Özlem – hasret / Mehmet SABURLU
Özlem - hasret / Mehmet SABURLU
Özlemek erken saatlere alınsın, sonra uykusuz kalıyor insan (C.S)
Özlem ne bir şeye duyulan hasret, nede arzulayış. O bence içten içe ağlayış.
Özlemek, yaratıcıyı (Allah’ı) özlemek. Yaratılanı özlemek.
Bu dünya imtihan, ayrılık, hasretlik, özlem.
Ana yok, baba yok, evlat yok, hepsi gitmiş. Hasret, bağrı yakan sessiz çığlıklar.
Dünya ayrılık üzerine kurulmuş. Yaprak düşer dalından, damla ayrılır bulutlardan, konuşurken kelimeler çıkar ağızdan. İnsan rüyasında sevdiğini görünce uyanır ya. O heyecan, o haz hiç bitmesin ister.
Neden bir şarkı tekrar tekrar dinlenir.
Ölen ölmüş, giden gitmiş. Hüznü ayaklandırma boşuna, takdir bu imiş.
Beklemek güzeldir dönecekse eğer beklenen.
Özlemek güzeldir, eğer özlüyorsa özlenen.
Yolların en güzeli sılaya gidendir.
Kuşu altın kafese koymuşlar vatanım demiş.
Sevilenden bir şey gelmedikçe seven sevemez.
Dalgalar eğer deniz olmazsa yükselemez.
Sevdiklerinden ayrılırken son söz hep şöyle olur.
-Ben gidiyorum ama gölüm hep sizlerle.
Hasret kalınan sevgiliye türkülerle yakarış.
Evleri var hane hane.
Benleri var tane tane.
Saramadım kana kana.
Görmedin mi Alişimi Tuna boyunda.
Sıla hasreti, ana baba hasreti bir başkadır.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Hem annemi hem babamı, ben köyümü özledim.
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse.
Babamın bir atı olsa binse de gelse.
Kardeşlerim yolları bilse de gelse.
Uçan kuşlara malum olsun, ben köyümü özledim.
Özlenene hasret duyguları ile yazılan mektuplara; Deruni dilden canı gönülden, gözümün pınarını kalemin ucuna akıtarak başlıyorum, kelimeleri ne kadar içten…
İleride yavrularından ayrı kalmayı şimdiden hazmedemeyen bir annenin evlatlarına yalvarışları ibret vericidir. Sabah namazına kalkmakta zorlanan yavrularına anne şöyle seslenir.
-Yavrularım ben bu dünya ve ahirette sizlerden ayrı kalmak istemiyorum. Cennet de beraber olabilmek için namaza kalkın. Haram lokma yemeyin, günah işlemeyin, biz ayrılık hasretine dayanamayız.
Gurbete gidenler, geride kalanlar gönlü isteyerek ayrılmıyorlar. Suriyeli kardeşlerimiz vatanından evinden yıllarca ayrı kaldı. Hasretlik bağrını yaktı. Şimdi az bir ümit belirince hemen yollara düştüler. Harabeye dönen evlerine kavuşunca şükür secdesine kapanıyorlar. Sevinç gözyaşları döküyorlar. Balkanların düşmesi ile göçe zorlanan soydaşlarımızın hikayelerini dinlemeye insanın kalbi dayanamaz. Hasretlik anlatılmaz yaşanır. Allah’ım bizleri vatanımızdan, sevdiklerimizden mahrum etme diye hep dua ederiz.
Yazılan romanlar, şiirler, türkülerin çoğu hasretlik ve özlem üzerinedir. İnsanoğlu kendi menfaatini düşünmekten karşısındakinin gönül yarasını hiç düşünmüyor. Silah baronlarının çıkardıkları savaşlar yüzünden milyonlarca insan evinden, evladından ayrı kalarak ciğerleri dağlanıyor.
Barbar Avrupalı Amerika kıtasına Afrika’dan 150 bin seferde on milyondan fazla genci kaçırarak köle olarak sattı. Bu olay çok eski değil 250 sene önce oldu. Bu gençleri silah zoru ile çalan Avrupalı hırsızlar nice annelerin gözlerinin yaşının ahını aldı. Zavallı gençlerin en büyük eğlenceleri gemi yolculuğunu ve sevdiklerinden ayrılmalarını anlatmak imiş.
Bu dünya haksız yere hasret çektirenlere de kalmıyor. Onlarda kıyamet günü cennet hasreti çekecekler İNŞAALLAH. AMİİN…
https://www.istekocaeli.com/ozlem-hasret/