Fevzi Agam.. / Aile Hekimi Dr. Ali DEĞİRMENCİ
Fevzi Agam.. / Aile Hekimi Dr. Ali DEĞİRMENCİ (Körfez Çamlıtepe Aile Sağlığı Merkezi)
2020 yılı bir fırtına gibi geldi, geçiyor. Geçerken de iki güzel dostumuzu; Fevzi Genç ve Yalçın Şakacı abilerimi bizden aldı, kopardı. Her ikisi de samimi ve güzel insanlardı.
Doktor olunca ilk olarak 2000 yılında Kandıra Sağlık Ocağı’nda göreve başladım. Kandıra, benim doğup büyüdüğüm yer olan Muğla - Ula’dan bir farkı olmayan Türkmen kasabası. Kandıralılar da aynı bizim oranın insanı gibi..
Fevzi Genç’le Kandıra’da aynı sağlık Ocağında çalışırken tanıştık. İlk günlerde burdan en kısa zamanda tayin ister giderim diye düşünürken Fevzi Aga ve onun dostları beni o kadar sarıp sarmaladı ki adeta ev sıcaklığını yaşattılar.
Fevzi Bey (ki ben ona muhacir şivesiyle Fevzi Aga derdim) çok samimi, çok içten biriydi. Sevmediğine kin duymaz, ama sevdiğini resmen kuşatırdı. Fevzi Aga tam bir misafirperverlik örneği gösterip Kandıra’ya beni bağladı. Standartlar çerçevesinde bir memurluk hayatı beklerken Kandıra’da aile sıcaklığında memuriyet yaşadım.
O yıllarda görev gereği tüm köyleri dolaşırdık. Köylerdeki tüm insanlar, muhtarlardan tutun, fırın başındaki pide yapan bayanlara kadar herkes ‘’Fevzi abi, Fevzi abi‘’deyip bizi karşılardı. Öğle arasında çoğu defa ikramlara mazhar olurduk. Bu iltifatın sebebinin yıllarca köylü kentli demeden sağlık sorunlarında karşılıksız yardımcı olmasıydı kuşkusuz. Bunu bizzat yaşayarak gördüm.
Bir gün bana “Seni İzmit’teki arkadaşlarımla, dostlarımla tanıştıracağım” dedi. Sevdiği insanları önce heyecanlı heyecanlı anlatırdı. Bende de haliyle merak uyanırdı. Ahsen Okyar Beyefendi dahil o kadar güzel insanlarla tanıştırdı ki hakkını ödeyemem. Nerdeyse her hafta birilerinin yanına gittik. Fevzi Bey sayesinde İzmit’te birkaç ayda kalburüstü ne kadar adam varsa tanıdım. Sanki 40 yıllık İzmitli olmuştum. Dostluğa çok önem verirdi. Demek ki baki kalan tek şeyin bu olduğuna yıllar önce inanmıştı.
Çok esprili, eğlenceli biriydi. Musibet anında bile gülebilen kendiyle barışık bir insandı. Ne zaman üzgün, yüzü düşmüş halde görsem biraz argo, biraz kaba saba espriler yapardım. Hemen gülerdi.
Bir gün Sağlık Ocağının bahçesinde otururken trajikomik bir olay başımıza gelmişti. Yanımızdan sirenlerle itfaiye aracı geçti. 3-4 kişiyiz. Ayağa kalktık, yorum yapıyoruz tabi… İnşallah büyük yangın değildir falan diyoruz. Fevzi aga ‘’bırak hocam, hocam yaa! yine anız falan yakmışlardır. Ufakbi yangında bu telaş nedir? boşuna velveleye veriyorlar‘ dedi. Hepimiz de sanki olayı biraz küçümser gibi olduk. 5-10 dakika sonra biri geldi. “Fevzi abi, Fevzi abi sen ne duruyon burda? Demin giden itfaiye senin eve gitti’’ demesin mi. Biz şaşkınız tabi. Birkaç saat sonra geldi. Hem biz gülüyoruz, hem de kendisi. “Hocam bizim mutfak yanmış, bizim eşyalar erimiş” dedi. Yıllarca bu konu aklımıza geldikçe kendi aramızda anlatıp gülüşürdük.
Kandıra’da olduğum sürece, sayesinde Kabaağaç düğünlerini hiç kaçırmazdım desem, yeridir. Fevzi Aga klarnet ekibini yanımıza getirir, Ege türkülerini çaldırırdı. Çökertme, harmandalı, iki keklik derken tüm Ege bölgesini gezerdik. Öyle bir hale gelmişim ki nerelisin diye sorsalar Kabaağaç’lıyım diyecektim. Ne güzel zamanlarımız geçmiş. Şaka gibi…
Çok güzel babaydı. Çocukları için pervane olurdu. Kendi cebinde para yokken de borç bulup çocukların harçlığını eksik etmezdi. Kendi belki yokluğu gördü ama çocuklarına göstermedi. Birisi çocuklarını sorunca gözlerinin içi parlardı. Kaç çocuğun var? diyene bir oğlum, bir tane de prensesim var derdi. Her ikisini de kesinlikle sevgide ayırmazdı. Örnek bir babaydı.’’Hocam ikisini de evlendirdim, iş güç sahibiler, ölsem de artık gözüm açık gitmez‘’ derdi.
Birbirini seven insanlar için ölüm her zaman erkendir. Aga, aramızdan o kadar çabuk ve aniden ayrıldın ki, helalleşemedik bile.
Nur içinde yat aziz dostum Fevzi Aga..
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.