Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

14Tem/25Kapalı

İkinci “silah bırakma” şovu – M. Tanzer ÜNAL

tanzer ünal

İkinci “silah bırakma” şovu - M. Tanzer ÜNAL

İlk şovu hatırlıyorsunuz değil mi?

Hani Habur’daki şovu…

2009 yılıydı.

Sınırda “çadır mahkemeleri” kurulmuştu.

Cumhuriyet savcıları, teröristlerin ayağına kadar götürülmüştü.

Teröristlere, “Pişman olduğunuzu söyleyin, Pişmanlık Yasası’ndan yararlanıp serbest kalacaksınız” denmişti.

Ama 34 terörist, inadına “Pişman değiliz, önder Apo istedi geldik” diye ifade vermiş, buna rağmen serbest bırakılmıştı.

Sonra da teröristler, o dönemin DEM’i olan DPT’liler tarafından törenlerle karşılanmış ve Güneydoğu’daki kentlerde “kahramanlar” gibi dolaştırılmıştı.

Hatırladınız değil mi?

Hatırladınız… Hatırladınız…

O ilk şova “Habur şov” demiştik.

Aradan 16 yıl geçti, Türkiye dün de “Süleymaniye şov”u yaşadı.

İkinci şov

*********

Bu defa senaryonun her sahnesine inceden inceye kafa yorulmuştu.

Aksama yaşanmamalıydı.

Bir gün önce, baş terörist Öcalan, diğer terörist arkadaşlarıyla birlikte İmralı’dan “video görüntülü” açıklama yaptı.

“Silahları bırakıyoruz” dedi.

“Ayrı devlet kurmaktan vazgeçtik” dedi.

“Bundan sonra pozitif entegrasyon için mücadele edeceğiz” dedi.

Dün de “temsili silah bırakma” gerçekleştirildi.

Süleymaniye kentine bağlı Dukan’a 15 kilometre uzaklıkta bulunan bölgede PKK’ya bağlı 30 kişilik bir grup, bir mağara içinde silahlarını ateşe verdi.

Silahlarını yakan bu grubun “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” olduğu açıklandı.

Bizim televizyon kanalları, dünü, “tarihi gün” olarak ilan etti.

Türkiye terörden kurtulmuştu, bundan sonra kanatlanıp uçacaktı.

Neden Süleymaniye?

******

İkinci şov yaşanırken, kafalardaki soru şuydu:

Neden Süleymaniye?

Öyle ya, PKK silah bırakacaksa neden Türkiye’deki bir noktada değil de, Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ndeki Süleymaniye’de bırakıyordu?

Acaba Türkiye’de “silah bırakacak terörist” bulamamışlar mıydı?

Süleymaniye, Türkiye sınır kapısı Habur’a tee 386 kilometre uzaklıkta.

Bölgeyi bilirim.

Nüfusu, 2 milyon civarında.

Başkent Erbil’den 200 kilometre uzaklıkta.

Aralarında Kerkük var.

Erbil, Kerkük, Süleymaniye…

Erbil’de Barzani, Süleymaniye’de ise Talabani aşiretinin tahakkümü var.

Tabii bölge tümüyle emperyalist ABD’nin kontrolünde.

ABD ne derse, o olur.

Otur otur, kalk kalk!

Anlayacağınız, PKK da, Kuzey Irak Kürt yönetimi de ABD’nin piyonu.

Görüntü bu, acaba gerçek ne?

******

Sevgili okurlarım, terörün sona ermesi, ülkemizin huzura kavuşması, elbette hepimizin isteği.

Aksi düşünülemez.

Ama gelişmeler hiç de “masumane” değil.

İşin içinde emperyalist ABD var.

Emperyalizmin Ortadoğu’daki çıkarları var.

Emperyalizm, Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmek istiyor.

Olup biten, bir “tiyatro”.

Senaryosu ABD tarafından yazıldı, herkes üstlendiği rolü oynuyor.

Bu nedenle “PKK silah bıraktı” şovunun arkasına gizlenen gerçek ne, perdeyi aralayıp görmek ve göstermek görevimiz.

“Terörsüz Türkiye” masalının arkasındaki gerçek ne?

PKK’nın ağababası KCK, yerinde duruyor

*******

Bölgemizde ABD’nin kontrolünde 4 terör örgütü var.

Türkiye’dekinin adı PKK, Irak’takinin adı PÇDK, Suriye’dekinin adı PYD/YPG ve İran’dakinin adı PJAK…

Bu terör örgütleri, 2005 yılında kurulan KCK adlı çatı terör örgütüne bağlı.

Hepsinin başında da Öcalan var.

KCK’nın temel hedefi, Irak-Suriye-İran-Türkiye’den koparılacak topraklar üzerinde “Kürdistan”ı kurmak.

Irak ve Suriye’de hedefe ulaşıldı, “Kürt yönetimleri” oluşturuldu.

Şimdi hedef, İran ve Türkiye.

Tam bu noktada ülkemizde “Terörsüz Türkiye” projesi başlatıldı.

Denildi ki, PKK silahı bırakacak.

Dün göstermelik olarak bıraktı da…

Denildi ki, PKK kendini feshedecek.

Bildiri yayınladılar, “Feshettik” dediler.

İyi de “PKK’nın ağababası KCK”, yerinde duruyor.

Kullanım ömrü bittiği için PKK’yı kapattılar, ama PKK şimdi isim değiştirmiş olarak 110 bin kişilik ordusuyla Kuzey Suriye’de karşımızda.

Terör örgütlerinin hedefi, “devlet” kurmaktır.

PKK değişik ad altında Irak ve Suriye’de bu hedefine ulaştı, “devlet” kurdu, artık “PKK adına” ihtiyacı yok.

İşte bu nedenle “PKK’nın silah bırakması ve PKK’nın kendini feshetmesi” aldatmacadır.

Yaşadıklarımızın altında, emperyalizmin bir başka “hinliği” var.

Biz PKK’yı kapatalım, siz Öcalan’ı serbest bırakın hinliği…

Biz PKK’yı kapatalım, siz Suriye’nin kuzeyinde Kürdistan kurulmasına fazla ses çıkarmayın hinliği…

Biz PKK’yı kapatalım, siz İsrail konusunda fazla ileri gitmeyin hinliği…

Ve biz PKK’yı kapatalım, siz Öcalan’ın Türkiye ile ilgili hedeflerini kabul edin hinliği…

Pozitif entegrasyon

******

Öcalan, geçenlerde, videolu görüntüsünde “Türkiye hedefini” nasıl açıkladı?

“Pozitif entegrasyon”…

Ne demek “pozitif entegrasyon”?

Yasaları “yeni oluşan düzene uyumlu” hale getirmek.

Yani?

Eyalet sistemi…

Yani?

Özerklik…

Yani?

İkinci resmi dil-ikinci eğitim dili…

Söylemek istediğim, “silah bırakmak” masum bir gelişme değil.

Emperyalizmin kafasındaki hinlik ne, önemli olan o!

“Terörsüz Türkiye”ye ulaşmak zor değil.

Terörün istediğini verirsin, sonunda al sana “terörsüz Türkiye”!

Türkiye, bu noktada mı?

Önemli olan bu.

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/25499221/mtanzer-unal/ikinci-silah-birakma-sovu

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.