Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

10Mar/120

Kürd, Kürd’ün kurdu mu? – Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz Hocamızın 10 Mart 2012 tarihli Yeni Akit'teki yazısı

http://www.habervaktim.com/yazar/48487/kurd_kurd%E2%80%99un_kurdu_mu.html

Kürd, Kürd’ün kurdu mu?

Latince bir söz vardır, bilirsiniz. “Homo homini lupus”. Bu, “İnsan, insanın kurdudur” demektir.

Latinler söyler de, atalarımız durur mu?.. Onlar da yapıştırmışlar hikmetli bir söz: Ağacın kurdu içinde olur.

Ruhi Su’nun meşhur parçalarından biridir; bilirsiniz:

Ağaç demiş ki baltaya

Sen beni kesemezdin ama

Ne yapayım ki sapın benden

Bak şu ağacın bilincine sen

Ölen ben, öldüren benden

Malzemeyi baştan yığdık... Şimdi de ne demek istediğimize gelelim.

Aslında demek istediğim şey açık... Kürtlere en çok zararı gene Kürtler veriyor; Kürt’ün düşmanı içinde...

İzah edelim...

Türkiye’de 30 yıldır süren terör, en fazla Kürtlere zarar veriyor. Çatışmalarda ölenler de Kürt, silahlı propaganda amacıyla köyleri basılıp öldürülenler de... PKK’nın örgüt içi infazlarla öldürdüğü Kürtler ise ayrı bir trajedi. Öcalan örgüt içi infazlarla 15 bin Kürt öldürüldüğünü söylemişti 2008’lerdeki bir avukat görüşmesinde. Örgütten ayrılan Dara Botan da “Tanrıların Yaratmadığı Cehennem: Bekaa” adlı romanının ilk cildinde bunları trajik bir şekilde anlatıyor. Sonraki ciltlerde neler anlatacak kim bilir?..

*

Terör tırmandıkça, Türk ve Kürt halkı arasında gerilim de artmıştır; kaybeden de Kürt halkı olmuştur.

1984 yılına kadar Türk ve Kürt halkının alıp veremediği bir şey yoktu.. Kız alıp verirlerdi ve hiç kimse gocunmazdı... Kürtçe konuşmayı ilk duyduğumda ilk gençliğimi yaşıyordum ve Azerbaycan Türkçesi gibi biraz naiv ve sempatik de gelmişti. Bazı kelimeleri tanıdıktı ama cümleleri biraz farklıydı... Türklerin çoğu gibi, ilk öğrendiğim Kürtçe cümle “Türkçe nizani” (Türkçe bilmiyorum) idi.

Üniversite yıllarımda, pek çok Kürt “dava” arkadaşımız oldu. Ne biz onların Kürtlüğünden rahatsız olduk; ne de onlar bizim Türklüğümüzden rahatsız oldular...

Şimdi öyle mi?...

İki halkın akl-ı selimi gâlip gelmese, bu ülkede kan gövdeyi götürür. Bu akl-ı selim olmasa, şehit cenazelerindeki öfke, PKK sınırını taşar, bütün Kürtlere yönelirdi. Ama Allah’a şükür ki, her iki halkın kâhir ekseriyetine akl-ı selim hakim. Bu akl-ı selimle terör problemi çözülür fakat bu hususta en fazla gayret, Kürtlere düşmektedir. Çünkü yukarıda da izah ettiğimiz gibi, terörden en fazla etkilenenler de Kürtlerdir.

Gelinen çizgide, PKK terörünü bitirmeye mecbur olan kitle, Kürt kitlesidir. Silahın çözüm olmayıp tam tersi çözümsüzlüğün sebebi olduğunu, artık Kürtlerin fark etmesi gerekir.

Sohbetlerde, bazı Kürt dostlarımız, “Hele haklarımız bi verilsin...” diyorlar. Hak konusuna şimdi girmeyelim; bir hakkın alınması için silaha başvurmak, karşılığını sadece silahla alır. O dostlarıma, “Bu meselenin çözülmesi için, sen ne yaptın?.. Kendin silah alıp adam öldürmedin ama tek çözüm olarak silahı gördün. Kürt kültürü ile ilgili kaç satır yazı yazdın?..” diye soruyorum. Aldığım cevabı tahmin etmişsinizdir: Kocaman bir HİÇ!..

*

Kürtler, Kürt ağacını kesen baltanın sapına karşı tavır takınmazlarsa... Ağacı kemiren kurdun da kendi içlerinde olduğunun bilincinde olmazlarsa... Ve hepsinden de önemlisi, “Ölen ben, öldüren benden” deyip tavır koymazlarsa... Daha çoook Kürt anası ağlar ve yukarıdaki Latince söz “Kurdo Kurdini lupus” olarak değişir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.