Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

5Ara/170

SİZİN HİÇ Mİ SUÇUNUZ YOK? – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezSİZİN HİÇ Mİ SUÇUNUZ YOK? – Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’yi yönetenler çok çeşitli dertlerle boğuşuyor. Bunlardan bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bulunduğu coğrafyası ile tarihinden kaynaklanan sorunlar.

Bir kısmı ise Ak Parti lideri ile yöneticilerinin devlet yönetme becerisizliğinden ve şahsi ihtiraslarına gem vuramamasından kaynaklanan meseleler.

Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgemizde yürütülen faaliyetler, Irak ve Suriye’deki sınırların değiştirilmesi kavgası, dünyanın en belalı terör örgütlerinin saldırıları değerli coğrafyamızın ve imparatorluk bakiyesi olmamızın birer sonucu.

Böyle bir bölgede filler her zaman kavga eder, bu arada çimenler ezilir. Yapmamız gereken ezilmeyecek bir devlet yapısı ve çok akıllı bir yönetim oluşturmak.

Türkiye son döneme kadar Atatürk’ten miras aldığı akılcı ve dengeli dış politika ve basiretli devlet adamları ile böyle netameli dönemleri hasarsız atlatmayı becerebiliyordu.

Ancak ortak akıl ve köklü devlet tecrübesinin bir yana bırakılıp, tek adamın aklı ve ideolojik tercihleriyle hareket edince başımızdaki belaların adedi ve büyüklüğü iyice arttı.

Buna bir de Zarrab olayında olduğu gibi, bir kısım yöneticilerin şahsi ihtirasları sonucu, inanılmaz boyutlardaki yolsuzluk ve rüşvetler uğruna yarattıkları iç ve dış sorunlar eklendi.

Eski müttefiklerimizin hepsi düşman. Eski düşmanlarımızın dostluğuna güvenmek mümkün değil. İçeride ve dışarıda devletimizi yönetenlerin itibarı yerlerde sürünmekte.

İktidar kanadının bütün bunları izah için ilan ettiği iki fail var: ABD ve FETÖ.

Eskiden İslamcı cenah bütün dertlerimizin failinin İsrail ve Yahudiler olduğunu söyleyerek her meseleyi izah ettiklerini sanırlardı.

Şimdi bu yeni düşmanlarla, her sorunun failinin bunlar olduğunu söyleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar. Böyle bir kolaycılığa kaçmanın hiçbir meselemizin çözümüne yardımcı olamayacağını göremiyorlar.

Hani meşhur bir şeytan fıkrası vardır: Bu fıkrada şeytan, bağlı olan bir kuzunun ipini gevşetir, kuzu serbest kalınca hareketlenir ve değerli bir aynayı kırar. Bu sebeple ayna sahibi ile çevredekiler arasında başlayan tartışmalar, kavgalar, itişip kakışmalar olur. Sonuçta kuzu ve üçü cinayet biri intihar sonucu dört insan ölür.

Kenarda olanları seyreden şeytanın sözü şu olur: "Ben bir şey yapmadım ki, sadece kuzunun ipini gevşettim."

Kuzunun boynundaki ipi gevşetenin kim olduğu belli. Tamam ama O sadece bir şeylerin ipini gevşetti. Gerisi yöneticilerimizin ve onları seçen bizlerin işi.

****************************************

ZARRAB OLAYININ ÖZETİ

Yazarını bulamadım. Ama sosyal medyada paylaşımlardan okudum. Kafası karışanlar için hayli yol gösterici olacağını düşünerek, Zarrab konusunu güzel özetleyen bir yazıyı paylaşmak istiyorum:
“Bahsi geçen bu milyarlı milyonlu Euro’lar ABD'nin ya da İran'ın değil, zaten bizim paralarımız.

Birleşmiş Milletler İran'a ambargo koyuyor. Ambargonun sebebi İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek.

Ambargoya göre İran'a mal satmak veya İran'dan mal almak yasak değil. İran'a para aktarmak yasak. Çünkü İran Nükleer tehdit. Bu teknolojiyi geliştirmesini engellemek amaç.

İran sana doğalgaz veya petrol satınca bunun parası Halkbank'a yatıyor.

İran bu parayı doğrudan çekemiyor. Senin ihracatçın İran'a mal satıyor, parasını  Halkbank'taki bu hesaptan çekiyor.

İran'ın parasını harcayabilmesinin tek yolu bu. Karşılıklı alışveriş yapmak.

Zarrab, Halkbank ve AKP'liler ne yaptı?

Halkbank'daki bu parayı İran'a ihracat yapmış gibi göstererek üçkağıtçılıkla çekip, Altın, Euro, Dolar vs. aldılar. Bu parayı yasadışı yollardan İran'a transfer ettiler.

İran'a yapılan ambargoyu delmiş oldular.

Bu hırsızlık yapılmasaydı, İran bizden milyarlarca dolar değerinde mal almak zorunda kalacaktı.  Türkiye'de işler artacak, çarklar dönecekti.

%4 rüşvet karşılığı İran’ın bloke parasını yasadışı yollarla İran’a gönderdin. Siyasetçinin cebine 45-50 milyon Euro girdi. (şimdilik görünen rakam.) Bir o kadar Zarrab sebeplendi (%50-%50). Ayrıca Zarrab bir miktar daha kendine yonttu.

Yapılan hainlik nedeniyle Türkiye 4-5 milyar dolarlık üretim ve ticaret yapamadı.

Siyasetçi 1.5 birim aldı, Zarrab 2.5 birim aldı. Toplam %4 etti. Siyasetçi olarak cebine girecek 1.5 birim para için, Türkiye'nin 100 birim ticareti engellendi.

Anladın mı AKP'li kardeşim?

Daha bitmedi, Amerikan Mahkemesi Türk bankalarına yaklaşık 100 birim ceza kesecek. Onları da Türk halkı ödeyecek. Ödemeyiz dersek, Türk bankacılık sistemine uygulanacak ambargo ve ekonominin bozulması ile en az 500 birim para bu milletin cebinden çıkacak.

Yani anlayacağın bu vatanın her bir ferdine her bir karış toprağına ihanet ettiler.

Bu olay Amerika'nın ülkemize oynadığı bir oyun değil. Çünkü bu ambargo delme mevzusunu görüp defalarca uyarmışlar. Bunlar yöntem / şirket / banka değiştirip devam etmişler.

Neden böyle bir riske girmişler? Çünkü havadan inanılmaz paralar geliyor. Düşünsenize 50 milyon Euro’luk banknotu kâğıt olarak hurdacıya satsan köşeyi dönersin. Öyle bir para geliyor havadan. Normalde böyle bir para kazanması mümkün değil birinin.

Rusya da bu üçkâğıdı görüp raporlamış.

İran da salak değil, parasının tırtıklandığını görüp Reza'nın ortağı Babek Zencani'yi idama mahkûm etti.”

Özetle, bu şeytanın işi veya ABD’nin kumpası diyerek sıyrılmak mümkün değil.

04.12.2017

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.