Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

4Şub/160

“SOKAKTA İKİ ŞEHİT ( ŞEHİDİMİN DESTANI )” – Süleyman PEKİN

“SOKAKTA İKİ ŞEHİT ( ŞEHİDİMİN DESTANI )” - Süleyman PEKİN

“Çözüm Süreci” 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nden sonra başladı. 21 Mart 2013’te Teröristbaşı Öcalan’ın mektubu Devlet desteğiyle Diyarbakır Meydanı’nda okundu. 16 Temmuz 2014’te Çözüm Süreci Resmî Gazete’de yayınlanarak kanunlaştırıldı.

7 Haziran 2014 Seçimleri’yle süreç buzdolabına kondu ve terörle anladığı dilden mücadele başladı. O günden bu yana tam 260 şehidimiz var. Çözüm Süreci boyunca verdiğimiz şehit sayısı ise 600. Şehidime mi yanayım, Çözüm Süreci boyunca teröristlere göz yumanlara mı sayayım?

5 Temmuz 2011’de Yüksekova’da 2 şehit (İki askere sokak ortasında pusu). 25 Ekim 2014 Yüksekova, yine 2 şehit (Hain pusu). Gün gün verdiğimiz şehitler için İlkkurşun Gazetesi’nden Feza Tiryaki’nin yazısını paylaşmak isterim. Devletin terörle mücadelesini destekliyoruz lakin taşların bağlanıp köpeklerin nasıl serbest bırakıldığının yakıcı hikâyesini de unutmamak gerek:

“Ben Murat, Adana’nın Kozan ilçesindenim. Türkeli Mahallesi’nde baba evim. 25 yaşındaydım dün sırtımdan vurulup düştüğümde. Yanımdaki asker arkadaşım, uzman çavuş Yahya; Kayseri Pınarbaşı, Büyükgürleyen köyünden. Dağ Komando Tugayı’nda görevliydik ikimiz. Komandoyduk, gençtik, memleket sevdalısıydık… Komutanlarımız, kalın gitmeyin, demişlerdi bize. Kalın, Türk Milleti’nin sizin gibi bilgili, deneyimli askerlere ihtiyacı var. İşsizdik, yoksuldu ailemiz ama gönlü yüceydi anamızın, babamızın. ‘Kal, vatana hizmet et oğlum’ dediler, arkamızdan dua ettiler.

Hem ailemize bakacak, hem vatana hizmet edecektik, başımız koltuğumuzda. ‘Doğacak çocuğumuza hasretime bir de senin hasretin katılıyor; dayanamıyorum, yanına geliyorum’ demişti telefonda. 2 gün önce eşim Neziha gelmişti yanıma, 5 aylık hamile. Arkadaşım Yahya da birkaç haftalık evliydi. Düğünden sonra dönmüş gelmiş yine görev yerine, Yüksekova’ya. Kayseri ‘de hasretine dayanamamış onun da çiçeği burnunda yeni gelini, ‘Beni de erimin yanına bırakın, asker karısı askerinin yanında olur’ demiş. Kayınpederi almış buraya getirmiş onu evvelsi günü..

Sivil giyimliydik, gençtik; ayağımızda kot pantolon, üstünde kısa kollu gömlek. Sabah saat 7’yi 10 geçiyor. Yürüyerek giderdik işe, konuşa konuşa her gün.. Sizler gibiydik biz de memleketimin genç insanları, sizler gibiydik!.. Hayalleri olan, sevinçleri, dertleri olan… Geçim sıkıntısı çeken, gelecek hesapları yapan, memleketin bu haline üzülen… Yaşamak bizim de hakkımızdı herkes gibi..

Birden al kanlar içinde yere yığıldık, kanımız boyadı taşları. Ben bir yana, Yahya bir yana savrulduk. Kahpece kurşunlar yağdı arkamızdan, hainler vurdu bizi. Taşların üstüne düştük; kıvrıldık, can verdik. Resmimize iyi bakın, yere düşen bedenimize.. Karşıdan ölümümüzü izleyen vicdansız yüzlere iyi bakın! Kan bürümüş gözlerine, insanlıktan çıkmış suratlarına iyi bakın! Bizi haber yapan ellere, bunların patronlarına iyi bakın! ‘Yüksekova’da İki Şehit’ diye tek satır olarak yazdılar önce haberimizi. Haberimizin yanıbaşında zıvanadan çıkmış artist, şarkıcı resimleri..
Öğleden sonra Genelkurmay açıklama yaptı internet sitesinde: ‘Pusu kuran sivil vatandaş görünümlü bölücü terör örgütü mensupları tarafından yakın mesafeden, arkalarından hunharca ateş edilerek şehit olmuşlardır.’ Yeri değişince, haberimizin adı da değişti böylece. ‘Sokakta İki Şehit!’ dediler alt sırada bir yerlerde. Sokak dedikleri yer, evimizin önü; Marangozlar Sokağı.
Baba ocağıma haber vermişler, babam Hasan’a, annem Arseven’e. Babam ağlamış, yüzbaşıma sarılıp; anam bayılmış. Yahya’nın babası Kamil; ‘Keşke beni vursalardı oğlumun yerine!’ demiş. Annesi de ‘Benim yavruma neden kıydılar? Canına nasıl kıydılar? Benim yavruma..

Benim yavruma.. Oy!…’ deyip durmuş. ‘Benim yavrumu mu götürüyorsunuz?’ diye feryat etmiş.
Onun yavru dediği vatandır, Türkiye’dir! Bu feryat, hepimizin analarının ortak sesidir.

Kızkardeşim Hülya: ‘Kardeşimi getirmediniz? Nerede kardeşim?’ Anam, babam, kardeşim, yakınlarım, aziz milletim! Biz buradayız.. Şehitlik katındayız.. Al kanlar içinde yığıldık, kaldık. Kahpe kurşunlar aldı canımızı, kapadı gözümüzü vakitsiz. Vatan için ölmektir her askerin görevi. Bundan değil bizim kederimiz.

Gözümüzün açık kalması bundan değil. Şehit haberimizin yanına koydukları hainlerin dediklerine yanar içimiz. İmralı Canisiyle anlaşma yapıyorlar. Bize ölüm değil, asıl bunlar koyuyor: Taşların bağlanması, itin ortaya salınması.. Türk Milleti’nin olanı biteni duymaması..”

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.