Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

28Eyl/170

JÖLELİNİN AKLI İLE DIŞ POLİTİKA – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezJÖLELİNİN AKLI İLE DIŞ POLİTİKA - Ruhittin SÖNMEZ

“Jöleli” namıyla tanınan Başdanışman Kuzey Irak’ta yapılan referandum öncesi ilginç laflar etti. “Allah ömür verir mi vermez mi bilmem. Ama yazın bu sözlerimi. 3 sene içinde hatta 2 sene içinde Kuzey Irak referandum yapıp Türkiye’ye katılma kararı alacak” dedi.

Bu lafları okuyunca Keçecizade İzzet Molla gibi söylendim. “Allah’ım bu danışmanın aklını bir geceliğine bana versen” diye dua ettim.

Bilmeyenler için açıklayalım.

Keçecizade İzzet Molla Osmanlı bürokratlarındandır. Üst düzey görevler yaptı. İki kere sadrazamlık, on sene hariciye nazırlığı yapan Keçecizade Fuad Paşa’nın babasıdır. Her ikisi de devrinin nükteleri ve hazır cevaplılığıyla tanınan aydın kişileridir.

İzzet Molla belirtileri hissedilen Rus Harbi öncesinde, harbe taraftar olmadığını açıklayan bir lâyihası dolayısıyla önce idama mahkûm edildi. Sonra affedildi ve Sivas’a sürgüne gönderildi. Bir süre sonra haklı olduğu anlaşılarak affedildiyse de, af fermanı kendisine ulaşmadan önce vefat etti.

Dârüssaade Ağası, İzzet Molla’yı seven bir kişidir. (Dârüssaade Ağası’na kızlar ağası da denir, görevi Topkapı Sarayının harem kısmını idare etmekti. Hadım zencilerden seçilirdi.)

Padişah II. Mahmud Ruslar konusunda olabilecekleri değerlendirmek üzere İzzet Molla’yı da görevlendirir. Saray’daki çalışmalar sırasında, savaş tehlikesi sebebiyle, İzzet Molla’yı fevkalade sıkıntılı gören Dârüssaade Ağası,

“- Efendi! Ne üzülüyorsun, üzme kendini. Çar’a (Ruslara) tacı Padişah Efendimiz vermedi mi; verdiği gibi de alır..” deyince, ellerini açıp şöyle yalvarır:

“- Hey Allah’ım! Şu Arap’ın aklını bana bir geceliğine ihsan et de, rahat bir uyku uyuyayım!” der.

*********************************

DANIŞMAN AKLININ İZLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin yaptırdığı “bağımsızlık “referandumundan sonra şöyle cümleler kurdu:

Erdoğan, "Şimdi biz yaptırımları uygulamaya başladığımız andan itibaren zaten ortada kalacaksın. Bir vanayı kapadığımız anda iş bitti. Bütün geliri meliri ortadan kalkıyor. TIR’lar Kuzey Irak’a çalışmadığı anda bunlar yiyecek miyecek bulamayacaklar. O zaman bunlara İsrail nereden neyi gönderecek? Buyursun göndersin."

Bu referandumun Irak Anayasası bakımından hiçbir hükmü yok. İsrail’den başka destekleyen hiçbir ülke ve kuruluş da yok. Şimdi yaptın, neymiş yüzde 92 ile onaylanmış. Yahu bunun bir kıymeti harbiyesi var mı? Senin bağımsızlığını kim kabul edecek? İsrail. E dünya İsrail’den ibaret değil ki.."

***

İHTİMALLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işleri bu kadar kolaymış gibi gösteren yukarıdaki sözleri neden sarf etmiş olacağı konusunda aklıma şu ihtimaller geliyor:

1- Cumhurbaşkanı’na akıl veren danışmanlar arasında böylesine kolay çözüm üreten “jöleliler” var ve Erdoğan bunlara İNANMIŞ olabilir. Böyleyse vah halimize.

2- Cumhurbaşkanı esasen meselenin büyüklüğünün, karmaşıklığının farkındadır. Ve bölgede büyük devletlerin güdümünde gelişen olaylara bölgesel güç olarak bizim müdahalemizin yetersiz kaldığını görmektedir. ÇARESİZDİR, yine her zaman olduğu gibi iç politikaya yönelik sözler sarf etmektedir.

3- Erdoğan, "Son ana kadar Barzani’nin böyle bir yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk, yanılmışız. İlişkilerimizin tarihin en iyi döneminde olduğu zamanda alınan bu karar açıkçası ülkemize de ihanettir" dedi. Bu güne kadar Barzani’ye verdiği desteklerden dolayı PİŞMAN VE ÖFKELİDİR. (Bu sözler FETÖ hakkında sarf ettiği bazı cümleleri hatırlatıyor.)

4- Başbakan “vatandaşımız rahat olsun, savaşa falan girdiğimiz yok” derken, Cumhurbaşkanı “Ekonomik yaptırımlardan askeri seçeneklere kadar tüm ihtimaller şu anda masadadır. Bir gece ansızın gelebiliriz”diyor.

Devletin bu kadar çelişkili dış politika izlemesi karşısında diyebileceğimiz bir ihtimal de, bunlar sadece BECERİKSİZDİRLER.

5- Türkiye ve KDP'nin 2014'te 50 yıllık bir Kürt petrolü ihraç anlaşması imzaladığını Neçirvan Barzani açıklamıştı. Bu anlaşmalar Bağdat ve Ankara parlamentoları tarafından onaylanmadı. Power Trans şirketi, petrolün Kuzey Irak'tan taşınması imtiyazına sahip oldu. Bu şirketin ortaklarının kimliği çerçevesinde medyaya ve TBMM’e soru önergeleriyle yansıyan isimler ilginç. Bazılarının iddiasına göre, bu mesele Ankara için dış politikadan çok “TAMAMEN DUYGUSALDIR.”

*********************************

ANKARA’NIN YAPMADIKLARI, YANLIŞ YAPTIKLARI..

1- Kuzey Irak referandumu politikamızda bölgedeki farklı Kürt gruplarının bazılarının referanduma karşı çıkmasını sağlamak veya en azından “hayır” oyu vermesini sağlamak olmalıydı.

Mesela “Referanduma karşı olduklarını ve hayır diyeceklerini” açıklayan Talabani taraftarları.

“Hayır” diyeceklerini açıklayan Kuzey Irak’taki İslamcılar.

Bizim görünüşte sert beyanlarımız ve sınırda tatbikatımız başladıktan sonra her ikisi de oylarını “evet” olarak vereceklerini açıkladı...

2- Başbakan’ın birkaç defa vurgulayarak, “Bağdat ile daha sıkı bir diyalog içinde olacağız” dediği Irak Merkezi Yönetimi ile çok daha önceden ilişkileri geliştirmiş olmalıydık. Oysaki Ankara Bağdat’la çatıştı, Barzani’nin elini güçlendiren her şeyi yaptı. Irak Anayasasına aykırı olduğu halde Barzani Devleti ile doğrudan işbirliği yaparak petrolünü sattı, bayrağını göndere çekti.

3- Barzani’yi Türkiye’nin iç politikasına karıştırıp, muhafazakâr Kürtlerin oylarını AKP’ye akıtmak için işbirliği yapmak çok yanlıştı. “Megri megri” toplantıları ve AKP kongresinde Barzani’ye söylenen “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları bugün utançla anılıyor.

27.09.2017

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.