Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

24Kas/113

İncitmeyin Damadımı / Rifat SERDAROĞLU

rifat-serdaroglu-yeni-kose İncitmeyin Damadımı

Rifat SERDAROĞLU rifatserdaroglu@superonline.com

Cumartesi günü İstanbul’da öyle bir rezalet yaşandı ki, böylesi şimdiye kadar görülmedi…
Bu rezalete ortak olanlar, yarın nasıl toplum içine çıkacaklar, insanların yüzüne nasıl bakacaklar çok merak ediyorum.

Rezalet şu;
Emine Erdoğan’ın ağabeyinin kızı, Başbakan Erdoğan’ın özel sekreteri. Bu sekreter hanımın kocası da Göksel Gümüşdağ… Altın kaplı Gümüşdağ, Hanım ve Yenge kontenjanından önce Küçükçekmece AKP Belediye Meclis Üyesi yapıldı. Cemaat mensubu olan damat, dizilerde figüranlık yaparken birdenbire İstanbul Büyükşehir Spor Kulübü Başkanı oldu. 2007-2011 tarihleri arasında Kulüpler Birliği Vakfı Başkan Vekilliğini yaptı. Mahmut Özgener’in kendi rızasıyla aday olmayacağını açıklaması üzerine, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına aday oldu. Şaşaalı-debdebeli basın toplantıları ile adaylığını açıkladı.

Sonra, kendisine “sen dur bakalım, fazla hoplama, cemaatin senden kıdemli elemanı var” denildi ve damat, TFF Başkan Vekilliğine fit oldu…

Futbolda şike araştırmasıyla görevli “Özel Yetkili Savcı” damadın 
“Şüpheli-Sanık” olarak ifadesinin alınmasını ister. İster istemesine de, Polis damadı gelip almaz. Damat kendisi gider. Sağlık kontrolü için polis eşliğinde doktora götürülmesi kanun emridir, ama damat kendi arabasıyla kendi özel şoförüyle hastaneye kontrole tek başına gider. Aslanlar gibi raporunu alır, emniyette kendisinin ifadesini alacak polislerin önüne koyar...

Damadın İstanbul Emniyet Müdürlüğünü şereflendirdiğini duyan İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyet Müdürü derhal Emniyet binasına gelirler. İstanbul Valisinin, damada gösterdiği saygı insanın gözlerini yaşartacak derecededir. Hemen, Emniyet Müdürlüğünün “Müdür” katında bir oda hazırlanır, yatak yorgan, damadın rahat etmesi için ne lazımsa eksiksiz yapılır. Damadın ifadesi hazırlanır ve damat istirahata çekilir. Ertesi gün güzel bir “Brunch’tan” sonra Damat, Savcıya götürülür ve akşamüstü serbest bırakılır. Basına açıklama yapan damat, “İfade vermekten çok memnunum” der ve doğru Dolmabahçe Sarayındaki “Enişte’nin” makamına gider…

Rezalet dediğim bu…
Şimdi bir an için film makarasını geri saralım ve Göksel Gümüşdağ yerine 
Rifat Serdaroğlu’nu koyalım, bakın film nasıl çekilirdi…

Sabahın erken saatinde polisler evimi sarıp, beni gözaltına alacaklar, evim didik didik aranacak, eşimin ve çocuklarımın bilgisayarlarına el konulacak, binlerce kitaptan oluşan kitaplıklarım darmadağın edilecek, ve polisler beni kelepçeleyip alıp götüreceklerdi. Emniyet nezarethanesinde yasal sürenin sonuna kadar bekletecekler, uykusuzluktan ve yorgunluktan bitkin bir halde, muhtemelen dört gün-dört gece sonra  “Özel Yetkili Savcı” beyin huzuruna göndereceklerdi. Savcı da, en az 6-7 saat iskemle üstünde beklettikten sonra ifademi alacak ve kararı neyse onu verecekti.

Sen 30 sene bu ülkeye hizmet etmişsin, darbelere hesap vermişsin, her darbeden sonra yaprak kımıldamazken sen demokrasi mücadelesi vermişsin, Baban 5,5 yıl, kardeşlerin 14’er ay hapis yatmış, işkence görmüşsün, defalarca bakanlık yapmışsın, geç bunları anam babam geç... Sultan  sülalesinden birine damat olamamışsan tüm bunlar neye yarar !...

65 Yaşını geçmiş emekli Orgeneral’de bu muameleye tabi tutuldu, rahmetli Türkan Saylan da, binlerce can kurtaran Mehmet Haberal da. Hepimiz, dışarıdaki ve içerdeki tüm tutuklular; Gazeteciler-milletvekilleri- Profesörler-Aydınlar-Emekli ve Muvazzaf Generaller-Siyasetçiler bir Göksel Gümüşdağ kadar itibarlı olamadık yazıklar olsun bizlere…

Bir sözüm de “Özel Yetkili Savcıya”…
Sayın Savcı siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Ne demek Saltanatın damadını ifadeye çağırmak?... Siz Sultan’ın Yeğeninin başına gelenleri de mi duymadınız? Yeğen Mehmet Erdoğan 50 kilo esrarla yakalandı. Uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili organize suç örgütü kurmaktan yargılanmadı. Hakimlere “ben içiciyim” dedi. Hakim ağabeyler de inandı ve Yeğen Mehmet 3 ay sonra tahliye edildi.

Savcı Bey siz gerçekten bunu duymadınız mı?...
Eğer Sultanın kafasını bozarsanız, sizi derhal açığa alırlar ve hakkınızda soruşturma açarlar, sizden önceki bazı Savcılar gibi “domates satmak” zorunda kalırsınız.

Bundan böyle damadın ifadesi gerekirse, önce siz damattan randevu alacaksınız, onun uygun gördüğü zaman ve yerde gidip, verdiği ifadeyi alacaksınız, sessizce huzurdan çıkıp gideceksiniz…

Yazıyı damada bir soru sorarak bitirelim;
Damat Bey, siz gariban bir dizi figüranı iken jet hızıyla yükseldiniz. Devletin Valisi ayağınıza koşarak geldi, tüm İstanbul Emniyeti sizi rahat ettirmek için seferber oldu. Sizi gerek sağlık kontrolünde, gerekse Savcılığa girip çıkarken kimse sizi görüntüleyemedi, Polis çok iyi sakladı sizi.

Orgenerallere, terörle mücadele kahramanlarına, Bilim adamlarına, Milletvekillerine gösterilen muamele size karşı asla gösterilmedi. Onlar daha Emniyette, sonra da Savcılıkta ezildiler, onurlarıyla oynandı. Size ise Obama gibi hürmet gösterildi!...  Anladık damatsınız da, lütfen söyleyin sizin nereniz altın ile kaplı ki bu kadar rahat bir şekilde hem devletin hem de hukukun ırzına geçebiliyorsunuz?

http://www.egedesonsoz.com/yazar/Incitmeyin-damadimi-/3998

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (3) Geri izlemeler (0)
  1. Çok haklısınız, hukuk ikiye bölündü, l- Hukukun üstünlüğü, 2- Üstünlerin Hukuku. Ne yazık ki ikincisi çok daha güçlü.
    Ancak; Ergenekoncuların da aynı hukuk kurallarını daha acımasız kullandıklarını da kabul edelim. Yargısız infazlar, gizli hücreler vs. Şimdi bunları savunursanız o zaman bir üçüncü yargı türünü da siz açmış olursunuz; “Benim yargım” sevgilerimle.

  2. kaleminize saglik…ne guzel ozetlemissiniz….

  3. Adem Bey, Ergenekon Türk Destanı.. Bu ismi böyle bir davaya ad verenlerin kimlik ve sebebini ileride öğrenme imkanı bulacağız. Yasaklanmasına dair karara rağmen kullanma gafletine düşme talihsizliğine düşülmemesi gerekir..
    Yorum yazarak gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim.


Leave a comment

Geri izleme yok.