Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

6May/210

ANNE OLMA SANATI-1 – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

ANNE OLMA SANATI-1 - Seyfettin KARAMIZRAK

“Anne elinden tüm dünyaya tutunur insan, o eli bir bıraksa bir ömür yutkunur insan. “

Hani derler ya lideri şartlar mı ortaya çıkarır. Yoksa lider mi doğulur? Annelik de böyle bir şey. Her kadın anne olarak dünyaya gelir. Fakat sosyal çevre eğitim bu kavramı estetik hale getirir. Daha bir doyulmaz olur anne duygusu.

Bir kere anne olabilmenin “olmazsa olmazları” vardır. Bu duygu ve davranışlar onlara özgüdür ve doğuştandır:

“Merhamet, sınırsız sevgi, koruma kollama duygusu, şefkat, sahiplenme, inanılmaz bir bağlılık ve özveri, empati, değer verme, samimiyet, halden anlama, yardımlaşma, paylaşma, yaşama sevinci, olumlu davranışları kazandırma azmi ve isteği, özenme, gıpta etme, gurur duyma, özlem, sorun çözme, rehabilite etme becerisi, vb.”

Aklımıza gelebilenleri saymamıza rağmen, yine de anne sözcüğüne içerdiği önemi tanımlayan değerli söylemleri yükleyemediğimizden eminiz. Çünkü bir anne bunlardan çok daha fazla güzelliklere, bulunmaz eşsiz hazinelere maliktir. Yani annelik bunlardan da öte, erişilmesi, anlaşılması ve anlatılması çok zor fakat en zevkli, nadide bir sanattır.

Bu zikredilenler evladına karşı normal koşullar içinde hissettikleri ve yaptıklarıdır. Fakat hayat denen uzun ve meşakkatli yol, her zaman düz gitmemektedir. Yokuşlarla, hendeklerle, bin bir güçlükte hüzünlü engellerle ve tehlikelerle doludur.

İşte anne, yüreğinde biriktirdiği bu güzelim hasletlerle evladını yoğurabilmek için, yaşam yolundaki engelleri de aşmak zorundadır. Özellikle de ülkemizde annenin işi daha bir güçtür.

Geçim sıkıntısı, eşiyle uyumlu ve sağlıklı bir yuva kurabilmenin mücadelesi, kaynana, görümce, çekişmeleri, komşuluk ilişkileri vb. sorunlar da annenin yüreğinde onulmaz yaralardır.

Çoğu zaman babaların yapması gereken işler de anneye havale edilmektedir. Çocukların eğitimi, veli toplantıları, oyun oynamaları, gerek duydukları bir takım yardımlar(ödev, proje hazırlama, gözlem, kitap okuma vb.) bunlara örnek verilebilir.

Babadan da yeterince yardım alamayan anne, bazen yapayalnızdır bu sorunlarla baş etmede. Buna rağmen O, çocuğunu itinayla besler, üstünü başını giyeceklerini, yiyeceklerini eşyalarını özenle seçer yıkar ütüler. Zaman ayırarak ninniler söyler, masallar anlatır, kitap okur. Çocuğunun odasını toplar, temizler. Okula hazırlar, gezdirir, isteklerini karşılar.

Bu kadar mı? Asla, sorunlarını dinler, moral verir, teselli eder. Üzüntülerine, acılarına, can sıkıntılarına, tebessümle, tatlı söylemlerle, okşamalarla merhem olur, mutlu olmasını sağlar.

Çocuğunun arkadaşlarına kapısını, yüreğini açar, misafirperverlik yapar, değer verir, ikramlarla, jestlerle evladının onöre olmasını, gurur duymasını sağlar. Kendisi ile arkadaşları ile, çevresi ile barışık içinde yaşamasına katkıda bulunur.

Bazı babaların vurdumduymazlığı karşısında, çocuğunun baba özlemini ve sevgisini telafi etmeye çalışır. Babaların hatalarına kırılan biricik evlatları, yine anneler teselli eder. Babaya karşı menfi duygular beslemesine mani olucu, yapıcı nasihatlerde bulunur.

“Baban aslında seni çok seviyor, fakat işi ağır, zaman bulamıyor.” “Sen babanın aldırmazlığına bakma, seni çok seviyor fakat belli etmiyor. “Hadi yakışıksız söylem ve tavırlarından ötürü babandan özür dile. Bu günlerde işi yoğun biraz , o yüzden sinirli.” Baban seni elbette ki anlıyor, zamanı olunca seninle bolca ilgilenecektir.”

Türden konuşmaların mimarı yine annedir. Annelerin bu yapıcı birleştirici ve sevilen imajları olmasa çoğu evde baba evlat kavgalarının ve kırgınlıklarının sonu gelmeyecektir.

Belli yaşlarda babaya açılmayan konular yine anneye iletilir. Bir gruba katılma, bir istek, karşı cinsle kurulan arkadaşlıklar. Hatta evlilikler önce anneye açılır. Babanın hoşuna gitmeyen taraflar, anne tarafından yumuşatılarak ikna sebepleri hazırlanır ve babaya götürülür. Evlat haksız da olsa anne yanındadır. Savunur, ortamı yumuşatır, tarafları ikna eder.

Gurbete düşen evlatların ilk aradığı annedir. Özlenen, aranan, yüreğe kederi , özlemi düşen annedir. Yemekleri, gülümsemesi, ilgi ve iltifatı, oh çektiren bal tatlısı söylemleri evladın can simididir. İster ki konuşmalar hiç bitmesin. Bilinen fakat duyulması mutlu eden anılar tekrar tekrar paylaşılır. Zihinlere depolanır, gözlerde sevinç taneciklerine, gönüllerde huzur çiçeklerine dönüşür.

O yüzden kötü ve çirkin anne yoktur. Bütün anneler evlatların gözünde nadide çiçek, miskler kokan manolya, pırlantaların aciz kaldığı en değerli hazinedirler. Onlar biricik, vazgeçilemez, uzak kalınamaz, müstesna kahramanlar, her sıkıntı ve gamı bir tebessümle bertaraf eden en seçkin psikologlardır.

Bu yüzden çocuklar her yaşta, hala annenin gözünde çocukturlar. Üstünün örtülmesi, üşütmemesi, ihmal etmemesi gerekenler bir çırpıda anne tarafından sıralanır. Kaç yaşında olması hiç önemli değildir evladın. Hala minicik, narin, bazen yaramaz, ihtimam isteyen korunması gereken bir çocuktur o.

Yıllar önce annemi kaybettim. En çok özlediğim yanı cömertliği ve merhametiydi. Bir de gönülden, eşi benzeri olmayan duaları. Vefatında, hiç tahmin etmediğim yüzlerce kişi arayarak kendilerine yaptıkları iyilikleri anlatıp, gözyaşı dökmüşlerdi. Bu iyiliklerin hiçbirisinden haberimiz yoktu oysa.

Bir seferinde annemi memlekete göndermek için otobüse bindirmiştim. Elini öperek aşağıya indim. Az sonra otobüs hareket etti. Biraz gittikten sonra durdu, içinden bir bey indi.

“Şu numarada oturan annenin oğlu kimdir” diye seslendi. Birden telaşlandım, dediği koltuk annemindi. “Benim” diye heyecanla sordum. Gülerek, “korkma beyefendi, annen gayet iyi. Ben yakınındaki koltukta oturuyorum. Elimde olmadan kulak kesildim; öyle bir dua edişi vardı ki hayretle, gıptayla “teyze kime böyle dua ediyorsun” diye sordum.

“Beni uğurlamaya gelen oğluma” dedi. “Sizi tanımak için otobüsü durdurdum. Allah aşkına söyleyin, annenize ne gibi iyiliklerde bulunuyorsunuz ki böylesine içten, eşi emsali olmayan dualar ediyor. Bana böyle bir dua edilmesi için inanın bütün servetimi verirdim. Sana gıpta ediyorum” dedi. Rahatlamıştım, gülerek, “o hep böyledir, iyilik yaptığımdan değil, sevgisinden ve gönül zenginliğindendir” dedim. Adam beni tebrik ederek otobüse bindi. İşte anneler böyledir.

İşte onun için anneler özlenir. Dudaklarından sessizce süzülen yumuşacık ve tatlı duaların huzuru özlenir. Kendi açtığı üstünün, annesi tarafından ihtimamla, özenle şefkatle örtülmesi özlenir. Azıcık üşütmüş olduğu halde, durumun abartılarak telaşlanması hali özlenir. Gülümsemesi, okşaması, sarılması, ninnileri özlenir.

Biricik, vefakâr, merhamet timsali, sevgi okyanusu, yüreklerimizde açan nadide çiçeklerimiz. Hayatımızın anlamları, ömrümüzün huzuru, hanelerimizin direği, baş taçlarımız.

Her gününüz huzurlu, sağlıklı ve mutlu geçsin… iyi ki varsınız… Bizler ne yapardık sizler olmasaydınız…

Sevgiyle kalın…

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.