Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

6Nis/210

104 EMEKLİ AMİRALİN BİLDİRİSİ VE MAĞDURİYET DEVŞİRME – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s104 EMEKLİ AMİRALİN BİLDİRİSİ VE MAĞDURİYET DEVŞİRME – Ruhittin SÖNMEZ

Bu fırsatı kaçırmayacaklarını zaten biliyorduk. Her şeyi denediler yine de oylar düşmeye devam ediyor. Tencerelerde et değil, dert kaynıyor ve devleti yönetenler vatandaşın halini anlamaktan çok uzak. Böyle olunca müjdeler, paketler fayda etmiyor. Kör nefislerine mâni olup, vatandaşa koydukları yasaklara kendileri uymadığı için insanlar öfke içinde.

Anket firmaları onbeş gün içinde bile iktidara destek oranlarında ciddi kayıplar olduğunu ölçüyor.

104 Emekli Amiral Montrö Sözleşmesine dair görüşlerini açıkladılar ya! “Oh!” dediler… Can simidi bulmuş gibi oldular.

“Darbe imasında bulundular, eski Türkiye özleminde olanlar, askeri vesayet isteyenler” gibi sözlerle “haddinizi bilin!”, “göze alabilene hodri meydan!” gibi ifadelerle sözde meydan okudular.

Bu yazı kapsamında bildirinin ve tepkilerin siyaseten kime yarayacağı, zamanlaması, arka planında hangi güçlerin olduğu gibi hususlar değil, olayın hukuki çerçeveden değerlendirmesi yapılacaktır.

Bu amiraller muvazzaf olsa gösterilen tepkiyi haklı bulur ve tepkileri biz de gönülden desteklerdik. Çünkü muvazzaf subayların görüşlerini rapor sunarak bildirme imkanları ve hatta görevleri vardır.

Ama emekli amirallerin ellerinde silah yok yani emir ve komutası altında darbe yapabilecek askeri güçleri yok. Bizim gibi sade vatandaşlar. İsteseler bile darbe yapamazlar.

********************************

GECE YARISI

Yandaş kanallar emekli amirallerin bildirisini “darbe imasında bulunan” diye verdiler ve saatlerce sözde uzman kişilere yorumlattılar.

Bildiriyi yayımlayan emekli amiralleri cahillikle, bilgisizlikle, darbeci olmakla, ihanetle ve akla gelmesi muhal olan sıfatlarla suçladılar. Bu suçlamaları yapanların açıklanan metni tartışmak yerine, “gece yarısı yayımlandı”, “grup olarak açıklamaları anlamlı” gibi “darbe bildirisi” niteliği kazandırma gayretinde olduklarını gördük.

Sanki bu ülkede gece yarısı kararnameleriyle alınan Merkez Bankası Başkanları sebebiyle TL şok değer kaybı yaşamamış gibi.

Sanki atanmış saray çalışanları gece yarıları muhalefete ayar veren mesajlar paylaşmamışlar gibi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısından, bakanlara ve saray danışmanlarına kadar, hepsi atanmış olan bu memurlar, gece yarıları “seçilmiş siyasileri muhatap alan” hakaret ifadeleriyle dolu siyasi paylaşımlar yapmamış gibi.

Sanki Anayasa’da ve kanunlarda “gece yarısı ve toplu olarak bildiri yayımlanamaz” diye bir hüküm varmış gibi…

********************************

TEKKEDEKİ AMİRAL, AYASOFYA İMAMI VS

Emekli amirallerin bildirisine karşı şiddetli tepki gösteren makam sahipleri son günlerde hangi olayları görmezden geldiler, bir bakalım.

Muvazzaf bir amiralin makam aracıyla bir tarikat mescidine gidip, resmi kıyafetinin üstüne sarık sarıp namaz kılması konusunda bir tek laf etmediler.

Hem de şeyhinin önünde el pençe divan duran amiral ve generallerin neler yapabileceğini 15 Temmuz tecrübesiyle görmelerine rağmen, tekkedeki amirali görmezden geldiler.

Aynı kişiler Ayasofya imamının bile uluslararası bir sözleşme hakkında söz söylemesi ve siyasilere ayar vermesi konusunda da sustular. Bazıları, bir devlet memuru olan, İmamın mesajlarını söz ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirdi.

Aynı makam sahipleri, zerre kadar “milli irade ve demokrasi” anlayışları olsa, “Anayasa Mahkemesini kapatalım” diyen MHP Genel Başkanı Bahçeli için de birkaç söz söylemeliydi. Kalleşçe saldırılarla dövülen muhalif gazeteciler hakkında da... Tek kelime etmediler.

Peki, aynı kişiler emekli amirallerin uzmanı oldukları konuda söz söylemesinden niye rahatsız oldular?

Kaldı ki, bildiride ifade edilen konular muhalif kesimde yapılan eleştirilerin tekrarından ibaret.

********************************

BAŞSAVCILIK ÇOK HIZLI, ÇÜNKÜ…

104 Emekli Amiralin bildirisinden saatler sonra Cumhuriyet Başsavcılığı hemen “resen soruşturma” açtı.

Başsavcılığın bu sürati karşısında herkesin gözleri yaşarmıştır, sanıyorum. Savcılarımız seçimler sırasında terör örgütü liderinin mesajının TV kanallarında canlı yayınlanması, Osman Öcalan’ın TRT’de yayına çıkarılması gibi olaylar hakkında soruşturma açma ihtiyacını duymadılar.

Muhalif gazetecileri dövenler, dövülenlerden önce karakollardan serbest bırakıldı, çoğunun hakkında soruşturma bile açılmadı, haklarında ceza verilen olmadı.

Başsavcılık bu defa çok hızlı. Çünkü …

Bu kısmını içinizden düşünün ve vicdanınıza sorun. Adalete ve yargıya olan güvenin neden bu kadar aşağılarda kaldığının gerekçelerini zihninizde berraklaştırın.

“Özellikle siyasi davalarda yargının tarafsız ve bağımsız olmadığına dair iddialar doğru mu” diye bakın.

Türk Ceza Kanunu’nda <I>“yargı görevi yapanı</I><I> hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmak”</I> suç olarak düzenlenmiştir.

Bunlar galiba her vatandaş için geçerli değil. Bakın yandaş kanallara ve sosyal medyaya,hepsi de “bu amiraller suçludur, cezalandırılsın” deme yarışında.

CB İletişim Başkanı (Propaganda Başkanı) da “sadece imzacılar değil, cesaretlendirenler de hukuk önünde hesap verecek” diyerek yargıya yol gösterdi.

****

Bu emekli amiraller belki de hiç istemedikleri siyasi sonuçlara sebep olacaklar. Ama nihayet hayatlarını verdikleri ve en iyi bildikleri bir milli konuda bildiri yazmışlar. Türkiye için hayati önemde gördükleri bir konuda kamuoyu oluşturmak suretiyle ilgililerin dikkatini çekmek istemiş olabilirler.

Bildiride “Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği” vurgulanmış. “Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabaları” kınanmış.

Bunları muhalefet de dile getiriyor ama galiba yeterli görmemişler.

T.C. Anayasası Madde 26’ya göre, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.”

Emekli amiraller de bu anayasal haklarını kullanmışlar.

Ben de Ceza Hukukçusu Prof.Dr. Ersan Şen gibi düşünüyorum: T.C. kanunlarına göre, içeriğinde suç teşkil eden bir ifade bulunmayan bir mesajla bu hakkını kullandı diye imzacıları yargılama imkânı bulunmamaktadır. Yapılan tartışmalar hukuki değil siyasidir.

05 Nisan 2021

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.