Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
30Ağu/24Kapalı

GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTER – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTER - Ruhittin SÖNMEZ
Altı yaşındaki torunum Asil, Apple ürünlerindeki bilgisayar yazılımı SİRİ’yi kullanmayı keşfetti. Bilindiği
gibi SİRİ akıllı telefon ve bilgisayarlarda bir kişisel asistan ve bilgi gezgini olarak kullanılan yapay zekanın adı. Yalnızca sesinizi kullanarak kolayca arama yapmanızı, mesaj göndermenizi, uygulamaları kullanmanızı ve işlerinizi halletmenizi sağlıyor.
Torunum, Siri ile her konuda konuşmaya ve taleplerde bulunmaya başladı. O kadar çeşitli konularda soruları ve talepleri oldu ki Siri’yi şirazeden çıkardı diyebilirim.
Asil’in zihninde Siri nasıl bir varlık olarak şekillendi bilemiyorum. Ama bir ara “Hey Siri bana gerçek
yüzünü gösterir misin?” diye sordu. Bu soru ve Siri’nin “ben görünmezim” cevabı beni hayli düşündürdü.
İnsanlar da çok karmaşık ve gelişmiş birer bilgisayara benzetilebilir. Bir bizim gözümüzle gördüğümüz
fiziksel yapı (donanım) ve bir de içinde göremediğimiz zeka, vicdan, merhamet, sevgi, adalet ve yardımlaşma duygusu gibi doğuştan yüklenmiş yazılımlar söz konusu. Yazılımlar insanın etkileşimde bulunduğu çeşitli etkenler sebebiyle sürekli güncelleniyor. Yapılan güncellemeler donanımın kullanımının etkinliğini veya doğuştan yüklü yazılımların çalışıp çalışmamasını belirliyor.

27Ağu/24Kapalı

ETNİK MOZAİK YALANININ AMACI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ETNİK MOZAİK YALANININ AMACI - Ruhittin SÖNMEZ
Dünyada halen Birleşmiş Milletlere kayıtlı 208 devlet bulunmaktadır. Oysaki, yirminci yüzyıla geçerken
dünyada sadece 20 devlet vardı.
Büyük imparatorlukların, sömürgelerin tasfiye edilmesi, sosyalist sistemin ortadan kalkmasıyla ulus / milli
devletlerin sayısı çoğaldı. Yeni siyasi yapılanmalarla devlet sayısı 1972 yılında 132’ye ve günümüzde 208’e
ulaştı.
Bu devletlerden çok az bir kısmı etnik açıdan homojendir. Diğerlerinde hakim olan etnik bir grup nüfusun yüzde 50-90 arasında nüfusa sahiptir. Devletlerin yaklaşık yüzde 30’unda ise en büyük etnik grup toplam nüfusun yarısından az nüfusa sahiptir.
Prof. Dr. Anıl Çeçen “küresel emperyalizmin ‘iki yüz devletin yeterli görmediğini, geçen yüzyılda olduğu gibi
devlet sayısının en az on misli daha artırılması gerektiğini’ düşündüğünü ve 2 bin devletli bir dünya yaratmayı hedeflediğini” yıllar önce yazmıştı.
Tabii ki dünyadaki devlet sayısının artması mevcut ulus/milli devletlerin bölünmesiyle mümkün olabilecektir.
Mesela komşumuz olan Irak ve Suriye’de etnik gruplara göre bölünme işlemleri bitmek üzere. Bunlar
emperyalizmin ana planın birer parçası sayılmalı.
Hedefte İran ve Türkiye’nin bölünmesi olduğunu görmemek için kör olmak lazım.

23Ağu/24Kapalı

ŞEHİRCİLİKTE HİÇ BAŞARILI DEĞİLİZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ŞEHİRCİLİKTE HİÇ BAŞARILI DEĞİLİZ - Ruhittin SÖNMEZ
Türkiye Cumhuriyeti döneminde en başarısız olduğumuz alan bana göre şehirciliktir.
Türkiye, emsali ve daha gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, son derece kötü şehirleşmiş bir ülke.
Herhangi bir yurtdışı gezisinden dönen Türk vatandaşlarının daha Türkiye’ye ayak basar basmaz veya
uçakta ise havadan baktığında ilk gördüğü manzaradan rahatsız olduğunu bilirsiniz.
Düzensiz yerleşen binalar, yan yana bloklarda farklı yükseklikler, dış görünüşte uyumsuzluklar, çatılarda,
balkonlarda görüntü kirlilikleri oluşturan anten vb fazlalıklar, yeşil alan azlığı, yetersiz yollar, yollara park
etmiş araçlar, trafik sıkışıklığı gibi olumsuzluklar hemen dikkatimizi çeker.
Bu işleri düzenlesin diye yıllardan beri T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı diye bir kurum olan bir ülkede
şehirlerimizin bu kadar kötü düzenlenmiş olmasına şaşırabiliriz.
Bu bakanlık adı Nafia Vekaleti, Bayındırlık Bakanlığı, İmar ve İskan Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
ve nihayet Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak Cumhuriyet tarihi boyunca görev yaptı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vizyonunu, “Yaşanabilir çevre, afetlere hazır kimlikli ve akıllı şehirler” olarak tanımlamış.
Misyonunu da “Sürdürülebilir çevre ile uyumlu hayat kalitesi yüksek şehirler ve yerleşmeler oluşturmak
üzere; planlama, yapım, dönüşüm ve çevre yönetimine ilişkin iş ve işlemleri düzenleyici, denetleyici, katılımcı ve çözüm odaklı bir anlayışla yapmak” olarak tarif etmiş.
Ama sonuç ortada.
Özal öncesi Türkiye’de her şey merkezi idare tarafından Ankara’da planlanırken, Özal’dan sonra yerel yönetimler güçlendirildi. İmar, planlama, denetleme ve bazı vergileri tahsil etme yetkileri Belediyelere verildi.
Ama bu defa da küçük rantlarda yerel, büyük rantlarda Ankara’daki siyasetçilerin müdahalesi hiç bitmedi.
Bu sözümün en açık delili, 25 Aralık 2013’te Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın bakanlıktan
ve milletvekilliğinden istifa ederken yaptığı itirafıdır:
“Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın
(R.T. Erdoğan’ın) onayıyla yapıldı.”
Şehirlerimiz kocaman beton yığınlarıyla doldu. Boş alanlar talan edildi. Afetlerde toplanılacak boş arsa dahi
bırakılmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu sözü İstanbul için söyledi ama bütün şehirlerimiz için söylenmiş sayabiliriz:
“Biz bu şehre ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum.”
Gerçekten şehirlerimizin kıymetini bilemedik, şehirlerimize ihanet ettik.
Şehirlerimiz yaşanabilir bir çevreye sahip değil, afetlere hazırlıklı değil.
Şehirlerimiz hayat kalitesi yüksek olmayan, kimliksiz ve kişiliksiz yerleşmeler durumunda.

20Ağu/24Kapalı

İKTİDARIN HOŞUMUZA GİDEN YALANLARI = Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

İKTİDARIN HOŞUMUZA GİDEN YALANLARI = Ruhittin SÖNMEZ

Hepimiz işimize gelen yalanları duymayı severiz.

Asu Maralman’ın seslendirdiği “Bana güzel bir şey söyle / Varsın yalan olsun” diye bir şarkı vardı. Tam da bu ruh halini tanımlar.

“Yalanın İcadı” diye bir film izledim. Bu filmde hiç yalan söylenmeyen bir ülkede, bir adamın ilk yalanıyla başlayan gelişmeler anlatılır. O toplumda herkes dürüst ve doğrucu olunca duygusuz ve kaba bulacağımız bir iletişim dili hakimdir. Düşünebiliyor musunuz, hastanede hastaya birkaç gün içinde öleceği, flört ettiği kişiye çirkin ve fakir olduğu için görüşmek istemediği dürüstçe söyleniyor.

“İnsanlara duymak istedikleri şeyleri söylemenin onlarda iyi etkiler yarattığını” fark eden adam kısa zamanda büyük şöhret ve para kazanır. İnsanları rahatlatmak için söylediği “beyaz yalanlarla” başlayan ilk yalanların arkasından güç ve zenginliğini korumak için başka yalanlar gelir.

16Ağu/24Kapalı

SPORDA VE EKONOMİDE BAŞARISIZLIK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

SPORDA VE EKONOMİDE BAŞARISIZLIK - Ruhittin SÖNMEZ
2024 Paris Olimpiyatları’ndan Türkiye 40 yıl sonra ilk defa altın madalyasız döndü. Ülkemizi temsil eden sporcularımız sadece 3 gümüş ve 5 bronz madalya alabildi ve oyunları 64’üncü sırada tamamladık.
Oysaki, 2020 Tokyo Olimpiyatlarında, 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplamda 13 madalya kazanmıştık. Ülke sıralamasında 35.inci sırada yer almıştık.
Sporun başındaki zat bile açık başarısızlığı inkar edemedi Yapılan eleştiriler üzerine Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Türkiye’nin “spor federasyonlarına bunun hesabının sorulacağını” söyledi.
Nüfusumuz ve ekonomimizin büyüklüğü gibi ölçütleri dikkate alırsak Türkiye’nin Olimpiyatlarda madalya
sıralamasında ilk 20’ye girmesi gerekirdi. Küçücük ülkelerin aldıkları madalyalarla Türkiye’yi geçmesi
utanç verici. Mesela nüfusu 3-5 milyon olan ülkelerden Çekya, Sırbistan, Bulgaristan, Gürcistan 3’er altın madalya kazandı.
Kardeş Özbekistan 8 altın, 2 gümüş, 3 bronz madalya ile 13’üncü sırada… Kardeş Azerbaycan ise 2 altın,
2 gümüş ve 3 bronzla 30’uncu sırada yer alarak bizi sevindirdiler.
Türkiye’nin ilk 20’ye girmesi hayalimiz bir yana 64. sıraya gerilememiz büyük hayal kırıklığı yarattı.

13Ağu/24Kapalı

HER KONUNUN ÇÖZÜM ADRESİ CUMHURBAŞKANI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HER KONUNUN ÇÖZÜM ADRESİ CUMHURBAŞKANI - Ruhittin SÖNMEZ
Eski AKP milletvekili Şamil Tayyar X’te (Twitter), sokak köpekleri ile alakalı kanun sonrası uygulamayı eleştiren bir mesaj paylaştı. Bu paylaşımda sorunun kendisi kadar, çözümün arandığı adres ilgimi çekti.
“Kanuna aykırı olarak, hiçbir kurala uyulmaksızın köpeklerin zalimce katledilmesini” durdurmak için Şamil
Tayyar yasal yollara başvurmuyor, doğrudan Cumhurbaşkanına şöyle sesleniyor:
“Sayın Cumhurbaşkanım. Ülkenin her köşesinde köpek avı başladı. Niğde, Bartın, Altındağ, Ahlat, Silivri başta olmak üzere birçok yerde köpekler hiçbir kurala uyulmaksızın zalimce katlediliyor.
Zehirlenen köpeklerin o can çekişen görüntüleri yürekleri parçalıyor. Kanun böyle bir zulmü öngörmese de katil ruhlu alçakları harekete geçirdi. Allah rızası için bu zulmü durdurun. Bir sözünüz yeter.”
Kanunda öngörülmeyen bir zulüm yapılıyorsa, bir vatandaşın C. Savcılıklarına suç duyurusunda bulunması
bu kötü uygulamaları durdurmaya yetmeliydi.
Şamil Tayyar’ın “Katil ruhlu alçaklarla mücadele için devletin mekanizmaları çalışmıyor, vatandaşların bu
mekanizmaları harekete geçirmesi mümkün değil” diye düşündüğü anlaşılıyor. Meseleyi en yetkili makama arz ediyor. Çünkü devletin kurumlarının bu sorunu çözmeye gücü yetmez ama Reis’in “bir sözü yeter” inancında.
Muhalefetin “katliam yasası” dediği bu yasa muhalif eleştiriler ve görüşler dikkate alınarak Meclis’te ciddi bir
çalışmadan sonra kabul edilseydi, uygulamada hatalar daha az olurdu. Yasada öngörülen köpek öldürme
uygulamalarını yapmayan “belediye başkanlarına hapis cezası verilecek” gibi ifadeler olmasaydı “bu zulüm”
söz konusu olabilir miydi?

9Ağu/24Kapalı

KİMİN CİBİLLİYETİ BOZUK? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

KİMİN CİBİLLİYETİ BOZUK? - Ruhittin SÖNMEZ

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İsrail’in Hamas lideri İsmail Haniye’yi öldürmesinden sonra Türkiye’de milli yas ilan edilmesini eleştirenlere çok sert cevap verdi:

"Ülkemizde bir günlük milli yas ilan ederek Filistin halkı ile dayanışmamızı gösterdik. Ama bazı ekranlarda bazı cibilliyeti bozuk olanlar bizim ona gösterdiğimiz o ilgiyi hazmedemedi" dedi.

Talihsiz bir beyan bu. Sebeplerini açıklamaya çalışayım.

“Cibilliyeti bozuk” demenin sözlük anlamı “soysuz, sütü bozuk” demek. “Soysuz” kelimesiyle de “soyunun özelliklerini yitirmiş” veya “soyunu inkar eden” kimse kastedilir.

FİLİSTİN DEVLETİ VE HAMAS

Filistin halkı Türk soylu değil. Şu sıralarda Filistin konusunda ne düşünürseniz düşünün, soyumuzu ilgilendirmediğinden, sizi soylu veya soysuz yapmaz. Arap devletleri de İsmail Haniye için milli yas ilan etmedi. Demek ki Haniye için milli yas ilanı “soy sorunu” yani “cibilliyet meselesi” değildir.

Filistin bayrağı İngiliz diplomat Mark Sykes tarafından “Osmanlı’ya karşı isyan bayrağı” olarak tasarlandı. Bayraktaki kırmızı üçgen, Arapların Türklere (Osmanlılara/ ecdadımıza) karşı yaptıkları isyanlarda akıttıkları kanların sembolüdür. Bu bayrakla 1916 yılında Şerif Hüseyin denilen “cibilliyetsizin”, İngilizlerin desteği ile başlattığı, Osmanlı Devleti’ne karşı Arap isyanını kutsallaştırıyorlar.

Filistin iki bölgeye bölünmüş durumdadır: 5.655 km2 olan Batı Şeria’da 3,2 milyon, 365 km2 alanı olan Gazze’de 2,2 milyon kişi yaşıyor.

Gazze’yi fiilen 1987’de kurulan bir silahlı örgüt olan Hamas yönetiyor. Hamas Mısır’daki Müslüman Kardeşler Cemiyeti’ne (İhvan-ı Müslimîn’e) bağlı olarak kurulmuş bir örgüt. “HAMAS, 2007’de Gazze’yi ele geçirdi, o tarihten bu yana merkezi yönetim Filistin Devleti ile kavgalı.”

Çoğu ülke, HAMAS’ı “terör örgütü” olarak kabul ediyor. RTE ise "Milli Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayi Milliye ne ise Hamas da işte aynen odur" görüşünde.

Daha geniş bilgi için Tanzer Ünal’ın yazısını okumanızı tavsiye ediyorum. (https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/21199063/mtanzer-unal/filistin-davasi-tantanasi)

6Ağu/24Kapalı

SOSYAL İKLİMİMİZ ÇORAKLAŞTI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

SOSYAL İKLİMİMİZ ÇORAKLAŞTI - Ruhittin SÖNMEZ
Süleyman Demirel kendi ailesini “Hakka hukuka riayetkâr, toplumdan rahatsız olmamış, toplumu rahatsız etmemiş mesut bir Anadolu bir ailesi idik” şeklinde tarif etmişti.
Gerçekten çoğumuzun ailesi böyleydi ve biz böyle ailelerden oluşan bir toplumduk.
Çok eski Türkiye’ye gitmeye lüzum yok, son 20 senede yaşadığımız sosyal ve kültürel değişim inanılmaz boyutta oldu. Bu değişimin olumlu yönde olan kısmı çok az, sosyal ve kültürel açıdan sorunlara yol açan olumsuz değişim miktarı çok fazla. Bunda çok hızlı şehirleşmenin, köyden şehirlere göçün büyük etkisi olduğu muhakkak. Ama devlet yönetimindeki eksik ve kusurlar daha çok etkili oldu.
Şimdi, “toplumumuz hakka hukuka riayetkar insanlardan oluşuyor” diyemiyoruz.
HAKKA HUKUKA RIAYET ETMEK kendisi için hak ettiği kadarına razı olmak demek. Kendi çıkarı için başkasının haklarını kullanmasına engel olmak ve hatta başkalarının haklarını gasp etmek hukuk devletlerinde ve semavi dinlerde asla kabul edilmez. Çünkü böyle insanlardan oluşan toplum “mesut bir toplum” olamaz.
Soru çalarak sınav kazananlar, torpil ve rüşvetle makam mevki elde edenler, rüşvet ve yolsuz ihalelerden servet kazananları görenlerin topluma aidiyet duyguları azalır. Bunlardan bir kısmı aynı imkanları bulduğunda aynı yöntemleri kullanmaktan çekinmezler. Ahlaki çözülme genişler, toplumsal iklim giderek çoraklaşır.
“İktidar nimetleri” diye bir kavram, “Bal tutan parmağını yalar” diye bir atasözümüz var. Yakın ve yandaşlarına kamunun kaynaklarını yani 90 milyon insanın hakkını peşkeş çekenleri bilenler bile “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” diye bir mazeret üretmiş. Müslüman ve alnı secdeli diye KUL HAKKI yiyenlere saygı duyuyor, haram paradan bir parçacık da bize versinler diye onları destekliyorlar.
Böyle bir toplumda huzur, mutluluk ve bereket olur mu?

2Ağu/24Kapalı

ZEKİ TOPLUMLARDA BİLE APTALLAR ETKİLİ OLABİLİR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ZEKİ TOPLUMLARDA BİLE APTALLAR ETKİLİ OLABİLİR - Ruhittin SÖNMEZ

Son köşe yazımdan kısa bir hatırlatma yapayım. Ülkelerin zeka seviyesini ölçen testlerde 2023 yıl sonu itibarıyla, vatandaşları en zeki ülke Güney Kore oldu. Güney Kore’yi Çinliler, İranlılar ve Japonlar izledi. İlk 10’a giren diğer ülkeler ise Singapur; Avusturya, Kanada, Almanya, Slovenya, Moğolistan olarak sıralandı.

Zeka (IQ) ortalaması en yüksek ülkeler arasında gelişmişler olduğu gibi gelişmemiş olanlar da var. Yine bu ülkeler arasında demokratik hukuk devleti vasfında olanlar olduğu gibi- Çin ve İran gibi farklı ideolojilere dayalı da olsa- demokrasiden hayli uzak ülkeler de var.

Nasıl oluyor da bu kadar zeki insanın yaşadığı ülkelerde baskıcı rejimler kurulabiliyor ve bu toplumlar özgürlüklerini kısıtlayan refah seviyelerini düşüren bu tür rejimlerle yönetiliyor?

Sosyal olayları tek faktörle açıklamak zorunda kaldığımızda bu tür çelişkileri kavramakta güçlük çekeriz. Çünkü sosyal olayların sonuçlarını belirleyen, etkisi ve yönü farklı, çok sayıda faktör vardır.

Toplumların zeka seviyesi ile ekonomi, hukuk ve demokrasi arasında açıkça ilişki vardır. Fakat toplumun zeka seviyesi ülkenin ekonomi, hukuk ve demokrasi seviyesini belirleyen tek faktör değildir.

31Tem/24Kapalı

ZEKA ORTALAMASI YÜKSEK ÜLKELERDE EKONOMİ VE DEMOKRASİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ZEKA ORTALAMASI YÜKSEK ÜLKELERDE EKONOMİ VE DEMOKRASİ - Ruhittin SÖNMEZ

Dünyada zeka seviyesini ölçmek amaçlı standartlaştırılmış testler yapılıyor. Bu testlerle ülke bazında IQ ölçümlemeleri yapan araştırmalarda küresel ortalama IQ 100 olarak kabul ediliyor.

2023 yıl sonu itibarıyla, en zeki ülke vatandaşları 107.54 ortalama ile Güney Koreliler oldu. Güney Kore’yi 106.99 ile Çinliler,106.84 ile İranlılar, 106.18’le Japonlar izliyor.

Türkiye ise IQ (zekâ seviyesi) sıralamasında 95,63 ortalama IQ ile 105 ülke arasında 73'üncü oldu.

İlk 10’da yer alan diğer ülkelerde zekâ seviyesi (IQ oranı) Singapur’da 106.18; Avusturya, Kanada, Almanya, Slovenya, Moğolistan 102 puan mertebesinde. (Bu konuda 26 Şubat 2024’te bir köşe yazısı yazmıştım. İsteyen linkten okuyabilir.)

Çin çok büyük bir nüfusa sahip. Dünya nüfusunun yaklaşık %18'ini temsil eden Çin çok yüksek ortalama IQ puanı ile diğer ülkelerin puanlarını etkiliyor. Fakat bu durumun sıralamaya etkisi söz konusu değil.

26Tem/24Kapalı

ŞİMDİYE KADAR NEDEN YAPMADINIZ? – Ruhittin SÖNMEZ

ŞİMDİYE KADAR NEDEN YAPMADINIZ? - Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sCumhurbaşkanı kabinesi işlerin daha iyiye gitmesi için bir takım yeni düzenlemeler yapıyor veya yapma niyetini açıklıyor. Son dönemde dikkatimi çeken bir kaçını hatırlatmak istiyorum:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almak isteyen yabancılar için yeni güvenlik düzenlemeleri yürürlüğe girdi. Yapılan yeni düzenlemeye göre Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) onayı ile Interpol doğrulaması olmadan yabancılara vatandaşlık verilmeyecek.

Ayrıca Gazeteci Saygı Öztürk’ün verdiği bilgiye göre “Önceki İçişleri Bakanlığı döneminde bazı suç örgütlerinin önde gelen isimlerine sahte belgelerle vatandaşlık kazandırılmış!”

“Ali Yerlikaya döneminde sahte belgelerle vatandaşlığın önünü kesmek için bazı düzenlemeler yapıldı. Örneğin vatandaşlığa geçmek isteyen kişilerin başvurularını bizzat kendilerinin yapması gerekiyor. Başvuru sırasında parmak izi alınıyor. Böylece, sahte kimlikli kişinin sahte evrakla ya da başkasının kimliğiyle vatandaşlığa alınması önleniyor. Daha önce sahte belgeler kullanılarak vatandaşlığa alınanlar, vatandaşlıktan çıkarılıyor ve sınır dışı ediliyor.”

23Tem/24Kapalı

MERSİN’E GİTMEK İSTERKEN TERSİNE GİTMEK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

MERSİN’E GİTMEK İSTERKEN TERSİNE GİTMEK - Ruhittin SÖNMEZ
Görünüşte vatandaşlar olarak hepimiz enflasyonun düşmesini istiyoruz. Ancak bireysel olarak enflasyonist ortamdan en az zararla çıkmak veya enflasyonu fırsata çevirip daha çok kâr etmek isteyenler enflasyonu köpürtücü davranışlar sergilemekte.
Ekonomist Ege Cansen “Türk’ün Enflasyonla İmtihanı” başlıklı köşe yazısında bu hali “Mersin’e gitmek isteyen insanların tersine gitmesine” benzetiyor.
Ege Cansen’in yazısını okurken Prof. Dr. Üstün Dökmen’in bir konferansında yaptığı deneyi hatırladım.
Çünkü bu deney de yapmak istediğinin tam tersi sonuca hizmet eden davranışlara dairdi.

16Tem/24Kapalı

TRUMP’A SUİKAST GİRİŞİMİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

TRUMP’A SUİKAST GİRİŞİMİ  - Ruhittin SÖNMEZ

ABD Eski Başkanı ve Kasım 2024’te yapılacak seçimde favori ABD Başkan adayı olan Donald Trump’a 14 Temmuz günü suikast teşebbüsü oldu.

Bu girişim tam da 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yıldönümünden bir gün önceye rastladığı için zihnimizde bazı çağrışımlara yol açtı.

Dünyanın ekonomi, siyaset, bilim ve sanat alanında bir numaralı belirleyici gücü ABD’dir. Burada gerçekleşen suikast girişiminin arkasında ne olduğunu anlamak kolay değil. Sonraki yıllarda da en gerekli bilgileri öğrenebileceğimizi sanmıyorum.

Kurşunun Trump’ın kulağını delmesi suikastın ciddiyetini göstermekte. İlk bilgilere göre suikastçının bulunduğu yere uzun namlulu silahıyla çıktığı görülmüş, ihbar edilmiş ve fakat sahnenin tam karşısındaki tek binanın tepesinden ateş etmesine mani olun(a)mamış. Bir güvenlik zafiyetinden çok bilinçli bir yol verme izlenimi edinilmekte. Suikastçının keskin nişancı güvenlik görevlilerince derhal öldürülmüş olması Trump’ı yok etmek isteyen ekibin bulunmasını zorlaştıracak.

Bu tür olayların arkasında olan bitenleri öğrenmek pek mümkün olmuyor. 1963’te ABD Başkanı J.F. Kennedy’nin silahlı suikastla öldürülmesinin arkasındaki sır perdesi hala aralanmış değil.

Bizde de 15 Temmuz’un 8. Yılında darbe girişimine dair ortaya çıkan soruların çoğuna cevap bulunamadı. Bu olayların arka planını bilen çok az sayıdaki insan olduğuna ve fakat bunların halk kitlelerine açıklanmadığına inanıyorum. Turgut Özal’a yapılan suikast girişiminin arka planını Özal öğrenmiş fakat halka açıklamamıştı.

12Tem/24Kapalı

CUMHURBAŞKANI ÖNGÖRÜLEMEZ BİRİ AMA KİMİN İÇİN? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

CUMHURBAŞKANI ÖNGÖRÜLEMEZ BİRİ AMA KİMİN İÇİN? - Ruhittin SÖNMEZ
2020’de ABD Başkanı Trump ikinci defa başkan seçilemedi, o zaman 77 yaşında olan Biden karşısında kaybetti. Bunun sebebini analiz ettiğim yazımda temel sebeplerden birini şöyle açıklamıştım:
Trump öngörülemez bir Başkan oldu. Bugün yaptıklarını yarın tam tersini yapabileceği, bugün övdüğünü yarın yerin dibine geçirebileceği görülen bu başkan, bazılarına göre “dengesiz”, bazılarına göre “deli” sıfatlarını hak ediyordu.
Trump devletin kurumsal yapısı ile çalışmayı sevmeyen, çoğu zaman kuralları hiçe sayan bir “Başkan” idi.
Devleti yöneten kişinin öngörülemez bir yönetim tarzı içinde olması ABD vatandaşlarını tedirgin etti.
ABD seçmeni bir macera dönemi yaşamak istemedi, öngörülebilir olanı tercih etti. Devletin kurumlarının çalışması ve kuralların herkese uygulandığı bir sistemi istediğini gösterdi. O zaman 77 yaşında olan Biden’ı seçti.
Ancak bu yıl Kasım ayında yapılacak seçimde tekrar yarışacak olan adaylardan Biden 81 yaşında ve çeşitli sağlık sorunları yaşıyor. Bu defa Biden için de ülkeyi yönetip yönetemeyeceği yönünden bir belirsizlik ve öngörülemezlik söz konusu. Bu bakımdan Biden’ın adaylıktan çekilmesi için baskı oluşturma gayretleri var. Bu çalışmalar bir sonuç verecek mi, henüz belli değil.
2024 seçimi için de koskoca ABD’de bir “deli” ile bir “bunak” adaydan başkasının ortaya çıkamamış olması ilginç. (Bunlar benim taktığım sıfatlar değil.)
ABD’de en sert şekilde kuvvetler ayrılığı uygulanıyor. Kurumlar çok güçlüdür. Kurumlar ve medyanın
kuralların uygulanmamasına karşı direnci yüksektir.
Başkan’ın ABD’yi yüksek riske sokacak “delice” işler yapmasına karşı sistem etkili bir sigortaya sahip
olduğu gibi Başkan’ın hastalanması, yönetemez hale gelmesi veya ölmesi halinde sistemin aksamadan
çalışmasını sağlayacak mekanizmalar devreye girecektir.
Böyle olduğu halde ABD seçmeninin daha öngörülebilir seçeneği tercih etmeye çalışacağını sanıyorum.

9Tem/24Kapalı

MİLLET KAVRAMI VE TÜRKSÜZ TÜRKİYE YARATMAK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sMİLLET KAVRAMI VE TÜRKSÜZ TÜRKİYE YARATMAK - Ruhittin SÖNMEZ
Birileri milliyetçilik ve din adına, BOP içeriğine uygun şekilde, Türkiye’yi Türksüzleştirme çabası içinde. Ve bunu kendilerini “yerli ve milli”, yaptıklarını da “ülkeyi kurtarmak” olarak pazarlama becerisi gösterebiliyorlar.
“Türksüz Türkiye” yaratma çabalarını fark edebilmek için siyasal İslamcıların millet kavramına verdiği anlam ile Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin modern bilim ışığında verdiği anlam arasındaki farkı bilmek lazım.
Bugün iktidar partisi AKP ve Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ile iktidarın küçük ortağı MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin millet kavramına verdiği anlam aynıdır diyebilir miyiz?
Bu teorik bir tartışma sorusu değil. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek olan sığınmacı sorunu, yeni Anayasa tartışmaları gibi temel meselelerimizi doğru anlamamıza yarayacak bir sorudur bu.
RTE, Millet ve milliyet kavramlarının Fransız ihtilali ile dünyaya yayılan tanımını kabul etmediğini ifade ederek, kendi millet anlayışını şöyle ifade ediyor:
“Bizim kendi medeniyetimizin, kendi tarihimizin, kendi kültürümüzün bir millet tanımı var. Bu bakımdan Osmanlı tam bir millet devletiydi.” “Biz, milleti İbrahim’den geliyoruz.”
“Bizim millet tanımımız, özünü İslam’ın millet anlayışından alır. Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında toplayan Osmanlı bunların milliyetlerini, dinlerine göre de tasnif etmiştir. Osmanlı böyle bir devlet, imparatorluktur. Müslümanlar bir millet, Hristiyanlar bir millet, Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük karışmalar olsa da bu tarihimizin ve coğrafyamızın gerçekliğine en uygun tanımdır.”
Erdoğan’ın bu tanımı yönettiği devletin anayasasında belirlenen temel tanım ve ilkelere aykırıdır. Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin ortaya koyduğu felsefe ve Atatürk’ün millet tanımına da zıt bir görüştür. Bu görüşü savunmak kurucu iradenin, Osmanlı’nın çöküş sürecinde ve Millî Mücadele aşamasında yaşanan tecrübeler ve bilimin ışığında yaptığı, isabetli tercihlerine karşı çıkmaktır.
“MILLET ILE ÜMMET, birbiriyle sözlük anlamları açısından farklı olan; bununla birlikte mutlaka çatışması gerekmeyen iki kavramdır.” Ancak siyasallaştırılarak daraltılan gündemdeki anlamı ile siyasal İslamcıların “ümmet” karşılığı kullandığı “millet” tanımı “Türksüz Türkiye” yaratmak
isteyenlerin bir maymuncuğudur.

2Tem/24Kapalı

YUNANİSTAN İZLENİMLERİM – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YUNANİSTAN İZLENİMLERİM - Ruhittin SÖNMEZ
Yunanistan’ın kuzeyinden güneyine (Mora’ya kadar) Yanya, Parga, Patras, Preveze, İnebahtı, Korint Kanalı üzerinden geze geze gittiğimiz başkent Atina’yı gördükten sonra tekrar kuzeye giderek Selanik ve Kavala’yı ziyaret ettik.
Yunanistan gezimizin ilk yarısını teşkil eden Yanya, Preveze, İnebahtı, Meteora’ya dair duygu, düşünce ve gözlemlerimi önceki yazımda paylaşmıştım. Şimdi gezimizin ikinci kısmı olan Patras, Atina, Selanik ve Kavala’dan izlenimlerimi yazacağım. Ancak önce geçtiğimiz otoyollar, tüneller, asma
köprü ve Korint Kanalından bahis açalım.

28Haz/24Kapalı

YANYA, PARGA, PREVEZE, İNEBAHTI, ATİNA, SELANİK, KAVALA… / Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YANYA, PARGA, PREVEZE, İNEBAHTI, ATİNA, SELANİK, KAVALA… / Ruhittin SÖNMEZ
Yanya, Parga, Preveze, İnebahtı, Patras, Atina, Selanik, Kavala gibi şehirleri içine alan turumuz “Yunanistan İncileri” adını taşıyordu. Oysaki bu şehirler 500-520 sene kadar Türk egemenliğinde kalmış topraklardı. 1910’lu yıllarda kaybettiğimiz bu vatan toprakları aynen Anadolu’daki şehirlerimiz Manisa, Antalya, Muğla, İstanbul gibi Türk kokan, Türkçe konuşulan, bayrağımızın dalgalandığı,
minarelerinden ezan seslerinin duyulduğu yerlerdi. Yani “Türk İncileri” idi. Oraları gezmek için pasaporta, vizeye ihtiyaç yoktu.
Bayram sonrası 5 günlük bir kültür turuna katılarak bu şehirleri gezdik. Geziye katılanların üçte ikisinden fazlası vize gerektirmeyen yeşil pasaportlu idi. Kalanlar da bir şekilde Şengen vizesi alabilmiş “şanslı” vatandaşlarımızdı.

14Haz/24Kapalı

İLKELERİNDEN SAPMADAN GELİŞMEK VE OLGUNLAŞMAK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

İLKELERİNDEN SAPMADAN GELİŞMEK VE OLGUNLAŞMAK - Ruhittin SÖNMEZ
Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut dostumuz geçen hafta köşe yazısında, 09 Haziran’da sonsuzluğa uğurladığımız, Hoca Ahmet Yesevî Vakfı Başkanı, ERDOĞAN ASLIYÜCE hakkında bilgiler verdi.
“Aslıyüce, her fırsatta Türk yurtlarını adım adım gezer ve sosyal antropolog gibi aldığı notları önce yazıya sonra kitaba dönüştürürdü. Bu gezi yazıları sebebiyle, “Günümüzün Evliya Çelebisi” olarak da anılırdı.
Geziler sırasında kimlerle birlikte fotoğraf çektirdiyse, bastırır, hepsine birer tane gönderir ve böylece yeni dostluklar kurardı. Tanıştığı insanların sadece telefon numaralarını almakla yetinmez, çektiği fotoğrafları göndermek için adreslerini de kaydeder, böylece her gittiği yerde bir irtibat noktası oluştururdu.
Zaten hayat felsefesini de Ahmet Yesevi’den aldığı ‘Sevgi tohumları ekelim ki, sevgi çınarları yetişsin!’ diye özetlerdi. Bu söz, Yesevi dergisinin logosunda da yer alıyordu.”

11Haz/24Kapalı

HALKIN GÜVENİNİ KAYBETMEKTENSE… – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HALKIN GÜVENİNİ KAYBETMEKTENSE… - Ruhittin SÖNMEZ
“İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim.” Robert Bosch’un bu sözünü, kurucusu olduğu dünyaca ünlü şirketin reklamlarından hatırlarsınız.
Robert Bosch bir şirketin veya tüccarın ticari açıdan güven duygusu yaratmasının önemini anlatmak için söylemiş olabilir.
Ama aslında güven duygusu hepimiz için hayatı kolaylaştıran, huzur ve mutluluk veren bir etken.
Tam tersi güvensizlik hali hayatı çekilmez hale getiren, insanları normalden uzaklaştıran, mutsuz, öfkeli ve endişeli yapan bir durumudur.
Hayatında başarılı olduğunu düşündüğünüz, zengin, makam mevkii sahibi birine imrenir ve O’nun yerine kendinizi koymak isteyebilirsiniz. Fakat bu kişinin eşinin kendisine sadık olmadığı şüphesi içinde yaşadığını, en yakınında bulunan kişilerin kendisine kötülük etmek üzere fırsat kolladığını düşünen biri olduğunu öğrenirseniz, yine de O’nun yerinde olmak ister misiniz?
Başka bir seçenek… Diyelim ki çok zenginsiniz, müthiş bir ekonomik gücünüz var. Fakat devletin veya mafyanın bir gece bütün varlıklarınıza el koyabileceği ve sizin de hapse atılacağınız veya öldürüleceğiniz endişesi taşıdığınız bir ülkede yaşamaktan mutlu olur musunuz?
Benim gezebildiğim gelişmiş ülkelerde vatandaşın devletine, devletin de vatandaşlarına çok fazla güvendiğini tespit ettim. Bunun sonucu olarak oralarda vatandaşların da birbirine güven duygusu içinde olduklarını görüyoruz.
Bizde ise devlet ve vatandaş ilişkilerinde güvensizlik esastır.
Batıda vatandaşın beyanına güven esasken, bizde devlet vatandaşın yalan söyleyeceğine, hile yapacağına inandığı için imzalı ve onaylı belgeler ister.
ABD’de evlerin yüzde 90’ı bir veya iki katlı müstakil yapılardır. Bu evlerin zemininde bulunan kapı ve
pencerelerden hırsızlar kolayca içeri girebilecek imkana sahiptir. Fakat orada evlerde çelik kapı, pencerelerde demir ızgaralar göremezsiniz. Bizde ise siteler duvarlar arkasında özel güvenlik sistemleriyle korunmakta, diğer yerlerde evler demir ızgaralarla bir hapishaneye dönüştürülerek
yaşanmaktadır. Güvenliği sağlayamamanın bedelini görebiliyor musunuz?
Kurumların işlediği ve kuralların uygulandığı ülkelerde güven duygusu gelişiyor. Trafikte yayalara saygının olduğu, magandaların cirit atmadığı, asayişin sağlandığı, adalet mekanizmasının adil ve hızlı olduğu yerlerde yaşayanlar stresten uzak mutlu ve sağlıklı yaşıyorlar.

7Haz/24Kapalı

YANLIŞ VERİYLE DOĞRU ÇÖZÜM ÜRETİLEMEZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YANLIŞ VERİYLE DOĞRU ÇÖZÜM ÜRETİLEMEZ - Ruhittin SÖNMEZ
Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin “Yanlış veri, yanlış reçete yazdırır…” başlıklı yazısında yeni ekonomi yönetiminin gerçeği yansıtmayan TÜİK verileri ile mi yoksa bu verileri yanlış kabul ederek mi karar aldığını sorguluyor.
Ekonomist Mahfi Eğilmez de bu yazıyı önemli ve değerli bulmuş olmalı ki Twitter (X) üzerinden paylaştı.
Ben de bir yıl kadar önce YANLIŞ VERİ İLE DOĞRU POLİTİKA OLMAZ başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım.
Çünkü mühendis ve yönetici olarak çalıştığım uzun yılların bana kazandırdığı en önemli özelliklerden biri her türlü tartışmayı veri bazlı yapmaktır.
Aldığım eğitim ve tecrübelerime göre, doğru bir şekilde ölçümünü yapamadığınız bir konuda doğru çözüm üretmek mümkün olmaz.
Bu yüzden demiştim ki; doğru ve güvenilir verilere dayanmayan tartışmalar gerçekler üzerinden
değerlendirmelere imkân vermez; duygulara, ön yargılara, sempati veya antipatilere dayalı hale gelir.
Böyle olunca çevresinde gördüğü araba sayısı, dolu lokanta ve otellere bakarak “ekonomide işler tıkırında” zannedenler olur.