İstanbul adaylarının seçim tartışmaları değerlendirildi
İstanbul adaylarının seçim tartışmaları değerlendirildi
İnternet Gazeteleri Derneği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının 17 yıl aradan sonra bir araya gelerek, tartışmaları ve sonuçlarını, Kocaeli’nin siyasilerine ve kanaat önderlerine sordu
İstanbul adaylarının seçim tartışmaları değerlendirildi
İşte sorular…
*İstanbul adaylarının 17 yıl aradan sonra bir araya gelerek, tartışmaları sonucunda sizce Türkiye normalleşiyor mu? Siyaset diline barış dili mi hakim olacak?
*Adaylardan kim kazanırsa kazansın, Türkiye kazanır mı?
*Tarihi buluşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
*Her iki liderin performansını nasıl buldunuz?
*İsmail Küçükkaya sizce başarılı oldu mu?
*Sizce sorulan soruların dozajı nasıldı?
*Tartışma, sizin beklentinizi karşıladı mı?
*Programı izleyen seçmenin görüşleri ne ölçüde değişir?
*Açık oturum sonrası çekilen aile fotoğrafı, diğer liderlere örnek olur mu?
Dokuz sorudan oluşan demokrasi sorulara verilen cevaplar şöyle;
Mehmet Ellibeş (AK Parti Kocaeli İl Başkanı)
“Demokrasi adına önemli gelişme”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarını bir araya getiren açık oturum elbette ki, demokrasimizin gelişmesi adına önemli bir adım olmuştur.
Ancak Türkiye, birçok Avrupa ülkesine göre demokrasiye sıkı sıkı bağlı bir ülke olduğunu zaten her seçim döneminde sandık başına giden seçmen sayısıyla da ortaya koymuştur. En son 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı canıyla demokrasiye ve ülkesine sahip çıkmış bir milletiz. Bu açıdan anormal bir durum yoktu.
Açık oturumda ülkemizin demokrasiye inancını, farklı görüşlerde olsa da karşılıklı görüşlerini açıklayabildiğini gösterdi.
Bu açık oturumda bir kez daha gördük ki, AK Parti’nin alternatifi yine AK Parti’dir. Bakanlık, Başbakanlık ve Gazi Meclisin Başkanlığını yapan Cumhur İttifakı adayımız Sayın Binali Yıldırım, tecrübe ve samimiyetiyle yine fark yaratmış, en önemlisi halkımıza güven vermiştir.
İftira ve karalama çabalarına çok net ve halkımızın kafasında en ufak soru işareti bırakmayacak şekilde yanıtlar vermiştir. Bu açık oturumun kararsız seçmen üzerinde etkili olacağına ve Sayın Binali Yıldırım lehine etki edeceğine inanıyorum. Süre bakımından yeterli olmasa da, güzel bir oturum gerçekleşti diyebilirim. Ancak daha sonra moderatör ile Ekrem İmamoğlu arasında açık oturum öncesi yüz yüze görüşme yapıldığının ortaya çıkması hoş olmamıştır. Programı yöneten kişinin bu konuda eşit ve hassas olması gerekirdi.
Cengiz Sarıbay (CHP Kocaeli İl Başkanı)
“17 yıldır niye yapmadın? Elinden tutan mı vardı?”
İki belediye başkan adayının televizyonda karşı karşıya gelmesi, nezaket dahilinde, seslerini yükseltmeden, bağırmadan tartışmaları olumlu bir gelişme. Bunun sürmesi lazım. Ben süreceğin inanıyorum. Siyaset dilinin yumuşamasına katkı vermek için biz bu iyi söyleme, kimseyi dışlamayacak söyleme özen göstermeye, genel başkanımız dahil dikkat edeceğiz.
Beklentimizi şöyle karşılamadı. Biz alışığız televizyonlarda bağırmaya, çağırmaya. Beni de karşılamadı, vatandaşı da. Ama buna alışmamız lazım. Medeni şekilde tartışmak, medeni şekilde kendini ifade etmek; buna alışmamız lazım. Ama ben de dahil Türk milleti olarak alışmışız bağırmaya, çağırmaya. Onu mat etti benim adamım veya benimki daha iyi bağırdı, daha çok susturdu onu alışkanlığına sahip olduğumuz için tatmin etti diyemem. Ama doğru olan iki adayın televizyondaki üslubu.
Bu tartışma seçmenlerin görüşünü hiçbir şekilde değiştirmez. Biz İstanbul’da seçimi alacağız. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yıldırım, kesinlikle bir tek oy alabilecek şekilde yeni bir şey söylemedi. Ben şunu yapacağım diyor. Sen 17 yıldır iktidarsın. Senin belediye başkanın orada. Bugüne kadar neden yapmadın? Başbakandın, niye yaptırmadın? Yıldırım’a bunun sorulması lazım. Yapacağım, yapacağım diyorsun. Teknolojiyi kullanacağım diyorsun. 17 yıldır niye yapmadın? Elinden tutan mı vardı? Belediye meclisinde çoğunluktasın. Süreklilik arz eden şekilde büyükşehirde seçimleri almışsınız.
Nurettin Çelik (Saadet Partisi Kocaeli İl Başkanı)
“Umut verici ama her yönüyle eksik”
Her şeyden önce böyle bir çalışma başlangıç itibariyle umut verici ama her yönüyle eksik. Her şeyden önce seçime katılan bütün siyasi partilerin, oy oranlarına bakılmaksızın düşünülmesinde fayda vardır. Çünkü gerçek demokrasiyi kendi içimizde bu şekilde yaşatabiliriz. Öbür türlü; söylediğimizle yaptığımız birbirine uyacak bir çalışma değildir. Eski tabirle Erbakan Hoca derdi; ‘Bunlar horoz dövüşü yaparlar. Ama tezgahta bir değişiklik olmaz’
Algı itibariyle oluşturulan yapıda; kısmen ben buna benzetiyorum. Siyaseti, dilimizi, özellikle bütün yaptığımız çalışmalarla birlikte bugünü kurtarma adına yapıyoruz. Geleceğe dönük bir çalışma yapmıyoruz. Sorunlarımızı, sıkıntılarımızı yine hep birlikte yaşayanların iç dünyasında kalıyor. Seçimler bitiyor, bir taraf kazanıyor. Ama kazanan ve kaybedenlerle birlikte kendi iç dünyamızdaki sıkıntılarla birlikte yaşamaya devam ediyoruz.
İstanbul önemli bir kent yani Türkiye’nin yarısı bu kent. Ekonomik olarak, dünyaya açılım olarak bakıldığında ülkenin yarısı. İstanbul’da ikinci bir seçim yapıyoruz . Sorun yumağı tamamıyla büyüyerek devam ediyor ama çözüm önerileri olacak bir boyut yok. İnşallah bir başlangıç olarak görelim, bakalım. Ancak iyileşmeye yönelik bir umut görmüyorum. Siyasi partiler sıkıştığı zaman, özellikle iktidar sıkıştığı zaman bir adım atıyor. Bunu iyileştirme umudu olarak görmüyorum. Çünkü iktidarın beklentisi farklı. Şu anda Türkiye’de çok derin bir kriz var. Ancak ben bunu hiçbir Ak Partiliden duymadım, duymuyorum. Onlar iç dünyalarında bunu yaşıyorlar ama dillendirmek istemiyorlar. Önümüzdeki süreçte siyasetin getirmiş olduğu samimiyeti oluşturabilirsek buradan çıkış yolları bulabiliriz.
Halim Dedeoğlu (DSP Kocaeli İl Başkanı)
“Seçmenin fikir değiştireceğini sanmıyorum”
Farklı iki adayın ekranda bir araya gelmesi sevindirici ancak bu durum Türkiye’nin normalleşmesi ya da siyaset diline barışın hakim olması anlamına gelmez.
Adaylar birbirlerine saygılı davranabilmek için çok çaba sarf etti. Moderatör başarısızdı. Tek olumlu durum aile fotoğrafı idi. Bu programa göre seçmenin fikir değiştireceğini sanmıyorum.
Taylan Bingöl (ADD Kocaeli Kocaeli Şube Başkanı)
“Türkiye'nin normalleştiğini düşünmüyorum”
Siyaset diline Erdoğan ne derse o hakim oluyor. Zira kendisi de istediği zaman siyasetin dilini değiştiriyor. İstanbul buluşması, küme düşmeye oynayan iki takımın temkinli ve hata yapmama üzerine üstlendiği vasat bir futbol karşılaşması gibiydi.
Format moderatör tarafından değil de siyasi partiler tarafından belirlenmiş. Soruların daha önceden verildiği iddiası havada uçuşuyor, sorulan soruların bile çerçevesi belirli. Adaylardan birisinin video izletmek istemesine bile program öncesi müdahale ediliyor. Beklentimi karşılamadı. Daha özgür ve daha geniş çerçevede hazırlanan bir program daha da etik olurdu. İsmail Küçükkaya, kendisine siyasiler tarafından çizilen sınırlar içinde durumu sadece idare etmiştir. Bu bir başarı mıdır? Emin değilim.
Ahsen Okyar (Akça Koca Kültür Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı)
“Normalleşmeye, o kadar hasretiz ki! Keşke..”
Siyaset diline barış dili mi hakim olacak? Siyaset diline Barış dili hakim olmalı.
İmamoğlu kazanırsa EVET.. 17 yıl sonra güzel bir buluşma.
Performanslar, Ortalamada iyi.. Yıldırım’ı yorgun gördüm.
Ordu Valisi sorusu lüzumsuz, genelde başarılı olduğunu düşünüyorum.
Zaman ve ilk olunca makul ve rahatsız edici ve kayırıcı değildi.
Beklenti mi karşıladı. Seçmen görüşünde muhtemelen büyük değişim olmaz. İzleyici genelde birinin taraftarı olanlardır.
Gecenin süper olayı, aile fotoğrafı. İnsan evladı iseler liderlere örnek olabilir.
Yücel Alpay Demir ( Türk Ocakları Kocaeli Şube Başkanı)
“Adım küçük bir adım. Devam etmesi ve yaygınlaşması lazım”
Adayların bir televizyon kanalında karşılıklı konuşarak sorulara cevap vermesinin olumlu olduğunu, normalleşme için güzel bir adım olduğunu ancak son 10 yılda yaşanan ötekileştirilme ileri boyutta olduğu için bu adımın küçük bir adım olduğunu, yetmeyeceğini, devam etmesini ve çeşitlenmesinin, yaygınlaşmasının gerektiğini düşünüyorum.
Siyaset dili uzun zamandır keskin ve yaralayıcı bir üsluba sahip idi. Bu dil hem İslam’a hem de Türk geleneklerine aykırı olmasına rağmen ısrarla kullanıldı. Yumuşak bir dil kullanılması, ötekileşmenin azalmasına katkı sağlar diye düşünüyorum.
Şu anki şartlarda adaylardan kim kazanırsa kazansın Türkiye kaybedecek. Bir yılda sürekli seçim ve rekabet ortamı, toplumu kutuplaştırdı. Ayrıca bir seçim tekrarı olacağı için yenilen daha da içine kapanacak.
İki adayın performansını canlı yayında izlemedim, ertesi gün sosyal medyada kısmen denk geldikçe izledim. Adayların performansları normal, kazananı ve kaybedeni olmayan bir performans sergilemişler. Maç berabere bitmiş ancak İsmail Küçükkaya adayları değil kendini öne çıkarmaya çalışmış. ‘Bak herkes bana güveniyor. Çünkü ben farklıyım, ben yönetirim, ben sorarımi nasıl harika mıydım?’ gibi bir kibir haliyle sunmuş. Güldüm.
Sorular ve süre yeterli değildi. Format olmamış. Belli ki İsmail Küçükkaya hiçbir meslektaşına danışmamış. ‘Soruyu da ben sorarım, soruya da ben karar veririm, ben, ben, ben’ demiş, komik olmuş.
İzleyicinin görüşü değişmez. Herkes çoktan safını belli etmiş zaten.
Çekilen aile fotoğrafı çok yerinde olmuş. İki aday da bizim adayımız, hiç biri bir diğerinin düşmanı değil. Zaten ne çektiysek bu anlayıştan çektik. Böyle resimlerin devamını dilerim.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.