KRİZİ AŞABİLMEK – Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL
KRİZİ AŞABİLMEK - Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL
Adamın birine sormuşlar: “ABD’de neden darbe olmaz?” diye… Verilen cevap ilgi çekicidir: “ABD’de Amerikan Büyükelçiliği yoktur da ondan…”. Aslında bu cevap birçok şeye ve önü açılan devletlere karşı kurulan kumpaslara açıklık getiriyor.
ABD’nin soğuk harp sonrası artık Ortadoğu’da İsrail dışında yeni müttefikleri, hatta bölücü terör örgütünün bir kolu olan PYD’den oluşan kara gücü ve terör örgütleriyle ittifakı vardır. Bu örgütler de zamanla kullanılıp limon gibi sıkılıp atılacaklardır. Önemli olan demokrasi ve insan hakları değil; ABD’nin menfaatleridir. Önce Süleymaniye’de başımıza çuval geçirildi; daha sonra TSK’nın itibarını ve gücünü azaltmak için kumpaslar kurduruldu; FETÖ terör örgütü kullanıldı; askeri vesayeti kırmaya takılanlar da bindikleri dalı keserek bugünlere geldik.
ABD ve AB yetkilileri sık sık TSK’dan rahatsız olduklarını ifade etmişler ve onu ülkemizi dönüştürmede engel görmüşlerdir. Maçın birinci devresinde Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve casusluk gibi malum davalarla yüzlerce kaliteli subay düzmece iddialar ve raporlarla devre dışı bırakıldı. Bunların arasında intihar edenler ve çeşitli hastalıklara yenik düşenler oldu. Neticede hak yerini buldu; yıllarca içeride tutulanlar beraat etti ve kumpas bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Kendilerine özel araçlar tahsis edilen malum savcı ve hakimler de yurt dışına kaçtılar. Bu malum davalarla asker bir ölçüde yıpratıldı; ama ihanet odaklarınca istenen sonuca varılamadı.
Bundan istenen sonucu alamayan sözde dostlarımız ve müttefiklerimiz ikinci devrede yeni kumpaslar peşine düştüler. Yine hedef askeri bölmek, polisle çatıştırmak, ordu-millet geleneğini yıkmak, halkla askeri karşı karşıya getirmek ve iç savaşı tetiklemekti. Ankara Bağdatlaştırılacak; Türkiye Suriye yapılacak; ülkemiz uysallaştırılacak; Devletimiz ve Milletimiz etnik parsellere bölünecek ve etkisizleştirilecekti. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü iktidara karşı yapılmış bir darbeden çok TSK’yı hedef aldı. Yıllarca üzerine gidilmeyen hatta siyasilerce desteklenen FETÖ her kuruma olduğu gibi askerin içine de sızmıştı. Terör örgütünün silahlı unsurları sonu macera ve başarısızlık olan bir darbeye yönlendirilmiştir. Kandırılan ve oyuna getirilen bazı TSK mensupları bu harekete katılarak Türkiye üzerindeki tezgahın bir parçasını yerine getirdiler ve tasfiye oldular. Hedef aldıkları büyük çoğunluk da yıpratılmış oldu.
Kalkışma ve teşebbüs aslında bir bakıma olumsuzluklar yaratarak hedefine ulaştı. Değişik kurumlar birbirini tamamlar olmaktan çıkıp rakip konuma sokuldular. TSK’nın sivilleştirilmesi bile konuşulur oldu. Asker ve sivil ortak istişare gereken konular çok aceleye getirildi. TC bütün kamu ve özel kurumlarıyla, yasal partileriyle, medyasıyla fonksiyonel ve organik bir bütündür. Aceleci davranmak ve duygusal davranışlar bize zarar getirir.
Bu sonucu önceden belli darbe teşebbüsü milli birlik ve bütünlüğü güçlendirdi. Bayrak asma alışkanlığını da kazandırdı. Kendilerini Türk hissetmeyen bazıları da bayrak asar oldu. Halkımızın büyük dayanışma göstererek köprülerde ve meydanlarda darbeye karşı çıkışı onun bir kalabalık değil; Türk Milleti olduğunu ispat etmiştir. Birçok şehit verdik. TBMM ve polis özel harekat merkezi gibi birçok yer bombalandı; halka ateş edildi. Vaka-i Hayriye’den sonra ilk defa birbirimize kurşun sıktık ve bomba attık. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Aslında milletleşemeyen, milli seviyede mutabakatlarını kuramayan toplumlar, ne demokrasiyi işletebilecek olgunluğu ve şuuru gösterebilirler; ne de darbe gibi topluma dönük tehlikelere karşı gerekli tepkiyi ortaya koyabilirler.
Bu bakımdan aksaklıkları da olsa demokratik parlamenter rejimin değerini bilelim; onu güçlendirerek sürdürelim ve demokrasi dışı teşebbüslere karşı milli direnci koruyalım. Demokratik parlamenter rejim dışı arayışlara ve başkanlık sistemine sapma eğilimlerine rağmen demokrasiyi koruduk.
ABD’de oturan terör örgütünün başını bugün tanıyor değiliz. Bu zatın son olarak “Beni Türkiye’ye teslim etmeyin; ben Batıya hizmet ettim” şeklindeki ifadesi Papa’ya gönderdiği ve Papa’nın misyonuna talip olduğunu belirten mektubu birbirinin devamıdır. Her kalıba giren bu cemaat mensupları çok kimseyi kandırabilmiş ve değişik kurumlarda önemli örgütlenme sağlamıştır. Abant toplantıları gözden geçirilmelidir. Aynı patrona bağlı sağ ve sol eğilimli malum zevat mercek altına alınmalıdır. Yerli ve milli olmayan bir yapının ne vatanı; ne de milliyeti olur.
Sayın Başbakanın “… Bu milletin adı Türk Milletidir” şeklindeki ifadesini biz yıllardır bıkmadan ve usanmadan söylüyoruz. Irkçı ve etnik taassuba dikkati çekiyoruz. Hiçbir ülkenin ufalanarak daha iyi bütünleştirilemeyeceğini dile getiriyoruz. Türkiye’de liyakat ve ihtisasa saygı gösterilmelidir. Bu olmadığı sürece kimseden iyi hizmet bekleyemezsiniz. Farklı düşündüklerimiz kadar ortak görüşlerimizi de öne çıkaralım. Hiçbir konuda laubalilik ve gevşeklik geçerli olamaz.
Birliğe ve bütünlüğe ihtiyacımız varsa bunun adresi Türk Milleti olarak birleşebilmektir. Aksi çabalar birer sivil darbedir. Etnik, mezhep, hemşerilik, bölgecilik, akrabalık ve meslek taassubunu aşalım. Kısır döngülerin dışına çıkalım. İstişareye önem verelim, istihbarat zaafını ve kamplaştırmaları aşalım. Hukuk devletini parti devletine dönüştürmeyelim. Gelenekleri koruyarak geliştirelim. Türkiye bu önemli krizi de elbirliği ile aşacaktır.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.