Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

28May/200

Nefret Diline Hayır – Fazlı KÖKSAL

FazlY_KOKSALNefret Diline Hayır - Fazlı KÖKSAL

Yunus’un sevgi dilinin yeşerdiği bu topraklarda, sevgi tohumlarının sulanmadığı zamanlarda çakırdikeni gibi nefret dilinin fışkırdığı da olmuştur. Ama bu kötü dönemler, toplumsal izanın galip gelmesi, nefret dilinin çakırdikenleri gibi bu topraklardan atılması sonucu hep kısa soluklu olmuştur…

Derinlemesine incelediğimizde görüyoruz ki, bu nefret söylemleri yabancı istihbarat örgütlerinin çabaları ve kışkırtmaları sonucu zemin buldu. 15-16 Haziran olayları, sağ-sol, Alevi-Sünni, Türkmen-Kürt ayrışmaları hep yabancı istihbarat örgütlerinin, toplumu iç savaşa yöneltme amaçlı kışkırtmalarıydı…

İç savaş çıkarmayı başaramadılar ama her toplumsal ayrışmanın ardından yeni bir darbe geldi…

Tabii her ayrışmayı yabancı istihbarat örgütlerine bağlamak da çok doğru olmaz…

İktidarını devam ettirmek veya iktidarı dönüştürmek niyetindeki siyaset ve vesayet organları da zaman zaman toplumu ayrıştıracak girişimlerde bulundular. Projeler hazırladılar. Vatan Cephesi ve 28 Şubat bu projelerin aklıma ilk gelenleri…

Bir de yıllardır yer altından derin derin çalışan, yabancı istihbarat örgütleri tarafından yönlendirilen FETÖ ve FETÖ benzeri “din maskeli” örgütler… , 

 

Çok şükür Türk Milleti bu pespaye oyuna gelmedi… Farklı inançta, farklı düşüncede, farklı kökende, farklı mezhepte, farklı siyasi partide diye komşusuna, bu ülkenin kendisi gibi düşünmeyen yurttaşlarına düşman olmadı…

Akıl ve izan hep galip geldi… Ülkeyi iç savaşa sürüklemeye hiç kimsenin gücü yetmedi…

Ancak, son zamanlarda gittikçe yükselen kutuplaştıran dil, zaman zaman nefret diline dönüşüyor. Bu da toplumun aklı başında insanlarını korkutuyor…

Bu nefret dilinin çok açık bir örneğini geçenlerde gördük;  Ülke TV'de Esra Elönü'nün sunduğu “Arafta Sorular” programına katılan Sevda Noyan: 15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk... Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın; bizim aile 50 kişiyi götürür. Bu konuda çok donanımlıyız maddi ve manevi olarak. Liderimizin yanındayız ve asla yedirmeyiz bu ülkede, onu söyleyeyim. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır." Demiş,  programın sunucusu Esra Elönü de, Noyan'ın sözleri üzerine; "Ayak az kalır bence, 4 ayaklarını denk alsınlar" diyerek nefret dozunu daha da artırmıştı. Bu üslup, son derece alçakça, aşağılık, ihkak-ı hakı özendiren, nefret içeren bir üsluptu…

Bu sözlere, İslamcı-muhafazakâr kesime mensup siyaset, bürokrasi ve medya dünyasından ciddi tepki gelmemesi de düşündürücüydü…

Tepki gösterenlerinin bir bölümü de, Halk tv.nin sunucusu Ayşenur Aslan’ın 4-5 yıl önce  bir tv. Programında söylediği “Bugün Kürt siyasi hareketi nasıl yüzde koskoca 40 ile gelmiş AKP iktidarını masaya oturtup bilek güreşine tutuyor. Arkasında silahlı bir mücadele var ve onun getirdiği bir gözdağı var… Ben silahlı mücadeleye başlayalım demiyorum... Ama silahlı ya da silahsız mücadele etmek bedelini ödemek ve gericiliğe faşizme her türlü çağ dışı ideolojiye karşı ödevimizi yapmamız lazım.” Şeklindeki, Sevda Noyan’ın sözleri kadar çirkin sözlerini hatırlatarak, Sevda Noyan’ı mazur göstermeye çalıştılar…

Sayıları çok az da olsa, bir grup insanın “Sevda Noyan”a destek çıkması, onu savunması, savunan insanlar arasında “köşe yazarı” ve “siyasetçi” etiketli insanlar da olması gerçekten endişe vericiydi…

Öte yandan, tepkilerin Sevda Noyan ve Esra Elönü’ye yayını yapan ve tv kuruluşuna yönelmesi gerekirken, sosyal medyada bazı kişilerin Sevda Noyan ve Esra Elönü’nün yaşam tarzlarını, kıyafetlerini ve inançlarını hedef tahtasına koymaları da akla ziyan bir tavırdı…

Bülent Arınç da sıcağı sıcağına verdiği bir röportajda “Bunlar yüzünden millet başörtüsünden nefret edecek” diyerek, eşeğin aklına karpuz kabuğu sokuyor, bu akla ziyan tavrın ateşine körükle yaklaşıyordu…

Nefret dilini de; nefret dilini kınamak için, farklı bir nefret dili kullanılmasını da anlayamıyorum… Nefret dili ile konuşan, iç savaş tehdidi yapan bazı sosyal medya fenomenlerinin 2-3 milyonu bulan takipçilerinin olması da beni korkutuyor..

Ortalığı çakırdikeni gibi kaplayan nefret dilinden kurtulalım artık…

Sevgi dilini yeşertelim yeniden bu topraklarda…

Nefret dili yayanlara prim vermeyelim…

Medya kuruluşları nefret dili yayan kişilere itibar etmesin…

Hedefimiz sevgi dilini inşa etmek olsun…

Mümkün mü? Neden olmasın?  Sosyal medya hesaplarında nefret dili yayanların hesaplarını takibe son vererek başlayabiliriz…

 https://www.sakaryayenihaber.com/nefret-diline-hayir-makale,14093.html
Sakarya YeniHaber | Cesur Habercilik

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.