MUHTEŞEM TÖRENLER VE GELİŞMİŞLİK SEVİYESİ – Ruhittin SÖNMEZ
MUHTEŞEM TÖRENLER VE GELİŞMİŞLİK SEVİYESİ – Ruhittin SÖNMEZ
Rahmetli Prof.Dr. Ayhan Songar, Türkiye'nin en ünlü psikiyatrlarından olduğu kadar, kendisini çok iyi yetiştirmiş gerçek bir aydındı. Aynı zamanda dünyayı gezmeye ve fotoğraf çekmeye meraklı bir kişiydi.
Kendisinden dinlediğim bir hatırasını hiç unutamıyorum. O’nun dilinden aklımda kaldığı şekliyle aktarayım:
“Galiba yıl 1986 idi. Avusturya’nın Başkenti Viyana’da turist olarak geziyordum. Başkanlık Makamının önündeki merdivenlerde fotoğraf çekerken, merdivenlerin başladığı noktaya bir siyah otomobil geldi.
Aracın önünde arkasında eskortlar, korumalar vs yoktu. İçinden çıkan adama dikkatlice bakınca tanıdım.
Bu bir gün önce yapılan seçimleri kazanarak Avusturya Cumhurbaşkanı seçilen Kurt Waldheim’di.
Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim aracından çıktı, bond çantasını eline aldı, tek başına Cumhurbaşkanı olarak görev yapacağı Başkanlık Makamına doğru merdivenleri çıkmaya başladı.
Ben de kendisine yaklaşarak kendimi tanıttım ve başarılar diledim. Teşekkür ederek, makamına gitmek üzere yoluna devam etti.”
Bilindiği gibi, Waldheim, 1972'den 1982'ye kadar Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği görevini üstlenmiş, 1986'dan 1992'ye kadar Avusturya Cumhurbaşkanlığı görevini yürütmüştü.
Kurt Waldheim dünyanın yakından tanıdığı çok önemli bir devlet adamı idi.
Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra sıradan bir memurun göreve başlaması gibi makamına gelmesi ve etrafını coşkulu vatandaşların sarmaması bana garip gelmişti.
***
Oysa bizde bu işler böyle mi olur?
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan 24 Haziran’da 2. defa Cumhurbaşkanı seçildi.
Bir Cumhurbaşkanının göreve başlaması nasıl olurmuş âleme gösterdik.
Bakın nasıl kutladık bu kutlu ve mutlu olayı?
Yandaş medyadan alalım bilgileri:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki (TBMM) yemin töreninin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen tören, katılımcı sayısı ve çeşitliliği bakımından dünyada öne çıkan törenler arasında yer aldı.”
“Törene görevli ve davetliler yaklaşık 10 bin kişi katılım sağladı. 22 Devlet Başkanı ile dini cemaatlerin ruhani liderlerinin de katıldığı törende, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Armoni Mızıkası, TSK Mehteran Takımı ile TSK Tarihi Birlik de yöresel kıyafetlerle hazır bulundu.”
“Talihsiz tren kazası nedeniyle biraz hüzünlü de olsa Meclis'teki o tarihi anda heyecan doruktaydı.”
“Misafirlere, darphane tarafından özel bastırılan ve arka yüzünde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve törene ilişkin enstantanelerin bulunduğu 1 liralardan hediye edildi. Bu özel paraların bir kısmı da tedavüle sokuldu. Ayrıca, tören gününe özel pul bastırıldı.”
Şimdi Avusturyalılar ve hatta bütün batı bizi kıskanmasın da ne yapsınlar?
Hasetlerinden çatlasalar yeridir.
*********************************
BİTMEZ TÜKENMEZ KUTLAMALARIN SEBEBİ
Avrupa ve Asya’da önemli devletlerde Belediye Başkanı, milletvekili, bakan, başbakan veya cumhurbaşkanı seçilenler için muhteşem kutlama törenleri yapılmaz. Seçilenler aylarca tebrik için gelen ziyaretçileri misafir etmek zorunda kalmazlar.
Oysaki bizde küçük bir kasaba belediyesine başkan seçilenden tutun, milletvekili seçilenler ve bakan olanlara kadar her önemli makama gelen aylarca çok yoğun tebrik ziyaretleri ile meşgul edilir.
Seçilen kişilerin yeni görevlerine bir an evvel intibak etmesi, iş akışını öğrenmesi ve çalışanları tanıması için en değerli zamanları düşüncesizce harcanır.
İlk etapta kutlama ziyaretleriyle doldurulan makam odaları ilk altı aydan sonra da şahsi talepler sebebi ile gelenlerin istilasına uğrar.
Peki, gelişmiş demokrasi ile yönetilen ülkelerle bizim aramızdaki bu fark nereden doğmuş olabilir?
Avusturya’da, Almanya’da, İngiltere’de, Hollanda’da, Japonya’da, G. Kore’de vb ülkelerde vatandaş seçtiği kişilerden özel beklentiler içinde olmaz. Buralarda hukuk devleti olmanın gereği, vatandaşın meşru bir işi varsa zaten devletin görevi bu talebi çözmektir. İşi bir aracıya ihtiyaç duyulmaksızın yapılır.
Farz edelim, vatandaşın bir inşaat ruhsat işi, bir teşvik talebi varsa, talep hukuk kurallarına aykırı değilse, devlet görevlileri zaten bunu yapacaktır. Hukuka aykırı ise seçilenler adamınız da olsa, aracınız da olsa, meşru olmayan talebi yapılmayacaktır.
Oysaki bizim gibi demokrasi ve hukuk devleti açısından sorunlu ülkelerde devlette işiniz varsa o işin yapılması “hukuka uygunluk” kriterine göre değil, “adamına göre”yapılmaktadır.
Bir kısım vatandaşımızın siyaset merakı da, tebrik kuyruğunda beklemesi de “adamını bulma” niyetinden kaynaklanır.
Aylarca makam odalarında tebrik kuyruğunda bekleyenlerin önemli bir kısmı, bir süre sonra mevzuata aykırı taleplerinin kitabına uydurularak yapılması talebiyle gelecektir.
***
BİREYSEL FAYDA, TOPLUMSAL FAYDA
Mevzuata aykırı bireysel taleplerin yerine getirilmesi genellikle toplumsal faydanın aleyhinedir.
Kaldırıma taşan esnafa hoşgörülü olursanız, kaldırımda yürüyen yayaların alanını daraltırsınız. Çekme mesafesini ihlal eden, verilen kat iznini taşan inşaata göz yumarsanız bir süre sonra orada şehir berbat bir hale gelir. Nitekim şehirlerimiz bu tür uygulamalarla yaşanmaz hale getirilmiştir.
Müteahhitlere bireysel fayda sağlayan kayırmalar, usulsüz krediler, ihale şartnamelerine uygunluğun denetlenmemesi gibi hukuksuzluklar, devlet kaynaklarını yandaşlara talan ettiren uygulamalar da ülkenin geri kalmasının en önemli sebepleridir.
Aynı zamanda Soma faciası, Çorlu tren faciası gibi gerçekte cinayet olan sözde kazalarda yüzlerce vatandaşınızı kaybeder, daha fazlasını sakat bırakırsınız.
Demek ki yapacağımız ilk iş, bitmez tükenmez kutlamaları bir yana bırakıp, hemen ve derhal hukukun üstünlüğünü tesis etmektir.
Ülkenin beka meselesi varsa, geri kalmak kader olmaktan çıksın diyorsak, çare önce hukuk devleti ilkesini hayata geçirmektir.
12.07.2018
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.