Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

10Tem/25Kapalı

Kültür gezisindeki siyasi gözlemlerim – M.Tanzer ÜNAL

tanzer ünal

Kültür gezisindeki siyasi gözlemlerim - M. Tanzer ÜNAL

Hakkâri… Yüksekova… Şemdinli… Çukurca… Şırnak… Cizre… Midyat… Mardin…

Geçen hafta buralardaydık.

Altı gün sürdü gezimiz.

Gezi, Kocaeli Akçakoca Platformu’nun düzenlediği bir kültür gezisiydi, ama ben fırsat bu fırsat siyasi gözlemlerde de bulundum.

Gezinin fotoğraflı haberini Ahsen Okyar dostumuz önümüzdeki günlerde tüm basına gönderecek.

Kültür boyutunu ise önümüzdeki günlerde Müzeyyen Ünal’ın kaleminden okuyacaksınız.

Ben size bugün siyasi gözlemlerimi çok öz olarak aktarmaya çalışacağım.

Konuya geçmeden önce üç “kutlama ve teşekkür”de bulunmak istiyorum.

Bunlardan birincisi, geziyi en ince ayrıntılarına kadar mükemmel hazırlayan Akçakoca Platformu Başkanı Hasan Uzunhasanoğlu’na.

İkincisi, aramızda bulunan, platform üyesi Prof. Dr. Murat Yalçıntaş’a.

Gezi boyunca, özellikle Şırnak, Cizre ve Mardin’de önemli kişi ve kurumlarla temasımızı sağladı.

Üçüncüsü ise geziyi gerçekleştiren Karakadılar Turizm Şirketi sahipleri Ayşegül-Coşkun Karakadılar çiftine.

Kutluyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.

Güzel ve yararlı bir gezi oldu.

Pazar günü sabahın ilk saatlerinde Yüksekova’ya indik, cuma gece yarısı Mardin’den dönüş yaptık.

Bölgeye ilk gidişim değil

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gitmediğim, görmediğim, gezmediğim bir Hakkâri kalmıştı, bu geziyle o eksikliğimi de giderdim.

Yüksekova, Şemdinli, Hakkâri, özellikle 4135 metre yükseklikteki Cilo Dağı, binlerce yıldır erimeyen buzulları ve cennet-cehennem vadileriyle “görülmeye değer” yerler.

Eğer görmediyseniz, benim gibi geç kalmayın, mutlaka gidin görün.

Bölgeyle ilgili bir de Şırnak konusunda sizin dikkatinizi çekmek istiyorum.

Daha önce de bir kez ziyaret etmiştim, ama son gördüğüm Şırnak bambaşka bir Şırnak.

Kent olarak eli yüzü düzgün bir kent.

Derli toplu…

Şaka maka il olalı 35 yıl olmuş.

Yerel yönetimi, genel yönetimi, üniversitesi, işadamı, esnafı, halkı inanılmaz bir bütünlük ve dayanışma içinde.

Bunda en büyük pay kimin biliyor musunuz?

Dört dönemdir Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı koltuğunda oturan Osman Geliş’in…

İnanılmaz bir kişilik.

Şırnak ve Türkiye aşığı.

Doğup büyüdüğü ve iş dünyasında söz sahibi olduğu kenti, nakış nakış işlemiş.

Kardeşleri ve arkadaşlarıyla birlikte dokunmadığı kesim, dokunmadığı kişi yok.

Kentin şemsiyesi…

Kentin tüm unsurları, uyum içinde o şemsiyenin altında.

Yazın bir tarafa, Şırnak, Güneydoğu Anadolu’nun yeni bir yıldızı olmaya aday.

Yatırım yapacaksanız, hiç düşünmeyin doğruca Şırnak’ın yolunu tutun.

Suriye ve Irak’la sınır, yeni yol açıldığında İran kapısına 2-2.5 saat uzaklıkta.

Sonra, Gabar Dağı’nda bulunan petrol, gelecek için ümit veriyor.

Ulaşımı kolay, havaalanı var.

Konaklamayı dert etmeyin 5 yıldızlı oteli sizi bekliyor.

Daha önce bölgede en çok gittiğim yerler

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir zamanlar “kapı komşusu” yaptığım iki kent var:

Şanlıurfa ve Mardin…

Kaçar kez gittim, saymadım.

90’lı yıllarda KOSİAD (Kocaeli Sanayici ve İşadamları Derneği) olarak, Urfa’ya çok gezi düzenledik.

Kentimizin iş insanlarını, GAP projesiyle tanıştırdık.

Mardin’e gidişim, genellikle Zaho Sınır Kapısı’ndan Irak’a geçmek içindi.

Haluk Ulusoy’la uçakla Mardin’e gider, burada Kızıltepeli ortak dostumuz Bedrettin Karaboğa ile buluşur, onun otomobili ile Irak’a geçerdik.

ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003 yılında başladı bu gidiş gelişimiz, defalarca sürdü.

Yine Kilis üzerinden Suriye-Halep’e giriş çıkışlarımız oldu.

Şunu söylemek istiyorum, bölgeyi ve bölge halkını öyle uzaktan değil, yakından izliyorum.

Son gezi gözlemlerim bakın hangi yönde?

Biliyorum, lafı biraz uzattım.

Bölgedeki siyasi gözlemlerimi sona sakladım.

Bu gözlemlerim öyle “üç beş belirli kişiyle konuşmam sonunda” oluşmadı.

Kulak kabarttım, dinledim.

Sordum, cevabını aldım.

Araştırdım.

60 yıllık gazetecilik reflekslerimi devreye soktum.

Acaba PKK terör örgütü ve Kürtçü ayrılıkçılar konusunda bugüne kadar yazdıklarımda bir yanlışlık var mıydı?

Acaba yazdıklarımla “sahadaki gerçek” çelişiyor muydu?

Acaba ben yanlış mı görüyor, yanlış mı yorumluyordum?

Gönül rahatlığıyla şu gerçekleri sizlerle paylaşabilirim:

BİR: PKK, Kürt etnik grubunun değil, emperyalist ABD’nin bölgedeki silahlı gücüdür. ABD tarafından kurulmuştur, ABD’ye bağlıdır, amacı bölgeyi emperyalizmin isteğine göre dizayn etmektir.

İKİ: Bölgedeki normal halkın PKK ile “ideolojik bağı”, “gönül bağı” yoktur. Sadece “çıkarı bulunanlar” ve “ölüm korkusu yaşayanlar” “PKK safında” görünmektedir.

ÜÇ: PKK, bazı aşiretlerden “önemli kişileri” dağa kaldırmış, bunların canlarıyla aşiretleri tehdit etmekte ve tüm aşireti kontrol altında tutmaktadır.

DÖRT: Bölge halkı; Türkiye’den kopmak, ne ad altında olursa olsun bölünmek ve başka bir “yönetim” altına girmek istemiyor.

BEŞ: Bölge halkı; kendi dilini öğrenmek ve konuşmak istiyor, ama Kürtçenin “eğitim dili” ve “resmi dil” olmasına sıcak bakmıyor.

ALTI: Halk, son yıllarda bölgeye gelen hizmetlerden memnun. Bunun artarak devam etmesini istiyor. En büyük isteği de işsizliği önleyecek yatırımların yapılması.

YEDİ: Halk, emperyalist ABD’nin bölgede oynadığı oyunun farkında. Sonlarının Irak ve Suriye’ye benzemesini istemiyor.

SEKİZ: Tek istekleri var. Kendi topraklarında PKK tehdidinden uzak, güvenli ve huzur içinde yaşayabilmek.

Benim gözlemim bu

Katılırsınız, katılmazsınız, benim gözlemlerim böyle.

Hiçbir şey, PKK ve DEM’in gösterdiği gibi değil.

Emperyalizm, Irak ve Suriye’deki oyununu bitirdi, şimdi İran ve Türkiye üzerine yoğunlaştı.

Bu haince tuzağı görmeli ve zaman kaybetmeden bozmalıyız.

Güzel ülkemizde küçüklü büyüklü 26 etnik grup var.

“Birlikte yaşama irademizi” kaybedersek, tıpkı Yugoslavya’daki gibi darmadağın oluruz.

Akıllı olalım, emperyalizmin oyununa gelmeyelim!

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/yazar/mtanzer-unal

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.