Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

8Haz/190

LEKE – Mustafa ÖZTÜRK

62118714_154471328939129_8088671407015198720_n

1971-İSTANBUL ÜNİVERSİTESİNDE 7. ÜLKÜCÜ ŞEHİDİMİZ YUSUF İMAMOĞLU HATIRASINA GİRESUN-TİREBOLU'DAN KÜÇÜKHALİLOĞLU MUSTAFA ÖZTÜRK'ÜN YAZDIĞI ŞİİR

LEKE

Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz,
Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpe gündüz.

Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,
Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.

Şaşırmayın, korkmayın, ürkmeyin ey yiğitler,
Bakın etrafımızı nasıl sarıyor kızıl itler!

Zaten faydası yoktur korkaklığın ecele,
Yaşamak hakkın lakin istiklalinle bile.

İhtirama zaman yok, merasime ne hacet?
Size düşen daha çok vazifeler var. Evet...

Evet!.. Böyle sürerse bu eşkiya kanunu,
Müebbet felakettir milletimin sonu.

Size selâm gönderdi kırk yiğidiyle KÜRŞAD
Sizden haber bekliyor yüz milyon; imdat! imdat!

Hala tevekkülde mi kararlısın yoksa?
Sükut neyi halleder, yaran oyuk oyuksa?

Tevekkül Allah'adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.

Namus lekesi değil alnımdaki bu leke,
Asırlardır karşıma çıkmazken tek teke

Önümüzde dalkavukluk, meddahlık edenleri,
Şimdi iyi tanı, gör neymiş hünerleri...

Mütefekkirler echel, realistler yalancı,
Hayret! Dünkü yabancı, bugün bu handa hancı...

Dağdan bağa inenler, yoluma kül döküyor
Benim ayak izlerim taşralı gözüküyor

Farkına yeni vardım, suçluymuşum ben meğer
Otağımda cellatlar... Kaçmak!.. Bu neye değer!

Ne papyon kravatlı, ne rugan papuçluyum
Halisane Türk'üm ben, onun için suçluyum.

Suçluyum, hainleri gözlerinden tanırım ben.
Bir intizar dinlerim şu toprağın kalbinden.

O ses der ki: -Ey oğul, yazıklar olsun sana!
Mezarımı kirleten, şu mahluka baksana!

Baktım gafiller düşmüş hainlerin peşine
Dedim Bozkurtların yurdunda, çakalların işi ne?

Fırlamışım yayımdan, ok hedefi mutlaka bulur
Son kale, son akında, ancak böyle kurtulur.

Namus lekesi değil, kurşun yarasıdır O.
Asrın adaletine, bir yüz karasıdır bu!

Arz-ı endam etsinler... Mütebessim, mutantan.
Sonra da sulh severiz, deyiversinler YALAN

Yalandır ne söyleseler, beşeriyyet namına,
Hanumanlar yıkılır, bu şer'riyet namına.

Adi cinayetlerle küllenir asıl yara
Can yakar, göz yaşarır, alır yürür bu sara

Sokaktan okullara, okuldan minareye
Bu kıvılcım saçarken bekçiler uyur, niye?

Kimdir bu uyanıklar, niçin uyur uyuyan?
Beş kıt'a birbirine dokunur zaman zaman

Bayraklar indirilir, paçavralar sallanır
İşte bu kızıl itler, bu sayede yollanır.

İnsan denmez bir avuç yal için sürünene
İnsan denmez sesimden ürküp, dev görünene

İnsan denmez iltifat, iltizam edenlere
İnsan denmez yenilen ve önde gidenlere

İnsan denmez gözyaşı döküp, ter dökmeyene
İnsan denmez hedefi görüp diz çökmeyene

Ben şüheda nesliyim, başkaya varmaz dilim
Belki mağdurum ama, asla meyus değilim.

Gökbayrak Albayrağa bir gün çizerken ufuk
O büyük kurtuluşa yürürken çoluk çocuk

Bu nefes bu bedeni terkedip de gitsede
Ruhum at koşturacak, o büyük hengamede.

Namus lekesi değil, artık bilinmeli bu!
Asıl leke bellidir, kökten silinmeli bu!

Bir isyan cinnet gibi, bir günkü kâbus gibi
Karşımda tomsonlular, yunan gibi rus gibi

Ey gönüllü bayraktar, ey devşirme dölleri!
İleri, biraz daha, biraz daha ileri.

İhanet oyununda, peşrev çekenler bu kez
Bilsinler ki bu toprak, hainleri hiç sevmez!

Bugün sabreyleyenler, bir gün bezecekler
Tutup başlarını, taşlarla ezecekler.

Atalarımız bize, böyle ferman buyurdu
Ey ecdat sevgisiyle taşan kahraman ordu

Bu hakimler veremez, hükmünü bu celsenin
Hazır olun Bozkurtlar! Hüküm sırası sizin

Küçük Halil Oğlu Mustafa ÖZTÜRK

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Şiir Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.