Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
28May/160

TÜRKLERİN ŞİFA BULMAZ HASTALIĞI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Özcan Bey-Şifa  TÜRKLERİN ŞİFA BULMAZ HASTALIĞI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Bilinen binlerce yıllık tarih içinde sayısız devlet kuran biz Türkler, acaba o kurduğumuz devletler içerisinde muktedir olabildik mi?

Ya da bazılarının iddialarına göre, Osmanlı örneğinde olduğu gibi devlet yaşamının kritik noktalarını; devşirme, muhtedi, dönme ve hizmetlilere mi teslim ettik? Bu durum günümüzde de sürüyormu?

Türklerin, ırkçı olmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçek! Bana Türk’ü tarif et deseniz; kendine aşırı güvenli ve bu nedenle tedbirsiz, alçak gönüllü, çalışkan, sabırlı, hoş görülü, hümanist bir insan tipidir derim.

Böyle olması ise bazı zaafiyetlerin ortaya çıkışına ve bu zaafiyetin bir hastalık haline dönüşmesine neden olmuştur.

28Oca/160

6-7 EYLÜL’Ü BİLİYORSUNUZ YA 29 OCAK’I? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Özcan Bey 29 Ocak 2_1  6-7 EYLÜL’Ü BİLİYORSUNUZ YA 29 OCAK’I? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türk Milleti, tarihi sorunlar içinde boğuşup duruyor ve bu sorunların içinden akıl ve bilgi yolu ile değil de, yumurta kapıya geldiğinde kaba kuvvet ile çıkmaya çalışıyor.

Vereceğimiz örnekte bunun bariz bir göstergesi...

16Ara/150

“KEŞKE BENDE YAPABİLSEYDİM” – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Özcan Bey Keşke_1  “KEŞKE BENDE YAPABİLSEYDİM” – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkiye ve Türk Dünyası, büyük bir coğrafyanın üzerinde oturuyor.

Bu coğrafyayı gezdikçe üzerindeki nadide eserleri görüp, hem seviniyor hem de nefsime yeniliyorum.

Nefsime yenilmemin tek sebebi, ömrü hayatımda böyle eserleri yapmayı başaramamış yada yapılmasına vesile olamamış olmamdır.

4Ara/150

BİLMEDİĞİMİZ GERÇEKLER VAR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluBİLMEDİĞİMİZ GERÇEKLER VAR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Ben komplo teorilerini sevmem. Ama biraz okumaya meraklı olunca, önünüze komplo teorisimi yoksa gerçekleri ihtiva ediyormu diye, sorguladığınız ve anlayamadığınız şeyler gelir. Bu seferde öyle oldu ama hiç yapmadığım bir şeyi yaparak bu kez sizinle bunu paylaşayım istedim.

Gazeteci – televizyoncu Gürkan Hacır’ın yeni bir kitabı çıkmış. Adı “Masal”, alt başlığı ise “Onlar Anlattı Biz İnandık” ve “Tarihin Gerçekleriyle Yüzleşmeye Hazırmısın?”...

Bunun “İlginç Bir Kasabamız: İbradı” diye bir bölümü var. Bunu okuduktan sonra, bunu okuyun diye takipçilerime tweet attım ve Gürkan Hacır’da beni takip etmeye başladı. Hala ediyormu, bilmiyorum...

Hacır, bu bölümde, Antalya’nın dağlık bölgelerinden biri olan İbradı ilçesinden bahsediyor. Ve 1990’da ilçe olan İbradı’ya halen 4 köyün bağlı olduğunu ve nüfusunun 13 bin olduğunu anlatıyor.

Bölümün girişi ise şöyle “Öncelikle bizim genlerimizde İbranilere yatkınlık vardır desem fazla abartmış mı olurum acaba? Sanmam... Çok içli dışlı olduk ibrani asıllılarla... Ticarette, sanatta, siyasette hayatın her alanında onlarla beraber olduk. İçiçe yaşadık. Ama bazı izah edilemeyen birlikteliklerimizde vardı”

Ve devamla “... bakın size“ yetenekliler kasabamızdan (İbradı’lıyı kast ediyor) bahsedeceğim” diye anlatıyor.

7Kas/150

TÜRK MİLLETİNE ve ÖZELDE TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE ÇAĞRIMDIR!

unnamed  TÜRK MİLLETİNE ve ÖZELDE TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE ÇAĞRIMDIR!

Türk Milleti tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor. Bu sıkıntılı dönem atlatılamazsa hem Türkiye Cumhuriyeti'nin hemde Türk Milletinin bu topraklarda bir kez daha beka sorunu yaşaması kuvvetle muhtemel hale gelecektir.

Bir Türk için, siyasetin veya toplumsal çalışmaların amacı, Türk Milletinin varlık mücadelesine karşılıksız hizmet etmektir.

Adına “Müesses Nizam” adını verdiğim ve sözde “Türk” adına hizmet ettiğini iddia eden ama dış ve iç güçlerle oynaşta olan bu düzen, elemanları eli ile bizleri malesef uçurumun kenarına getirmiştir.

Eğer Türk Milleti hala bunun farkına varamamış ise durumumuz daha vahimdir. Bu halde yapılması gereken, derhal bunun farkına varmak ve milli bir çalışma yürüterek, Türk Milletinin istikbalini kurtarmaktır.

Nefis ve fikir fukaralığı yaşayanların bunu görmesi, anlaması ve gereğini yapması mümkün değildir. Ne ile uğraştığımızı bilmiyorsak, varacağımız bir nokta yoktur.

Hepimiz her türlü taaasup, yozluk ve yobazlıktan sıyrılarak, Türk Milleti için bunu başarmak zorundayız...

Bunun için farkında olanları mücadeleye, farkında olmayanları ise bir an önce arzu ettiğimiz farkındalığa ulaşmaya çağırıyorum.

Allah yar ve yardımcımız olsun...

Özcan PEHLİVANOĞLU

12Eyl/150

ENAYİ YERİNE KONDUĞUMU BİLİYORUM! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluENAYİ YERİNE KONDUĞUMU BİLİYORUM! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türk Milletinin yüzyıllardır geri adım atmaktan ileri doğru yürüyüş fonksiyonları ortadan kalktı!

Devlete ve müesses nizama halen Nizamülmülk anlayışı hakim...

Böyle olunca Osmanlı’da, Kurtuluş Savaşı döneminde ve nihayet Cumhuriyet sürecinde ihanet dolu isyanlar; suçsuz ve masum hareketler olarak ilan edildi(!) Az kaldı pkk’da aynı şekilde nitelenecek. Çünkü kurşun atsalar bile hak arıyorlar!

Türk Milleti, kendisine kurşun atanlara bir gül bile sunsa kabahatli gösterildi ve gösterilmeye devam ediyor.

Türk Milleti, canına kast eden düşmana karşı, bir protestoyu bile Nizamülmülk’ün hakim olduğu devlet ve müesses nizamın kontrolünde yaptı. Ancak fatura yine kendisine kesildi.

Onun için Prof. Dr. Özcan Yeniçeri “Öyle görünüyor ki önümüzdeki süreçte devlet kontrollü, istihbarat kontrollü bir şiddeti gündeme getirecekler” diyor.

Leyla Zana şimdi “taraflar masaya otursun, müzakere başlasın” diye akıl veriyor. Hangi taraf neyin müzakeresi?

5Eyl/150

BİR ERMENİNİN AĞZINDAN GERÇEKLER! -Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluBİR ERMENİNİN AĞZINDAN GERÇEKLER! -Özcan PEHLİVANOĞLU

Günümüzde Türk Milletinin ve Türkiye’nin en büyük sorunu, pkk terörü ve arkasındaki güçlerin saldırılarıdır.

Ancak bu sorunun tarihsel bir geçmişi ve değişik olaylarla bağlantıları vardır. Yani pkk terörü, 1970’li yılların sonunda başlamamıştır.

Kabul etmeliyiz ve herkes kabul etmelidir ki; elimizde kalan Anadolu ve Trakya toprakları Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında kurulması ile millileştirilmiştir. Ve bu millileşme süreci inanılmaz acılarla doludur. Bu dönem öncesinde Osmanlı Türk İmparotorluğu kendi vatandaşları tarafından adeta sırtından hançerlenmiştir. Genç Cumhuriyetin yöneticileri bu sebeple bizim rahatımız için adeta yoğurdu üfleyerek yemişlerdir.

Bu millileştirme nedeni ile biz Türklerin elinde kalan son toprak olan Türkiye’den, kendini Türk olarak görmeyen bir çok insan yani Rum ve Ermeniler başta olmak üzere bir çok etnik kökene mensup kişi, aile, aşiret bu toprakları terk etmiş ve kendileri için daha iyi bir yaşam alanı olarak gördükleri ülkelere göç etmişlerdir. Yani milli ve üniter bir devlet yapısına sahip olan Türkiye’de yaşamak istememişlerdir.

31Ağu/150

30 AĞUSTOS’TA TÜRK OLMANIN ZORLUĞU!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu30 AĞUSTOS’TA TÜRK OLMANIN ZORLUĞU!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

“Tarihinde batıya doğru yürüyüşünü yüzyıllar öncesinden başlatan Türk Milletinin, Anadolu’ya attığı en büyük askeri ve siyasi adımların yaşandığı günlerin tekrarını bu günlerde yeniden yaşıyoruz.

Her ne kadar gözden, gönülden ve akıldan uzak tutulmaya çalışılsa da Alparslan’ın Malazgirt Ovasında bir kez daha açtığı kilidin Mustafa Kemal Atatürk’le daha da sağlamlaştırıldığı ve Türk Ordusunun zaferlerle yoğrulduğu günleri içeren “Zafer Haftası”nı bir kez daha gururla idrak ediyoruz.

Bu sebeple Türk Milletinin ve bağrından çıkardığı Peygamber Ocağı olarak gördüğü şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerinin, 30 Ağustos Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun.

Türk Milletini ve Allah’ın nizamını yer yüzüne hakim kılma davasında, toprağı kanları ile sulamış bulunan bütün şehitlerimizin aziz ruhları önünde bir kez daha saygıyla, minnetle ve şükranla eğiliyor, Müslüman Türk Milletinin bu kahraman evlatlarını binlerce Fatiha ile selamlıyorum.

Yine Allah yolunda, Türk Milleti için çarpışarak gazilik mertebesine ulaşmış yiğit insanlarımızın ebediyete intikal etmiş olanlarına rahmet yaşayanlarına da hayırlı ve bereketli bir ömür diliyorum.

21Ağu/150

DÖRDÜNCÜ TRAVMA! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluDÖRDÜNCÜ TRAVMA! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Yakın bir zamanda Prof. Dr. Ümit Özdağ ile telefonda konuştum. Konu başka bir şey idi ama o bize Balkanlarla ilgili ne yaptığımızı sordu bizde ona 21.Yüzyıl Ensitütüsü’nü ve kendisinin analizlerini ilgi ile takip ettiğimizi söyledik. Prof. Dr. Özdağ bize, ensitütüye gelen her öğrenciye, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’nin “Türk Kimliği ve Travma” isimli kitabını ödev olarak verdiklerini ve kitabın önemli tahliller içerdiğini anlattı.

Biz de bunun üzerine Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’nin bu önemli ama bulmakta zorluk yaşadığımız kitabını bulduk ve okuduk. Gerçekten Prof. Dr. Yeniçeri, Türk Milleti için önemli tespitler yapmış.

Geçmişin toplumlar ve insanlar üzerindeki izleri, o toplumu ve etkilenen insanı kendi tarihiyle yüzleştiriyor. Bu yüzleşme ise çoğu zaman bir korkuya dönüşüp bir travmaya sebeb oluyor. Gerçeklerden kaçmadan yüzleşme ise sonraki nesillerin bir travma içine düşmemelerinin ilk adımını oluşturuyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin 1999 yılında Psikiyatri bölümünün başında olan Prof. Dr. Engin Eker’le, 17 Ağustos Depremi ile ilgili o zaman yaptığımız sohbette “Bu depremin psikolojik olarak yarattığı travma ne zaman sona erer” diye sormuştum. O da bana “depremi yaşayanların tamamı ölüp gittikten sonra biter” demişti.

6Ağu/150

PKK’NIN FÜTUHAT RUHU! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluPKK’NIN FÜTUHAT RUHU! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Nihayetinde düşman kudurdu ve Türk yurdu Türkiye’yi ateşe boğdu.

Bunun böyle olacağını, biraz insan fıtratını ve insanlık tarihini bilen herkes anlardı.

Ama Türk Milletine karşı ezeli bir husumet içinde olanlar işlerin böyle gelişeceğini Türklerden hep sakladı. Halende saklamaya devam ediyor.

Bunu saklarkende, fakir ve eğitimsiz bırakılmış saf insanlar topluluğu olan Türkleri; “bakın çocuklarınız tabutlarda gelmiyor” yada “analar ağlamasın” martavalları ile avuttular.

Halbuki Türk Milleti daha 100 yıl önce Balkanlar ve Anadolu’da başına gelenleri unutmamış olsa veya günümüzde Irak ve Suriye’de yaşananları doğru algılayabilse, başına son günlerde gelen hadiselerin hiç de öyle beklenmedik şeyler olmadığını bilirdi.

Bana göre yurdun dört bir köşesinde, Türk Milletine ve Türk Devletine girişilmiş saldırılar ve can kayıplarımız daha birşey değildir. Gerçekleri görmez ve gereğini yapmaz isek daha ağır saldırılar altında kalmamız ve hatta milyonlarca canımızı kaybetmemiz söz konusu olabilecektir.

Bilmemiz gereken birinci husus, pkk’nın artık bütün Türkiye’ye sahip olma arzusu ve çabasıdır. Bunun dışa vurumu, pkk’nın yaptığı ideolojik çalışmalar ve bunun sonucu ortaya koyduğu stratejidir.

12Tem/150

GÜNDEMİ KONUŞALIM AMA!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluGÜNDEMİ KONUŞALIM AMA!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkleri enayi zanneden insanlar, hem Türkiye’de hem de dünyada bolca yaşıyor. Gerçi Türklerde enayi yerine konmayı hak etmiyorlar değil!

Günümüzde Türklerin karşı karşıya olduğu ve tarihi boyutu olan yaşamsal sorunlar bulunuyor.

Türk’ü enayi yerine koymayı alışkanlık haline getirmiş olan iç ve dış çevreler, bu yaşamsal sorunları gündeme getirmeden, Türk’ü güncel sorunlarla oyalamaya devam ediyor.

Ortak amaç; Türk’ü hak mahrumiyetine uğratmak ve bunuda ona rızasıyla kabul ettirmek...

Türkler; ülkelerinin bölünmesini, ABD ve AB ülkeleri ile İsrail’in üzerlerindeki siyasi, ekonomik ve kültürel nüfuzunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yediği darbeleri, istihbaratının küresel imparatorların kontrolünde oluşunu, Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin İsrail’in eline geçişini, GAP’taki su kaynakları ile tarım arazilerinin elden gidişini, milli eğitim eli ile Türk çocuklarının mankurtlaşmasını ve daha nice yaşamsal temel sorununu önemsemiyor ve konuşmuyor. Belki de farkında değil! Zaten oyunda buna göre kurgulanmış.

29Haz/150

ZOKAYI YUTMUŞ BİR MİLLET! – Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluZOKAYI YUTMUŞ BİR MİLLET! - Özcan PEHLİVANOĞLU

Zoka’nın ne olduğunu bilmeyenler için belirteyim. Zoka; “Büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası”dır.

Türkler, dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri için daima “büyük balık” olmuştur.

Olaylar ve sonuçlar bize, büyük balığın Türkiye’de zokayı yuttuğunu gösteriyor.

TBMM’de yapılan yemin töreninden sonra HaberTürk gazetesinin attığı “Milletin Koalisyonu” başlıklı haberde, Türkler diğerleri ile beraber üçüncü sırada sıralandı. Yani kendi ülkesinde üçüncü sıraya inen ve diğer etnik ve dini azınlıklarla eşitlenen bir millet, haline geldi. Acaba Türkler bunun ne anlama geldiğini biliyormu? Biliyor ve kabulleniyorsa, bizim de diyecek bir sözümüz yok!

Son beş seçimin üçünde milletvekili adayı ve birinde de belediye başkanı adayı idim. Siyaset anlayışım gereği halkın içinde çok bulundum. Gördüm ki, ezici bir çoğunluk için “Türklük” bir şey ifade etmez hale gelmiş.

Unuttular! Osmanlı içinde “Türk” bir şey ifade etmiyordu. Bakmayın siz başka şeyler söyleyenlere; hem İslamiyet hem de Osmanlı için her cephede nedense hep “Türk” ölüyordu! Ülke etnik mikro ırkçıların eline geçmişti. Çoğunluk olan Türkler, her fırsatta azarlanıyor ve aşağılanıyordu. Dönemin hikaye, roman ve anılarında bunu görmek çok mümkün! İstiyorsanız gidip bir bakın.

21Haz/150

ŞAŞILACAK ŞEYLER!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluŞAŞILACAK ŞEYLER!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

1876 ile 1909 yılları arasında padişahlık koltuğunda oturan 2. Abdülhamit döneminde Türk Milletinin ve Türk devletinin karşı karşıya olduğu sorunların bazılarına bakarsak şunları görürüz;

Makedonya meselesi, Girit meselesi, Batı Rumeli meselesi, Arnavutluk meselesi, Bosna Hersek meselesi, Sancak Yeni Pazar’ın meselesi, Ermenistan meselesi, Yemen meselesi, Trablusgarp (Libya) meselesi, Irak ve Basra Körfezi’nde İngiliz nüfusunun yükselişi ve buna bağlı meseleler, Kerbela ve Necef’te Şi’alık meselesi, Sencar’da Yezidiler meselesi, Dersim meselesi, Siyonizm ve Yahudilerin Filistin’e doluşması meselesi, Suriye’de Fransız nüfusu meselesi, Ege’deki adalar meselesi gibi! Bu listeyi uzatmak ve detaylandırmak mümkün.

Ancak bir şey dikkatinizi çektimi bilmem, sanki aynı sorunlar bu gün yine önümüzde durup bizi meşgul ediyor. Bu bir kader mi? Ama kesin olan şu ki; Türk Milleti bunları görememekte ve siyasi tercihlerini, bu sorunları önceliğine koyarak yapamamaktadır.

Bu meselelerin çoğunluğu Türk Milletinin toprak ve can kaybı ile sonuçlanmış ve şimdilik milletçe farkında olmadığımız için rafa kaldırılmıştır. Şimdilik diyorum, çünkü bizim gibi tarihin tozlu sayfalarını karıştırıp duranlar bazı şeylerin unutulmasına engel oluyor ve belki kaybettiklerimiz yeniden milli meseleler haline gelir diye ümitleniyoruz!

Gördüğümüz gibi Makedonya, Girit, Batı Rumeli, Bosna Sancak, Arnavutluk, Yemen, Libya, Irak, Filistin, Suriye ve Ege’deki Türk Adaları kaybedilmiştir. Bu kaybediliş o topraklarda yaşayan yerel halklara karşı olsa gam yemeyeceğim. Bu topraklar, dün emperyalist bugünde küreselci dediğimiz devletlere karşı kaybedilmiş ve o tarihten bu yana bu bölgelerde yaşayan insanlara huzur ve refah bir daha nasip olmamıştır.

26Nis/150

AÇLIĞIN ÖRTTÜĞÜ GERÇEKLER! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluAÇLIĞIN ÖRTTÜĞÜ GERÇEKLER! - Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkiye tarihi bir seçime gidiyor. Bazılarımız bunun “son seçim” olduğunu söylüyor. Kimimiz de “Son Osmanlı Mebusan Meclisine” benzeyeceğini iddia ediyor.

Türkiye’nin dış politikası, ekonomik tercihleri, eğitim anlayışı iflas etmiş ve yurdumuz “mutsuz insanlar ülkesi” haline gelmiştir.

Memleketin ağır bir bölünme sürecinde olduğu izahtan varestedir.

“Yeni Türkiye” için “Yeni Anayasa” denilerek bu topraklarda Türk Milletinin hükümranlığına son verilmek istenmektedir...

Ancak üzülerek görüyorum ki; halkımızın büyük bir çoğunluğunu bunlar ilgilendirmemektedir.

Çünkü insanlarımız ağır bir geçim sıkıntısı içinde olup hatta açlık sınırının altında bir gelirle yaşamaktadır.

Bu sebeple vatan tehlikede imiş, bölünecekmişiz, işgale uğrayacakmışız onlar için pek önem içermemektedir.

16Mar/150

GENÇLİK NE YAPACAK ? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluGENÇLİK NE YAPACAK ? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye dediğimiz topraklar üzerinde yaşayan Türk Milleti, enterasan bir süreçte ilerliyor.

Halkımızın geneli tarih bilgisinden yoksun olduğu için bu sürecin varacağı noktadan habersiz!..

Bu sebeple geçmişte yaşananlar ile bugün yaşananlar arasında bir bağ kuramıyor ve başına gelecekleri süzemiyor.

Halbuki, milletimiz genel olarak tarih bilgisi ve şuuruna sahip olsa idi günümüzde karşılaştığımız sorunların 100 yıl yada daha öncesinde de başımıza geldiğini çok rahatlıkla görürdü.

Türklerin, Atatürk’ten bu yana düzenli ve sürekli azalan etkisi, devlet üzerinde sona ermiştir, diyebiliriz. Yani işin hüküm cümlesi, varlığı Türk Milletine dayalı, milli bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nde Türklerin etkisi sıfırlanmıştır.

13Şub/150

BÜROKRATİK DEVLETTEN İSTİFALAR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avBÜROKRATİK DEVLETTEN İSTİFALAR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Seçim zamanı geldi çattı. Her zaman olduğu gibi yüzlerce devlet memuru milletvekili adayı olabilmek için görevlerinden istifa ettiler.

Kimi aday listelerine girecek kimi de hepsi aday olmayacağına göre görevlerine geri dönmeye çalışacak. Hepsi için hayırlı olsun!

Türk devletlerinin işleyiş yapısı bürokrasiye dayanır. Yani devlet “bürokratik devlet” olarak tanımlanırsa doğru bir tanımlama olur.

Nizam’ül Mülk’ü bilirsiniz, bu vezir Selçuklu sultanına karşı bir çok kez fütursuz davranmıştır. Bir defasında Melik Şah’ın tehditkar ifadeleri karşısında, “Bu vezirlik diviti ile sarık, senin tacın ile o derece alâkadardır ki; bu divit gittikten sonra senin tacın da kalmaz.” demek cesaretini bile göstermiştir.

Siyaseti ve iktidarları yönlendiren bu bürokrasidir. Adeta davulun tokmağı onların elindedir. Eğer liyakat ve ehliyetleri var ise ve bunu da olumlu kullanırlarsa iktidarı vezir, tam tersi olur ise rezil ederler…

Onun için bürokratlar, bizim gibi bir devlet anlayışına sahip ülke için çok önemlidir.

Her ne kadar ipler halkın desteğini alıp gelmiş iktidarın elinde gibi gözüksede, iktidarlar çoğu kez bu bürokrasinin gizli etkinliğinin kontrolüne girerler.

11Oca/150

KORKMAK VE SİNMEK! – Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avKORKMAK VE SİNMEK! - Özcan PEHLİVANOĞLU

Korkmak sözcüğünün güzel Türkçemizde karşılığı; “ürkmek, dehşete kapılmak, kaygı duymak, endişe etmek, çekinmek, sakınmak, yapamamak, cesaret edememek”,  sinmek kelimesi ise kelimesi ise “kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak, yılgınlıkla konuşmamak, hareket etmemek veya tepki göstermemek” anlamlarına geliyor.

Bu anlamlardan çıkan sonuç ise günümüzde Türk Milletinin bir kısmının halini tanımlıyor!

Kabul etsekte etmesekte, Türk Milleti korkmuş ve sinmiştir. Gelişmelere bakarsak, nasıl korkmasın ve sinmesin ki?

En küçük örnek, Hdpkk’lı olan Selahattin Demirtaş’ın, dana kuyruk muhabbetinde adeta hakaret edercesine kuyruğu Türk Milletine bırakışına gereken tepkiyi veremeyişi, bu korkunun ve sinmenin bir tezahürüdür.

2015 Yılında Anadolu’nun önemli bir kısmı Pkk’nın insafına terk edilmiştir. Garipleşmiş halk, bu vahşi terör örgütüne karşı ne yapsın? Görüyorsunuz çıt yok!

Genelkurmay’da yılbaşında nöbet tutan iki askeri aileleri ile buluşturarak, aklı sıra psikolojik propaganda yapıyor. Gel sen onu külahıma anlat!

Milyonlarca aile, engelli, dul ve yetim; binbir nam altında sosyal yardıma bağlanmış. Emekliye ve sosyal yardım alanlarada, biz gidersek ekonomi bozulur, yardım ve maaşları alamazsınız ve bizi çok ararsınız korkutması yapılıyor.

20Ara/140

KOMÜNİSTLERİN AĞZINDAN TÜRK MİLLETİ GERÇEĞİ! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avKOMÜNİSTLERİN AĞZINDAN TÜRK MİLLETİ GERÇEĞİ! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Biraz sonra yazacaklarım beni çok şaşırttı. Demek ki, bazı gerçekler ne kadar inkar edilse de hiç bir şeyi aslından döndürebilmek mümkün değil.

“Tarihe gömülmeye çalışılan bir halkın (Türklerin) tarihe sarılarak ben varım deme çabalarını dikkate almak ve bu çabaları daha da bilimsel bir şekilde tamama erdirmek devrimcilerin görevidir”, “... Tarihi yapanlar safında durarak tarihe yaklaştığımızda Türk Milleti gerçeği somut bir hal almaktadır.”.

“Etrak-ı Biidrak (İdraksiz Türkler) hakaretleri ile anısı, zihni, yetenekleri çiğnenen ve siyasal mücadelesi sekteye uğratılmaya çalışılan bir halka özgüven verme ve düşmanları karşısında edinmek istediği konumu destekleyen çalışmalar üretme çabası ırkçılıkla yaftalandı.”.

İnsanın komünistlerin ağzından böyle sözler duyması, acaba kıyamet mi yaklaşıyor dedirtiyor!

9Ara/140

ÜSKÜP’TE BİR CUMA NAMAZI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avÜSKÜP’TE BİR CUMA NAMAZI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Geçtiğimiz günlerde yolumuz Yahya Kemal’in doğup büyüdüğü şehir, Üsküp’e düştü. Üsküp çok değil yüzyıl öncesine kadar bir Türk şehriydi. Hem de o kadar bir Türk şehriydi ki; o gün birileri Üsküp’ün Makedonların eline geçeceğini ve Türklerin gitmek zorunda kalacağını söylese başta Üsküplüler olmak üzere herkes gülüp geçerdi.

Ancak bu gülüp geçilecek hadise vuku buldu ve bugün Üsküp, otuzbin Türk’ün var olma mücadelesi verdiği başkalarının şehri oldu.

Bana göre Üsküp; camileri, tekkeleri, hanları, hamamları, çeşmeleri ile İstanbul’un Balkanlardaki eşdeğeri olan bir şehir! Hem deTürk eserlerinin bilerek yok edilmesine rağmen. Zaten Osmanlı’da Üsküp’ü, Balkanlar elden gitmesin diye başşehir yapmayı düşünmüş.

Yahya Kemal; bir Türk devletinin yıkılışını, yeni bir devletin doğuşunu vede Türk Milletinin dirilişini bana göre en iyi anlatmış bir Türk aydınıdır. Onun fikirlerinin beslendiği ana kaynaklardan biride Üsküp ve orada yaşadığı hayattır.

İşte böyle bir şehire gittik ve Yahya Kemal’in yazdığı “Süleymaniye’de Bayram Namazı” şiirine nazire yaparcasına bende “Üsküp’te Bir Cuma Namazı” başlıklı yazımı yazmaya karar verdim. Öyle ya Yahya Kemal gelip İstanbul’da böyle bir şiir yazarda ben niye Üsküp’e gidip bu başlıkta bir yazı yazmayayım. Şaka, şaka! Haddim değil benim böyle bir şey yapmak ama böyle bir yazı yazmak zorunda kaldım.

2Kas/140

DİN ADAMLARI BU İŞLERE NE DİYOR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avDİN ADAMLARI BU İŞLERE NE DİYOR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkiye birbiri üstüne olumsuzluklar yaşıyor. Herşeyin Türk Milletinin aleyhine geliştiğini üzülerek izliyoruz. Buna karşı ise Türk Milleti, inanılamayacak ölçüde durgun ve tepkisiz.

Halbuki normal şartlarda, hangi millet olursa olsun, kendi yurdunda meydana gelecek bu tip benzer olaylara karşı, en azından demokratik tepkiler ortaya koyardı. Bizde ise derin bir sessizlik hakim...

Olaylar hakkında; kadrolu yorumcular, akil denen adamlar, akademisyenler ve siyasiler bir şeyler söyleyip duruyor. Ancak bu söylemlerin % 90’nıda, Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhine şeyler oluyor!

Türkiye’nin genelinde 90 bine yakın caminin olduğu ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 120 binin üzerinde personel çalıştığı biliniyor. Bunların yanında onlarca tarikat, cemaat, şeyh, hocaefendi ve saire benzer yapılar var.