Şehrimizin Bir Değerine Vefa – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
Şehrimizin Bir Değerine Vefa – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
İnsanların birlikte yaşama özellikleri; onların küçükken büyüğe yerleşim yerleriyle bütünleşmelerini sağlar. Köylerden şehirlere doğru büyüyen yerleşim alanları böyle şekillenmiştir. Bu yerleşim alanları ise giyimden yemeğe, evlerden ortak yaşam yerlerine kadar birçok alanda o toplumun kendine has kültür özelliklerini şekillendirir. Bu şekillenmede bazı insanlar rehber özellikleri ile iz bırakırlar. Bu insanların önemi çoğunlukla vefatlarından sonra anlaşılır, farkedi1ir. Halbuki bu insanların hatırlanması, özelliklerinin konuşulup, yayılıp sağlıklarında paylaşılması diğer insanlar için örnek alınmasını ve benzerlerinin artmasını sağlar.
İşte Akçakoca Kültür Platformu‘nun çalışmasına bu göz ile bakmalıyız. Abdullah Köktürk'e ait bu etkinlikte kendisine ait muhtelif anılar paylaşılmış şahsında öncü insanların kişilikleri konuşulmuştur. Ben ise şöyle bir değerlendirme yaptım.
2017 tarihinde onu tanıtıcı yanımda Abdullah Köktürk, umutları, sevinçleri, tasaları ile yalnız kendisi için değil, çevresi için de var olan örnek insanlardan biridir şekilde yazmıştım. Yine o yanımda onun birleştirici, bütünleştirici yönüne değinmiştim. Buna İzmit Kaymakamlığı'ndaki ve O'nun Bekirpaşa Belediye Başkanlığı döneminde yapılmış olan Atatürk Anıtının bitişiğindeki rölyefi örnek gösterebilirim. Bu rölyefte: Göktürk Hakanı Bilge Kağan'ın "üstte mavi gök basmadıkça, altta yağız yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk! Titre ve kendine dön." cümlelerinin de bulunduğu ünlü uyarısı; Osmanlı Devleti'nin kuruluş felsefesi olarak kabul edilen, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihati olarak bilinen "Ey oğul, bundan böyle öfke bize uysallık sana, güceniklik bize gönül almak sana, suçlamak bize katlanmak sana..." diye başlayıp, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" diye biten nasihati; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurttaşlarım, az zamanda çok ve büyük işler yaptık..." diye başlayan ve "daha büyük işler yapmak mecburiyeti ve azmindeyiz." diye devam eden ” Ne mutlu Türküm diyene!" diye biten söylemini görür ve okursunuz. İşte Abdullah Köktürk kardeşimiz, yalnız sözle değil, ortaya koyduğu icraatları ile de birleştiriciliğinin, bütünleştiriciliğinin ve yol göstericiliğinin hakkını veren biridir. Tabi ki bir konuda yazmak ve konuşmak kolaydır. Ancak işi eyleme dökmek, icraat yapmak o kadar kolay değildir. O'nun diğer önemli bir ilgisi yurtdışından şehrimize gelen öğrencilere yönelik çalışmalardır. Bunlardan birisini 2018 yılında Başiskele Çocuk Kasabası Anaokulu sponsorluğunda değişik ülkelerden şehrimize gelmiş olan üniversite öğrencileri ile birlikte yapmıştır. Bu yemekte gençlerin umudunu, güvenini arttıran sohbetler, onlara ufuk açıcı sorumluluk verici bilgilendirmeler yapılmış, yarınları için önlerini aydınlatacak işaret fişekleri diye adlandırabileceğimiz değerlendirmeler ortaya konulmuştu.
Toplumda rehberlik-önderlik yapan insanların bu ve benzeri etkinliklerle hatırlanması, o kişiler üzerinden şehirlilik bilincinin gelişmesine, aidiyet duygusunun oluşmasına katkı sağlayacaktır. Bu ve benzeri faaliyetlerin devamı ve çoğalması dileklerimle emeği geçenlere takdirlerimi belirtirim. Abdullah Bey kardeşimize de hizmetlerinin devam ettiği, sağlıklı, mutlu, eş ve ailesi ile birlikte yaşayacağı hayırlı ömürler dilerim.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.