Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

25Ağu/160

Muhsin Yazıcıoğlu’na suikast yapıldı – Serhat DUYAR

2014115234124

“Ben suikast olduğunu düşünüyorum. Bu yaşananlar üst üste konulunca, suikast diyorum. Fetö yapmıştır, yapmamıştır bunun adını yargı koyacak. Bir dönem Hükümet yaptı dediler. Yine bir dönem Ergenekoncular yaptı dediler. Ancak biz bu söylemleri hiç kullanmadık. Ne olduğunu bilmediğiniz bir şey hakkında kamuoyunu yanıltamazsınız.”

Bu sözler Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayat arkadaşı Gülefer Yazıcıoğlu’na ait. Geçtiğimiz akşam CNN Türk ekranlarında yayınlanan, Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu Türkiye’nin Gündemi programına Gülefer Yazıcıoğlu konuk oldu

25 Mart 2009 da Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki beş kişi ile bindiği helikopter düştükten sonra, günümüze kadar yaşadıklarını anlattı.

“Arama Kurtarma rezaleti yaşandı. Hatta ben ona aramama, kurtarmama çalışmaları diyorum. 15:03’ te helikopter düşüyor 20:00’dan sonra kar yağışı başlıyor. Yani bilinenin aksine helikopterin düştüğü saatlerde kar yağışı yok. Şunu gördüm ki; vatandaş aradı. Köylüler buldu.”

“Savcı ve kaza kırım ekibi delillerin karartılması hususunda zafiyet göstermişlerdir. Kaza kırım komisyonu on kişiden oluşması gerekirken üç kişi ile oluştu. Ekip oluşturulurken Kaza Kırım Ekibi’ndekilerin sertifikaları yoktu. Sonrasında ABD’den sertifikaları geldi. Kaza Kırım Ekibi sonradan tutuklandı ve mahkemede susma haklarını kullandılar.”

Büyük Birlik Partisi ve Yazıcıoğlu’na Gülen’in destek verdiği iddialarına da net bir şekilde cevap verdi Gülefer Yazıcıoğlu.

“Muhsin Başkan madem Gülen’den maddi destek almıştı; o zaman yakıt olmadığı için soğuk olan parti genel merkezinde, Başkan neden paltoyla oturuyordu. Samanyolu Televizyonu onlarındı, diğer televizyonlar Muhsin Başkan’ın ekrana çıkması için para talep ederken onlar da talep ederdi. Neden ücret almadan ekranlara çıkarmadılar? Gülen’le görüşmüştür. O dönem hangi siyasiler görüşmedi ki. Yazıcıoğlu hiç bir dönem Amerika’ya gitmedi, bunlarla yol yürümedi, hiç birine makam vermedi.”

Gülefer Yazıcıoğlu sitemini ve kırgınlıklarını da dile getiriyor. Sitemlerinin anlayışla karşılanması gerektiğini söylüyor. Kırgınlıklarına rağmen yetkililer hakkındaki soruları nezaketli bir dille cevaplıyor. 15 Temmuz gecesi yaşananlar ve aktörleri ile Muhsin Başkan’ın düşen helikopteri davasındaki ortak isimlere dikkat çekiyor.

Gülefer Yazıcıoğlu ;“Cumhurbaşkanına suikast için 15 Temmuz akşamı gidenler Muhsin Yazıcıoğlu’nun düşen helikopteri davasından tutuklu idi. Özel yetkili mahkemede tutuklandılar. 9 Ay hapis yattılar, çıkarılan 3. yargı paketi ile serbest kaldılar.”

“Sökülen cihazlar elimizde olsaydı bir çok konu aydınlatılacaktı. Tutuklananlar mahkemede hatıra olsun diye söktük dediler.”

15 Temmuz darbe ve işgal girişimi sonrasında tutuklanan Akın Öztürk ‘ün 25 Mart 2009 tarihinde İkinci Hava Kuvvetler Komutanı olması ve üç jetin bu komutanlığa bağlı üslerden kalkması çok önemli açıklamalar oldu.

Gülefer Yazıcıoğlu; “İki tane F4 uçağı Merzifon Hava Üssü’nden bir tane F16 uçağı da Malatya’dan havalanıyor. Bu Üsler İkinci Hava Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı. O dönem İkinci Hava Kuvvetleri Komutanı da Akın Öztürk. Bu üç uçak helikopter düşmeden önce o bölgede uçuyor, sonra radarlar kararıyor ve 4 dk Radar görüntüleri yok. Yedi senedir hava radar kayıtları verilmiyor. Gizli tanıkların ifadelerine göre helikopterin düştüğü bölgede jetlerin uçtuğu kesin.”

Burada görüyoruz ki Muhsin Yazıcıoğlu davası ile 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde ortak aktörler var. Dava sulandırılmadan, her ayrıntı tekrar incelenmelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yazıcıoğlu ailesi arasında gerçekleşmesi gereken randevuda artık gerçekleşmelidir.

Gülefer Yazıcıoğlu ve Oğlu Furkan, Başbakanlığa Erdoğan ile görüşmek üzere gitmişler.

“Oğlum Furkan'la sayın Erdoğan'la görüşmek için gittik. Yurt dışından gelen heyet ile görüşeceği için Erdoğan ile görüşemedik. Dönemin Başbakanı Erdoğan elini Furkan'ın omuzuna koydu; “Sizi bir haftaya kadar ağırlayacağım" dedi.” Oğlum o gün 17 yaşındaydı şimdi Furkan 23 yaşında. Biz hala Erdoğandan davet bekliyoruz. Sitemimizi ve kırgınlığımızı anlayışla karşılasınlar” diyor, Gülefer Yazıcıoğlu.

Makaleyi yazarken 27 Mart 2013 tarihinde yaptığım konuşma aklıma geldi. BBP Kocaeli İl Teşkilatı olarak “Muhsin Yazıcıoğluna Özlem Yürüyüşü” adını verdiğimiz yürüyüşü Sabri Yalım Parkına kadar gerçekleştirmiştik. Katılımcılarla beraber yürüyüşün bitiminde dönemin BBP Kocaeli İl Başkanı olarak bir konuşma yaptım.

O gün ; Muhsin Yazıcıoğlunun’da içinde bulunduğu helikopterin düşmesinin ardından, dava dosyasında bulunan iddiaları saydıktan sonra; “Bu dava aydınlatılmadan Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın can güvenlikleri yoktur, CHP, MHP, BBP Genel Başkanlarının Can güvenlikleri yoktur” demiştim. 15 Temmuz gecesi Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan ekip iddialarımı doğru çıkarttı.

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, İhlas Haber Ajansı Muhabiri İsmail Güneş, Pilot Kaya İstektepe, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, BBP Sivas İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, Belediye Meclis Üyesi Adayı Murat Çetinkaya seçim çalışması için bindikleri helikopter şüpheli bir şekilde düştü veya düşürüldü. Ayrıca helikopter düştükten sonra da yaşananlar var.

25 Mart 2009’dan bugüne ciddi bir zaman geçmesine rağmen yanan yüreklere su serpilmemiştir. Bu olay aydınlatılmadan bugünde iddia ediyorum; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın can güvenliği yoktur. Yine Başbakan Yıldırım’ın, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu’nun can güvenliği yoktur. Yorulmadan, usanmadan bu davayı aydınlatmak için elimizden geleni yapacağız diyen, can siperhane mücadele veren BBP Genel Başkanı Mustafa Desticinin  decan güvenliği yoktur.

http://www.bizimyaka.com/yazar-63242-Muhsin-Yaziciogluna-suikast-yapildi 25 Ağustos 2016 tarihli yazısı

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.