Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

12May/150

Görebildiklerim – Musa COŞKUN

511Görebildiklerim -  Musa COŞKUN

Artık ellili yaşlarımın sonuna geliyorum.

Yaşamım boyunca birçok seçim ve de oylama gördüm.

Allah ömür verirse yirmi sekiz gün sonra, bir seçime daha hep birlikte şahitlik edeceğiz.

Ama ondan önce izin verirseniz siyasi arenada gördüğüm bazı şeyleri sizlerle paylaşmak isterim.

Malumunuz 2000’li yılların başından sonra Türkiye’de siyaset oldukça farklılaştı.

Önceleri muhalefet iktidarı eleştirerek pirim yapmaya çalışır, alternatif politikalar üretir ve kitlelerin karşısına çıkardı.

Bu gün ise iktidar muhalefetmiş gibi davranarak yani muhalefeti eleştirerek prim yapmaya çalışıyor.

Ne garip bir durumdur!

Ülkenin sıkıntılarının sebebi muhalefet sanki!

Sanki ülkeyi iktidar değil de muhalefet yönetiyor!

Ülkemizde mevcut iktidar, muhalefetten besleniyor ve yerini koruyor.

Dünyada böyle bir örnek yoktur sanırım.

Muhalefeti eleştirmek yetmiyorsa, o zaman mazlum ve mağdur edebiyatı sahnelenmeye başlıyor.

Malumunuz son zamanlarda ülkemizde ekonomik ve sosyal sıkıntılar arttı.

Ortaya bir günah keçisi lazımdı!

O keçide yaratıldı.

Adına da paralel yapı dendi.

Her şeyin altında paralel yapı var.

Ülkede bir anda paralelci avı başladı; tapeler,  ayakkabı kutuları, ergenekon, balyoz gibi olayların baş sorumlusu olarak paralel yapı gösterildi.

Oysa bu olanlar sonucunda sonucunda beklerdik ki bir dönem ülkenin ortak umudu olan iktidar partisi AK Parti kendini sorgulasın.

Mazlum, mağdur, paralel yapı, dindar, dindar olmayan söylemler de bulunacağına gerçek mağdurların sıkıntılarına çözümler üretsin.

Emeklinin, işçinin, köylünün, esnafın ve işadamlarının dediklerine kulak versin.

İnsanların arasındaki ekonomik uçurum günden güne artarken, orta direk yok olurken, alt sınıf ise açlıkla mücadele ederken bu insanların kulak verilsin.

Ama bu dileklerin hiç biri gerçekleşmedi.

Ergenekon ve Balyoz gibi uydurma senaryolara onlarca masum insanın özgürlüklerinin elinden alınmasına sahip çıkıldı.

Daha sonra ise “aldatıldık” diyerek göstermelik bir özür dilendi.

Bu davaların özrü “aldatıldık” olmamalıydı.

***

Yaşanan bu olaylar ülkenin siyasi tabanını oldukça etkiledi.

Her ne kadar iktidar partisine mensup birçok isim dile getiremese de Ergenekon, Balyoz tapeler ve bakanlarla ilgili yolsuzluk iddialarından vicdani rahatsızlık duymaktalar.

Yani bu konuda vicdanları tam olarak rahat değil.

Açık bir şekilde görülüyor ki son bir yılda yaşanan tüm bu olaylar AK Parti’yi erozyona uğratmıştır ve bu erozyon artarak devem etmektedir.

Geçmiş seçimlerde seçmen liderlere ve karizmalarına oy verirken, bu seçim arifesinde ise siyasi partilerin seçim beyannamelerine bakmakta, incelemekte ve beklentilerine cevap aramaktadır.

Zaten iktidar partisi de bunun farkında.

Muhalefet partilerinin açıkladıkları vaatlerini “kaynak nerede, neyle yapacaksınız” diyerek çürütme çabaları da bu yüzden.

Bana göre bu seçime en az hazırlanan parti iktidar partisidir, her halde umudunu patates çuvalları ile yağ tenekelerine bağladılar…

Anlayacağınız, iktidar partisi bundan önce haklı olarak kazandığı halk nezdindeki sempatisini yavaş yavaş kaybediyor.

Buna karşın muhalefet partileri sempati topluyor diye düşünüyorum.

Düşündüğüm gibi Türkiye 8 Haziran sabahı farklı bir tablo ile karşı karşıya kalabilir mi?

Sanırım bunun cevabını öğrenmek için bir süre daha bekleyeceğiz.

KARTEPE GAZETESİ

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.