KATALONYA İLE BARZANİSTAN MUKAYESESİ – Süleyman PEKİN
KATALONYA İLE BARZANİSTAN MUKAYESESİ – Süleyman PEKİN
“Evin kristaldense başkasının camına taş atma!” derler, İspanyolcasıyla “Si la casa es de cristal, tirar piedras en el cristal de otra persona!”
Sen, hem PKK’ya her türlü desteği; silah, eğitim, militan, siyaset, ne varsa ver hem de utanmadan Medeniyetler İttifakı projesinde Türkiye ile eşbaşkanlık yap. Yetmez; hem Kıbrıs, Ermenistan, Yunanistan mevzularında bizim karşımızda hem de Septe, Batı Sahra, Kanarya Adaları mevzularında dost ve kardeş ülke Fas’ın karşısında ol.
Hâlâ Krallık, İmparatorluk takıntısındalar.. İspanyolca Konuşan Milletler Topluluğu üzerinden yarım milyarlık Hispanosphere yani İspanyol Atmosferi kurmaya çalışıyorlar hâlâ.. Ama Katalonya’nın, Galiçya’nın ve Bask’ın bağımsızlık talepleri sönmeyen ateş gibi..
8 milyonluk nüfusuyla İspanya’nın en zengin bölgesi olan Barselona merkezli Katalonya’da 2006 Referandumu’nda % 49 katılımlı ve yüzde 72’lik Evet’ten sonra bu kez % 42 katılımlı ve yüzde 90’luk Evet’in neticesi ne olacak?
İspanyol Polisinin engellemesi katılımı kısmen sınırlamış gibi gözükse de aşırı güç kullanımı sonucu 900’e yakın Katalon’un yaralanması Evet’in yüzdesini arttırmıştır. Ekim Ayındaki bu acı hatıralar Katalonya’nın er yada geç tam bağımsızlığıyla neticelenecektir. Ve galiba o vakit Katalonlar ve Baskların (Özkaldunak) Türklerle akrabalık ilişkileri çalışmaları daha çok dikkate alınacaktır. Türkopol’lerden başlayarak meselâ..
Barzanî’nin 26 Eylül’de yaptığı Bağımsızlık Referandumu’yla Katalonya’da yapılanın takvimsel yakınlık haricinde hiçbir benzerliği yok. Biri medenî vatandaşların bin yıllık farkındalıkları ve çalışıp üretmeleri karşılığında önlenemez bir durum. Bakmayın siz AB ülkelerinin İspanya Hükümeti’ne destek açıklamalarına, önlenemez ancak ötelenebilir durum resmîyete döküldüğünde hem tanımak hem de ilişki kurmak durumunda olacaklar.
Geçen yazıda Kürdİsrail diye nitelediğimiz Barzanîstan ise emperyalizmin gedikli işbirlikçisi bir aşiretin uluslararası konjöktörden faydalanarak ilânına çıktığı bir oldu-bitti çalışması. Arkasında İsrail de olsa, Amerika gizliden gizliye tanısa da tutmaz ve tutmayacak. Çünkü doğal değil. Hatta ilk tepkilerin ardından Kak Mesut’a ağabeylik yaparak yol göstermeye çalışan Türkiye yanlış safta yer alsa bile ancak yalancının mumu sadedinde geçici bir tutunma sağlanabilir, kalıcı olarak asla!
Zira Ortadoğu’daki mevzu Kürtlük-Araplık mevzusu değildir. Partiya Karkeren’in son adı Lazistan da olabilirdi eğer enerji yatakları Karadeniz sahilinde olsaydı. Nitekim I.Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı yıllarında bölgede Lazcılık, Gürcücülük faaliyetlerine belgelerde rastlarız. Gene de olacaktır. İlkeli olmak Katalonya ile Kürdİsrail’i bir tutmak değil, siyasal Kürtçülüğü olduğu kadar siyasal Lazcılık, Çerkezcilik, Gürcücülük, Manavcılık; -cılık, -culuk ne varsa hepsini reddetmek ve karşısında durmaktır.
Anadolu’ya geldikten sonra nasıl Selçukî ve Osmanî soyundan kendimize millet adı yaptıysak son yüzyılda ateş çemberinden geçerek Türkmenini, Kürdünü, Lazını, Çerkezini, Manavını, Muhacirini, Abazasını, Pomağını, Kızılbaşını, Yörüğünü, Çeçenini, Ubıhını, Boşnağını, Romanını; yani 80 milyonu tek kurucu unsur sayarak toptan Türk Milleti diye adlandırmışız. Ve bunu biz istemedikçe hiçkimse bozamaz.
Barzanî ailesi Kürt Yahûdisiymiş diyenlere bir çift sözüm var: Kürt Yahûdisi olmaz olsa olsa Kürt Musevîsi olur. Onun da bağlantısı ya Hazar İmparatorluğu ya da Hazar Havzası üzerinden kurulabilir. Her iki halde de akraba çıkarız. Ezcümle; mevzu akrabacılık, aşiretçilik, etnikçilik, mezhepçilik değil, değil, emperyalizmin maşası, olup olmamaktır.
Ne diyor Hazret-i Kur’an: “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar!” (İsrâ 84)
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.