Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

22Ara/180

Bugünü kaçımız hatırlıyor?

48392481_10213544714747331_7907687420806561792_n

Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu cephesinde kaybettiğimiz Sarıkamış şehitleri, pazar günü, başta Erzurum olmak üzere, Türkiye’nin her yanında törenlerle anıldı. Törenlerin bu kadar yaygınlaşmasında belki de en büyük paya sahip insanların başında, kendisi de bir şehit torunu olan Prof. Dr. Bingür Sönmez geliyor. Sarıkamış Şehitleri Dayanışma Grubu Başkanı da olan Sönmez, şehitliği neden her sene ve senenin her günü ziyaret etmemiz gerektiğini anlatıyor.

On binlerce asker ve sivilimizi soğuktan şehit verip Allahüekber Dağları’na emanet ederek çekildiğimiz Sarıkamış faciasının üzerinden tam 103 yıl geçti. Hemen her aileden bir şehit verilmişti ama Osmanlı Devleti’nde uygulanan katı sansürden dolayı olayın vahameti yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılacaktı. Kaybın büyüklüğünü kayıt altına alanlarsa dönemin halk ozanlarıydı. Bu konuda bugün bile herkesin üzerinde hemfikir olacağı belge, rapor ve tahminlere ulaşmak mümkün değil. Makul kaynak ve analizler yaklaşık 90 bin şehide işaret ediyor. Felaketten bir asır sonra bulabildiğimiz teselliyse, Sarıkamış şehitlerine her yıl katlanarak artan ilgi ve farkındalık. 7 Ocak’ta Türkiye’nin her yerinde düzenlenen törenlerin en büyüğü Erzurum Sarıkamış’taydı. 90 bin ‘kardelen’i anmak için 50 bin torun bir araya geldi. Onlara neden mi kardelen diyorlar? Çünkü soğuğun ve karın yuttuğu gencecik bedenleri, savaştan çok sonra, kış bitip karlar eriyince ortaya çıkmıştı. Elbette gününde orada olmak daha anlamlı. Ama bu topraklar için toprağa düşenlere vefamızı göstermenin ne günü, ne haftası ne de saati var.

Ünlü kalp cerrahı ve Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, bir şehit torunu olarak bu konuya en çok eğilen insanların başında geliyor. Hayatının önemli bir kısmını Sarıkamış Harekâtı ile ilgili araştırmalara ayırdı ve ‘Ateşe Dönen Dünya Sarıkamış’ kitabını yazdı.

90 bin şehidi nasıl verdik?
Rakamlar verilirken şehit ve yitik konusunda ciddi bir kavram karmaşası var. Kayıtları yapılamadan cepheye sürülen gönüllülerin, adeta soykırım şeklinde katliama uğrayan yerli halkın ve göçler sırasında yaşamını yitirenlerin tam sayısını bilmek hiçbir zaman mümkün olmayacak. 1933’te Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan bir açıklamada “120 bin kişiye baliğ olan (ulaşan) 3. Osmanlı Ordusu birçok evlatlarını kar altında gömerek, 12 bin kişiyle hudut gerisine çekilerek tarihe hazin ve acıklı bir safha kaydetti” deniliyordu. Sarıkamış yitiklerinin 108 bin kişi olduğuna işaret edilmektedir. Ayrıca komutanlar harpten sonra donmalardan sorumlu tutularak Divanı Harp’te yargılanmaktan korktukları için donmaların çoğunu firar olarak rapor etmişlerdir. Bu rakamlar; hiçbir kaydı olmadan cepheye gönderilen gönüllüleri, 11. Kolorduya ihtiyaç oldukça Erzurum Depo Taburlarından gönderilen askerleri, Teşkilatı Mahsusa Kuvvetleri’ni, yerli halktan olan kayıpları, geri çekilme sırasında köylerde kalan yaralıları ve hastaları, hasta ve yaralı olarak evine döndükten sonra yaşamını yitirenleri, firarileri, sivil göçleri, esarete gidip dönemeyenleri ve Erzurum-Sarıkamış arasındaki 150 kilometre boyunca ve Van’dan Trabzon’a çekilen 300 kilometrelik sahada dağlarda kalan şehitleri ihtiva etmemektedir.

5a58952dc03c0e26a0317376

Türkü ve ağıtlarda nasıl yaşatıldı?
Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında uygulanan ağır sansür, bir tek ozanları baskı altına alamamış, onların Sarıkamış gerçeğini ağıtlarla, türkülerle 1914’ten günümüze kadar ifade ettikleri, belki de en kesin rakam olan: “Sarıkamış diye kırıldı, 90 bin evin ocağı” cümlesi yüreğimizde yer etti. Bu rakam bütün ağıtlarda hiç değişmedi. 90 bin şehit, sembolik bir sayıdır ve artık folklorik bir değeri vardır. Üstelik ozanlar bunu, sansürün evlerde bile Sarıkamış’ın konuşulamayacağı kadar katı olduğu bir zamanda korkusuzca dile getirdiler. Bu nedenle kutsaldır ve ozanların verdiği bu rakama saygı göstermek gerekir.

5a589603c03c0e26a031738e

Birinci Dünya Savaşı’nda Enver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun, Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı ve 90 bin askerin şehit olduğu Sarıkamış Harekatı’nın 103. yılı dolayısıyla Sarıkamış ilçesinde 50 bin kişi bir araya geldi.

Sivil halk ne durumdaydı?
Sayıları hiçbir zaman saptanamayan, göçe zorlanan sivillerin durumu da tam bir dram. Aziz Samih (İlter), “11. Kolordu geri çekiliyordu. Yollarda kalpleri yakan göç manzaraları vardı. Zavallı kadınlar, çocuklar, yalınayak bir kağnıya veyahut bir öküze biniyorlardı. Kirli birkaç yorgan yüklenmiş, bir-iki zayıf inek ve danayı önüne katmış, meçhul bir ufka doğru gidiyorlardı. Muhacir akını Erzurum’a doğru gidiyordu. Hasta, ihtiyar, anasını sırtına almış erkekler; çocuklarını yorgana sarmış, omuzlamış, kucaklamış kadınlar; kağnıların arkasından yürümeye çalışan yavrular... Sorsanız nereye gittiklerini onlar da bilmiyor. Rus askerinden, Ermeni taarruzundan canını, namusunu kaçırıyor. Bu zavallıların kim bilir her gün ne kadarı boş köylerin yıkık damları altında can veriyor” diyordu.

5a5894dcc03c0e26a0317370

Şehitlerin sembolü neden kardelen?
Ordu bozgun halinde çekilirken Sarıkamış önlerindeki şehit naaşları çoğu defnedilemeden karlar üzerinde bırakılmıştı. Mart-Nisan 1915’te karların erimeye başlaması üzerine şehitlerimiz kardelenler gibi ortaya çıktı. Kardelen bu nedenle Sarıkamış şehitlerinin sembolü.

Enver Paşa’ya kim, neden kızıyordu?
Belki de bunu en iyi Hafız Hakkı Paşa’nın hatıratından bir alıntı anlatabilir... Günlüğüne 16 Ocak 1915’te şöyle yazmıştı: “Ah Enver, ah! Bu kış seferini ta’cil etmek (acele ettirmek), sonra da bu parlak taarruzda 9. Kolordu’yu dörtnala kaldırmakla, 100 bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin...” Kayıplarımız konusunda hayret edilecek bu bilgiyi bize Murat Bardakçı uzun bir emek sonucu Sarıkamış literatürüne kazandırdığı ‘Hafız Hakkı Paşa’nın Anıları’ kitabında veriyor. Artık bu bilgiden sonra Sarıkamış şehitlerinin sayısının tartışılmasına gerek kalmamıştır.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Mesaj Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.