Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

31Mar/170

Bu vicdansızlığa ‘Evet’ diyecek misiniz? – Levent GÜLTEKİN

levent-gultekin-kelle-300x297Bu vicdansızlığa ‘Evet’ diyecek misiniz? - Levent GÜLTEKİN

Başbakan Binali Yıldırım Burdur’da yaptığı konuşmada şöyle demiş: “Bu ülke nice gençleri terör olaylarında kaybetti. Bu anayasayla eğer devam edersek kayıplarımız artarak devam edecek.”

2014 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidar mensupları şöyle dediler: “Erdoğan’ı seçin, terör bitsin, çocuklarımız artık ölmesin.” “Erdoğan’ı seçin, Gazze kurtulsun, İslam dünyası ayağa kalksın.” “Erdoğan’ı seçin, ekonomi şaha kalksın.” “Erdoğan’ı seçin, Türkiye düşmanları ağır bir yenilgi alsın.”

Size, bize, bütün ülkeye… hepimize böyle sözler veridiler.

Sonunda Erdoğan seçildi.

“Beni Meclis değil halk seçti, bundan dolayı da farklı bir cumhurbaşkanı olacağım” dedi ve işe koyuldu. Bakanlar kuruluna başkanlık etmeye, ekonomi kurmaylarını toplamaya başladı. Merkez Bankası’nın politikalarından güvenlik konularına kadar hemen her konuda tek söz sahibi ve tek yetkili oldu.

7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmedikleri için 1 Kasım’da erken seçim kararı aldılar.

1 Kasım seçim kampanyasında da halka şunları söylediler “AK Parti’yi tek başına iktidar yapın ki terör bitsin, çocuklarımız ölmesin.” “AK Parti’yi tek başına iktidar yapın ki Gazze kurtulsun.” ”AK Parti’yi tek başına iktidar yapın ki istikrar sürsün ekonomi şaha kalksın.” “AK Parti’yi tek başına iktidar yapmazsanız Türkiye düşmanları terörle, ekonomik alanda yapacakları saldırıyla ülkemizi yok edecek…”

Toplumun bir kesimi bu sözlere inandı ve AK Parti’yi ezici bir çoğunlukla tek başına iktidar yaptı.

Ne kadar güçlendilerse o kadar kontrolden çıktılar

Her seferinde daha fazlasını istediler, daha fazla yetkiye kavuştular. Her seferinde daha da güçlendiler.

Fakat sorunlarımız her geçen gün daha da arttı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde de istediklerini aldılar, hükumet seçiminde de.

Ne isterlerse yapıyorlar, ne isterlerse uyguluyorlar. Erdoğan bakanlar kuruluna da başkanlık ediyor, ekonomi ve güvenlik kurmaylarına da. Yani her alanda tek yetkili. Anayasa zaten askıda. Üç yıldır fiili başkanlık uygulanıyor.

Buna rağmen üç yılda ülke her alanda daha kötüye gitti.

Erdoğan cumhurbaşkanı seçilip bütün yetkileri eline aldığında 2.156TL olan dolar, şimdilerde 3.650 TL.

İşsizlik oranları arttı. Turizm çöktü. İthalat, ihracat rakamları dibe vurdu.

O günden bugüne yüzlerce çocuğumuzu iç çatışmalarda toprağa verdik.

Suriye bataklığında 100’e yakın gencecik çocuk şehit oldu. “Çocuklarımızın oralarda ne işi vardı, niçin öldüler?” sorusunu kimse iktidara yöneltemiyor.

Dış politika bütünüyle iflas etti. Ülkenin tek bir dostu, normal, medenice ilişki sürdürebildiği tek bir ülke neredeyse kalmadı.

“Erdoğan seçilsin, Gazze kurtulacak” demişlerdi. Gazze, İsrail’in insafına terk edildi.

Türkiye’nin dünyadaki imajı ağır yara aldı. Ülke koca bir dünyada mahallenin kaba, tembel, başarısız, üstelik de sesi çok çıkan, istenmeyen kabadayısı muamelesi görüyor.

Demem o ki ne kadar güçlendilerse o kadar kontrolden çıktılar. Şımardılar.

Toplumdan ne kadar çok destek aldılarsa ülke gerçeklerinden o kadar koptular. Her alanda tek söz sahibi olunca ayakları yerden kesildi ve işleri yönetemez oldular.

Sorunları çözmek yerine sorun üretmeye başladılar.

Bütün veriler önümüzdeyken, ülkenin durumu ortadayken, daha önceki seçimlerde “Oy verin şunu halledelim” dedikleri ne kadar sorun varsa hepsi de artarak devam ediyorken aynı şeyi yapmaktan ve söylemekten vazgeçmiyorlar.

Türkiye, “Erdoğan’ı seçin, her şey daha güzel olacak” dedikleri Ağustos 2014’e göre de, “Tek başına iktidarı verin, istikrar sürsün” dedikleri Kasım 2015’e göre de bugün her alanda daha kötü durumda.

Her alanda tek yetkililer. Sözlerinin üstüne söz söyleyebilecek, “Hayır, öyle yapma şöyle yap” diyecek, ellerini tutacak, engel çıkaracak tek bir merci de, kurum da kalmadı.

Nasıl istiyorlarsa öyle yapıyorlar. Neyi istiyorlarsa onu yapıyorlar.

Buna rağmen her seçimde “Oy verin ki sorunları çözelim” demekten vazgeçmiyorlar.

Çocuklarımız rehin almışlar. Hayatımızı, canımızı, geleceğimizi, ülkemizi… Hepimiz adeta ellerinde rehin durumdayız.

Her seçimde “Bu sefer hallediyoruz” deyip her seferinde sorunları daha da büyütmelerine rağmen yine de sorunlarımızı bize karşı kullanmaktan, oyumuzu almak için canımızı, hayatımızı, geleceğimizi rehin tutmaktan vazgeçmiyorlar.

Gerçekten bu vicdansızlığa, her seferinde çocuklarımızı, geleceğimizi, ülkemizi esir alan bu şımarıklığa ‘Evet’ diyecek misiniz?

Bu sefer de hayatımızı, geleceğimizi, malımızı, canımızı, ülkemizi siyasetlerinin malzemesi yapmalarına sessiz kalacak mısınız?

Gerçekten çok merak ediyorum, geçmişte AK Parti’ye oy verenler, “Çocuklarımızın ölümünü durdurmak için elini tutan ne var?” ya da “Anayasa’nın hangi maddesi bu ölümleri durdurmaya engel?” sorularını sormadan bu vicdansızlığa bu sefer de teslim olacaklar mı?

Bu şark kurnazlığına, bu siyasi sefalete ‘Evet’ diyecekler mi?

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.