HALÛK LEVENT Mİ, ACUN ILICALI MI? – Süleyman PEKİN
HALÛK LEVENT Mİ, ACUN ILICALI MI? – Süleyman PEKİN
Bu da nerden çıktı veya niye bir tercihte bulunalım ki diyebilirsiniz. Ben de zaten kendime sormuştum.
Rahmetli Barış Manço “Cumhurbaşkanını halk seçerse ben de adayım” demişti ve fakat erken bir kalp kriziyle hayata veda ettiği için temennisinin gerçekleştiği o zemini görememişti.
Gene diyeceksiniz ki 2023’e çok var, bunların yeri mi; hem şehitlerimiz var. Zaten mevzunun özü de bu. NATO Konsepti gereği katılmak durumunda kaldığımız Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın parçalanması kararlarından son derece olumsuz etkilendik. En azından Suriye’de yolu hataen yarıladıktan sonra Rusya ekseni ile denge oluşturarak işi soğutmaya çabaladık. İdlip’te bizim 12, Rusların 10 Gözlem Noktasıyla Rejim’le Muhalefeti stabil hale getirmeyi başarmış idik.
Bana sorarsanız ne olduysa Kanal İstanbul açıklamalarından sonra oldu. Amerika’nın Lozan’ı ve Möntro’yu sevmediğini herkes bilir (Türkiye’deki anti-Lozancılar hariç). Bayram değil, seyran değil; ekonomik sıkıntılar zamanı biz enişteyi niye öpmeye çalışıyoruz? Hadi bunu geçelim ve 8 şehidimize Mevlâ’dan mağfiret dileyelim amma velâkin Türkiye, ABD’nin Karadeniz’e donanma çıkarma projesi görünümündeki Kanal İstanbul’u gündemden kaldırmazsa Rusya hem Esad Birliklerini İdlip’e saldırtarak bizi uluslararası arenada sıkıştırmaya devam edecek – Allah korusun, başka şehitler de gelebilir – hem de sınırımıza yığılanlar 1 milyona yaklaşıyor ve böyle giderse 2 milyonu da bulabilir. E bizde kaç milyon vardı? 2023’e kadar toplam kaç olur?
Her Türk gibi matematikle pek aramın iyi olduğu söylenemez. Fakat tarih, din, dil ve dış politika haricinde özellikle son zamanlarda sosyoloji, toplumsal psikoloji ve sosyal antropoloji de favori ilgi alanlarımdan.
Gelelim Haluk Levent ile Acun Ilıcalı konusuna. Bence ikisini de Cumhurbaşkanı Adayı olarak görebiliriz; malûm 100 bin imza toplamak yeterli. Haluk Levent aslında bizim mütedeyyin, milliyetçi - muhafazakâr diye 90’lardan beri büyük büyük İslami iddialarla kurulan ağlamalı ve sızlamalı ne kadar hayır (!) kurumumuz varsa hepsini solladı; üstüne deforme olmuş ilgili devlet kurumlarını da ekleyebilirsiniz.
81 ilde 300 bin kişilik ilkeli, çizgili, koordineli ve hiyerarşik bir organizasyonla (AHBAP) toplumsal çürümüşlükten nerdeyse kötürüm kalmak üzere olan vicdanlarımıza cansuyu serpiyor. Sadece iyiliğe odaklanan, ayrımı sıfırlayan ve çoktandır kaybettiğimiz güveni hem alçak gönüllülükle hem de hesap verilebilirlikle sınırlı - sorumlu da olsa tekrar tesis eden bir yapıyı ayakta alkışlıyoruz. Sebep olan ve zerre miskal katkısı olan kim varsa.
O düşünmese de kitleler bilhassa toplumsal tefessüh dip yaptığında ister istemez düşünecek ve de yakıştıracak.
Kendine yakıştırıyor mu bilemem ama düşündüğünü düşündüğüm bir başka isim daha var: Acun Ilıcalı. “Kes – yapıştır yarışmaları” ile iki kanal alan ve vergi listesinde iyi bir yer edinen Acun, her ülkede görebileceğimiz yarışmaları kendi tercihleriyle aslında olabildiğince millîleştirdi. Alttan alan ve halktan yana jüriler; seyircilere ve yarışmacılara müşteri memnuniyeti temelli kurumsal ilgi; futbol, deprem ve şehitler gibi sosyal prestijli konulardaki inisiyatif merakı, seçilen konu ve konuklar kim olursa olsun ortalama Türk vatandaşına seyir imkânı sunan, yüksek sosyeteyle aynı gelir gurubundan olmasına karşın Acun Medya’nın ekran yüzü olan isimlerin tevazuen halkla bir davranış sunumları; dahası arkadaşın siyasal ve ekonomik ilişkileri (hem 15 Temmuz öncesinde hem sonrasında) bana tüm bunları ihsas ettiriyor.
Ha, bana sormanıza gerek yok; Müslümcü Hareket partileşip 2023 Seçimleri’ne katılırsa adres belli. Yok, kar yağar da olmazsa yani iki şık arasında kalırsam Ajun değil Ahbab diyeceğim. Biliyorum bizim Bahçecik argo tabirle eski fırlama / fırlatmaları ve yardımı göze sokanları sever hatta hayli oy verir. Ben de bir ilki yapayım dedim. Yazdım gitti.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.