Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16Haz/230

NE DEDİLER NE YAPIYORLAR? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sNE DEDİLER NE YAPIYORLAR? - Ruhittin SÖNMEZ

R.T. Erdoğan ve ortakları, seçimden önce ekonominin iyi durumda olduğunu, başarılı ekonomi yönetimi sayesinde “dünyadaki olumsuz gelişmelerden en az etkilenen ülkelerden olduğumuzu” söylüyordu.

Erdoğan, 19 Mayıs 2023’te, yani seçimden 5 gün önce bile, CNN'e verdiği röportajda, faiz oranlarını baskılama kararını savunmuştu.

“Faizi düşürmenin olumlu sonuçlar verdiğini”,28 Mayıs’ta yeniden seçilirse artan fiyatlarla mücadele etmek için faiz oranlarını düşürmeye devam edeceğini” belirtti.

Erdoğan, “Faiz oranları ile enflasyon arasında pozitif bir ilişki olduğuna dair bir tezim var. Faiz oranları ne kadar düşük olursa enflasyon da o kadar düşük olur. Attığımız adımların sonuçlarını gördük” ifadelerine yer verdi.

Seçim sonrasında enflasyonun daha da düşeceğini belirten Erdoğan, “Seçim sonrasında lütfen beni takip edin, faizle birlikte enflasyonun da aşağı ineceğini göreceksiniz” dedi.

Oysa şimdi gördük ki, Türkiye Ekonomisi çok kötü durumda imiş. Kurtarıcı olarak İngiltere’den Maliye ve Hazine Bakanı, ABD’den Merkez Bankası Başkanı getirildi.

Bakan Mehmet Şimşek son yıllarda uygulanan ekonomi politikalarının, seçimden önce övgü ile bahsedildiği gibi olmadığını, “irrasyonel” yani akıl ve bilimden uzak olduğunu şu cümle ile anlattı: “Türkiye’nin RASYONEL BIR ZEMINE DÖNME dışında bir seçeneği kalmamıştır.”

Bakan Mehmet Şimşek’in yakın çevresine “Türkiye’de ekonomik durumun hayal ettiğinden daha kötü olduğunu”söylediği bilgisi de basında yer aldı.

Erdoğan’ın, yaptığı açıklamadan,  “Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında, biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını KABULLENDİK” diyerek, kurların ve faizin yükselmesine onay verdiğini öğrendik.

Milletimize dünyanın en pahalı deneyini yaşatan Erdoğan ve ekibinin, yeni ekonomi bakanı ve Merkez Bankası Başkanına “Nass var size bize ne oluyor?” diyemeyeceği belli oldu.

Çünkü, “Nass” gerekçesiyle TCMB gösterge faizlerinin düşürülmesinin, kurların döviz satarak baskılanmasının, Kur Korumalı Mevduat uygulamasının akıl dışı olduğu açığa çıktı.

Bu uygulamalar sebebiyle kredi ve mevduat faizleri yükseldiği gibi kurlar ve enflasyon da yükselmeye devam etti.

Hemen seçimin ertesinde 2 hafta içinde, elde döviz rezervi kalmadığından, kurlar üzerindeki baskı hafifledi ve fiilen yüzde 18 devalüasyon oldu.

Demek ki, ekonominin durumu ve gelecekte uygulanacak politikalar hakkında yanlış ve yanıltıcı bilgi verilmiş ve halkımız kandırılmıştı.

****************************

YANLIŞ VE YANILTICI BEYANLAR

Erdoğan’ın seçim kampanyasında kullandığı, Kılıçdaroğlu ile PKK’nın Kandil’deki liderini birlikte gösteren montaj video yanlış ve yanıltıcı idi.

“Onlar Kandil’den emir alıyor, biz Allah’tan” ifadesi ile “Kılıçdaroğlu seçilirse Öcalan’ı serbest bırakacak” söylemi de gerçeğe aykırıydı.

“Karadeniz’den çıkarılan doğalgaz sebebiyle” konutlara “bedava gaz” verilmesi de aynı şekilde yanlış ve yanıltıcı idi. Gaz çıkarma işi henüz test aşamasında idi ve genel dağıtım hatlarına bağlantı yapılmamıştı. Verilen gaz ithal idi. Üstelik “şeytani bir zekâ” ile seçimden sonra enflasyonun (bedava doğalgaz gerekçesiyle) düşük gösterilmesi ve bunların maaş zamlarının daha düşük olmasını sağlayacak olması tam bir yanıltıcı bilgi örneği olarak gösterilebilir.

Gabar’da çıkarıldığı söylenen petrol ve TOGG konusu seçimden sonra neredeyse unutuldu.

Erdoğan “TOGG fabrikasında dakikada 3 otomobil üretildiğini ve yıl sonuna kadar 20 bin TOGG’un teslim edileceğini” söylemişti. Basında yer alan en son bilgiye göre, henüz 300 kadar TOGG teslim edildi.

“Depremzedelere bir yıl içinde 600 bin konut teslim edilecek” vaadi konusunda da artık açıklama duymuyoruz.

İnşallah bu konularda seçimden önce söylenen sözler yanlış ve yanıltıcı değildir.

****************************

HALKA YALAN SÖYLEMEK

Devleti yönetenlerden beklenen “kandıranlardan ve kandırılanlardan olmamaktır.”

İster dini açıdan bakın, isterse modern demokrasi ilkelerinden yola çıkın, halka yalan söylemek asla kabul edilmemesi gereken eylemlerdir.

İslam ölçüyü koymuş: “Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında çok çirkin bir davranıştır” (Saf/2-3)

Hz. Peygamber'in “İnsanları aldatan bizden değildir” sözü de aynı Kur’an buyruğunun başka bir ifadesidir.

Fakat ülkemizdeki muhafazakâr, dindar kesimler için “Eğer iktidara zarar verecekse” bu çirkin davranışlardan şikayetçi olmak caiz değildir.

****

Demokrasi kurallarının iyi uygulandığı ülkelerde halka yalan söylediği için görevden alınan yönetici örnekleri çoktur.

Mesela ABD’de Başkan Bill Clinton’un Beyaz Saray’da Monica Lewinsky isimli stajyerle ilişkisini inkâr ettiği halde, yalan söylediğinin ortaya çıkması ile başına gelenleri biliyoruz. Burada ABD halkı ilişkiden ziyade yalana tepki göstermişti. Çünkü onlar “bu konuda yalan söyleyen başkan başka konularda da yalan söyleyerek bizi kandırabilir” diye düşünüyordu.

Washington Eyalet Valisinin bir Amerikan futbolu kulübünden bedava aldığı 5 bilet hakkında parasını ödediğini gösteren eski tarihli belge düzenlettirmesi de valilikten (federe devlet başkanlığından) uzaklaştırılmasına yol açmıştı.

****************************

TRUMP’IN YALANLARINA SOSYAL TEPKİ NİYE YOK?

ABD’de başkanların yalan söylemesine sosyal tepki Trump döneminde çok azaldı. Bir gazetenin araştırmasına göre, Başkan Trump 710 gün içinde, 7 bin 645 yanlış ve yanıltıcı beyanda bulunmuştu. Ama Trump’un kendi taraftarları arasında onaylanma oranı çok yüksek.

Trump Başkan olarak girdiği seçimi kaybetti. Ama hala ABD’de alt ve alt orta gelir grubunda olan ve toplumun daha az eğitimli, daha dindar kesimlerinde sevilen bir lider.

Yalanlarına rağmen, Trump’ın partisi Cumhuriyetçiler arasında onaylanma oranının yüksekliği konusunu inceleyen Profesör Effron bunun nedenleri şöyle açıklıyor:

“Bazıları yalanlara aldırmıyor; çünkü yalanla gerçeği birbirinden ayıramıyorlar ve yalanlara inanıyorlar.

Bir başka grup da yalanlara inanmıyor; ancak Trump düşünmeden konuşuyor, bunun bir sonucu olarak hatalar yapıyor diye düşünüp bu abartı ve hataları onun bir üslubu olarak görüyorlar; aldırmıyorlar.

Bir başka neden de bu kadar çok yalan artık kişileri hissizleştiriyor ve yalana aldırmıyorlar.”

15 Haziran 2023

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.