Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

11Eyl/220

Kul hakkı yiyenler, bağımsız yargı ve hukuk devleti istemezler – Fahri ÖRENGÜL

chp-kocaeli-buyuksehir-belediyesi-icin-2-aday-adayi-belli-oldu_976         Kul hakkı yiyenler, bağımsız yargı ve hukuk devleti istemezler - Fahri ÖRENGÜL

Sosyal devlet ekonomik açıdan güçlü kesimlere karşı yurttaşlarımızı korumak için tarihin süzgecinden geçerek Anayasalara girmiş en temel kavramlardan birisi, toplumsal barışın aracıdır.

Adalet de toplumda üstün kabul edilenlerin, güçlülerin, hatta devletin eylem ve işlemlerine karşı yurttaşlarımızı koruyan en temel kalkandır. sosyal devlet olmanın hukuk ayağıdır. Bu nedenlerle devlet yönetiminde ve adaletin dağıtımında “üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü ”esastır denilir. Bir ülkede eğer hukukun değil de üstünlerin hukuku varsa o ülkede adalet yoktur. Adaletin olmadığı bir ülke de ne yazık ki batmaya, yok olmaya mahkumdur.Bir çok Türk devleti de adaletsizlikten batmış, yok olmuştur.

**

Çağdaş devlet kimsesizlerin kimsesidir. Adalet de kimsesizlerin güvencesidir. Bu nedenle yargının /adaletin güçlülere, iktidara, üstünlere karşı bağımsız olması şarttır. Öyle biraz bağımsızlıkla adalet bağımsız olamaz. Adaletin tamamıyla bağımsız olması gerekir. Bu olmadığı taktirde o ülkede adaletten, kimsesizlerin güvencesinden bahsetmek mümkün olmaz. Adalet hakim, savcı, avukatlar ve yardımcı elemanlarla hayata geçiyor. Önce hakim ve savcılarımıza verdikleri kararlar ne kadar acıtıcı olursa, ne kadar iktidara karşı olursa olsun onlara bağımsızlık güvencesinin verilmesi gerekir.

1998 yılında 26 tane olan hukuk fakültesi bugün adeta birer diploma makinesi gibi 90’a dayanması, hukuk fakültelerine girişlerde üst düzey öğrenciler yerine ortalama öğrencilerin alınması, hukuk eğitimindeki büyük sıkıntılar, niteliksiz hukukçu yetiştirilmesi sonucunu getirmekte ve hukuk bu nedenle gelişememektedir. Özellikle siyasi gerekçelerle hakim ve savcı alımlarının yapılması, sınav puanlarının düşürülmesi, avukatlık mesleğine sınavsız kabullerin yapılması en önemli eksikliklerdir.

Yargının kendi bağımsız bütçesinin olmaması, hakimlere tayin güvencesinin verilmemesi, hakimlerin adalet bakanlığı müfettişlerince denetlenmesi, hakimler savcılar kurulunun başkanının Adalet Bakanı olması, iktidarın güdümünde olması ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yürütme yani iktidar tarafından uygulanmaması yargının bağımsızlığını ortadan kaldıran ilk akla gelen hususlardır.

**

Benim de beraber çalışma imkanı bulduğum Barolar Birliği Başkanı merhum Özdemir ÖZOK’ un yirmi sene önce “ yargı bağımsız olmazsa ve ivedilikle bu bağımsızlık sağlanmazsa ülkemizi çok daha zor günler bekliyor” şeklindeki uyarısı ne yazık ki; bugün yaşanmaktadır. Yargımızın zamanla daha bağımsız ve hukuk devletinin de daha etkin olması gerekmesine rağmen aradan geçen yıllar itibariyle her iki kavram da geriye gitmiştir.

Yoksa kimsesizlerin güvencesi yargıya güven daha da azalacak ve bu toplumsal barışımızı çok olumsuz derecede etkileyecektir.

Eğer bir ülkede yargı bağımsız değilse o ülkede yolsuzluklar alenen yapılır.

Eğer bir ülkede yolsuzluklar ayyuka çıkmışsa bunun nedeni yargının iktidarın egemenliğine girmesidir ki; bu toplumsal kalkınmamıza, toplumsal barışımıza verilecek en büyük darbe olacaktır.

**

Yolsuzlukla mücadele edeceğini iddia eden iktidarların turnusol kağıdı yargı bağımsızlığına verdikleri değerdir.

Biliniz ki; kul hakkı yiyenler, ihale yolsuzluğu yapanlar, çalıp çırpanlar bağımsız yargı yerine bağımlı yargı isterler,hukuk devletini istemezler.

Sorun gerçekten derin.

Adli yılın başladığı bu günlerde bu hususlara ana sorun olarak eğilerek hızla çözüm yoluna gidilmelidir.

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/12065607/fahri-orengul/kul-hakki-yiyenler-bagimsiz-yargi-ve-hukuk-devleti-istemezler

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.