Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

8Nis/230

YAHUDİ SOYKIRIMI VE SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINA KISA BİR BAKIŞ – Bekir GÜNAY

IMG-8226

YAHUDİ SOYKIRIMI ve SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINA KISA BİR BAKIŞ - Bekir GÜNAY

1915-16 yıllarına ait toplamda 26 bin yazı yazılmıştır. Bu yazılarda Ermeniler soykırım yapılmış Türkler ise yapılmamıştır demişlerdir. Bu konuda sosyologlar ve siyaset bilimciler konu hakkında detaylı bilgiye sahip bulunmadıklarından dolayı yargısız infaz yapmaktadırlar. Ve soykırım yapılmıştır gibi ifadeler kullanmaktadırlar. Ancak bu kararı alacak kişiler hukukçular olmalıdırlar ama ülkemizde hukukçular bu konuya fazla ilgi duymadıklarından dolayı araştırma yapmamaktadırlar.
Ermeniler ise hukuki temellerden çekinmektedirler çünkü hukuk onların iddiasını zayıflatmaktadır.

Şimdi soykırım kelimesinin ortaya çıkışının ve günümüze kadar hangi temel olayları kapsadığını inceleyelim

Soykırım kelimesi 1950’li yıllarda kabul edilmekle birlikte ilk defa soy Kırım yapıldı iddiasını Almanların Yahudileri top yekun ortadan kaldırmak istemesiyle ortaya atılmıştır. Ve soykırım hem devletler arası hem de insanlığa karşı suç sayılmıştır. Bundan dolayı alman savaş suçluları için Nüremberg mahkemesi kurulmuştur. Bu mahkemeyi bizde kurulan divan-ı harbi örfi mahkemesine benzetebiliriz.

Bu arada önemli bir diğer olay ise yapılan görüşmeler neticesinde BM genel kurulu aldığı 96 sayılı kararda soykırıma bir tanım getirmiştir.

Soykırım: insan guruplarının gurup olarak tümüne yaşama hakkı tanımamaktı. Bu kişiye yaşama hakkı tanımamaya benzetildi. Çünkü BM ye göre soykırım kişileri katletmekti. Ayrıca soykırıma tabi tutuklan guruplar ırki dini siyasi ve diğer guruplar olarak sayıldı böylece tüm insanların soykırıma uğrayabilecekleri kabul edildi ve soykırım bir gurubun tümünün yada bir kısmının yok edilmesini kapsadı. Daha sonra soykırımın içerisine siyasi çıkarlar uğruna savaşanların yanında sivillerin çoğunluğunun da öldürülmesi de soykırım sayıldı. Ancak bu kararın çelişkileri vardı çünkü bu tanımlamalar savaş hukukunu ortadan kaldırmaktaydı. Bu karara göre hangi nedenle ve nerde olursa olsun çok sayıda insan öldürmek soykırım sayılmaktaydı.

Şimdi Almanlarla yapılan soykırım sözleşmesine bakacak olursak bu sözleşmenin en önemli maddesi 2. Madde diyebiliriz, çünkü burada soykırımın nasıl olduğunu tarif etmişlerdir.
a) Bir gurubun mensuplarını katletmek
b) Gurubun mensuplarına ciddi bedensel psikolojik zararlar vermek
c) Gurubun bedensel özelliklerinin bir kısmını ortadan kaldırmak
d) Gurup içinde çoğalmayı önlemek için doğum yasağı getirmek
e) Gurubun çocuklarını bir başka guruba zorla nakletmek

Not: Türkiye veya Osmanlı devleti bir gurubu katletmemiştir. Tarih boyunca ne Selçuklu devleti nede Osmanlı imparatorluğu planlı ve programlı bir şekilde hiçbir ırkı milleti katletmemiştir. Bedensel engellere tabi tutmamışlar çoğalmalarına karışmamışlar ve hiçbir toplumun çocuğunu zorla başkalarına devretmemiştir. ………………..

Daha sonra BM almış oldukları bu kararlarda işlerine gelmediği için değişiklikler yapmışlardır. Mesela bir öldürme olayının soykırım olabilmesi için önce üç unsuru kapsaması gerekmekteydi bunlar, dini, ırki ve siyasidir. Bir suçun soykırım sayılabilmesi için örgütlü bir güç tarafından planlı programlı ve kasten yapılmış olması gerekiyordu.. İşte bu üç unsurun plan ve program dahilinde ortadan kaldırılması hem soykırım hem de insanlık suçu sayılmıştır.

Şimdi de ülkemizi ilgilendiren ermeni balonuna bir bakalım
İlk başta demiştik ki hukukçuların bu konu üzerine yoğunlaşması gerekmektedir. Ancak üzerlerine düşen görevi yapmamaktadırlar derken 21 eylül 2000 de Amerikan temsilciler meclisine sunulan raporda ermeni yanlısı tarihçiler Türk arşivlerinin açılmasına artık ihtiyaçları olmadığını mevcut bilgilerle Ermenilere soykırım yapılmış olduğu konusunda yeterli olduğu ve karar alındığını söylediler. İddiaları bir bakıma doğruydu gerçekten de sadece kendi arşivleri bile gerçekleri ortaya dökmeye yeterliydi ancak gerçek olan soykırımın yapılmamış olduğuydu, çünkü kendileri de iyi biliyorlardı soykırımın yalan olduğunu ve bu yüzden Türk arşivlerinin açılmasını istemiyorlardı.

Şimdi dönem itibariyle Osmanlı devletin genel durumuna kısa bir bakış atalım. Osmanlı devleti 1912-13 balkan savaşlarında doğu Trakya hariç tüm Avrupa topraklarını kaybetti, birçok Müslüman burada öldü yerlerinden yurtlarından edildiler. Hemen ardından bir yıl sonra I. Dünya savaşı başladı zaten güçsüz olan Osmanlı devleti doğuda çarlık Rusya ordularıyla Çanakkale de İngiliz ve Fransız ordularıyla güneyde Mısır Suriye ve ırak cephesinde de gene İngiliz Fransız ordularıyla mücadele etmekteydi. Böyle bir durumda olan bir devlet işi gücü yokmuşcasına bir plan program dahilinde bunlar ermeni bunlar hristiyan diyerek soykırım yapacak yok artık deyip geçmek geliyor insanın içinden çünkü devlet bu kadar güçsüzken altı koldan savaşırken birde soykırımlamı uğraşacak. Yapsaydı en güçlü olduğu zaman yapardı. Ve kimsede ağzını açıp bir şey diyemezdi. Biz konumuza geri dönelim bu dönem de toplam nüfusu 17,5 milyon olan Anadolu nüfusunun 1,3 milyonunun ermeni 1.4 milyonunun rum olduğu bilinmektedir.

Yani ilerleyen tarihlerde 1 milyon veya 1.5 milyon gibi sayılar ortaya atılarak Ermenilere soykırım yapıldı iddiası ortaya atılacak ancak siz olmayan insanı ve miktarı nereden getirip de öldüreceksiniz yanıtsız bir soru.

Ermeniler kendilerini haklı gösterebilmek için tüm dünyaya suçsuz ve masum olduklarını Türklerin kendilerinin öldürdüklerini duyurmaya çalışmışlardır. Bunun içinde önce kendileri silahlanmışlar Türkleri öldürmeye vahşice katletmeye başlamışlar daha sonra Türkler karşı taarruza geçtiklerinde silahlarının bırakıp masumca beklemeye koyulmuşlar, tıpkı suçlu bir çocuğun ağlayarak suçunu bastırmak istemesi gibi, Ermenilerin burada uyguladıkları politika önce batılı devletlerin ilgisini çekmek sonra savunmasına himayesine girmek ve kendi egemenliklerini sağlamaktan başka bir şey değildi. Halbuki ermenilerin masum ayağına yatmaları onların kirli çarşaflarını örtmemiştir. 1880’lerde hınçak gurubu vilayet-i sitede silahlı bir örgüt kurdunu açıklamış ve maalesef ki bu kirli çarşafı ortadan kaldıramamışlardır. Çünkü günümüz soykırım tanımına silahlı örgüte karşı mücadele girmediğinden dolayı silahsız olduklarını kanıtlamaya çalışmışlar ama kanıtlayamamışlardır.

Şimdi Tekrar Osmanlı devleti ile Nazileri karşılaştıralım
Almanya da yaşayan Yahudiler: bağımsızlık için mücadele etmediler; teröre başvurmadılar, toprak istemediler, Almanya’nın savaş düşmanlarıyla iş birliği yapmadılar, alman ordularını arkalarından vurmadılar, lojistik yollarını kesmediler, Alman sivilleri katletmediler. Ancak tüm bunlara rağmen Alman nazisi planlı programlı bir şekilde Yahudileri toplu imha yurtlarına götürmüş kaçmak isteyenleri öldürmüş birçok Yahudi açlıktan hastalıktan ölmüş ölen Yahudilerin derilerinden resim etlerinden ve kemiklerinden sabun imal edilmiş gaz odalarına sokularak toplu kıyımlar yapılmış, birçok maden ocağında ve fabrikalarda ölene kadar çalıştırılmışlardır. Tüm bu işkencelerin insanlık duygusundan mahrum olayların sebebi ise tamamen ırkçılık.

Osmanlı devletin de Ermenilere yapılana bakacak olursak Ermeniler yukarıda Yahudilerin yapmadıkları her şeyi bizzat yapmışlar ve bunun neticesinde gene Osmanlı toprakları olan sureye gibi topraklara gönderilerek yerleri değiştirilmiştir.

Halbuki Ermenilerle Osmanlı devletinin 1915‘li yıllara kadar arsındaki ilişkiye bakacak olursak Ermenilerin çoğunluğu mali işlerde görev almışlar devletin üst makamına kadar yükselmişlerdir. Bunlara örnek olarak: kaymakam, paşa, vali, büyükelçi, ve dış işleri bakanlığı görevini yapmışlardır. Ve hepimizin bildiği gibi bu millete millet-i sadıka sadık millet denilmiştir.

Yahudiler gibi kesinlikle aşağılanmamışlar ve hor görülmemişlerdir.

Ve asla ırkçılık yapılmamıştır.
Aslında Ermeniler bu kadar iyiyken devlet kesinlikle bir şey dememekte başımın üstünde yeriniz var demektedir. Ancak daha sora gerek ingilizlerin gerekse Rusların kışkırtmasıyla Osmanlı devletine ve milletine zarar vermeye başlamışlar ve hiçbir şekilde Osmanlı devletiyle anlaşmaya yanaşmamışlardır.

Son olarak ermeni patriğiyle de konuşulmaya çalışılmış ancak bu konuşmada netice vermeyince 24 nisan 1915 de Ermenilerin entelektüeller dedikleri komitacı liderler tutuklanmaya başlamıştır. Bu gelişmelerden de aslında tehcir kararının nedeni ortaya çıkmaktadır. Ermenilerin rus ordusuyla iş birliği yapması, Van’da isyan çıkarması ermeni gerillaların civar köylerde etnik temizliğe girişmesi nedeniyle devletin doğu cephesinden daha uzağa taşınmaları kararının alınmasında etkili olmuştur.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.