28 Şubat‘ta bir Gündoğdulu / Erdal SERTEL
28 Şubat 2012, Salı Erdal SERTEL - BİZİM KOCAELİ GAZETESİ
28 Şubat‘ta bir Gündoğdulu
Yıl 1994 yılını gösterdiğinde yerel seçimler yapılıyordu.
Tansu Çiller‘in genel başkanı olduğu Doğru Yol Partisi, ilimizden bir kadını Büyükşehir Belediye Başkanlığı‘na aday gösterdi.
Bu isim daha sonra siyasetin en üst basamaklarına kadar çıkacak olan hemşerimiz Meral Akşener‘di.
Bugün İzmit‘e bağlı bir mahalle olan Gündoğdu Köyü‘nde doğan Meral Akşener, 1994 yerel seçimlerini Sefa Sirmen‘e karşı kaybetti.
Ancak gösterdiği performans o kadar dikkat çekmişti ki, Tansu Çiller onu 1995 yılında yapılan genel seçimlerde İstanbul milletvekili olarak meclise taşıdı.
1995 seçimleri Türkiye‘de siyasi belirsizliğin en fazla olduğu dönemdi.
Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Refah Partisi‘ni ve genel başkanı Necmettin Erbakan‘ı iktidara getirmemek için her türlü ayak oyunları yapıldı.
Askerler ve belli güç odakları Mesut Yılmazlı ANAP ile Tansu Çillerli DYP‘nin iktidar olmasını istiyordu.
Nitekim ANA-YOL koalisyonu kuruldu, dönüşümlü planlanan başbakanlığın ilk bölümüne Mesut Yılmaz getirildi.
Ancak bu koalisyon, Çiller-Yılmaz çekişmesi nedeniyle ancak bir yıl sürdü.
Yeni hükümeti kurma görevi yine Erbakan‘a verildi.
Çiller, Erbakan‘ın teklifini kabul etti ve bu defa Refah Yol hükümeti kuruldu, başbakanlık önce Erbakan‘ın, sonra Tansu Çiller‘in olacaktı.
Meral Akşener işte bu hükümetin aynı zamanda Türk siyasetinin ilk kadın İçişleri Bakanı oldu.
Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına da girerek tarihin canlı tanıkları arasında yer alan
Akşener, 28 Şubat 1997 yılındaki postmodern darbede dik durarak kendisini gösterdi.
Öyle ki, dönemin en üst düzey askeri yetkililerinden birisi Akşener‘i, ’Yağlı kazığa oturtmakla‘ tehdit bile etti.
Bugün 28 Şubat postmodern darbenin 15‘nci yıldönümü.
Kanal D‘de Mehmet Ali Birand‘ın hazırladığı programda darbenin tüm ayrıntıları anlatılırken sık sık Meral Akşener‘in de görüşü ve bilgileri alınıyor.
1999 yılında yeniden DYP‘den miletvekili seçilen Akşener, şimdi MHP‘li ve aynı zamanda meclis başkanvekili görevini sürdürüyor.
Gündoğdulu Meral Akşener, 28 Şubat unutulmadığı sürece o günlerin canlı tanığı olarak her yıl mutlaka gündeme gelecek.
Tabi ki, dik duruşundan dolayı da mutlaka minnet ve şükranla anılacak.
İçimizdeki iki yüzlü Ermeniler
Oldum olası iki yüzlü insanları sevmem.
Hele hele her olaya ideolojik olarak bakanları hiç ama hiç tasvip etmem.
Bu tipler, haklı ile haksızı, mağdur ile mağruru, zalim ile mazlumu asla ayırt etmez.
Eğer kendi ideolojilerinden birileri bir olaya karıştıysa, ’Yanlış‘ bile diyemezler.
Mesela Ermeni meselesi.
İçimizde bir grup var ki, bunlar kayıtsız şartsız Ermeniler‘i destekliyor.
Sanki Anadolu‘da yüzbinlerce masum Türk‘ü katleden onlar değilmiş gibi, karşılıkla katliamda soykırım yapıldı diyerek dünyayı ayağa kaldırıyor.
Oysa, yüz yıl önce en büyük katliam ve soykırımı yapan Ermeniler daha sonra yaptıklarının hesabını vermişti.
Ancak bu asil ulus, cumhuriyet kurulduktan sonra geçmişi unuttu, Ermeni meselesini kin ve kan davasına dönüştürmedi.
Ancak Ermeniler durmadı, büyükelçilerimizi, konsoloslarımızı, ateşelerimizi öldürdü.
Kinleri öylesine büyüktü ki, ellerine geçen ilk fırsat olan 1991 yılında Dağlık Karabağ Bölgesi‘nde ve Azerbaycan‘ın çeşitli kentlerinde katliamlara girişti.
Hocalı‘da sadece bir günde yüzlerce masum sivil işkence ile öldürüldü, çocukların derileri yüzüldü.
Demokrat birisi olarak Hrant Dink‘in öldürülmesini asla onaylamadım.
Ancak, Dink öldürüldükten sonra binlerce kişinin, ’Hepimiz Hrant‘ız, hepimiz Ermeniyiz‘ pankartlarıyla yürümesini de asla içime sindiremedim.
İşte içimizdeki iki yüzlü insanlar bunlar.
Çünkü bunlar ideolojiktir, at gözlüğü takmıştır.
Hocalı katliamını görmezden gelirler, ancak Ermeni meselesini ölümüne savunular.
Hrant Dink, İstanbul‘da öldürüldüyse Hocalı‘da iki adı ötemizde duruyor.
Bu iki yüzlü insanları görünce onların insanlığından bile şüphe duyuyorum.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.