Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

25May/230

PROF. DR. NEVZAT YALÇINTAŞ’IN ARDINDAN – Dr. Şahin CEYLANLI

şahin ceylanlı

PROF. DR. NEVZAT YALÇINTAŞ’IN ARDINDAN - Dr. Şahin CEYLANLI

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, 1933 Yılında Ankara’da Dünya’ya geldi.
İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladı. Üniversite ( Lisans )
öğrenimini İstanbul Yüksek Ticaret ve İktisat Okulu’nda yaptı. Daha
sonra Fransa’da Fransa Caen Üniversitesi Hukuk ve İktisadi İlimler
Fakültesi’nde doktora eğitimini tamamlayarak yurda döndü.

Akademik hayatına Ankara’da başladı ve kısa bir süre sonra İstanbul
Üniversitesi’nde göreve başladı. Doçentlik çalışmaları için İngiltere’ye giderek Londra Üniversitesi’nde çalışmalar yaptı.

Yurda döndükten sonra sırasıyla, Devlet Su İşleri Müdürlüğü’nde, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim üyeliği, Devlet Planlama Teşkilatı’nda Sosyal Planlama Daire Başkanlığı, Avrupa Göçmen İşçiler Kurulu Üyeliği, TRT Genel Müdürlüğü, 21. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekilliği görevlerinde bulunmuştur. Fransızca, İngilizce ve Arapça dillerine vakıf.

Bürokrasi ve siyasette başarılı çalışmalarda bulunmuş, AGİT Türk
Grubu Başkanı olarak hizmetlerine devam etmiş, Türk – Rus Dostluk
Grubu Başkanlığı döneminde de faydalı çalışmaların altına imzasını
atmış, kültür alanında da Türkiye Cumhuriyeti’yle Tataristan arasında yapılan işbirliğine yardımcı olmuştur.

Hocanın vefat haberini 15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan hain
darbe teşebbüsü olduğu gün öğrendik. Yalçıntaş Hoca ile benim
tanışmam 1973 yılına dayanmaktadır. Hoca o yıllarda, İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin genç bir profesörüydü. Ben o vakit
üniversite öğrencisiydim. Aydınlar Ocağı’nın tertiplemiş olduğu
Türkiye gündemiyle ilgili ve gayet seviyeli açık oturumlara katılırdım.
Yalçıntaş Hoca’da o toplantılara dinleyici olarak, bazen de konuşmacı olarak iştirak ederdi. Konuşmacı olarak katıldığı toplantılarda gençlere nasihat ederek, onlara insan olmanın özelliklerini anlatırdı.

Para, şan, şöhret gibi unsurlara aldanmamalarını, bunları geri planda bırakmalarını ve başarılı olmaları için bunun şart olduğunu, üzerine basa basa anlatırdı. Daha sonraki yıllarda, Aydınlar Ocağı’nda birlikte ses getirici güzel ve anlamlı faaliyetlerde bulunduk.

Yaklaşık on yıl (Beş dönem) Aydınlar Ocağı’nın Genel Başkanlığını yaptı. Prof. Dr. Mustafa E. Erkal Hoca da Ocağın Genel Sekreteriydi ve Yönetim Kurulu arasında güzel bir dayanışma vardı.

Ayrıca Yalçıntaş Hoca, diğer bazı sivil toplum kuruluşlarında da muhtelif görevlerde bulundu.

İlim, fikir ve düşünce adamlarını yetiştirmek oldukça güçtür ve
büyük bir emek ve çaba gerektirir. Onların kaybı, eğitim, fikir, sanat
ve kültür hayatında yeri doldurulamayacak derin boşluklar oluşturur.

Onun için bu tarzdaki insanların kıymetini bilmeliyiz ve onlara candan sarılmalıyız. Geriye dönüp baktığımızda, Nevzat Hoca’nın Türk ilim, fikir ve düşünce hayatında çok büyük bir yeri olduğu ortaya çıkıyor.

Rahmetli Yalçıntaş Hoca, Türklüğün kalkınması ve yükselebilmesi
için Türk kültürüne ve diline sahip çıkılmasını, Dünya’da sayıları üç yüz milyonu aşan Türklerin kimliklerini ancak bu şekilde
koruyabileceklerini her fırsatta söylerdi ve gerçekten de buna bütün
kalbiyle inanırdı. Dilini ve kültürünü kaybeden milletlerin tarih
sayfasından nasıl silindiklerinin idraki içindeydi.

Hoca cömert, kadirşinas, inisiyatif sahibi, yardımsever, her kesim
tarafından sevilen, bilgi ve tecrübesinden istifade edilen, mütevazi bir kişiliğe sahip, gösterişi sevmeyen ve arkasında iz bırakarak Milliyetçi Fikrin Ölmez ve Abide Şahsiyetleri arasında yerini alan bir ilim ve fikir adamıydı.

Yalçıntaş Hoca’nın konulara yaklaşımı ve analiz etme yeteneği,
çözüm getirme tarzı karşısındakilere güven veren tarzdaydı. Her zaman yapıcı ve toparlayıcı olmuştur. Fikrini, düşüncesini diplomatik
bir dille karşısındaki kişilere anlatırdı. Üstün yetenekleri, güzel ve
etkili bir üslubu vardı. Ömrünü Türk milletine ve devletine adamış bir vatanseverdi.

Ülke meseleleri hususunda oldukça hassastı. Aydınlar Ocağı’nda yaptığımız Yönetim Kurulu ve Divan Kurulu toplantılarında,
bizleri gelişen olaylar karşısında dikkatli olmamız hususunda daima
uyarırdı. Bazı gelişme ve olayların göründüğü gibi olmadığını, olayların daha değişik boyutları olduğunu söylerdi.

Bağımsızlığını henüz kazanmamış irili, ufaklı Türk toplumları için
mutlaka bir gün, özledikleri hürriyete kavuşacaklarını hep birlikte
göreceğiz derdi. Her fırsatta onların dertlerine ortak olmaya çalışırdı.

Özellikle Kırım’da ezan okuması, unutulması mümkün olmayan bir
olaydır.

Yalçıntaş Hoca’nın, dünyanın değişik yerlerinde ve özellikle Türk
Dünyası’nda büyük bir muhiti ve saygınlığı vardı. Bu cümleden olmak üzere; Tataristan Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Mintimer Şaymiyev, Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı rahmetli Ebulfez Elçibey, Doğu Türkistan Uygur Türkleri liderlerinden rahmetli İsa Yusuf Alptekin, Kırım – Tatar eski Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Özbek Türkü, Tarihçi, Yazar ve Şarkiyatçı Baymirza Hayit gibi kişilerle dostluğu ileri derecedeydi.

Hocanın neşredilmiş kitapları: Avrupa’da Yükselen Hilâl, Amerika’nın Irak Macerası, Türkiye’yi Yükselten Yıllar, İslâm ve Hayat Küreselleşen Dünya’da, Avrupa Birliği ve Türkiye, Türk Birliği, Gelişen Türkiye ve Yeni Anayasa, Avrupa Birliği mi? Türk Birliği mi?, Avrupa Birliği ve Kıbrıs.

Yalçıntaş Hoca, “ Türkiye’yi Yükselten Yıllar “ adlı kitabında
(hatıratında) sonradan Müslüman olan eski ağır sıklet boks
şampiyonu Muhammed Ali’ye namazı nasıl kılması gerektiğini güzel bir üslupla anlatıyor. Neşretmiş olduğu kitaplarda, milli duyguları dile getirmekte, ülke meselelerine ışık tutmakta ve o meselelere çareler aramakta.

Türk Milliyetçiliği fikrini içten benimsemiş ve dolayısıyla bu
duygular doğrultusunda Türk Dünyası’na büyük ilgi ve hayranlık
duyardı. Ben bu hissiyatı, Türk Dünyası’na birlikte yapmış olduğumuz kültür ağırlıklı muhtelif gezi ve ziyaretlerde anladım. Türk Dünyası’ndan birini gördüğü an sanki gözlerinin içi gülerdi.
Rahmetli Hoca’nın bizler üzerinde de çok büyük emeği var.

Dolayısıyla vefatı yüreğimizi dağlamış ve bizleri derin bir üzüntüye
gark etmiştir. Kendisini saygı, minnet, özlem ve rahmetle anıyorum.
Ruhu şad, mekanı Cennet olsun.

23 Mayıs 2023, İstanbul

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.