BİZ’de….. / Kandıralı FETHİ
BİZ'de..... / Kandıralı FETHİ
BİZ'de.....
Çocukduk - ufacıktık...
Yerde bulduk, bir erik,
Kaptı biii ala geyik.....
GARGA - GARGA
Gaaak - dedi
Çık şu dala, bak dedi...
Ali topu, al...
Al sana, top.....
İle başlardı veya biterdi...
ALFABE....
Beyaz, dağınık, hafif dökük saçları, yere doğru bakan
ATATÜRK
vardı, kapağında...
Siyah - Beyazdı resmi..
Tekkkk, kırtasiye bayisi vardı GANDIRA' da.... (okul KİTAPLARINI satan..)
KEL SEZAİ....
Azime teyzemin gocası - Twistt kralı ZÜHTÜ'nün babası....
MEB kitapları ondaaa....
kareli - samanlı - porteli müzik defterleri Kolayyy...
Heryerde var...
GAVELİ DÜKKANDA'da
Bakkal HASAN DEĞER amcada
Bakkal ALAATTİN ALKAN' da da.
İşte tam o yıllar..
Şu an
PEMBE BİSİKLETE BİNEN, Fethi DURU'nun, biiii #60 yıl evveline gidelim.
..
Dere boyu GAVAKLAR ve SÖĞÜT ağaçları..
Şahin – Yüksel – Hızır - Mustafa Saatçi’lerin babası.
(sizler onların çocuklarını - belkide torunlarını bilirsiniz)
LANGIR'ların Emin Çevik dayısı
Şükrü SAATÇİ
Kaba gölgeye kilim atardı..
NAMAZGAH. deresi şırıl - şırıl akardı...
Üfül üfül eserdi rüzgar...
Namazgah gazinosunın apörlerinden, müzik sesleri gelirdi
Taaaaaa, HATIPINARINDAN duyulan...
Sağa- sola tokmağını vuran, ÇALAR SAAT ve küçücük biii defter..
Dört tane BİSİKLET, çayırda yatardı...
Yan - yana..
İsimleri vardı..
-Koç boynuzlu
-Sarı.
-pedal lastiksiz
-el frenli
5 Tur - 25 GURUŞ...
Tur neresi - ??? GARŞI KALEDENN - ÖBÜR GARŞI GALEYE..
Acemilere.. Düşe galka öğrenenlere..
Azzz bii azz öğrendinizmi ???!!! bisiklete binmeyi....
Hadee buyrun, o zaman 10 dakkası 50 guruş..
Namazgahdan çıkarr, AKÇEŞME – AKÇAKOÇA - GALAYCILAR SOKAĞI - ÇARŞI CAMİ güzergahı vee yine Namazgah..
KOÇ BOYNUZLU'ya binerdim genellikle..
Çalar saatine - çıkış ve varış saatine riayet etmeksizin, SİNDİRE - SİNDİRE binerdim, bisiklete...
Bilirdim ki o güzel insan, ŞÜKRÜ BABA benden, fark üçreti almaz - istemez..
Lokantacılar veya ön çarşıdan geçemazdin... YASAK...
Siz ZABITA MEHMET amcayı bilmezsiniz..???
" Yakalanmayın" derdi Şükrü amca...
- ben bile kurtaramam...
Hani şu TEKKE MEYDANIN da oturan...
Bakkk şimdi, nereden nereyeeee....
YELKEN SİNEMASININ kapısında, geceleri bile, RESMİ durur, biletleri kontrol ederdi..
Devir, o devir...
O bisikletlerde öğrendik, HAYATI – sürmeyii - hoşgörüyü...
Şükrü amca öğretti bize.
Olabildi isekk ADAM'lığı..
haa, şu var
Bende de var diyen, yalan söyler...
BİSİKLET, mi????
Dinamolu – frenli - arka selelikli, bii TEK
Rüştü Uygur dayımda ve onun İstanbul’daki yeğeni FAİK vardı.
Zaman tüneli, sarıyor bazen geriye.....
Bencee, Fazla sardı eskilere - yaşanmışlıklara...
Veee PAYLAŞIYORUM sizlerle...
BAKİ KALAN KUBBEDE
HOL BİR SADA İMİŞ
Misali...
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.