperde yer alan bir savaşçıydı. Kendisiyle tanışmam, 1963’teki Kanlı Noel olaylarının ardından gerçekleşti. O dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere İngiltere’ye gitti. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle görüştü. Sonra adaya dönmek üzere Ankara’ya geldi ama Rum tarafının “dönüşte tutuklanacak” tehdidi üzerine Ankara’da zorunlu ikamete tabi tutuldu. Ben de onu işte o Ankara günlerinde tanıdım.

“GELİŞMELERİ BANA SORARDI”

Ankara’da, Denktaş’ın zorunlu ikamette olduğu günlerde, Kıbrıs’taki ilk bayrak hareketlerini örgütleyen isimlerle de tanıştım. Rıza Vuruşkan, kod adı Kenan Ali, Kıbrıs İstirdat Planı’nı yazan kişiydi. 2016 yılında, 98 yaşında vefat etti. O planı adeta gergef gibi işledi. Her hafta beni arar, ‘Evlat, bu hafta ne gibi gelişmeler var?’ diye sorar, birlikte fikir alışverişi yapardık. Denktaş, 1964 Temmuz sonunda, bir motorla kaçak olarak Erenköy’e geçti. O sırada Erenköy’de yaklaşık 300 kişilik bir mücahit grubu vardı. Türkiye’den gelen üniversite öğrencileri de onlara katılmıştı. Rumlar karadan ve denizden saldırı halindeydi. Denktaş, bu zorlu ortamda mücahitlerin başına geçti. Yanında, 27 Mayıs sonrası görevden alınmış olmasına rağmen gönüllü olarak oraya giden Rıza Vuruşkan da vardı.

“TOPEL EN ZALİM ŞEKİLDE KATLEDİLDİ”

1964 Erenköy Direnişi, Ağustos ayında yaşandı. Aynı günlerde Cengiz Topel’in şehadetine tanık olduk. O olay, Rumların acımasızlığını ve insanlıktan uzak yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Doktor olanlar iyi bilir, damarlarından kan çekilerek yavaş yavaş öldürülmek, insanın yaşayabileceği en büyük acıdır. Cengiz Topel, işte böyle, damarlarından kanı çekilerek, en zalim şekilde katledildi. Bir televizyon programında, saygıdeğer bir komutanımız bu işkencenin Çikko Manastırı’nda yapıldığını söyledi ama bu bilgi yanlıştı. İşkence Lefkoşa’daki hastanede yapılmıştı.

“KIBRIS SÜRECİ YAŞANMIŞLIKLARIMLA DOLU”

Peki, bu olay karşılıksız mı kaldı? Hayır. O işkenceyi yapan doktorlar, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kararlılığı sayesinde hak ettikleri cezaları aldılar. Çünkü TMK, düşük yoğunluklu bir savaş ortamında milli mücadele veren, “etki-tepki ve misliyle mukabele” prensibini benimsemiş bir yapıdır. Bu anlatımın her satırı benim için yaşanmışlıkla, tanıklıkla ve bir dava bilinciyle örülüdür. Denktaş’ı, bu büyük yapının ve mücadelenin içinden biri olarak, Ankara’da tanıdım. Onun liderliği, yalnızca Kıbrıs Türk halkı için değil, tüm Türk milleti için bir mücadele ve direnç örneğidir.

“TMT SİLAHLI EOKA’YI HEDEF ALDI”

Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensupları Kıbrıs Türkünü savunurken, sadece elinde silah olan EOKA üyelerini ve Enosis davasına hizmet edenleri hedef almışlardır. Sırf Rum olduğu için hiçbir sivil hedef seçilmemiştir, hiçbir Rum köyüne ya da yerleşim yerine saldırılmamıştır. TMT, sermayeye değil davaya hizmet etmiştir; Kıbrıs Türkü’nün yaşaması ve özgür kalması için mücadele etmiştir. Cengiz Topel’in başına gelenler hâlâ yürek dağlar. O işkenceyi yapanlara verilen cezayı duyunca, sizler kendi vicdanınızda değerlendirin: Bu normal midir, anormal midir? Takdir sizin. İşte böyle bir mücadeleden geçerek bugünlere gelindi. 1964’te sadece 4.000 kişiyle başlayan yapı, 1974 Barış Harekâtı’na gelindiğinde 170.000 kişilik bir güce ulaşmıştı.

“TÜRKİYE VE YUNANİSTAN SAVAŞIN EŞİĞİNE GELDİ”

1964 olayları, 1967 olayları. Özellikle 1964’te, EOKA’ya ve Rum emellerine destek vermek amacıyla Yunanistan’dan gönderilen subaylar arasında Grivas da bulunuyordu. Bu subaylar adadan uzaklaştırılmıştı. Ancak 1967’de tekrar döndüler. Yunanistan bu kez tam bir tümeni, “Yılan Tümeni” olarak anılan birliği, Larnaka ile Limasol arasında bir bölgeye çıkardı. Geçitkale, Küfünya diye bilinen bu bölgede Geçitkale Olayları yaşandı. 1 Kasım 1967 günü, Türkiye, Yunanistan’la savaşın eşiğine geldi.

“ASKERİ ALARM VERİLDİ”

Ülke genelinde karartma uygulandı, askeri alarm verildi. Ancak o yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ege kıyılarında muharip birlikleri yoktu. Sadece eğitim birlikleri bulunuyordu: Balıkesir’de 57. Tümen, Bornova’da topçu tümeni, Denizli ve Isparta’da birlikler vardı. Bu birliklerdeki usta er, onbaşı ve çavuşlarımız, sahil güvenliğini sağlamak için Dikili kıyılarına indirildi. Ege Ordusu henüz kurulmamıştı. Edremit’te bir tümen olarak temelleri atıldı, daha sonra Ege Ordusu kuruldu. Bu bir zorunluluğun ve tehdidin sonucuydu.

“KÖTÜ EV SAHİBİ KİRACIYI EV SAHİBİ YAPAR”

Her şeye rağmen, Türkiye, kararlılıkla Mersin’e asker sevk etti. O dönem Mersin Limanı’nda çıkarma gemisi yoktu. Tankerler, şilepler, küçük tekneler… Askerlerimiz uyku tulumlarıyla Mersin’de bekledi. Küçük teknelere binip, ölüm pahasına Kıbrıs’a çıkarma yapacaklardı. Böyle bir çıkarmanın çok büyük kayıplara yol açacağı belliydi. Ama denildiği gibi, kötü ev sahibi, kiracıyı ev sahibi yapar. Türkiye bu kararlılığı gösterdi.

“DENİZİ DE KERİZİ DE…”

Halk arasında bir söz vardır: ‘Denizi de bol, kerizi de haini de bol bir ülkeyiz.’ Maalesef bu doğrudur. Bazı insanları anlamaktan uzak kalanları ‘keriz’ diye niteleyebilirsiniz. Evet, bunlardan çoktur. Hatalarda da, ihanetlerde de bu kesimlerin izine rastlarsınız. Hainler en alttan en yukarıya kadar her yerde bulunur. Osmanlı döneminde sadrazamlık yapmış bir Kıbrıs kökenlinin torunu, 27 Mayıs’tan sonra Kıbrıs’a büyükelçi olarak atandı: Emin Dirvana. Bu şahıs, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde eğitim almış, Harp Okulu’ndan mezun olmuş, Kıbrıslı birisidir. Ancak Rum İçişleri Bakanı Yorgacis’le lüzumundan fazla samimi olmuş, Türk tarafının kurmaya çalıştığı altyapıyı Rum tarafına adeta sufle ederek ihanete varan bir çizgiye ulaşmıştır.

“İHANET ÖRNEKLERİ SAYMAKLA BİTMEZ”

Ankara’ya bu durumu anlatmak, onu göreve atayanlara ihanetin boyutlarını açıklamak oldukça zorlu bir süreçti. Ama sonunda gerçekler anlaşıldı, görevden alındı. Düşünün ki o dönemde, orada Kenan Coğuygun da askeri ateşe olarak görev yapıyordu ve büyükelçiyle sık sık karşı karşıya geliyordu. Türk tarafında, her eve bir av tüfeği bulunsun, bir savunma imkânı olsun diye bir fikir benimsenmişti. O dönem, bugünkü gibi silah fabrikaları yoktu. Sadece Makine Kimya Endüstrisi’nin ürettiği 12 veya 16 numara çifte tüfekler vardı. Bunlar ithalat yoluyla Kıbrıs’a gönderilmek istenince, Yorgacis, “Türkler silahlanıyor” diyerek engel olmaya çalıştı. Büyükelçi ise bu girişimi desteklemek yerine Rum tarafına sufle etti. Bu durumu siz hangi vicdana, hangi millî şuurla değerlendireceksiniz? İhanet örnekleri saymakla bitmez. Denktaş’a, Anlam Planı’nı hasta yatağında imzalatmaya çalışan, sözüm ona bizim camiadan bazı ‘zât-ı muhteremleri’ de unutmadık. Onlar da bu milletin hafızasında yerini aldı” ifadelerini kullanarak konuşmasını noktaladı.

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/haber/25571901/cumalioglu-kocaelide-konustu-denizi-de-kerizi-de-haini-de-bol-bir-ulkeyiz

20250719_140054Toplantıyı sunup yöneten Şevval Gönenli

20250719_141056

Türk Mukavemet Teşkilatı Başkanı Yakan Cumalıoğlu kürsüde

whatsapp-gorsel-2025-07-19-saat-155753-88d91b53

Prof. Dr. Tahir Serdar Irmak, Yücel Alpay Demir, x, Ahsen Okyar

20250719_145634

20250719_140712

Türk Mukavemet Teşkilatı Başkanı Yakan Cumalıoğlu

IMG-20250718-WA0029

20250719_155549

Cemil Uslu, Prof. Dr. Tahir Serkan Irmak, Ahsen Okyar, İdris Türkten, Yakan Cumalıoğlu, Dr. Halil İbrahim Kahraman, Hasan Yılman, Av. Gürkan Uysal

20250719_170802

Ahsen Okyar, Yakan Cumalıoğlu

20250719_160104

Gazeteci Yazar Mustafa Bağdiken, Yakan Cumalıoğlu

  

20250719_155744

Ahsen Okyar, Mustafa Bağdiken

20250719_161423

Konuşmacıya toplantı sonrası çay ikramı ve sohbet

20250719_161357

519620817_18311352850215544_3274300145879306569_n

Yakan Cumalıoğlu, Prof. Dr. Ali Talip Akpınar

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.