Depresyondayım; Çünkü Ev Hanımıyım!!!! / Tülin Akyürek Çizer – Uzm. Psikolog
Tülin Akyürek Çizer – Uzm. Psikolog | |
Depresyondayım; Çünkü Ev Hanımıyım!!!! |
Ev Hanımlığı Nedir?
• Dünyanın en zor mesleğini, sosyal haklar olmadan, maaşsız, ikramiyesiz, üstelik de sürekli ukalalık yapan, para kazandığını yüzüne vuran bir adama ve muhtemelen şımarık çocuklara karşı icra etmeye çalışan kadın türü…
veya
teknolojinin ileri medeniyetler seviyesine erişmediği dönemlerde kullanılan; çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrikli süpürge ve gündelikçi kiraz hanımın yaptıklarını toptan yapabilen çok fonksiyonel, mümtaz bayan şahsiyet…
Peki Depresyon nedir?
• Depresyon üzerimizdeki sorumlulukları artık kaldıramadığımız bir ruh halidir.
• Bu ruh haline seyirci kalıp kendiliğinden geçmesini beklemek, çoğu zaman bu tablonun daha da derinleşmesiyle sonuçlanır.
• En kötüsü, kişi bazen kendisini o kadar çaresiz, o kadar aciz hisseder ki, her şeyi çözümsüz görür.
• Ölümü düşünenler olur. Hatta ölümü bir çözüm veya kurtuluş olarak algılama yanılgısına dahi düşebilirler.
Depresyon bir mutsuzluk ve umutsuzluk halidir. Kimi zaman sinsi sinsi ilerler. Kimi zaman aniden bastırır. Her ne şekilde gelirse gelsin ısrarcıdır. Bir kez birisinin hayatına girdi mi kolay kolay gitmeyi istemez.
Depresyon karanlıktır. Her geçen gün hayatı bir parça daha karartır. İnsanı içine çeker. Hayata ilginizi kaybetmeye başlarsınız. Daha önceleri yapmaktan keyif aldığınız uğraşlarınız size çok uzak gelmeye başlar. Yaşadıklarınızdan ya eskisi gibi keyif almıyorsunuzdur, ya da içinizden bunları yapmak bile gelmiyordur. Adeta hiç bir şey size zevk vermiyor gibidir.
• Depresyon dengeleri bozar. İştahınız ya tümden kaybolmuş gibidir veya iyice artmıştır. Ama artık eskisi gibi değildir. Kısa süre içinde ciddi kilo kayıpları veya ciddi kilo alımları olabilir.
• Uykular da eskisi gibi değildir. Uykusuzluk sık rastlanan bulgulardan biridir. Bazıları geceler boyunca uykuya dalma mücadelesi verir. Bazıları bir kez uykuları kaçtıktan sonra bir daha dalamamaktan muzdariptir. Bazılarının ise uykuları öyle bir artmıştır ki, yataktan çıkamaz, çıkmak istemez.
Depresyon içimizdeki hayat enerjisinin düşmanıdır. Bizi enerjisiz bırakır. Aynı işi yapıp daha çok yorulanlar, bir zaman sonra hiç iş yapamaz hale gelebilirler. İnsan kendisini yavaşlamış ve bitkin hisseder. Günlük ev işleri gözde büyümeye başlar. Yemek dahi yapmak istemeyen ev hanımları olduğu gibi, işindeki verimliliğini kaybetmeye başlayan beylere de sıkça rastlanır.
Depresyon bir süreçtir, bir günde gelip geçen bir ruh hali değildir. O süreç içinde insanın kendisine olan inancını ve güvenini yıkmaya başlar. Olaylara olumsuz tarafından bakmaya ve öyle algılamaya başlarız. Bazıları kendini değersiz hisseder. Bazıları ise, günlük yaşamda karşılaştıkları en küçük bir olumsuzluğu genelleştirerek, kendilerini şanssız veya beceriksiz olarak etiketlerler. Konsantrasyon da bozulabilir. Okuduğunu anlayamayanlar veya konuşulanları takip edemeyenlere sıkça rastlarız. Düşünceleri belli bir konu üzerinde yoğunlaştırabilmek güçleşir.
Depresyondaki kişi sıkıntıdadır. Sosyal ilişkileri de eskisi gibi değildir. Bazıları içine kapanır, arkadaşlarından ve çevresinden uzaklaşmaya başlar. Kimseye tahammülü yoktur. Bazıları ise sinirli hatta saldırgan olmaya başlar.Çevresindeki insanları çok kolay kırabilir.
• Yukarıda yazdıklarımın yarısını dahi yaşıyorsanız ve bu durum en az on beş gündür sürüyorsa muhtemelen depresyon sizin yaşamınızı ele geçirdi veya geçirmek üzere. Daha fazla beklemeyin. Eğer bu kriterler çevrenizde önem verdiğiniz, sevdiğiniz biri için geçerliyse ona da vakit kaybettirmeyin. En kısa sürede bir uzmana başvurun.
• Unutmayın artık depresyon tedavisi çok kolay ve yaşamın her anı boşa harcanmayacak kadar değerli.
Kadınların Depresyona Girme Belirtileri;
• Sürekli olarak hüzünlü kaygılı ya da "boşluk" hissi ile nitelenen duygu durumu
• Ev içinde eşiyle paylaşamadığı şeyleri ailesi ve arkadaşlarıyla paylaşmaya çalışması
• Ruhsal ve psikolojik olarak çökme, sürekli kötü bir şey olacak duygusuyla yaşamaya başlama
• Sosyal yaşamdan uzaklaşma, günlük aktivitelere ilginin azalması
• Huzursuzluk çabuk irkilme ve aşırı ağlama
• sık sık ağlama isteği,
• kişisel bakımda özensizlik,
• umutsuzluk,
• kimsenin kendisiyle ilgilenmediği düşüncesi,
• alkol ya da madde kullanımına başlama,
• suçluluk duyguları,
• karamsarlık,
• yoğun kaygılar,
• kendine güvenin azalması,
• konsantrasyon güçlükleri,
• dikkatini toplama hatırlama ya da karar vermede zorluk,
• sinirlilik,
• uzun süren üzüntü,
• tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri,
• enerji azalması, yorgunluk, "yavaşlama" hissi
• uykuda düzensizlik (aşırı ya da çok az uyku),
• iştahın aşırı artması ya da azalması,
• neşesizlik, hayattan keyif almama,
• tahammülsüzlük,
• cinsel istekte azalma veya ilgi duymama
• içine dönme,
• sürekli geçmişe yönelik pişmanlıkları ve hataları düşünme,
• kendini değersiz görme, yorgunluk,
• kendini boşlukta ve işe yaramaz hissetme
İçinden çıkılmaz bir hal alan ruhsal durumunun daha da kötüye gitmemesi için kadının izleyeceği en önemli yol, bir uzman yardımıyla içinde bulunduğu durumu aşmaya çalışmasıdır.
Kadınların depresyona girme nedenleri
EVLİLİĞE BAĞLI NEDENLER
• Kıskançlık ve sahiplenme duygusu
• Baştaki heyecanın azalması ya da bitmesi
• 'Senin ailen benim ailem' tartışması
• İletişim bozukluğu
• Kadınlara ailede ve toplumda daha fedakar bir rol verilmişken erkeklere baskınlık hatta kadınları suistimal etme hakkı verilmiştir. Evlilik her zaman kadına yardımcı bir durum değildir.
DOĞUMA BAĞLI NEDENLER
• Doğum sonrası depresyon
• Aşırı yorgunluk ve uykusuzluk
• Vücuttaki bozulmalar
• Sosyal hayatın kısıtlanması
• Artan sorumluluk duygusu
SOSYAL ROLLER
• Sosyal psikologlara göre, özsaygımız ve stresimizin büyük çoğunluğu, anne, baba, çalışan, patron, sevgili, öğrenci gibi rollerimizden daha doğrusu ne yaptığımızdan kaynaklanır.
• Bu sosyal rollerimiz aynı zamanda bize statü, sosyal kabul ve kendine güven sağlıyor. Üzücü olmakla birlikte bugün çocuk yetiştirmek ve ev hanımı olmak, modern toplumda statü oluşturucu bir rol sayılmıyor.
BİYOLOJİK NEDENLER
• Kadınlarda depresyonun daha sık görülmesinin nedeninin üreme biyolojisindeki farklılıklardan kaynaklanabileceği düşünülür (bazı hormonların seviyesi gibi).
• Aynı zamanda kadın ve erkek beynindeki bazı farklılıklardan da kaynaklanıyor olabilir. Duygusal uyarılar kadın ve erkek beyninde farklı değerlendiriliyor olabilir.
DÜŞÜNSEL ÇARPITMALAR
• Ya hep ya hiç düşüncesi : Olayları siyah ya da beyaz olarak kategorize edersiniz. Eğer performansınız azalırsa kendinizi tamamen başarısız bulursunuz.
• Aşırı genelleme: Tek bir olumsuz olayı sonu gelmez bir yenilgi kalıbı olarak görürsünüz.
• Akıl süzgeci: Tek bir olumsuz detayı seçip onun üzerine yoğunlaşmak.
• Olumluları değersizleştirme: olumlu şeyleri bu sayılmaz diyerek yok sayma
• Sonuçlara atlama: Sonuç olarak bir şeyin olumsuz olduğuna dair yorumlar yapma
- Düşünce okuma: Birisinin hakkınızda olumsuz düşündüğünden eminsinizdir bunu doğrulama gereği bile duymazsınız.
- Kehanet hataları: Hislerinize dayanarak olayların kötü gideceğine inanmak
• Büyütme ya da ufaltma: Olumsuz şeyleri büyütme güzel olanları ise küçültme.
• Duygusal ilişkilendirme: Hissettiğiniz şeylerin gerçek olduğunu düşünmek
• ''Olmalılar''konumu: “Yapmalıyım” larla kendinizi motive etmeye çalışırsınız ancak engellenmiş hissedersiniz motivasyonunuz azalır. Sonuç suçluluk duygularıdır.
• Damgalamak ve yanlış damgalamak: Bu aşırı genellemenin uç bir örneğidir. Hatanızı tanımlarken sonuna da yani ben başarısız bir insanım diye ekleyiverirsiniz.
• Kişiselleştirme: Sizin sorumluluğunuzda olmayan bir çok olaydan dolayı kendinizi suçlarsınız.
KADINLAR HAYATTA EN ÇOK NE İSTER?
Harun Reşit kendisine karşı ağır bir suç işlemiş generale bağışlanması için bir şart koşar… “Hayatını bağışlarım ama bir şartım var, der.
'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim…
Bu sorunun yanıtını getir, kurtar kelleni der.”
General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kaf dağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir.... Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar:
-Kadınlar hayatta en çok ne ister?
Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur cinsten değil.....
-Evlen benimle!!!!.....
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...
Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit'e ve
-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!. der..
Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıyla da evlenmek için söz vermiştir.
Neyse evlenirler. İlk gece General bir bakar ki o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada...
Konuşur cadı :
-Benim kaderim böyle.... Günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğer yarısı çirkinim der.
Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım, yoksa gündüzleri dışarıdayken mi?
General düşünür ve:
- Sen bilirsin kararı kendin ver der.İ şte o an korkunç cadı sonsuza dek güzel bir kadın olarak kalır....
Sonuç olarak;
- Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
- Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.