Eğitim Denince – Seyfettin KARAMIZRAK
“Eğer bir bireye olması gerektiği ve olabileceği bir insan gibi davranırsanız, olması gereken ve olabileceği insan olur.” Goethe
Eğitim her felsefi sistemde ve psikolojik yaklaşıma göre değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımların pek çoğu, eğitime bir amaç yüklemiştir:
Eğitim, bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendikdavranış değişme meydana getirme sürecidir.” S. Ertürk
“Yaşantıyı yeniden inşa etme yoluyla yetiştirmektir.” J. Dewey
“Eğitim, bedene ve ruha, yetenekli olduğu yetkinliği vermektir.” Platon(Eflatun
“Eğitim, çocuğu insan haline getirmek sanatıdır.” Çiçeron
“Eğitim, doğaya göre insan yetiştirmektir.” J. J. Rousseau.
“Eğitim, yetileri, hep birden ve uyumlu olarak geliştirmektir.” Stein
“Eğitim, kişiyi, önce kendisi, sonra başkası için mutluluk aracı yapmaktır.” J.Mill.
“Eğitim, yetişkin kuşakların, toplumsal yaşama elverişli olmayanlar üzerinde yaptığı etkidir.” E.Durkheim
John Dewey, “Eğitim yaşam demektir, yaşama hazırlık değil. Eğitimin amacı çocuğa düşünmeyi öğretmektir, ne düşüneceğini değil.” Demektedir.
Eğitimin çağdaş anlamı, insanların davranışlarında belli amaçlara göre değişiklik oluşturmasını içerir. Tyler, eğitimi, "bireylerin davranış biçimlerini değiştirmesüreci" olarak tanımlamış ve bu tanım bugüne dek yaygın kabul görmüştür.
Görülüyor ki, belli başlı eğitimcilerin eğitim görüşleri birbirlerini çürütmemekte, fakat her biri, belirli bir noktaya dikkati çekmekte ve “eğitim” dendiği zaman onu anlamaktadır.
Davranış değişikliği, bir öğrenme ve öğretim sonucu olduğuna göre, eğitimin temelinde, bir “öğrenme” ve onun amaçlı ve düzenli bir biçimi olan “öğretim” var, demektir.
Eğitim sözcüğünün farklı tanımlarının ortak yanı, onun, davranış değiştirme, davranış oluşturma amaçlı etkinlikler bütünü olmasıdır.
İyi bir neslin çıkmasının yolunun, en iyi eğitimcinin elinden geçtiğini vurgulayan Eflatun, şu önemli tespitte bulunmaktadır:
“Halkın yaşaması ve mutlu olması isteniyorsa, eğitim ön plana alınmalıdır. Eğitim işleri, yurttaşların en iyisine verilmelidir. Kendisi erdemli olmayan kişinin; bir başkasını erdemli yapması düşünülemez. Eğitimin amacı her şeyden önce erdem sevgisini genç kuşaklara aşılamaktır.”
Anne-baba-çocuk ilişkilerini, içinde yaşanan toplumun etkileri belirler. Türk aile ve eğitim sistemine bakıldığında, genelde otoriter, kısıtlayıcı, aşırı koruyucu ve kontrol edici bir yapının ortaya çıktığı, çocukların saygılı, baş eğici, pasif ve uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği, kurallara uygun davranışlar ödüllendirilirken, aktif, sorgulayıcı, atılgan davranışların cezalandırıldığı görülmektedir.
Başka bir deyişle, toplumumuzda çoğunlukla pasif ve söz dinleyen çocuklar anne-babayla olumlu ilişkilere girmekte, kendi görüşlerini ifade edebilen aktif ve girişken çocuklar ise, çatışma kaynağı olmaktadır.
Hoşgörülü ve demokratik ailelerde büyüyen çocuklar, arkadaşları ile ilişkilerinde daha etkin, daha girişken, üretici fikirler ileri sürebilen ve fikirlerini söyleme eğiliminde görülen çocuklar olmaktadır.
Çağdaş eğitim anlayışında, öğrencileri bilgiyi yüklenen değil, merkeze alan, öğrenmeyi öğrenen, kişilikleri gelişmiş, yeteneklerini kullanan, problem çözen, analiz ve sentez yapabilen, akılcı, yapıcı, duygu ve düşünceleri dengeli, sevgi dolu, hoşgörülü, ulusal ve evrensel değerlere saygılı vatandaşlar olarak gelişmelerini sağlamak için öğrencilere eğitim verilmelidir.
Kendini gerçekleştiren birey, yeteneklerini ve gizilgüçlerini içinde yaşadığı ana ve ortama göre sonuna kadar kullanabilen kimsedir. Kendini gerçekleştirme bir süreç olarak, insanın kapasite, gizli güç ve yeteneklerinin, çevrenin sınırsız olanakları içinde gelişme ve zenginleşme eğilimi göstermesidir.
Çağdaş eğitim sistemleri bireyin, zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal yönden bir bütün olarak gelişimini hedefleyen eğitimde bütünlük ilkesini benimser.
Günümüzde; bilgiyi taşıyan ama kullanamayan değil, nasıl öğreneceğini bilen, gerçek bilgilere ulaşabilen, bildiği gibi davranan, düşünerek yeni bilgiler üretebilen, sorun çözen insanlara gereksinim vardır.
“Günümüz çocuklarının isteklerinin çoğu, ihtiyaçlarının ise pek azı karşılanıyor.” Jesper Juul
“Çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.” Joseph Joubert
Sevgiyle kalın…
KAYNAKÇA
1-Başar, Hüseyin. Sınıf Yönetimi, Geliştirilmiş Onuncu Baskı, Anı Yayıncılık, Ankara: 2003.
2-Bilal, G. “Demokratik” ve “Otoriter” Olarak Algılanan Ana-Baba Tutumlarının Uyum Düzeylerine Etkisi. H.Ü. S B Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora tezi, Ankara: 1984.
3-Binbaşıoğlu, Cavit .Gelen Öğretim Bilgisi. Binbaşıoğlu Yayınevi,Kadıoğlu Matbaası, Ankara : 1983.
4-Can, G. Psikolojik Danışma ve Rehberlik. Pegem A Yayıncılık, Ankara:2003.
5-Fidan, Nurettin. Okulda Öğrenme ve Öğretme. Pegem Akademi Yayınları, Ankara: 2012.
6-Kılıççı,Yadigar. Okulda Ruh Sağlığı.Anı Yayıncılık. Ankara: 2000.
7-Sönmez, Veysel. Sevgi Eğitimi. Adım Yayınları, Ankara 1990.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.