20 Ocak 1990 tarihini unutmamalıyız!.. Şehitlere rahmet duası ile..
20 Ocak 1990 Yanvar Katliamı - Dr. Nazım CAFERSOY
Yanvar, Azerbaycan Türkçesi’nde Ocak ayı anlamına gelmektedir. 20 Ocak 1990'da Sovyet ordusunun Bakü’ye girişi 1988'de Karabağ’daki Ermeni bölücü hareketi ve Ermenistan’ın bu bölgeyi kendi kontrolü altına almak için çabalar göstermesi sırasında Azerbaycan halkının kendi vatanının savunma amacıyla giriştiği ve süreç içerisinde Moskova’dan bağımsız olma mücadelesine dönüşen siyasi gelişmelerin içinde önemli bir dönemeçtir. 20 Ocak’ta Sovyet ordusunun Bakü’de yaptığı katliam Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesini bastırma girişimidir.
20 Ocak’a giden süreç Azerbaycan halkının kendisine Ermeni saldırısı ve Moskova’nın adaletsiz tutumuna yönelik gelişmeler ışığında şekillenmiştir. Bu katliam 1988'den itibaren gelişen olayların Azerbaycan'daki siyasi gelişmelerin Ocak 1990'da durumu daha da gerginleştirdiği noktada yapılmıştır. Ocak 1990'da Azerbaycan'da siyasi tansiyon artarken, Moskova’nın aldığı bir karar durumu daha da gerginleştirmiştir. SSCB yüksek Sovyeti prezidyumu (başkanlık divani)'nun 15 Ocak 1990 tarihli "DKOB ve bazı bölgelerde olağanüstü hal ilan etme" kararı, özellikle de bu kararın 7. maddesinde Azerbaycan SSC yüksek Sovyet'ine uygulamanın kapsamını Bakü ve Gence illerine genişletme önerisinde bulunması Azerbaycan halkı tarafından adaletsiz olarak değerlendirilmiş ve tepkiyle karşılanmıştır.
Halkın 16 Ocak’ta arabalarla Bakü şehrinin giriş yollarını ve şehirdeki askeri birlik yerleşim bölgelerini barikatlarla kuşatma altına alması üzerine o sırada Bakü’de bulunan SSCB yüksek Sovyet’ini oluşturan iki meclisten biri olan birlik Sovyet'inin başkanı Primakov, SSCB Komünist Partisi merkez komitesi sekreteri Grienko ve SSCB Komünist Partisi şube müdürü Mihayilov kamuoyuna Bakü’de olağanüstü hal ilan edilmeyeceğini açıklamışlardır. Bu sırada Azerbaycan Halk Cephesi (AHC) yönetimi Moskova’nın 15 Ocak’ta aldığı kararın Azerbaycan halkına hakaret anlamına geldiğini ve kararın cumhuriyetin egemenliğine aykırı olduğunu ifade ederek Azerbaycan Yüksek Sovyet'ini 20 Ocak tarihine kadar olağanüstü toplantıya çağırmıştır. 17 Ocak’ta halka duyurulan bu çağrıda, ayrıca, barikatların kaldırılması ve şehirde olağanüstü hal uygulanmaya çalışılması durumunda karşı koymaması istenmiştir. Bu gelişmeler üzerine, SSCB'nin Azerbaycan'daki denetimini kaybetmesi ihtimali belirince son çare olarak SSCB yüksek Sovyeti prezidyumu 19 Ocak’ta "Bakü kentinde olağanüstü hal ilan etme" kararı almıştır.
Karar 20 Ocak saat 24.00'den itibaren geçerli olacaktı. Fakat, 19 Ocak saat 19.27'de Azerbaycan televizyonunun, daha sonra ortaya çıktığı üzere, SSCB KGB'si tarafından bombalanması sonucu bu karar konusunda halk bilgilendirilememiştir. AHC yöneticilerinin son anda haberdar oldukları olağanüstü hal kararına uyarak halkın evlerine gitmesi yönündeki telkinleri etkili olmayınca Sovyet ordusunun 20 Ocak'ta ateşli silah kullanarak Bakü’ye ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerine girişi sonucunda resmi açıklamalara göre 133 kişi öldü, 611 kişi yaralandı, 841 kişi gözaltına âlindi ve 5 kişi kaybolmuştur.
Sovyet ordusunun Bakü’ye giriş sebebi konusunda çeşitli açıklamalar yapıldıysa da, dönemin SSCB savunma bakanı Orgeneral Dimitri Yazov'un daha sonra İzvestiya gazetesine verdiği demeçte ordunun Bakü’ye AHC kurumlarını dağıtılmak amacıyla girdiğini açıklamış olması Moskova’nın o dönemdeki niyeti konusunda önemli bir işarettir. Öte yandan, Primakov'un 17 Ocak'ta AHC başkanı Elçibey’le görüşmesi sırasında AHC başkanının demokratik secim isteklerine ilişkin olarak "Bundan sonra SSCB'den ayrılmaya bir adim kalır" ifadesi de yazov'u onaylar niteliktedir. ayrıca AHC genel merkezi'nin basılarak aranması, bir cok AHC üyesinin göz altına alınmaları ve ardından 25 Ocak'ta AHC'nin resmi yayın organı Azadliq Gazetesi ile Dağlık Karabağ'a yardim komitesinin yayını Azerbaycan gazetesinin basımının Bakü olağanüstü hal komutanı tarafından durdurulmaları da Sovyet Ordusu’nun müdahalesinin kime karsı olduğunu açıkça göstermiştir.
20 Ocak katliamının ardından, AHC liderleri Tofiq Gasimov, Vurgun Eyubov, Necef Necefov ve Milletvekilleri Anar ve Bahtiyar Vahabzade'nin çabaları ile 21-22 Ocak tarihlerinde olağanüstü toplanan Azerbaycan SSC yüksek Sovyeti olağanüstü hal uygulamasının durdurulması ve ordunun Bakü’den çıkarılmasını istemiştir. Azerbaycan SSC yüksek Sovyeti 20 Ocak katliamını soruşturmak için 16 kişilik bir parlamento komisyonu oluşturmuştur. Komisyon Ocak 1992'de yayınladığı nihai raporunda bunun Azerbaycan Türklerine karsı ağır bir suç olduğunu, esas gayesinin Azerbaycan’ın bağımsızlığının önlenmesi olduğunu belirtmiştir. Raporda dönemin SSCB devlet başkanı Gorbacov, Savunma Bakani Orgeneral Yazov, SSCB KGB Baskani Kryuckov, İcisleri Bakani Bakatin ve diger ust duzey Sovyet yetkililerin bu katliamdan zincirleme olarak sorumlu oldukları sonucuna yer verilmistir. Ayrıca Bakü katliamından bu kişilerle beraber totaliter komünist sistem, SSCB Komünist Partisi oligarşi liderliği, KGB, içişleri bakanlığı ve devlet propaganda makinesi esas suçlular olarak değerlendirilmiştir.
Komisyon sorumluların cezalandırılması için dava açılmasını ve katliamın doğurduğu sonuçların değerlendirilmesi için BM'ye başvurulmasını önermiştir. 19 Ocak 1992'de Azerbaycan milli meclisi komisyon raporunu kabul olumlu bularak 20 Ocak olaylarını SSCB yönetiminin Azerbaycan halkına karsı işlediği katliam olarak değerlendiren ve suçlulara karşı Azerbaycan başsavcılığının dava açmasını öngören bir karar çıkarmıştır. Fakat Azerbaycan'daki diğer siyasi gelişmeler bu kararın uygulanması noktasında zorluklar yaratmıştır. Bu arada Haydar Aliyev'in iktidari döneminde konu yeniden değerlendirilmiştir. Azerbaycan mili meclisi yeni değerlendirme ışığında 29 Mart 1994'de yeni bir karar almıştır. Kararla Bakü’de şehitler için bir anıt dikilmesi öngörülmüştür.
16 Aralık 1999'da Azerbaycan devlet başkanı 20 Ocak katliamının 10'cu yıldönümünün anılmasına ilişkin bir kararname ile bu günün anısına devlet düzeyinde gerekli hazırlık ve törenlerin yapılması için öngörülmüştür. 20 Ocak katliamı her sene şehitler günü olarak anılmakta ve resmi devlet düzeyinde törenler yapılmakta ve bu katliam şehitlerinin gömüldüğü "şehitler hıyabanı" devletin en üst düzey yetkilileri ve halk tarafından ziyaret edilmektedir. Azerbaycan’ı ziyaret eden yabancı devlet adamları resmi devlet protokolü çerçevesinde şehitler Hıyabanı’nı ziyaret etmekteler.
Bugün Rusya Federasyonu kendisini katliamın sorumlusu olan SSCB'nin mirasçısı olarak görmektedir. Uzun sure 20 Ocak katliamına gerekli saygıyı göstermeyen Rusya federasyonu devlet yetkililerinin bu katliama ilişkin tutumlarında Putin döneminde olumlu bir değişiklik görülmektedir. Rusya Federasyonu devlet başkanı Vladimir Putin de 9-10 Ocak 2001'de Azerbaycan'da görüşmeler yaparken Şehitler Hiyabanı’nı ziyaret ederek çelenk koymuş ve saygı durusunda bulunmuştur.
Türkiye, 20 Ocak katliamını 1990'da resmen SSCB'nin içi olarak gördüğünü açıklasa da Türk kamuoyu ve Türk milleti katliama ciddi tepki göstermiş, Ankara, İstanbul ve diğer kentlerde SSCB'yi protesto eden ve Azerbaycan'ı destekleyen kalabalık gösteriler yapılmıştır. Azerbaycan’ın bağımsızlığının ardından Türkiye Karabağ savaşında ve bağımsızlığın savunulmasında Azerbaycan’ın yanında yer almış ve her türlü desteği vermiştir.
Bugün Azerbaycan'a giden her Türk resmi devlet yetkilisi Şehitler Hiyabanı'nı ziyaret ederek çelenk koymakta ve saygı durusunda bulunmaktadır. Her yıl 20 Ocak'ta Azerbaycan'da ve Azerbaycan’ın dış temsilciliklerinde anma törenleri düzenlenmekte ve Bakü saatiyle saat 12. 00'da (Türkiye saati ile saat 10. 00) şehitlerin hatırasını anmak için bir dakikalık saygı durusunda bulunulmaktadır.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.