Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

8Ağu/230

BERLİN’DE LGBT ETKİNLİĞİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sBERLİN’DE LGBT ETKİNLİĞİ - Ruhittin SÖNMEZ

22 Temmuz’da başlayan tatilimiz için ailemle beraber Berlin havaalanına indik. Buradan kiraladığımız bir otomobil ile önceden rezervasyon yaptırdığımız otelimize gitmeye çalıştığımızda bir sürprizle karşılaştık.

Otele giden bütün yollar polis tarafından trafiğe kapatılmıştı. Navigasyonun gösterdiği tüm alternatif yolları denememize rağmen otele ulaşmamız mümkün olmadı. Bu sırada yolların trafiğe kapatılma gerekçesinin LGBT’lilerin yürüyüşü olduğunu öğrendik.

Mecburen uygun bir park yerine arabayı koyup şehir içinde gezinmeye çalıştık.

Bir yandan da “Bir avuç LGBT’ci için bu kadar yol trafiğe kapatılır mı?” diye söyleniyorduk. Ama hiç de küçümsenmeyecek boyutta bir etkinlik olduğunu zaman içinde anlamaya başladık.

Üstü açık onlarca otobüs veya kamyon üzerinde gökkuşağı renkli flamalar taşıyan binlerce kişi müzikli şamatalı bir geçiş yaptılar.

Gezindiğimiz her yerde gökkuşağı renklerinin hâkim olduğu ilginç kıyafetleri giyen LGBT üyeleri veya destekçilerinin sayısı çok fazlaydı.

Üstelik  ünlü markaların da LGBT hareketine destek için kendi logolarını bu renklerle yazması da ilginçti. Birçok işyerinde gökkuşağı renkli flamalar asılıydı. Bu durum bir hafta boyunca devam etti. (Ünlü marka ve firmaların verdiği desteğin örneklerini Bremen ve Kopenhag’da da gözlemledik.)

Akşam olmadan bir şekilde otelimize vardıktan sonra zamanımızı değerlendirmek için tarihi Brandenburg Kapısı’na giden bulvara (17 Haziran Caddesine) çıktık. Meğer akşam ve gece için düzenlenen esas etkinliklerin merkezi tam da buralarmış.

Tarihi Brandenburg Kapısı önüne büyük bir konser sahnesi kurulmuştu. Bulvar bayram yeri gibi rengarenk ve alabildiğine kalabalıktı. Aykırı tipler ve eşcinsel davranışlar içindeki binlerce insanın yarattığı atmosfer bizler için çok sıra dışı idi.

Bulvar boyunca kılık kıyafet ve davranışlarıyla dikkat çeken binlerce LGBT’cinin kullandığı alkol ve uyuşturucu kokusundan epey rahatsız olduk. Zaten yorgun da olduğumuzdan gecikmeden otelimize döndük.

Ancak sonradan basından öğrendiğim kadarıyla Almanya’nın çeşitli şehirlerinden gelenlerle birlikte etkinliğe 500 bin kişi civarında bir katılım olmuştu.

Berlin’de 45’incisi düzenlenen,"Christopher Street Day" (CSD) olarak tanınan, bu “Onur Yürüyüşü”ne katılanların sayısının yüzbinlerce olduğu, etkinliğe Federal Meclis Başkanı ile Berlin Eyalet Başbakanın da katılarak açılışı yaptıkları yazıyordu.

Ertesi günü aynı yoldan Brandenburg Kapısı’na tekrar geldik. Sahne sökülüyordu.Devamında Tiergarten adlı çok güzel ve geniş parkın içinden Berlin Zafer Sütunu denilen anıta kadar yürüdük. Bütün yol boyunca dün geceden kalan çoğu bira şişe ve kutuları olmak üzere çeşitli yiyecek ambalajlarının bir kirlilik yaratıyor olması Almanya’ya yakışmıyordu.

Çok sayıda ilave çöp kutuları konulmasına rağmen hepsi de dolmuş, taşmıştı. Belediyenin Pazar günü güçlü bir temizlik operasyonu yapmamasına şaşırdık. Bizim milyonluk mitinglerden sonra sabaha meydanları tertemiz hale getiren belediyelerimizin kıymetini anladık.

***************************

ALMANYA’DA LGBT HAKLARI

Bir tesadüf eseri 45 yıllık geleneği olan “LGBT Onur Yürüyüşü”etkinliklerine kısmen tanık olunca kısa bir araştırma yaptım. Almanya’da LGBT’nin tarihçesi kısaca şöyle:

Alman İmparatorluğu döneminde 1871’den itibaren (hatta daha öncesi Prusya Krallığı döneminde de) yasal olarak eşcinsel ilişki yasaktı.

Alman Ceza Kanunu'nun erkekler arası cinsel ilişkiyi yasaklayan 175. maddesi, uygulanmaya başlandığı 1871'den, 1994'te feshedilmesine kadar aşağı yukarı 140 bin erkeğin hüküm giymesine neden oldu.

Buna rağmen 1. Dünya Savaşı sonrasında Almanya, heteroseksüel olmayan ya da cinsiyet uyumsuzluğu gösteren kişilere ait dünyanın en canlı topluluğuna sahipti. Çok ciddi bir eşcinsel ve lezbiyen alt kültürü oluşmuştu.

Nazi dönemi boyunca eşcinseller, nasyonal sosyalizmin ırksal ideallerine aykırı sayıldı. Bu döneme dair kaynaklarda eşcinsel barların ve kulüplerin kapatıldığı, bu alanda yazılmış tüm belge ve kitapların Naziler tarafından yakıldığı söylenmekte. 1933-45 yılları arasında 100 bin erkeğin eşcinsellik şüphesi ile tutuklandığı, 50 bininin hüküm giydiği, yüzlerce erkeğin mahkeme kararı ile kısırlaştırıldığı ve birçoğunun da akıl hastanelerine yatırıldığı bilgileri yer almakta.

Nazi döneminden sonra bu baskılar kalksa da eşcinsel ilişkiyi yasaklayan kanun 1994’e kadar yürürlükte kaldı.

2002'de Alman Parlamentosu, Nazi dönemi boyunca 175. madde doğrultusunda hüküm giymiş tüm eşcinsellere af getiren bir yasayı kabul etti.

Almanya'da yaşayan eşcinsellere günümüzdeki uygulama eşitlik ve tolerans yönündedir. Eşcinselliği hedef alan herhangi bir yasa yoktur. İş verme ile iş yeri dallarında ayrımcılık karşıtı yasalar uygulanmaktadır.

Almanya’da eşcinsellerin evlenmesi kanunen mümkün değildir. Fakat 2001'den beri, isteyen aynı cinsten Alman vatandaşları için, evlilik haklarının çoğunu barındıran "tescil edilmiş eşcinsel hayat ortaklığı" şeklinde bir statü kabul edilmiştir.(Hollanda’da, Belçika’da ve İspanya’da eşcinseller, “evlilik birliği” kurabilmektedirler.)

***************************

DEĞERLERİMİZİ DE BİRLİĞİMİZİ DE KORUYALIM

LGBT konusu seçim meydanlarında bir propaganda konusu olmayacak kadar ciddi bir meseledir.

Prof. Dr. Zeki Bayraktar Türkiye'deki LGBT oranının yüzde 4 olduğunu söylüyor. Ülkemizde LGBT vatandaşların sayısında gözle görünür bir artış olduğu açıktır. Bu artışın ne kadarının kalıtımsal ne kadarının özenti sonucu olduğunun araştırılması gerekir.

Hukukumuzda “yetişkinler arası rızaya dayalı heteroseksüel veya eşcinsel ilişkiler” suç olarak tanımlanmamıştır. (Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti dahil olmak üzere Türk Hukuk tarihinde eşcinselliği yasaklayan veya cezalandıran hukuki bir düzenlemeye yer verilmemiştir.)

Yargıtay 2015 yılına kadar eşcinsel veya çoklu cinsel ilişkileri “doğal olmayan yoldan cinsel ilişki” olarak “müstehcenlik suçu” kapsamında değerlendirip cezalandırırken, sonraki tarihli kararlarında bu görüşünden dönmüştür.

Halen yurtdışı ile irtibatlı olan büyük şirketlerimiz eşcinsel kontenjanları oluşturarak bu eğilimde elemanlar istihdam etmektedirler. Bunu “her türlü ayrımcılığa karşı, eşitlik kuralına ve insan haklarına saygılı birer şirket” olduklarını kabul ettirebilmek için yapmak zorunda kalmaktadır.

Toplumda var olan bir olguyu görmezden gelemeyiz. Akıl ve bilim ışığında,toplumun değerlerini ve “toplumun cinsiyet normlarına uymayan bireylerin” aidiyet duygusunu koruyacak çözümler üretmek, hepimizin özellikle de devleti yönetenlerin görevidir.

07.08.2023

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.