Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

6Şub/120

BİZANSLAŞAN TÜRKİYE; HAÇLILAR SAFINDA

H.Prof.Dr.Nurullah AYDIN 5 Şubat 2012 ANKARA

BİZANSLAŞAN TÜRKİYE; HAÇLILAR SAFINDA

Tarih tekerrür ediyor. Irak’ın işgaline ABD-İngiltere haçlı ittifakına Türkiye geçit verdi. Şimdi Suriye’nin işgalini haçlı ittifaktan talep ediyor. Oysa; daha bin yıl önce o bölgeler Selçuklular tarafından Bizanslılardan alınmış, sonra Anadolu’da Malazgirt savaşı yapılmıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı hepimiz Bizansın çocuklarıyız dediğinde, Türkiye devlet yetkilileri ses çıkarmamışlardı. Böylesine kendisini inkâr etmeye varan duruş sonucu Haçlılar son seferlerinde amaçlarına ulaşmış durumdalar. Bu durum; Türkiye’nin Bizanslaştığının kabulüdür. Türkiye’de Bizansın çocuğu olmayı, Müslüman kisve altında benimseyenler yanında, Bizans çocuğu olmaya meraklılar da çoğalmış durumda.

2012 Türkiyesi; 1918 i mi yaşıyor yoksa 1071 yılını mı?

Hatırlayalım. 1071’den önce Anadolu toprakları Bizans imparatorluğuna aitti. Anadolu; 10 bin yıllık Türklerin yurdu olmasına rağmen, zamanla Türkler; kimliklerini kaybetmişlerdi.

Bu kez Müslüman Türkler; Anadolu içlerine yerleşmeye başlamışlardı. Bizans, doğudan akın akın gelen Türkleri durdurmak ve Anadolu’daki yerleşimini önlemek için harekete geçer.

Irak’ı, Suriye ele geçiren Selçuklular, Alparslan liderliğinde Anadolu’da Türklerin kıyıma uğradığını haber alınca geri döner ve Malazgirt’te Bizans ordusu ile karşılaşır, yener.

Türkler Kutalmışoğlu Süleyman Şah liderliğinde; üç yıl içinde Anadolu’yu tamamen fetheder, İznik’i başkent ilan eder, 1074 de Anadolu Selçuklu Devletini kurar. İznik işgal edilince Konya başkent yapılır. Haçlı seferlerine karşı durulur. Bu kez doğudan gelen Moğollar Konya’yı işgal eder. Selçuklu devleti beyliklere bölünür. Osmanlı beyliği 100 yıl içinde Anadolu birliğini tekrar sağlar.

İstanbul ve Anadolu Avrupalılarca 1918 de işgal edilir. Bütün etnik topluklar, işgalci Avrupalıların yanında yer alır. Türkler; Mustafa Kemal liderliğinde, kurtuluş savaşı verir ve Türkiye devletini tekrar kurar.

Ne ilginç! Yıl 2012 bu kez ABD ve Avrupa devşirdikleri ile başkent Ankara’yı işgal eder. Devşirdikleri, kimliksiz soyu sopu belirsiz tipler ve Ermeni-Rum-Levanten İslamcı güruh kanalıyla Bizansı yeniden ihya etmeye başlarlar. Bizansın çocukları Türklere ait ne varsa silmeye çalışırlar. Tarih tekerrür ediyor.

Kişi benzemek istediği toplumdan sayılır.

Bizans zihniyetini başa getirdiler. Menfaat ve koltuk sevdası, vatan, millet sevdasını, din aşkını, iman lezzetini unutturmuş durumda.

Bizansa ait ne kadar eser var ise onların bakımı, restorasyonu, tanıtımı ile uğraşıyorlar.

Hatta tek taşı kalmamış kiliseleri bile tarihi tablolardan, eski fotoğraflardan bakarak aslına uygun olarak yeniden inşa ettiriyor, içerisinde ayinler yaptırıyorlar.

İbadete kapanmış ne kadar kilise var ise papazları gezdirip ayin yaptırtıyorlar.

İzmir Alaçatı’daki Pazar Yeri Camii gibi, camiye çevrilmiş eski kiliselerdeki sıvayı kazıtıp altındaki Hristiyan figürlerini açığa çıkarıyor, namazdan çıktıktan sonra ayin yaptırıyorlar.

Hatay Samandağ ve Van’da olduğu gibi camileri bile yıkıp kiliseye çeviriyorlar.

Dinler bahçesi adı altında yeni din mabedleri inşa ediyorlar.

Bütün bunların Türkiye’nin menfaati ve turizmin gelişmesi için yapıldığı ileri sürüyorlar. Gayrimüslimlerin ilgisini çekmek için tarihi bile değiştirmeye başladılar.

Truva antik şehrine girişte yer alan tanıtım yazılarında Türkiye insanının Bizans’ın çocukları olduğu anlaşılıyor. Fatih’te Truvalılara hayranmış!

Milletin iliklerine işlemiş Fatih’in torunu olma şuurunu yok edemeyenler; milleti zehirlemek için sinsi bir şekilde Fatih’i Bizans’a mal etmeye çalışıyorlar.

Tanıtım panolarında Türkçe-İngilizce şunları yazmışlar; “Franklar ve Burgonyalılar da Romalılar gibi, Troilıların torunlarıdır. M.S. 1202-1204 yıllarına rastlayan 4. Haçlı Seferi, Kudüş yerine İstanbul üzerine yönelince, şövalyeler yapılan haksız saldırıyı ört bas etmek için, Troia yenilgisinin öcünü almaya geldiklerini ileri sürerler: “Troia bizim atalarımızındı ve oradan kaçıp kurtulanlar varıp bizim geldiğimiz yerlere yurt tuttular oraları; onlar ki bizim atalarımızdı, geldik buralara onların yurdunu yeniden fethetmeye”. Fatih Sultan Mehmet de aşağı yukarı aynı şekilde davranır. İstanbul’u aldıktan birkaç sene sonra, M.S. 1461 veya 1462 yıllarında, yapılan adaletsizliğin öcünün alındığını duyurmak için Troia ve Troia ovasındaki mezar tepelerini ziyaret eder. Franklar, Şariman’ın kurduğu imparatorluğun sahibi sayılıyorlardı. Onların politik istekleri açısından da yanlış anlama sonucu olsa bile, kökenlerinin 7. yüzyıldan itibaren bilinen efsaneyle Troia’ya bağlanması yararlı oluyordu. Avrupa şövalyelik müessesesinin ahlak değerlerinin halk arasında yaygınlaşmasına Troia romanlarının da yardımcı olduğuna kısaca değinmek yerinde olur.”

Fatih Sultan Mehmet Han’ın posterinin olduğu panoda da şöyle yazmışlar;

İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in kütüphanesinde sadece Kur’an değil Homeros’un İliyada’sı da vardı. Kendisi İlyada’yı okuyabiliyor ve ona öylesine değer veriyordu ki, İstanbul’u aldıktan sonra 1462’de Troia’yı ziyaret eder. Bu ziyaretin temelinde, Türkler’in uzun bir dönemden sonra eski yurtlarına geri dönme düşüncesi vardı.” 7 dil bilen, özel kütüphaneleri bulunan, en fazla kitaba sahip padişah olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın kütüphanesinde yer alan binlerce kitaptan İliyada’nın öne çıkarılması ve Kur’an ile birlikte zikredilmesi bilinçsizce yapılmış olabilir mi?

Haçlı ittifakı, Bizansın İslamcı çocukları, beklemedikleri kaderi yaşayacaklardır.

Bizanslaşan Türkiye, yeniden Türklerin Türkiyesi haline gelecektir.

Türk Milleti’nin yetişmiş evlatlarının sesi vatan sathında ve gökkubede yankılanacaktır.

Günün Sözü: Milletinin değerlerini çıkarları için altüst edenler tarihte hain olarak yer alır.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.