Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

24Eyl/24Kapalı

BEŞAR ESAD İLE GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sBEŞAR ESAD İLE GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ - Ruhittin SÖNMEZ
AKP’lilerin “asrın dünya lideri” diye anmayı sevdiği Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan Suriye ve Esed
politikasında U dönüşün en keskin virajını almak üzere.
Rusya’nın da desteklediği şekilde, “ilişkileri normalleştirme” adımlarını atmaya devam ediyor.
30 Haziran 2024’te “SAYIN ESED’le geçmişte nasıl yaptıksa ailece görüşebiliriz” mesajı vermişti.
Erdoğan, BM toplantısına gitmeden önce, yine benzer bir açıklama yaptı: “Biz, bu konuda çağrımızı yaptık. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için BEŞAR ESAD ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Biz buna hazırız. Halkı
Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği, beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz.”
Daha önce “katil” dediği, iktidardan devirmeye çalıştığı biriyle görüşmek için şimdi bu kadar rica minnet etmeyi yadırgamış olabilirsiniz. Bir “dünya lideri” için bu edilgen çağrı üslubunu “rencide edici” bulabilirsiniz. “Katil Esed’in” üstten almasından rahatsız olabilirsiniz. Ama “yenİ Türkiye’de” bunlara alıştık.
O kadar alıştık ki, bir sözde gazetecinin, büyük zararlara yol açan çelişkili dış politika tavırları için, “Erdoğan doğru yerde, doğru zamanda doğru tavır ortaya koyuyor. Bu da onun lider özelliklerinden biri” demesine de şaşırmadık. Çünkü “patlıcanın değil padişahın dalkavuğu olan” gazetecilere de alıştık.
Suriye politikasındaki büyük yanlışları çokça eleştirdim. Fakat normalleşme çabası için “zararın neresinden dönülürse kârdır” görüşündeyim.

**************************

SURİYE POLİTİKASI NEREDEN NEREYE!
AKP iktidarının dış politikada en büyük yanlışlarından biri Suriye politikası oldu. İlişkiler bir uçtan diğer uca savruldu.
Esad ve Erdoğan ailelerinin kanka olduğu, birlikte Boğaziçi gezileri yaptıkları, özel uçakla gidip Şam’a düğün davetiyesi götürdükleri ve iki taraf hükümetinin birlikte toplantı yaptığı bir aşk dönemiyle başladı ilişkiler.
Sonra tam tersi bir rüzgara kapıldık. Aşk nefrete dönüştü. AKP iktidarı “Şam’da Emevi Camisinde namaz kılma” romantizmine kapıldı.
Taraflar kanka iken Cumhurbaşkanımızın “Kardeşim Esad” dediği Suriye Devlet Başkanı, “katil Esed” şeklinde anılır oldu.
Bu süreçte Suriye’de yaratılan iç savaşla kısa zamanda devrileceği öngörülen Beşar Esad, İran ve Rusya’nın da Esad’ın yanında denkleme dahil olmasıyla, ayakta kalmayı başardı.
Ancak Esad’ın ülkesinin bir kısmında ABD destekli PYD (PKK) devleti kurulma aşamasında.
Esad’ın kontrol ettiği bölgede Rus askeri varlığı etkin. Rusya asırlardır hayal ettiği sıcak denizlere inme amacını Suriye’de konuşlanarak gerçekleştirdi.
Türkiye, Esad’ı iktidardan uzaklaştırmaya çalışan silahlı muhalif savaşçıların yıllardır başlıca destekçilerinden biri halinde. Kuzey Suriye’nin bir kısmı Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolü altında.
Bu arada resmi rakamlara göre 5 milyon, muhalefetin iddiasına göre 10 milyondan fazla Suriyeli Türkiye’ye süpürüldü. Batı, Türkiye’ye bir miktar para vererek, ülkelerine göç akınını durdurdu.
Göçün bütün sosyal, ekonomik yükünü ve diğer risklerini Türkiye üstlendi.
Bunlar olurken iktidar ve yandaşları, “Türkiye Esad ile görüşerek bu sorunu çözmeli” diyenleri “hain” olarak suçladılar. “Kendi halkını öldüren zalim Esed” ile görüşülemez” dediler.

****

Haziran ayında, Erdoğan “Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıksa yine yapabiliriz. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar sayın Esed’le geçmişte nasıl yaptıksa yeniden yapmamamız için bir sebep yok” diyerek Suriye’ye mesaj gönderdi.
Fakat, Rusya’nın da görüşmeye destek vermesine rağmen, Esad isteksiz görüntüsü veriyor. “Türk askerinin Suriye’den çekilmesi” ön şartını ileri sürüyor.
Türkiye ise “Askerimiz çekilince, bölgenin tekrar DEAŞ ve PKK tarafından doldurulmayacağına güvence
istiyor.”
Bakalım, Erdoğan’ın bu son çağrısına Esad ne cevap verecek?
**************************

KEŞKELER VE NORMALLEŞME İHTİYACI
Nasıl ki Rus uçağını düşürdüğümüzde önce “emri ben verdim. Özür dilemesi gereken biz değiliz, hava sahamızı ihlal edenlerdir” dedi. Daha sonra özür diledi. (Ve Rusya ilişkilerimiz iyileşti. İyi de oldu.)
Nasıl ki Erdoğan daha önce ‘zalim’, ‘firavun’, ‘darbeci’, “Onunla aynı masaya oturmam” dediği, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile bir araya geldi.
Nasıl ki Kaşıkçı cinayetinin faili “Katil” Suudi Prens ile ve “FETÖ’nün finansörü ve 15 Temmuz darbe girişiminin destekçisi” olarak ilan ettikleri BAE prensi ile kucaklaştı.
Bütün bu örnekler gibi yanlışta ısrar etmeyip, Esad ile de bir araya gelmesi de doğru ve gerekli.
Ama keşke ilk yanlışları yapmasak ve bu U dönüşleri ile milli onur ve gururumuzu rencide etmeseydik.
Olan oldu. Gerekirse “Dış politikada ebedi dostluk veya düşmanlıklar olmaz” bahanesine sığınabiliriz.
Türkiye- Suriye ilişkileri normalleştirmeli. Sınırlarımız karşılıklı olarak güvenli hale getirilmeli.
Erdoğan’ın ifadesiyle “Suriye dışındaki milyonlarca insan, vatanlarına dönmek için bekliyor.” Bunların çoğu Türkiye’de. Bu insanların vatanlarına dönmesi Suriye yani Esad ile ilişkilerin normalleşmesine bağlı.

23.09.2024

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.