Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

7Nis/170

Sayın Cumhurbaşkanı’nın yine aldatıldığını gördüğümüz için üzgünüz. – Avukat Prof.Dr. Metin FEYZİOĞLU

IMG_4220SAYIN CUMHURBAŞKANI'NIN 13 MART 2017 TARİHLİ ATV-A HABER KANALLARINDAKİ ORTAK YAYINDA TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ'Nİ VE BİRLİK BAŞKANI'NI HEDEF ALAN KONUŞMASINA CEVABIMIZDIR

Sayın Cumhurbaşkanı'nın 13 Mart 2017 tarihinde basına yaptığı Türkiye
Barolar Birliği ile ilgili gerçeklerle örtüşmeyen açıklamaları dehşetle
izledik.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın yine aldatıldığını gördüğümüz için üzgünüz.

Öncelikle Hollanda'nın, Almanya'nın ve bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti bakanlarına yönelik kısıtlamalarını kınıyoruz.

Türkiye Barolar Birliği ve baroların Avukatlık Kanunu uyarınca görevi
Anayasa değişikliği paketini ve içerdiği tehlikeleri Cumhurbaşkanına,
Bakanlar Kuruluna, milletvekillerine ve Türk Milletine anlatmaktır.

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanına sözümüz var:

Siz, Bakanlar Kurulu ve Anayasaya rağmen fiilen başkanlığını yaptığınız
iktidar partisi, en milli kaygılarla ve yürekten dile getirdiğimiz
uyarılarımızı tartışmaya bile gerek görmediniz. Bu sebeple, Türkiye Barolar
Birliği ve pek çok baromuz halkoylaması öncesinde en üst makamı, yani
vatandaşlarımızı bilgilendirmek için kanuni görevlerini yerine
getirmektedir.

BİZ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN YANA TARAFIZ

Biz, Sizden farklı olarak elbette tarafız. Siyasi partilerden yana değil
tarafımız. Yargı bağımsızlığından, hukukun üstünlüğünden, bağımsız ve etkin
savunmadan yana tarafız. Getirmek istediğiniz sistemde memleketin tüm hakim
ve savcılarının bir siyasi parti genel başkanına ve onun vasıtasıyla
kendisinin il ve ilçe başkanlarına bağımlı kılınmak istenmesinin
karşısındayız.

Sayın Cumhurbaşkanı, bizi, Avrupa'da dolaşarak Anayasayı anlatmakla
suçladınız. Yurtdışında bu amaçla ve birkaç saatliğine tek bulunduğumuz
tarih, 18 Şubat 2017'dir. Anladığımız kadarıyla bu defa da tarih konusunda
aldatılmışsınız.

Aynı tarihte Başbakanınızın da Almanya'da "evet" mitingi
yaptığı eminiz malumlarınızdır. Sayın Başbakana yönelik bir öfkenizi
görmedik.

Bizden sonra 1 Mart'ta Hollanda'da "evet" propagandası yapan
İktidar Partisi Milletvekili Sayın Mustafa Köse'ye de bir söz söylediğinizi
duymadık. Demek ki tarafsızlık yemini etmiş ve Türk Milletinin tamamını
temsil etmesi gereken Siz, halkoylamasında Milletimizin önüne konacak iki
seçenekten "evet"i savunanları vatandaş, diğerlerini terörist olarak
görmektesiniz. 16 Nisan tarihi yaklaştıkça maalesef bu suçlamaların dozu
artmış, akıl ve mantıkla izah edilebilirliği giderek kalmamıştır.

"MAALESEF YİNE ALDATILMIŞSINIZ"

Türkiye'yi terörist unsurlarla dolaşarak bir çalışma yaptığımızı da
söylemişsiniz. Maalesef yine aldatılmışsınız. Türkiye'nin yetişmiş en
vasıflı Anayasa hukukçularından biri olan ve bildiklerini Türk Milletiyle
paylaştığı için üniversitesindeki görevine Sizi kızdırma korkusuyla son
verilen Prof. Dr. Süheyl Batum mu terörist unsur?

Yoksa hayatını Türk tarihi araştırmalarına adamış, Anadolu'da devletlerin nasıl yıkılıp kurulduğunu ve Selçuklu ile Osmanlı tarihini en iyi bilen, maalesef bildiklerini Türk Milleti'yle paylaştığı için partisinden ihraç edilen Prof. Dr. Yusuf
Halaçoğlu mu?

Birlikte yol yürümekten onur duyduğumuz, Anayasa değişikliğinin
tehlikelerini kendi şehirlerinde anlatmak için gece gündüz çalışan baro
başkanlarımız ve on binlerce avukat meslektaşımız mı?

Evet - hayır seçenekleri arasında "hayır" seçeneğini tercih edecek
milyonlarca vatandaşımız terörü desteklemekle suçlanabilir mi?

Anayasanın Türkiye'ye maliyetini anlatmak üzere yola düşmüş Kardak
kahramanları, kumpas mağduru kahraman asker ve polislerimiz terör destekçisi
olmakla suçlanabilir mi?

Elbette biz avukatların arasında da Anayasa değişikliğine olumlu bakan
meslektaşlarımız da var. Biz bunlara saygı duyuyoruz. Onları vatan
hainliğiyle ya da terör örgütünün değirmenine su taşımakla suçlamayı
aklımızın köşesinden bile geçirmeyiz.

Üstelik biz sürecin başında 100 bin meslektaşımızın görüşünü alarak yola çıktık.

Hep şunu söylüyoruz; halkoylamasında tercihi ne olursa olsun her vatandaşımız Türk Milleti'nin asli unsurudur.

CUMHURBAŞKANI TARAFSIZLIKLA TÜM MİLLETİ KUCAKLAMALIDIR

Şöyle bir cümle sarf ettiğinizi duyduk; "Avukatların tamamı hayır mı diyor
ki Türkiye Barolar Birliği Anayasa değişikliğine hayır verilmesi gerektiğini
söylüyor?" Keşke böyle demeseydiniz.

Türk Milleti'nin yüzde ellisinden fazlası hayır dediği halde, Siz ettiğiniz yemine ve Anayasa madde 103'e göre Türk Milleti'nin tamamını temsil etmeniz gerektiği halde Milletimizin yüzde elliden fazlasını nasıl dışlar, düşman ilan edersiniz. Gerçekten Sizin için üzgünüz.

ELBETTE Kİ GÖREVİMİZ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ HALKI BİLGİLENDİRMEKTİR

Anayasa değişikliği sürecinde Milletimizi biz bilgilendirmeyecektik de,
Size göre bu görevi acaba hangi meslek örgütü veya sendika üstlenmeliydi?

Elbette bu ülkede yaşayan herkesin ve her meslek örgütü, sendika ve sivil
toplum örgütünün görevidir Anayasa konusunda bilgilendirme yapmak. Ancak
elini vicdanına koyan herkes bilir ki bu öncelikle Türkiye Barolar Birliği
ve baroların görevidir. Yoksa Siz sadece futbolcular konuşsun ve "evet"
propagandası yapsın mı istiyorsunuz?

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI HERKESE AÇIK OLMALIDIR

Sayın Cumhurbaşkanı, demişsiniz ki; "Bundan sonra kapımız TBB Başkanı'na
kapanmıştır." Bizi sanırım Sizden ikbal bekleyen bazılarıyla karıştırdınız.
Bugüne kadar Sizinle ve Sizden önceki cumhurbaşkanlarıyla, Türk Milleti'nin
ve Türkiye Cumhuriyeti'nin en milli meseleleri dışında hiçbir görüşmemiz
veya yazışmamız olmamıştır. Ayrıca bu cümleniz 16 Nisan'da geçmesini arzu
ettiğiniz Anayasa değişikliği ile nasıl bir devlet yapısı hayal ettiğinizin
de üzücü bir ikrarıdır. Yani benden olana devletin kapısı açık, benim emrime
girmeyene devletin kapısı kapalıdır demektesiniz.

DAHA ÖNCE UYARMIŞTIK, YİNE UYARIYORUZ

Peki hatırlayalım. Ne zaman, hangi durumlarda biz devletimizi yönetenleri
yine en milli duygularla, en milli kaygılarla uyarmıştık?

Savcısı benim dediğiniz kumpas davalarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
omurgasına balyoz indirilirken uyarmıştık.

Önceki Genel Kurmay Başkanı Sayın Başbuğ, devletin içine yerleştirilmiş bir
çete tarafından tutuklamaya sevk edilirken uyarmıştık. O tarihte Başbakan
olarak Size ve Sayın Cumhurbaşkanına yazmış olduğumuz açık mektup devletin
arşivindedir. Bu çetenin hedefinde sırada siz varsınız demiştik.

2010 Anayasa değişikliği yazılırken bununla yargıyı belirli yapılara teslim
ediyorsunuz diye uyarmıştık.

Habur'daki çadır tiyatrosu kurulduğunda uyarmıştık.

21 Mart 2013'de bölücü terör örgütünün İmralı'daki mahkum reisinin yazdığı
söylenen "barış mektubu" denilen yazının, aslında Ortadoğu'da başlayacak
savaşların habercisi olduğu konusunda uyarmıştık.

Sözde barış sürecinde devletimizin kandırıldığını, bazı şehirlerimizin bir
büyük kalkışma için terör örgütü tarafından cephaneliğe çevrildiği konusunda
uyarmıştık.

Bu uyarılarımız dinlenmediği için maalesef evlatlarımız şehit oldu.

Uluslararası hukuk alanında Türkiye Cumhuriyeti itibar kaybetti. En haklı
davamızı bile üst üste yaptığınız yanlışlar sebebiyle devletimiz yurtdışında
savunamaz hale geldi.

Daha önceki her uyarımızın maalesef gerçekleştiği ve her aldatılmanızın
ülkemizin büyük bedeller ödemesine neden olduğu gerçeğinin altını çizerek
şimdi de uyarıyoruz.

TÜRKİYE'NİN ALTINA SAATLİ BOMBA YERLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR

16 Nisan 2017'de halkoylamasına sunulacak olan paketin iç katmanlarında
Cumhurbaşkanına denetimsiz ve sınırsız bir güç verilmesinin çok ötesinde
Türkiye'nin altına saatli bombalar yerleştirilmek isteniyor.

Küresel kuklacıların Sevr Antlaşması'ndan beri Türkiye'ye dayatmaya
çalıştığı ve İmralı'da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekmekte olan
bölücü örgüt liderinin teşvik ettiği eyalet sistemi adı değiştirilerek
Cumhurbaşkanının tek imzasıyla kurulabilir hale geliyor.

Türkiye'nin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması açısından
hayati önem taşıyan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na koyduğumuz
çekinceler de Cumhurbaşkanının tek imzasıyla kaldırılabilir oluyor. Bu, sonu
felakete yol açacak yetkilerden haberiniz olduğunu düşünmek dahi
istemiyoruz.

Peki iki sene sonra kimin cumhurbaşkanı olacağını, ondan bir sonraki cumhurbaşkanının kim olacağını bilebiliyor musunuz?

Size defalarca seslendik. Davet edin, Sizi aldatmak isteyen küresel
kuklacıların oyununu yüzlerine vuralım ve birlikte bozalım dedik.

Siz ise her milli davada Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında dimdik duran bizleri yine düşman ilan ettiniz. Biz de gerçekleri Türk Milletine anlatmak için
yollara düştük.

Sayın Cumhurbaşkanı, mücadelemiz Türkiye içindir, Sizin torunlarınız da
dahil gelecek nesillerimiz içindir.

Biz, bunun için konuşmanızda bir tehdit olarak algıladığımız "Bedel
ödeyeceksin" cümlesindeki her türlü bedeli Türk Milleti için ödemeye
hazırız.

Türk Milleti dışında hiç kimseye minnetimiz, hiçbir makam-mevki
sahibinden bir ikbal beklentimiz yoktur. Tek borcumuz, Allah'a olan can
borcumuzdur, vadesi geldiğinde onu da verir alnımızın akıyla gideriz.

Avukat Prof.Dr. Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.