EN’AM SÛRESİ’NDE ŞEFAAT VE VELÂYET – Süleyman PEKİN
EN’AM SÛRESİ’NDE ŞEFAAT VE VELÂYET – Süleyman PEKİN
Geleneksel Din Anlayışı diyerek kibarlaştırdığımız Tekerlemeci ve Taklitçi İnanç Sahiplerinin ekopolitik takıntılarından velilik, evliyalık, velâyet mevzularına Kuran-ı Mübin acep ne diyor? Dokuz kusurlu hareketin sonuncusundan başlarsak Celâleddin Rumî’nin Mevlâna lâkabını kullanması tevhidî açıdan caiz değil; zira Bakara 286’te “Ente Mevlâna fensurnâ.. / Sen Mevlâ’mızsın (Efendi’mizsin), artık yardım et!” dendiği için Allah’ın ‘koruyucu, velâyet sahibi’ anlamındaki özel ismi herhangi bir insan için kullanılamaz, kullanılmamalı.
Velî koruyup gözetici; Evliyâ veliler, Velâyet idare etmek, yönlendirmek mânâlarında.. Şefaat ise korumak, aracılık yapmak ve Şefî‘ de sıkıntıdan koruyucu, bağışlanmaya aracı mânâlarında..
EN’AM 14: “Kul egayrallâhi ettehızu veliyyen fâtır’ıs-semâvâti ve’l-ardı ve hüve yut‘ımu velâ yut‘amu kul innî umirtu en ekûne evvele men esleme velâ tekûnenne min’el-muşrikîn. / Söyle: Göklerin ve yerin fıtratçısı Allah’tan gayrisini mi velî ittihaz edineyim? Ki O besleyen ve fakat beslenmeyen. Söyle: Ben evvelâ teslim olmakla emrolundum ve müşriklerden olmamakla.”
EN’AM 51: “Veenzir bihillezîne yehâfûne en yuhşarû‘ ilâ rabbihim leyse lehüm min dûnihî veliyyun velâ şefîun leallehüm yettekûn. / Ve bu indirilenle korkanları Rabbleri toparlayacak. Uyar onları: O’ndan başka velî ve şefaatçi yok; umarız sakınırlar.”
EN’AM 56: “Kul innî nuhîtu en a‘budellezîne ted ‘ûne min dûnillâh. Kul lâ ettebi‘u ehvâeküm. Kad dalaltü izen vemâ ena min’el-muhtedîn. / Söyle: Ben yasaklıyım, Allah’ın yanında kullukla dualandıklarınıza. Söyle: Hevanıza tâbi olmam! O vakit sapıtmışlar gibi ve aydınlanmış değilmiş gibi..”
EN’AM 62: “Sümme ruddû ilâllâhi mevlâhüm’ul-hakk. Alâ leh’ül-hükmü ve hüve esra‘u’l-hâsibîn. / Reddolur Allah’tan öte hak koruyucuları. Hüküm O’nun ve O hesapları hızlı gören değil mi?”
EN’AM 70: “Ve zerillezînettehazû dînehüm le‘iben ve lehven ve garrathum’ül-hayâtü’d-dünyâ ve zekkir bihî en tubsele nefsun bimâ kesebet. Leyse lehâ min dûnillâhi veliyyun velâ şefî‘un. Vein te‘dil külle adlin lâ yu‘haz minhâ. Ûlâ‘ikellezîne ubsilû bimâ kesebû. Lehüm şarâbun min hamîmin ve azâbun elîmun bimâ kânû yekfurûn. / Bırak dinlerini oyun ve eğlence ittihaz edinenleri ve dünya hayatının aldattıklarını! Ve hatırlat bununla nefsin kazandığının sebil olmasını. Ona Allah’ın yanında velî yok ve şefaatçi yok. Ki adaletlenilse tüm adalet ahzolunmaz ondan. Onlara cehennem şarabı ve elîm bir azap; küfürde olmalarından dolayı.”
EN’AM 127: “Lehum dâr’us-selâmi inde rabbihim ve hüve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn. / Barış yurdu onların, Rableri indinde ve O koruyucusu olan amellerinin.”
EN’AM 137: “Ve kezâlike zeyyene likesîrin min’el-müşrikîne katle evlâdihim şürekâ‘uhum liyurdûhum ve liyelbisû aleyhim dînehum. Velev şâ‘ellâhu mâ fe‘alûhu fezerhüm vemâ yefterûn. / Ve böylece çokça süslendi müşriklikleri, şirk koştuklarına yaranma için evlatlarını katletme helâkiyetleri. Ve dinin üzerini örttüler. Velev Allah diledi faaliyetlerini; bırak onları tüm iftiralarıyla!”
Ey Allah’ın kulları (Yâ ibâdellâh): Allah’a karşı sorumlu olun ve uyun (Ittekullâhe ve ‘atîuh).
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.