Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

25Tem/210

HASBİHAL – Mustafa ÇALIŞAN

DSCN2865_thumb

HASBİHAL – Mustafa ÇALIŞAN Gazeteci – Yazar

Muhterem kardeşlerim, malumunuz ben bir Parkinson hastasıyım. Bundan 5 yıl önce bu hastalığın teşhisi konuldu. Hastalık diyorum ama bulaşıcı veya aileden gelen kalıtsal bir hastalık değildir. Açıkçası nasıl ortaya çıktığını ve bu hastalığın neyin tetiklediğini kimse bilmiyor. Lakin bilinen o ki; beyindeki dopamin hücrelerinin giderek artan bir hızla ölmesinden kaynaklandığı bulunmuş. Normalde her insan yaşlandıkça dopamin hücrelerinin bir kısmını kaybeder fakat Parkinson hastalığında bu durum daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.

Bu hastalık yavaşça şiddetleniyor. Vücudunuzda çok ağır ağır ilerliyor ve Allah ne kadar ömür verir ise bu hastalıkta sizinle birlikte yaşıyor. Çözüm şimdilik yok… İlerleyen süreçte ne olur bilinmez. Şu anda tıp fakültelerinin yapmaya çalıştığı tek şey ilaçlarla bu hızlı gidişatı yavaşlatmak. Bu ilaçlar çokta etkisiz değil aslında. Bu hastalığa iyi gelen ilaçlar mevcuttur. Ben yıllar içerisinde daha güçlü, daha etkili ilaçlar kullandım. Şimdilerde her 4 saatte bir iki ayrı ilaç alıyorum. Sabah, öğlen ve gece yatmadan önce alıyorum. İyi günlerim oldu, sıkıntılı günlerim de…

Bu sıkıntılı zamanların başında hastalıktan ötürü kaynaklanan düşme olaylarında çok sıkıntı çektim. Parkinson hastasıysanız bu düşme riski canınızı çok sıkıyor…. Her insan daha önce günlük işlerde, oyun alanlarında veya futbol oynarken düşmüş veya dengesini kaybetmiştir. Ancak Parkinson hastalarındaki “düşmeler” farklıdır ve ciddi yaralanmalara neden olabilir. Baş, kalça ve diğer bölgelerdeki bu yaralanmalar bir çürük kadar yaygın veya hastaneye yatışa neden olacak şekilde kemik ve eklem kırılması kadar şiddetli olabilir. Normal bir kişinin başına gelen düşme hissi, Parkinson hastalığı nedeniyle kaynaklanan düşme hissinden tamamen farklıdır. Parkinson hastası için düşmek korku, acı, bağımlılık, yetersizlik, kendine güven eksikliği anlamına gelir. “Normalliğinizi” sorgulamaya başlarsınız ve vücudunuzla temasınızı yitirirsiniz. İş böyle olunca iç dünyanızda bir kaygıyla kendinize “acaba bir dahaki düşüşümde ne olacak?” diye sormadan edemiyorsunuz. Bu da bir başkasına bağımlılığa ve onulmaz hissedilen bir korkuya dönüyor. Sonuçta yaşam kalitenizi mahvediyor.

Parkinson hastalığı olan insanlar, donma (geçici olarak hareket edememe) ve denge kaybı gibi motor semptomları üzerindeki etkisi nedeniyle düşme riski daha yüksektir. Araştırmalar, Parkinson hastalarının Parkinson olmayan yaşıtlarına göre iki kat daha fazla düşme ihtimalinin olduğunu gösteriyor. Bu düşmelerden bende payımı aldım.

İlk olarak yaklaşık 3 sene öncesinde evimizin bahçesinde akrabalarla oturuyorken, bir anda ayakta iken dengem bozuldu ve yüz üstü düştüm. Kafam yarıldı ve oluk gibi kan aktı. Tahmin ettiğiniz gibi gözlerimi açtığımda kendimi acil serviste buldum. 2021’in Mart başında da dengemi kaybederek yine çok kötü bir şekilde düştüm. Sağ omzumda kırık ve çıkıklar vardı. Kafamda ve belimde müthiş oluştu. Ve en sonunda kendimi yine acil serviste buldum. Acil serviste yerinden çıkan omuzumu yerine yerleştirebilmek çok da kolay olmadı. Üzerime 5 tane iri kıyım sağlık görevlisi arkadaş çıktı da ondan sonra işlem yapıldı !!! 2-3 ayda eski halime ancak dönebildim. Hâsılı bu tür düşme durumları zaman zaman oldu ve olmaya devam ediyor maalesef... Şimdilerde hamdolsun iyiyim. İçimde aziz bir duadır “Sabredenlerden oluruz inşallah”.

Titreme (tremor):

Parkinson hastası olduğum için duymuşsunuzdur benim titrememi bekliyorsunuz. Başlangıçta titremeler var mıydı? Bazen evet, bazen hayır… Günümüzde ilaçlar titremeyi tedavi edebiliyor. Hamdolsun Cerrahpaşa tıp fakültesi nöroloji bölümündeki hocalardan Prof. Dr Güneş KIZILTAN ve Doç. Dr. Ayşegül GÜNDÜZ’ün özel çaba ve gayretleri ile titreme meselesi çözüldü. Eğer elimde veya ayağımda titreme görürseniz lütfen görmezden gelin. Bana daha önce nasıl davranıyorsanız yine öyle davranın. Hala elimi kullanıyorum, ellerimi ceplerime de sokabiliyorum. Şükür yürüyebiliyorum. Ah 65 yaşında yeniden yürüyebilmek ne büyük mutluluk onu bir de bana sorun. Yine şükürler olsun bu çerçevede banyo – tuvalet gibi ihtiyaçlarımı kendim karşılayabiliyorum… Yemek yeme – su içmeyi de halledebiliyorum. Yatma ve kalkma işlerinde biraz zorlanıyor olsam da şükür o da bir şekilde yoluna giriyor. Tabii olarak normal insanlar için sıradan olan bu eylemleri benim bu şekilde ifade etmem size biraz garip gelebilir. Ancak bir kronik Parkinson hastası için bu normal gibi görünen aktiviteleri kendi başına yapabilmek çok ama çok önemlidir. Biraz titremenin arkadaşlar arasında ve bizim aramızda ne önemi var?

Yüzüm:

Gülmediğim veya boş baktığım için beni eğlendiremediğinizi ve size karşı bir muhabbet beslemediğimi düşünmeyin lütfen. Dik bakıyorsam bu Parkinson hastalığından oluyor. Sizi duyabiliyorum, anlıyorum, şükür kafam da sizin kadar çalışıyor. Tek problem duygularımı mimiklerimle göstermekte zorlanmam. Bir de biraz yutma güçlüğüm olabiliyor, bazen ağzımdan su akabiliyor. Ne yapalım ben de devamlı mendil taşıyorum yanımda. Bunun da lafı olmaz değil mi dostlar arasında?

Sesim:

Biraz daha kısık sesle konuşmaya başladım. Fısıldar gibi oluyor bazen. Parkinson hastalığından kaynaklı bu da. Lütfen beni dinleyin. Biliyorum benden daha yüksek sesle konuşabilir ve cümlemi tamamlayabilirsiniz. Fakat biliyor musunuz bundan hoşlanmıyorum. Can dostlar aklım yerinde elhamdülillah. Hastalık biraz daha yavaş konuşmama neden oluyor. Sadece ben de izin verirseniz ve sabrederseniz sohbetinizin içinde olmak istiyorum. Ses ile ilgili olarak elbette sıkıtım var. Şu anda en temel 2 önemli problemim var. Birincisi denge bozukluğu ve buna bağlı olarak yürüyüş zorluğu. İkincisi konuşmam ile ilgilidir. Vakıa bu hastalıkla tanışmadan önce a dostlar, ben de güzel konuşabiliyordum. Hatta konuşma konusunda bir hayli ileri derecede idim. Uzun yıllar radyo programı yapmış birisi olarak her zeminde mikrofonla barışık idim… Sanıyorum burada bana Rabbimin verdiği ilahi bir mesaj var… Ey insan oğlu sen kendine malik değilsin. Hiç bir şey sana ait değil. Emaneten sende duruyor. Sesin ve konuşman da senin mülkün değil; yani sen kazanmış değilsin…

Sertlikler:

Dostlar bazen hareket etmekte epeyce zorlanıyorum. Hele ki ilaçların etkisinin geçtiği zamanlarda bu daha çok oluyor. Biraz bekleyin, konuşarak beni yüreklendirin, sonunda hareket edebilirim merak etmeyin. Beni acele ettirmeye çalışmanız işe yaramaz. Sadece iki vitesim var; yavaş ve daha yavaş ! Yürümeye başlamak biraz zor oluyor ama sonra düzeliyor…

Egzersiz:

Her gün 2000 adım atmam lazım yürümeliyim. Arkadaşlarla yürümek daha eğlenceli oluyor. Bana eşlik edin lütfen. Tamam biraz yavaş yürürüz ama sonunda istediğimiz yere varıyoruz. Germe, çekme ve itme egzersizlerini her gün yapmalıyım. Bu konuda bana yardım eder misiniz?

Uykusuzluk:

Uykusuzluktan yakınabiliyorum. Eğer gece yarısı beni dolaşırken görürseniz bunun sebebi Parkinson hastalığı. Erken veya geç yatmam bunu çözmüyor. Gündüz kestiriyorsam lütfen bana izin verin, bazen yorgun hissedip dayanamadığım ve uyuduğum oluyor. Malum Parkinson hastaları çok çabuk yorulur. Hemen enerjileri tükenir.

Duygular:

Bazen duygulanıyorum, beni kıracak bir şey yaptığınızı düşünmeyin. Parkinson hastalığından oluyor. Benim sıkıntımı boş verin, benimle konuşun, birkaç dakika sonra inanın daha da iyi olacağım.

Lütfen sabır arkadaşlarım, size ihtiyacım var. Ben aynı yine aynıyım. Sadece biraz yavaşladım. Hayatınızın bir parçası olmaya devam etmek istiyorum. Sizin de benim hayatımın bir parçası olmanızı diliyorum. Beni anlayacağınızı ümit ediyorum. Hepinizden dua bekler, dua ederim. Allah’a emanet olunuz…

xxx Mustafa ÇALIŞAN Gazeteci – Yazar Mustafa Çalışan beyefendi ile 1981 yılında Erzincan ‘da 4 ay kısa dönem, yani toplam 3 ay 22 gün birlikte askerlik yaptık. Kadim bir dost.. Hepimiz bu ve benzeri hastalıklara muhatabız.. Bilirsek kolay göğüslememiz mümkün olabiliyor.. Rabbim şifasını da versin.. 

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.