Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16Ağu/24Kapalı

SPORDA VE EKONOMİDE BAŞARISIZLIK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

SPORDA VE EKONOMİDE BAŞARISIZLIK - Ruhittin SÖNMEZ
2024 Paris Olimpiyatları’ndan Türkiye 40 yıl sonra ilk defa altın madalyasız döndü. Ülkemizi temsil eden sporcularımız sadece 3 gümüş ve 5 bronz madalya alabildi ve oyunları 64’üncü sırada tamamladık.
Oysaki, 2020 Tokyo Olimpiyatlarında, 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplamda 13 madalya kazanmıştık. Ülke sıralamasında 35.inci sırada yer almıştık.
Sporun başındaki zat bile açık başarısızlığı inkar edemedi Yapılan eleştiriler üzerine Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Türkiye’nin “spor federasyonlarına bunun hesabının sorulacağını” söyledi.
Nüfusumuz ve ekonomimizin büyüklüğü gibi ölçütleri dikkate alırsak Türkiye’nin Olimpiyatlarda madalya
sıralamasında ilk 20’ye girmesi gerekirdi. Küçücük ülkelerin aldıkları madalyalarla Türkiye’yi geçmesi
utanç verici. Mesela nüfusu 3-5 milyon olan ülkelerden Çekya, Sırbistan, Bulgaristan, Gürcistan 3’er altın madalya kazandı.
Kardeş Özbekistan 8 altın, 2 gümüş, 3 bronz madalya ile 13’üncü sırada… Kardeş Azerbaycan ise 2 altın,
2 gümüş ve 3 bronzla 30’uncu sırada yer alarak bizi sevindirdiler.
Türkiye’nin ilk 20’ye girmesi hayalimiz bir yana 64. sıraya gerilememiz büyük hayal kırıklığı yarattı.

****

Peki, son dört yılda ne oldu da sporda böylesine bir gerileme yaşadık?
Acaba madalyaları Olimpiyat Komitesi değil de TÜİK saysaydı bu kadar kötü bir sonuç çıkar mıydı?
Bu gerileme sadece son 4 yılın eseri değildir. Son on beş yılda iktidarın yönetim anlayışının gittikçe
partizanlaşmasının eserlerinden biridir bu.
Devlette ve kurumlarda liyakat esasının tamamen terk edilip, “yeter ki bizden olsun” diye “liyakatsiz” ve
“söz dinleyen” kişilere teslim edilmesinin acı meyvelerini son dört yılda iyice görmeye başladık. Eskiden
kalan kısmen ehil ellerdeki kurumlarla mevcudu muhafaza edebiliyorduk. Artık ehliyetli kadrolar o kadar
azaldı ki, eskiyi de koruyamadığımız görülüyor.

******************************
EKONOMİDE BAŞARISIZLIĞI TÜİK BİLE ÖRTEMİYOR
Ekonomide de son yıllarda yaşadıklarımıza bakınca üzülüyoruz.
01 Temmuz 2020’de 1 dolar 6,85 TL imiş. Şimdi 1 dolar 33,5 TL. Milli paramızın değeri 4 yılda neredeyse
beşte bire düşmüş. Enflasyonu en yüksek birkaç ülkeden biriyiz.
Son verilere göre, Sanayi üretimi düşüyor, işsizlik yükseliyor. Mahfi Eğilmez, Hakan Kara gibi ekonomistler
2024 yılının 3. çeyreğinde “STAGFLASYON” yani durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşanacağını
söylüyor.
“Ekonomide hem durgunluk hatta daralma hem de işsizlikte yükselişin aynı anda yaşandığı” bir durumun
eşiğindeyiz.
Hakan Kara’ya göre, “Son dönemde enflasyonun alım gücünü eritmeye devam etmesine rağmen ücret
artışlarının sınırlı yapılması ve elektrik-doğalgaz-ulaştırma gibi seçim sonrası gecikmiş zamların hayata
geçirilmesi nedeniyle üçüncü çeyrekte stagflasyon yaşanacak. Yılın kalanı vatandaş için zor geçecek.”
Dar ve sabit gelirliler yani asgari ücret civarında ve altında gelirleri olan çalışanlar, emekliler ve işsizler
zaten çok zor durumda. Bir de işsizlik artarken fiyatların da yükseldiği yeni sürecin yarattığı yeni yoksullar katılacak aramıza.

******************************

İŞSİZLİK
TÜİK’in açıkladığı “geniş tanımlı işsizlik oranı” yüzde 29,2’ye yükseldi. İşsiz olduğu halde iş aramayanlar
ile mevsimlik çalışanların da içinde olduğu bu veri “gerçek işsiz sayısını” veriyor.

Geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 2,7 milyon, son bir ayda 1,7 milyon kişi arttı! Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 37 oldu.
Neredeyse çalışabilir her üç kişiden biri işsiz. Rakamla söylersek 11 milyon 810 bin işsiz var ve önümüzdeki dönemde bu sayının daha da artacağı öngörülüyor. Resmi işsizlerin bile yaklaşık yüzde 90’ı işsizlik ödeneği alamıyor!
Rakamlar acıyı anlatmaz. Evinize, akraba ve komşularınıza bakın. Tuzu kuru sınıf hariç, hemen her ailede gördüğünüz en az bir işsizin yaşama sevincini kaybedişini göreceksiniz.
******************************

TÜRKİYE ZENGİNLEŞİYORMUŞ!
TÜİK’in kişi başına milli gelir rakamlarına bakıp “Türkiye zenginleşiyor” diye sevinebilir miyiz?
Dünya Bankası’na göre, “kişi başına düşen Milli Geliri 4.516 $ ile 14.005 $ arasında olan ülkeler Orta-
Yüksek Gelirli ülkeler grubunu oluşturuyor. Geliri 14.005 $’ı aşan ülkeler ise yüksek gelirli ülkeler grubunu
oluşturuyor.”
“Eğer milli gelir rakamı 14.005 doları aşarsa, Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubuna dâhil olacak.”
2013 yılında kişi başı milli gelir 12.578 $’a kadar yükselmişti. Sonra düşüşe geçti, 2020 yılında 8.639 $’a
kadar düştü. Tekrar yükselişe girerek 2024 ilk çeyreğinde 13.100 $ oldu.
TÜİK’in milli gelir hesabında Türkiye’de yaşayan ve bir şekilde ekonomik faaliyetlere katılan 10 milyon
civarındaki sığınmacı ve kaçakların ürettiği gelirler dahil ediliyor. Fakat kişi başına düşen milli gelir hesaplanırken bunlar nüfusa dahil edilmiyor. Bunlar vatandaş değil ama milli gelirden pay alıyor. Yani bunları da dahil etseniz (bence edilmeli) kişi başına milli gelir rakamı yüzde 12 daha az çıkacaktır.
Kaldı ki açıklanan rakam doğru olsa bile; Türkiye’de yaşayanların zengin olduğu söylenemez. Küçük bir
kesim Milli Gelirin büyük kısmına sahip. Yani gelir dağılımı bozuk. Bu yüzden ortalama rakamın fakir kesim
için bir anlamı olamaz.
Açlık ve yoksulluk sınırı altında olanlar açıklanan ortalama rakamla karınlarını doyuramazlar.

****

2013’TEKİ SEVİYEYİ YAKALADIK MI?
Kişi başına düşen milli gelirde “11 sene sonra 2013’teki seviyeyi yakaladık” tespiti doğru mu?
ABD’de de enflasyon olduğu için 11 sene öncesinin 100 dolarının bugünkü değeri 135 dolar civarında. (Alım
gücünü sabit tutabilmek için dolar olarak 11 sene önceki gelirin yüzde 35 daha fazla artmış olması gerekli.)
2013 yılındaki kişi başı milli gelirin yani 12.578 $’ın güncel değeri yaklaşık 17.000 dolar ediyor.
Yani hala 11 sene önceki Kişi Başına Düşen Milli Gelir’in hayli gerisindeyiz.
Yanlışım varsa düzelten olursa sevinirim.

15 Ağustos 2024

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.